Günün Haberleri & Aktüalite

  • Konbuyu başlatan nil_92
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde nil_92 tarafından oluşturulan Günün Haberleri & Aktüalite başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 120,216 kez görüntülenmiş, 494 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Günün Haberleri & Aktüalite
Konbuyu başlatan nil_92
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan nil_92
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
***********
nil_92' Alıntı:
Demir eksikliği ülkemizde sık rastlanan bir sağlık sorun. Yaklaşık her 100 kişiden 40’ında bu soruna rastlanıyor.  
Ortak:) Biliyormusun o yüzkişiden bir tanese de benim..
Doktor o çok sevdiğim çayı bile yasakladıki  çekilmez oldu dünya off offf..!
 
N

nil_92

Kullanıcı
26 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
hımm üzüldüm be ortak geçmiş olsun
sağlık için katlancan artık o güzelim çayını içmemeye :)
 
N

nil_92

Kullanıcı
26 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
09 Ekim 2010 Cumartesi
BU 19 İLDE YAŞIYORSANIZ...


Marmara Bölgesi'nin doğusu ile Düzce, Zonguldak, Bartın, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Aksaray, Karaman, Adana, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş ve Giresun çevrelerinde kuvvetli yağış bekleniyor.


Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan ''meteorolojik uyarıda'', Kocaeli , Sakarya, Bursa, Yalova, Bilecik, İstanbul , Düzce, Zonguldak, Bartın, Kayseri, Niğde, Nevşehir, Aksaray, Karaman, Adana, Osmaniye, Hatay, Kahramanmaraş ve Giresun çevrelerinde kuvvetli yağış beklendiği bildirildi.


İstanbul'da sabah saatlerinde, diğer illerde gün boyunca devam edeceği belirtilen yağışlarla ilgili vatandaşların ve yetkililerin, ani sel, su baskını, heyelan ve kuvvetli rüzgara karşı dikkatli olmaları istendi
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Altın Portakal'da protestolu açılış
47. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali açılış töreninde, Büyükşehir Belediyesinin MHP'li Meclis Üyesi Reşat Oktay, Boşnak asıllı Sırp Yönetmen Emir Kusturica'nın davet edilmesine tepki göstererek protestoda bulundu.

Antalya- Cam Piramit Sabancı ve Kongre Fuar Merkezi'nden düzenlenen açılış törenine sanatçılar, kırmızı halıdan geçerek geldi. Yurttaşlar, Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması Jüri Başkanı Kadir İnanır, jüri üyeleri ve festivale katılan sanatçılara alkışları alkışlayarak karşıladı.

Oyuncular Doğa Rutkay ile Hakan Yılmaz'ın sunduğu gecede Antalya Devlet Opera ve Balesi sanatçılarınca festival için özel hazırlanan ''Venüs Büyüsü'' adlı gösteri sunuldu.

Gösterinin ardından Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'ın konuşma yapmak ve sanatçıları selamlamak üzere sahneye çıktığı sırada, protokol bölümündeki yerinden kalkan Büyükşehir Belediyesinin MHP'li Meclis Üyesi Reşat Oktay, Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica'nın festivale davet edilmesini protesto etti.

Akaydın konuşmasına başlarken bağırarak protestosunu sürdüren Oktay'a, belediyenin özel güvenlik görevlileri müdahale etti. Salondan zorla çıkartılan Oktay'a, töreni izleyen davetliler de ''yuh'' sesleriyle tepki gösterdi.

Oktay'ın salondan çıkarılmasının ardından konuşmasını sürdüren Başkan Akaydın, davetlilere ''sizlerle gurur duyuyorum'' diye seslendi.

Yaşanan olayın ''tatsız'' olduğunu belirten Akaydın, ''Bu tatsız olay için Antalya halkı adına özür diliyorum'' dedi.

Antalya'da Türk uygarlığının, çağdaşlığının ve barışının temsilcisi bir halkın yaşadığını, kültüre ve sanata büyük değer veren hoşgörülü insanlardan oluştuğunu vurgulayan Akaydın,''Bu güzel etkinliği kışkırtarak, siyaset bulaştırarak sabote etmeye çalışan önemli konumlarda bulunan siyasetçileri ayıplıyorum'' diye konuştu.

Antalya'nın hem turizmin hem de kültürün başkenti olduğunu, kentte kültür ve turizmle birlikte yaşanmaya devam edileceğini kaydeden Akaydın, ''Keşke bunu sabote eden insanlar arasında yönetici konumunda bulunan insanlar da olmasaydı'' dedi.

Bu arada, salondan çıkarılan ve güvenlik görevlileriyle tartışmayı sürdüren MHP'li Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Reşat Oktay da gazetecilere yaptığı açıklamada, eylemini Antalya halkı adına yaptığını savundu.

Emir Kusturica'nin Müslüman Boşnak halkına saygısızlık yapan, ''kafatasçı ve ırkçı bir sanatçı'' olduğunu savunan Oktay, şöyle konuştu:
''Sanatçılar evrensel olmalıdır. Evrensel olmak zorundadır. Sanatçı ırkçılık yapamaz. Soykırımı savunan bir kişinin festivale davet edilmesini kınamak için bunu yaptım. Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesi olarak Antalya halkının oyunu almış bir kişiyim. Başkan Mustafa Akaydın'ı bu kişiyi davet ettiği için kınıyorum.''

Festivalin açılış töreni sürerken Oktay da Cam Piramit'ten ayrıldı.


Ödüller sahiplerini buldu

Açılış töreninde, ''Sanatta Sosyal Sorumluluk Ödülü'', ''Emek Ödülü'' ve ''Yıldırım Önal Anı Ödülü'' sahiplerini buldu.

Cam Piramit Kongre ve Fuar Merkezi'nden düzenlenen açılış töreninde konuşan Kültür ve Turizm Bakanlığı Telif Hakları Genel Müdür Yardımcısı Hüseyin Ülger, Türk Sineması'nın büyük atılım içinde olduğunu, 2004'ten önceki yıllarda 10-12 film çekilirken, geçen yıl 70 filmin çekildiğini söyledi.

Türk sinema filmlerinin dünyadaki pek çok festivale katıldığını ve bazı ödüller kazandığını hatırlatan Ülger, ''Bunu sinema sanatçılarımıza borçluyuz. Umarım sanatçılarımız birkaç yıla kalmaz Oscar'ı da Türkiye'ye getirirler. Bu sevinci de paylaşırız'' dedi.

Altın Portakal'ın, Türkiye'nin en eski ve köklü festivalleri arasında yerini aldığını, festivalin daha ileri noktalara taşınmasını umduğunu ifade eden Ülger, ''Zamanında Yılmaz Güney'in filmleri festivale katılamadı, yıllarca sansüre uğradı. Ben, belediye başkanımızdan, Yılmaz Güney adına kültür merkezi yaptırılmasını istiyorum. Hatta festival düzenlenen diğer illerde de Yılmaz Güney Kültür Merkezi, Antalya'da ayrıca Nazım Hikmet'in adına kültür merkezi yapılmasını istiyorum'' diye konuştu.

Konuşmaların ardından ödül törenine geçilirken, Yıldız Kenter'e verilen ''Yıldırım Önal Anı Ödülü'', sanatçının yurt dışında bulunması nedeniyle Rutkay Aziz tarafından, Ulusal Uzun Metrajlı Film Yarışması Jüri Üyesi oyuncu Meltem Cumbul'a teslim edildi.

''Emek Ödülü''ne layık görülen oyuncu Necmettin Çobanoğlu törende ödülünü, sanatçı Turgay Tanülkü'den aldı. Çobanoğlu, MHP'li Büyükşehir Belediye Meclis Üyesi Reşat Oktay'ın salonda yaptığı protestoya atıfta bulunarak, ''Burada küçük bir provokasyon yaşadık ama biz bunları yıllardır yaşıyoruz'' dedi.

Sinemada 42 yıldır onurunu zedelemeden emek verdiğini kaydeden Çobanoğlu, bu emeği ödüllendiren Sinema Emekçileri Sendikası ile Antalya Kültür Sanat Vakfı yöneticilerine, kendisini ''Emek Ödülü''ne layık gördükleri için teşekkür etti.


Akaydın, Aziz Nesin'i andı

Açılış törenindeki son ödül ise usta oyuncu Müjdat Gezen'e sunuldu.

Antalya Kültür Sanat Vakfı'nca bu yıl ilk kez verilen ''Sanatta Sosyal Sorumluluk Ödülü''ne layık görülen Müjdat Gezen, ödülü Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın'dan aldı.

Akaydın, yaptığı konuşmada, Boşnak asıllı Sırp yönetmen Emir Kusturica ile ilgili gösterilen tepkileri ima ederek, ''Bu gece Aziz Nesin'i anmak istiyorum. Bu ülke mizah için bulunmaz bir ülkedir'' dedi.

Akaydın, sanata yaptığı katkılar için teşekkür ederek, ödülünü Müjdat Gezen'e verdi.

Sanatçı Müjdat Gezen de konuşmasında, ödüllerin insanları yüreklendirdiğini, ''Sanatta Sosyal Sorumluluk Ödülü''nün de ilk kez kendisine verilmesi dolayısıyla oldukça duygulandığını söyledi.

Antalya'nın kültür ve turizm açısından çok önemli bir kent olduğunu dile getiren Gezen, ''Bu akşam da görüyorum ki, kültür ve turizm adına herkes burada'' diye konuştu.

Gezen, Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay'ın törene katılmamasını da, anlattığı bir Karadeniz fıkrası ile eleştirdi..
Ödüllerin verilmesinin ardından tören, sanatçı Melike Demirağ'ın konseriyle sona erdi.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Sanat evrenseldir ..Sanat üzerinden siyaset yapmaksa asla kabul edilemez görüşünün altını çizmek isteriz..
Neyse  konuya fazlaca yorum yazmayacağım..
Sadece sanatın önemini vugulayan güzel bir sözü paylaşmak istiyorum..
 Mustafa Kemal Atatürk diyor ki..

"Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkar olamazsınız."
 

 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Ortak:)Ne demek tabiki de bi'şey değil..
Haber ajansımıza sahip çıkmak asli görevimizdir hane:)
 
"Beraber yürüdük biz bu yollarda
Beraber iş aradık ajanslarda
Şimdi yorum yazdığım her sitede
Bana herşey  haberleri hatırlatıyor"
:)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Büyük İstanbul depreminin tarihini verdi
Ülkeler Deprem Kestirme Ağı (GNFE) Türkiye Başkanı ve İTÜ Maden Fakültesi Jeofizik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Ercan, ''Beklenen büyük Marmara depremi için en uygun tarih 2040. Bu en erken 2033'e çekilebilir'' dedi.

Marmaris- Tsunami tehlikesiyle ilgili yaptığı çalışmalar kapsamında Marmaris'te tekneyle dolaşarak incelemelerde bulunan Prof. Dr. Ahmet Ercan, gazetecilere açıklamalarda bulundu.
Çalışmalarında Ege Bölgesi'nde tsunami yüksekliğinin 1-1,5 metreyi geçmeyeceği sonucunun çıktığını bildiren Ercan, şunları söyledi:

''Marmaris ve Bodrum gibi Güneybatı Anadolu'da olağan tsunami yüksekliğinin 7,5 ya da 8 şiddetinde bir deprem eşlik ederse 4-5 metre olabileceği gibi bilgiler var. Marmara'da tsunami oluşturan depremlerin oranı sadece yüzde 3. Bunlar genellikle Kuzey Marmara'daki derin deniz çukurlarının sırtlarındaki gevşek tortulların düşmesiyle oluşuyor. Oradaki tsunami yüksekliğinin de hiçbir zaman 1,5-2 metreyi geçmeyeceği ortaya çıktı. Yaklaşık 10 metrelik tsunamiler oluşacak diye bazı spekülasyonlar yapılıyor. Şu andaki teknik bilgilere göre bu kadar büyük bir tsunami tehlikesi yok.''


En uygun deprem tarihi

2029 yılında Marmara'da büyük bir deprem olacağına ilişkin yazısının 2001 yılında yayımlandığına işaret eden Ercan, son yaptığı çalışmalarda bu tarihin biraz daha ötelenebileceğinin görüldüğünü ifade etti.

Kuzey Marmara'da iki deprem beklentisi içerisinde olduğunu yineleyen Ercan, şöyle dedi:
''Şu anda bütün bilim adamları bu noktaya geldi. Geçen hafta iki ilginç deprem meydana geldi. Biri ikinci büyük depremin olacağı odakta oluştu. Bunun ardından bir deprem daha oluştu, ama bu küçük olduğu için kimsenin dikkatini çekmedi. Bana göre İstanbul'un yakınında olan deprem 6.7'yi geçmez. Marmara'nın Silivri Körfezi'ndeki deprem ise 7.2'yi geçmez. İkisinin toplamında boşalacak enerji miktarı, 7.3'e eşittir. Bu bilgiler ışığında en uygun deprem tarihi 2040. Bu, en erken 2033'e çekilebilir.''

Ercan, İstanbul'da hemen deprem olacağına dair hiçbir bilimsel veri bulunmadığını da dile getirdi.


''Faylar sabote edilemez"

''Bazı ülkelerin faylara dışardan müdahale ederek deprem oluşturduğu'' iddiaları hatırlatılan Ercan, şunları kaydetti:

''Böyle bir şey asla olamaz. Bunlar insanları tedirgin edici hiçbir bilimsel dayanağı olmayan haberler. Gölcük depreminin olacağını 1967 yılından beri biliyoruz. Sürpriz bir deprem olmadı. Ayrıntılı çalışmalar yapılmıştı, uyarılarda bulunulmuştu. Yani beklenmeyen bir deprem değildi. Faylar sabote edilemez. Elimizde öyle bir bilimsel bilgi yok.''
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
69 gün sonra Şili'deki madenciler kurtarılıyor
69 gündür madende mahsur kalan işçiler kurtarılmaya başlandı.

SANTİAGO (A.A)
Yerin yaklaşık 700 metre altında 69 gündür mahsur kaldıktan sonra Şili bayrağı renklerine boyanmış olan kapsülle yeryüzüne çıkarılan 23 yaşındaki Mamani, ilk olarak çevresindekileri selamladı ve kendisini gözyaşlarıyla bekleyen yakınlarıyla kucaklaştı.
Uzun süre karanlıkta kaldıktan sonra "Aziz Lorenzo" adı verilen operasyon kapsamında tek tek yeryüzüne çıkarılan madencilerin rahatsız olmaması için ortamın fazla aydınlatılmamasına dikkat edildi.

Madencilerin yeraltında geçirdiği 2 ay boyunca "yeraltındaki evlerine" gönderilen çok sayıda hediye arasında, Şili ve Real Madrid futbol takımlarının formaları ile Amerikan teknoloji üreticisi Apple'ın patronu Steve Jobs'un gönderdiği Ipod da bulunuyor.

Şili'nin önemli sanayicilerinden multimilyoner Leonardo Farkas da madencilerin ailelerine ve yakınlarına 10 bin dolar değerinde çek gönderdiği belirtiliyor.

Bu arada, madencilerin yeraltındaki hikayesini kaleme almak isteyen çok sayıda yazar ve senarist sıraya girmiş bulunuyor
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Hani diyorum ülkemizde yıllardır yaşanan maden kazalarında verilen onca canısadece kader diyerek geçiştirmemek ..
Biraz daha ciddi önlem almak gerek..  
 
B

bjkerim

Kullanıcı
8 Kas 2008
En iyi cevaplar
0
0
Samsun
Adamlarda teknoloji var.. Bizde gerçekten de kaderlerine terkediliyolar.. Sonra birileri çıkıp üzgünüz deyip kapatıyolar olayı.. Bi insanın canı bu kadar ucuz olmamalı...
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Kadın-erkek eşitliğinde sınıfta kaldık

Kadın-erkek eşitliği konusunda Türkiye yine sınıfta kaldı. Dünya Ekonomik Forumu'nun hazırladığı raporda Türkiye 134 ülke arasında, 126. olabildi.

Küresel cinsiyet eşitsizliği endeksinde İzlanda, geçen yılki gibi, kadın ve erkek eşitliğinin en çok sağlandığı ülke olurken, Türkiye 126. sırada yer aldı.
Dünya Ekonomi Forumunun yayımladığı yıllık raporda, 134 ülkede yapılan araştırmaya göre, İskandinav ülkeleri ilk sıralarda yer bulurken, Norveç ikinci, Finlandiya üçüncü oldu.

Finlandiya'yı İsveç ve Yeni Zelanda takip ederken, sondan üç ülke Yemen, Çad ve Pakistan olarak sıralandı.

Siyaset, eğitim, istihdam ve sağlık alanlarında kadın erkek eşitliği incelenerek hazırlanan raporda, Türkiye sağlık alanında 61, siyasette 99, ekonomik katılım ve fırsat eşitliği konusunda 131, eğitim konusunda da 109. sıralarda yer bulurken, toplamda 126. sırada yer aldı.

Endekste, İngiltere 2009'daki sırasını koruyarak 15. olurken, Fransa bu konuda gerileyen ülkelerden biri oldu. Geçen yıl 18. olan Fransa, bu yıl 46'ncılığa düştü, bu gerileme Fransız hükümetindeki kadın bakan sayısının azalmasına bağlandı.

Bu arada, ABD de gelişme kaydeden ülkeler arasında yer aldı. 2009 endeksinin 31'incisi, ABD Başkanı Barack Obama'nın yönetimde kadınlara daha fazla rol vermesi ve kadın erkek arasındaki ücret farklılığının düşmesiyle bu yıl 19. oldu.

Raporda, tüm ülkelere bakıldığında, kadın erkek eşitsizliğinin en düşük seviyede bulunduğu alanların sağlık ve eğitim, ancak ekonomiye katılım ve fırsat eşitliği konusunda ise ayrımcılığın en yüksek seviyede olduğu belirtildi.

Afrika ülkelerinde kadın erkek eşitliği konusunda en ileri ülke 8. sırada yer alan Lesotho olurken, Asya'da bu konuda başı 9. sırada yer alan Filipinler çekti.

İrlanda'nın 6., Danimarka'nın 7., İsviçre'nin 10. sırada bulunduğu listede bu ülkeleri İspanya, Güney Afrika, Almanya, Belçika izledi.

Dünya Ekonomi Forumu kurucusu ve Başkanı Klaus Schwab, cinsiyet eşitsizliğinin düşük olmasının, ekonomik rekabetle doğrudan bağlantılı olduğunu, bir ülkenin büyümesi ve refaha ulaşması için kadınlara eşit davranılması gerektiğini vurguladı.

Türkiye geçen yıl da Katar, Mısır, Mali, İran, Suudi Arabistan, Benin, Pakistan, Çad ve Yemen ile birlikte "toplumsal cinsiyet eşitliği bakımından en kötü durumda olan ülkeler" arasında yer almıştı.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Oysa  Batılı pek çok  ülkeden önce Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmıştı..!(1934)
Çıkan sonuç üzücü hemde çok..
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Kadın-erkek eşitliği dendiğinde anlaşılması gerekense..

Kadınlarla erkeklerin her açıdan bir ve aynı olması değil..
Kelimenin en geniş anlamında tüm dünya nimetlerinden yararlanmada ve kendini özgürce geliştirmede eşit haklara sahip olması, hiçbir ayrımcılığa tâbi tutulmamasıdır..
 
N

nil_92

Kullanıcı
26 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
crt' Alıntı:
Ortak:)Ne demek tabiki de bi'şey değil..
Haber ajansımıza sahip çıkmak asli görevimizdir hane:)
 
"Beraber yürüdük biz bu yollarda
Beraber iş aradık ajanslarda
Şimdi yorum yazdığım her sitede
Bana herşey  haberleri hatırlatıyor"
:)
teşekkürler ortak sahip çıktığın için :)
dörtlükte fena değilmiş hane ;)
 
N

nil_92

Kullanıcı
26 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
14 Ekim 2010 Perşembe

Türkiye için bir ilki başardı



Öğretim üyesinin tezi uluslararası unvan aldı!

Erciyes Üniversitesi (ERÜ) Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emine Alp Meşe, hastane enfeksiyonlarıyla ilgili teziyle tıp bilimindeki en yüksek derece olan 'Doctor of Philosophy-PhD' unvanını aldı.

Doç. Dr. Meşe, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, hastane enfeksiyonlarıyla ilgili araştırmayla, Hollanda'daki Radboud Üniversitesi tarafından verilen bu unvanı Türkiye'den ilk alan öğretim üyesinin kendisi olduğunu belirtti.

Türk Hastane Enfeksiyonları ve Kontrolü Derneği'nin de desteğiyle 2004 yılında Hollanda'nın Nijmegen şehrinde bulunan Radboud Üniversitesine hastane enfeksiyonları ile ilgili bilgi ve tecrübesini artırmak üzere gittiğini söyleyen Doç. Dr. Meşe, o tarihten itibaren hastane enfeksiyonları ve kontrolü ile ilgili çalışmalarını hem Hollanda'da hem de Türkiye'de yürüttüğünü bildirdi.

Çalışmalarını, ''Türkiye'de Staphylococcus aureus ve Acinetobactere bağlı sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar-Savaşı kaybediyor muyuz?' başlıklı tez kitabında topladığını söyleyen Meşe, şöyle devam etti:

''Çalışmalarımı 20 Eylül 2010 tarihinde Radboud Üniversitesinde sundum ve bu üniversitede yapılan bir sınavla tıp biliminde en yüksek derece olan 'Doctor of Philosophy-PhD' unvanına layık görüldüm. Hastane enfeksiyonları konusunda bu unvanı hem Türkiye'de hem de yurt dışındaki üniversitede alan ilk bilim insanı olmam, hem ülkem hem de üniversitem açısından gurur vericidir.''

Tezinin kısıtlı kaynakları olan ülkelerdeki hastanelerde gelişen hastane enfeksiyonları ve hastanelerdeki enfeksiyon kontrolünde yaşanan sorunlar ile ilgili çalışmaları içerdiğini belirten Doç. Dr. Meşe, ''Bu tezimde Türkiye'den örnekler bulunmakta ve Hollanda'daki hastaneler ile ilgili kıyaslamalar yapılmakta. Hollanda, hastane enfeksiyonları oranının çok düşük olduğu ülkelerden'' dedi.

Doç. Dr. Meşe, gelişmekte olan ülkelerde, hastane yapılanmasındaki problemler ve kısıtlı personel sayısı nedeniyle hastane enfeksiyonlarına daha çok rastlandığını vurgulayarak, şunları kaydetti:

''Tezimde, gelişmekte olan ülkelerdeki hastane enfeksiyonları ve enfeksiyon kontrolünde çözüm önerileri de mevcut. Hastane enfeksiyonları, hastanede yatan hastalar için önemli tehdittir. Avrupa ülkelerinde hastane enfeksiyonlarının kontrolü ile ilgili çalışmalar 50 yıl önce başlamıştır. Ülkemizde ise son 10 yılda ivme kazanmıştır. Ülkemizde Sağlık Bakanlığı ve Türk Hastane Enfeksiyonları ve Kontrolü Derneği'nin bu konuda yoğun çalışmaları vardır ve önemli ilerlemeler kaydedilmiştir. Özellikle bu konuda çok sayıda eğitim programı düzenlenmiş ve ülkemizde hastane enfeksiyonları konusunda eğitimli hekim ve hemşire yetiştirilmiş, yetiştirilmeye de devam ediliyor. Ancak ülkemizdeki hastanelerde hala bu konuda yapılması gereken çok çalışma var. Dolayısıyla bu tez çalışması, benim çalışmalarımın sonu değil bir başlangıcı olacaktır.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
nil_92' Alıntı:
 
teşekkürler ortak sahip çıktığın için :)
dörtlükte fena değilmiş hane ;)
Ortak:) Nerelerdesin bakim meraktan öldüm..
Ülkenin dörtbir yanına haber saldık seni arıyoruz..Haber ajansları alarma geçti.
Baktım reytingimiz düşüyor haberlere müdahale  durumda kaldım..bi'daha olmasın lütfen:)

Ha birde dörtlük bana ait değil alıntı-çalıntı arası bi'şey:)
 
N

nil_92

Kullanıcı
26 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
ortak kusura bakma bu aralar pek giremiyorum hatta artık ara sıra gircem ondan sen arada sahip çık biizm haberlere :)
çok sağol valla düşündüğün için

bi iki dizede benden olsun

''Bahar bekledğimi getirmedi
bahar yine gelir.''

elbet gelir...
 
N

nil_92

Kullanıcı
26 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
15 Ekim 2010 Cuma

Yürürken sigara içmeyin

Yürüyüş sırasında kalbin oksijen ihtiyacının maksimum düzeyde olduğunu belirten uzmanlar, bu sırada sigara içiminin kalpte oluşan oksijen miktarını azalttığını, bununda kalbin yetersiz çalışmasına neden olarak kalp krizine neden olabileceğini bildirdi.


Yürürken sigara içilmesinin kalp ve damar sisteminde meydana getirdiği tahribat nedeniyle kalbi besleyen koroner damarları daralttığını kaydeden uzmanlar, “Yürüyüşle birlikte sarf edilen efor esnasında kalbin çalışma hızı ve kasılma gücü artıyor. Bu sırada içilen sigara, kalp için gerekli olan oksijen miktarını azaltarak zaten zararlı olan sigaranın insan vücudundaki olumsuz etkisini daha da artırıyor” dedi.


Sigaranın sindirim, kalp ve damar sistemi olmak üzere bir çok organı kötü yönde etkilediğini kaydeden uzmanlar, “Spor yaparken veya yürüyüş sırasında içilen sigara, oksijen ihtiyacının maksimum düzeyde olmasından dolayı risk yaratıyor.


Sigara dumanı, ağız, dil, boğaz, yemek borusu, nefes boruları, akciğer, mide ve kalbe doğrudan ulaşıyor. Bu nedenle yürüyüş esnasında sigara içilmesi kalp ve diğer organlar için büyük risk yaratmaktadır” diye konuştular
 
N

nil_92

Kullanıcı
26 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
15 ekim 2010
Türk doktorlarından kansere yeni aşı

Türk doktorlar ABD'li meslektaşlarıyla birlikte bir ilke imza atarak meme ve kolon kanserinde kullanılacak aşıyı üretti.

Aşı, ABD'de klinik çalışmalarında kullanılmak için ABD Kanser Enstitüsünden onay beklerken Türkiye'de kullanılması için bürokratik engellerin ortadan kaldırılması gerekiyor.

Geçen yıl faaliyete geçen Ankara Üniversitesi Kök Hücre Merkezi'de çalışan Türk doktorlar, meme ve kolon kanserinde umut olacak yeni bir aşıyı buldu. Hayvanlar üzerinde denen ve yüzde yüz başarılı olan aşı, meme ve kolon kanseri olan pek çok hasta için umut ışığı oldu.

Türk doktorların ABD'li meslektaşlarıyla yaptığı çalışmalar sonucunda kanserin kök hücresine yönelik bağışıklık sistemini yönlendirecek olan yeni aşı ilk etapta başka tedavisi olmayan gönüllü 20 hasta üzerinde denenecek. ABD Kanser Enstitüsünden onay bekleyen aşının ABD ile eş zamanlı olarak Türkiye'de kullanılması yasalar ve mevzuatlardan kaynaklanan sorunlar giderilmesine bağlı. Ankara Üniversitesi Kök Hücre Merkezi, bu konuda Sağlık Bakanlığından ve hükümetten yardım istedi.

Kısıtlı imkanlarla çalışan Ankara Üniversitesi Kök Hücre Merkezi, bilim dünyasında yeni buluşlara imza atmak, tedavisi mümkün olmayan hastalıkların tedavisinin kök hücre kullanarak yapılması ve çağın hastalığı kanser tedavisinde yeni çalışmalar yapabilmek için Mükemmeliyet Merkezi ve uygulama hastanesin kurulması için kolları sıvadı.

Bu konuda Eskişehir yolunda belirlenen ve mülkiyeti hazineye ait araziden 100 dönümlük bir kısmının tahsisi için Ankara Deftarlığı'na başvuru yapılırken, yaklaşık 140 trilyon lira proje Devlet Planlama Teşkilatının onayı bekliyor. Kök Hücre Enstitüsü Müdür Prof. Dr. Günhan Gürman onay ve gerekli kaynağın bir an önce sağlanarak merkezin hizmete girmesini isterken, Türk bilim insanlarına sağlanacak bu yüksek teknoloji olanaklarıyla dünyada pek çok ilke imza atacaklarını söyledi.

Kanser aşısının bulunmasında yer alan ekipte bulunan Ankara Üniversitesi Tıbbı Onkoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Hakan Akbulut, ABD'de Kanser Enstitüsü'nde onay bekleyen aşının kabul edilmesi durumunda buna dünyada ulaşan ilk bilim insanları olacaklarını söyledi. Akbulut, aşının Türkiye'de imkanlar olmadığı için ABD'de üretileceğini ve 2011 yılında klinik çalışmalarda kullanılacağını söyledi.

Kanser tedavisinde kullanılan kemoterapi ve radyoterapi ile kanserin kök hücrelerine ulaşılamadığını belirten Akbulut, kanser aşısının ise kanserin kök hücresini tanıdığını ve bağışıklık sistemini kök hücresine yönlendirdiğini anlattı. Akbulut, kanser aşının Türkiye'de kullanılması için devletin sağlayacağı imkanlara ve kendilerine ulaşmasına bağlı olduğunu söyledi.

Kök hücreleri kalp ve damar hastalıklarının tedavisi, beyin omurilik zedelenmelerinin tedavisi, MS, gözde kornea yeteneğinin tekrar kazanılması gibi pekçok hastalığın yanısıra çağın hastalığı kanser tedavisinde kullanılıyor. Kök hücreleri, hastanın kendisinden alındığı gibi birinci derece akrabalarından da alınabiliyor.



 
Üst