Sürekli “sigarayı bırak!” cümlesini duyuyorsunuz. Ama umurunuzda değil. Ölene kadar sigara içeceksiniz. Değil mi? Sizi sigarayı bırakmaya zorlayan herkese ve her şeye karşı savaş açın!
Bunun için, ilk olarak asla ve hiçbir şekilde sigarayı bırakabileceğinize inanmayın. Zaten kimse sigarayı bırakamıyor diye düşünün. Bir nefes çektiğinizde yaşadığınızı hissedin. Yanınızda birisi sigara yakar yakmaz, siz de bir tane yakın. Hiç beklemeyin. Zaten eğer sigarayı bırakacağınız düşünürseniz belki siz de o korkunç sigara düşmanlarından biri olursunuz. Hiç kimseye inanmayın, her ne kadar içinizden bir ses sigarayı bırakabilirsin dese de aldırmayın, nasıl olsa bırakamazsınız!
İkinci olarak, sakın sigarayı bırakmak için bir tarih belirlemeyin. Hayatta en başarılı insanlar, plansız yaşayanlardır. Onlar şanslıdır. Onlara gökten zembille para iner. Her istedikleri kendiliğinden olur.
Hayatta kaybedenler, düzenli ve planlı yaşayanlardır. Amaç belirlemek, plan yapmak, plan yapmak, plan yapmak. Siz sakın yapmayın. Vaktinizi boşa harcamak olur. Hayatınızı yönlendireceksiniz de ne olacak, her şey nasıl olsa olacağına varacak!
Sakın sigarayı bırakmak için bir gün belirlemeyin. Böylece son sigaranızı ne zaman içeceğinizi asla bilemeyeceksiniz. Böylece, birbiri ardına sigara içebilirsiniz ve asla onsuz bir hayat düşünmek zorunda kalmazsınız.
Sigarayı bırakmamanın üçüncü yolu, doktorunuzla görüşmemektir. Doktorlar zaten her şeyi bildiklerini zannederler. Sürekli aynı şeyleri söylerler. Neymiş, sigara hasta edermiş, bünyeyi zayıflatırmış, cinsel gücü düşürürmüş, kalp ve akciğer hastalıklarına neden olurmuş, kanser yaparmış, yok daha neler. Sigaradan kime ne zarar gelmiş ki?
Bir doktora gittin mi, işin bitti zaten, hemen sigarayı bırak der. Bir de bırakmak için önerilerde bulunur. Bunlar zaten yıllarca okuyup, sonra insanların her işine karışırlar. Sanki sigara içmeyen doktor yok. Zaten sigarayı kim bırakmış ki?
Dördüncü öneri kesinlikle egzersiz yapmayın. Spor çok yorucudur. Sonra kalori yakarsınız. Ne gerek var? Hem zaten kaslarınızın çalışması için, haftada üç dört gün disiplinli spor yapmak lazım. Düşünsenize, 30 dakika boyunca televizyon seyredemeyeceksiniz. Hayatta olmaz!
Koltuğunuzda oturun ve bir paket daha sigara için. Ya da iki...
Herkes spor yapmanın iyi olduğunu söylüyor, strese iyi geliyormuş. Ama sizin zaten sigaranız var, tüm stresinizi alıyor. Öyle değil mi?
Kim ister sağlıklı bir vücut, güzel kaslar? Uzmanlar eğer spor yaparsanız, kendinizi daha iyi hissedersiniz, vücudunuz şekil alınca kendinize güveniniz artar, sigarayı bırakıp, kendinize iyi bakarsanız daha sağlıklı bir ömür sürersiniz gibi şeyler söylebilirler. Hiç umursamayın. Siz canınızın istediğiniz yapın, televizyonun karşısında sigara içmeye devam edin.
Son olarak sigarayı bırakmanızı engelleyecek beşinci yol, kesinlikle sigarayı bırakmaya çabalamamaktır. Buna hiç lüzum yoktur. Mutlaka daha önce sigarayı bırakmaya çalıştınız, ama yapamadınız. O zaman artık boş verin. Sigaraya köle olmaya devam edin.
Beş on yıl daha fazla yaşamanın ne önemi var. Zaten bırakmanız mümkün değil, sakın sigarayı bırakma planı yapmayın, bu konuda hiçbir şey okumayın, doktorunuzla konuşmayın, sakın derin nefes almayın o zaman akciğerlerinizin ne halde olduğunu hissedersiniz. Sakın fazla su içmeyin. Kesinlikle spor yapmayın ve sağlıklı beslenmeyin. Kül tablalarını kesinlikle boşaltmayın, arabanızda, evinizde, iş yerinizde, her yerde sigara için.
Sigara içmeyenlerle görüşmeyin!
Kabul edin, siz bir sigara tiryakisisiniz ve sigara içmeyi her şeyden çok seviyorsunuz. Boğazınızda gıcık olması ve öksürük krizleri çok hoşunuza gidiyor. Her sigara yaktığınızda, etrafınızdaki sigara içmeyenlerin rahatsız olması ve size kötü kötü bakması umurunuzda değil. Sevgili alışkanlığınızdan dolayı her yıl harcadığınız milyonlarca lira sizi mutlu ediyor. Kötü kokmaktan, ya da nefesinizden hiç de rahatsız olmuyorsunuz. Hastanede geçireceğiniz aylar umurunuzda bile değil.
Gördüğünüz gibi sigara tiryakiliğine devam etmek çok kolay. Sakın vazgeçmeyin, sigarayı bırakmayı aklınıza bile getirmeyin, hastalıkmış, kansermiş, hastaneymiş, sağlıkmış, onlar da ne?