YAŞAMIMIZDA YENİ KUTULAR!
Kutular... kutular! Rahmetli Cenk Koray'ın derme çatma karton kutularından bu yana televizyonlarımızın vazgeçilmez ve yıllarla daha modernleşen, gelişen objesi!
Son günlerin en popüler kutuları ise sevgili Acun kardeşimizin programının kutuları.
"Geçen programda bu kutudan mavi mi çıkmıştı, kırmızı mı? Ay neydi... Bilmemne abi? Ne hissediyorsun?... Açalım o zaman!"
Heh bir de burda bu kutu açtıran, yani çok bir emek sarfına giren sevgili insanlarımız, permütasyon kombinasyon hesapları bir yana... bir de mantık ve hisler arasında yaşadıkları o gelgitler... en sevdiği kişinin doğum günü hesapları, evlenme gününün tarihi, aa nişan tarihi unutulmasın... vs vs!
Kardeşim siz salakmısınız? diye sorsam külliyen hakaretten bana dava bile açabileceğinizi, ve büyük bir olasılıkla banker beyin vereceği paradan mahkeme masraflarını karşılayacağınızı düşündüğüm için, "salak" sözcüğünü kullanmıyorum, yazının ilerleyen bölümlerinde kendim için kullanma hakkım saklı kalmak üzere!
Zaten, aslında görüntüleriniz çok normal kişiler! Çok güzel çok şeker çok şirin görüntüleriniz var. Hatta bazılarınız duygularımızı o kadar altüst ediyorsunuz ki, ciddi ciddi heyecan duyup dua filan ediyoruz sizin için! Kazandığınız her kuruş sanki bizim kesemizde, ya da kazanamadığınız her bir lira bizim hüsranımız!
Bakışlarınız, eşsiz yorumlarınızla kutular arasında gelip gittikçe, televizyonlarının sesi kısık olanlar sanırlar ki, açılacak kutunun içinden çıkacak olan rakam döviz piyasasının yeni kuru olacak ve memleket ya iflasa sürüklenecek, ya da o an borsa tavan yapacak ve biz milletçe zenginliğe giden yolu keşfedivericez!
Bir de sizi desteklemek üzere ön sıralara oturtulmuş akraba bilirkişi heyeti var ki... geçenlerde dikkatimi çekti, sürekli yanlış kutu açtıran ama inatla banka'nın verdiği rakamı reddedip oyunu sürdüren, parayı sürekli riske atan genç bir adama, eşi 70 milyonun (bu rakam Türk Televizyonları yayına başladığından bu yana asla değişmemiştir!) gözü kulağı önünde nerdeyse hakaret edip, parayı almazsa boşanacağından sözediyordu. Neyse sonunda arzu ettiği rakama ulaşabildi adamcağızda, temeli sevgiye, saygıya (!) dayanan bir evlilik kurtuldu!
Bir diğeri; "Valla benim içimden 7 geçiyor ama... kaderini etkilemek istemem!" gibilerinden katılımlarıyla kader tellallığına soyunur, bir diğeri; "ya hislerinle ya mantığınla hareket etmelisin!" tarzı yaklaşımlarıyla eski Türk filmlerinin unutulmaz repliğini anımsatırken...
Karar anı!
"Tamam açalım..."
Siz nerdeyse masa altına girerken açılacak kutudan çıkanı görmek istemezken, biz var ya... "ayyy nolurrrr..." falan filan...!
Katılan yarışmacı(!) (yarışmacı sözü ne kadar doğruysa?) bizi saçma sapan duygu fırtınalarına sürüklerken, ertesi sabah memleketin tüm derdi sizmişcesine, "ayyyy naptııı? Ben olsam bankanın teklifini reddetmezdim... Yok şansımı bende denerdim... Amannn... vs vs" "Vs'lerin nedeni düzenin yarattığı bu saçmalığı protesto için uzatılmamıştır tarafımdan!
Bakın canım arkadaşlarım, ciddi bir şekilde (lütfen bana kızmayın, kırılmayın) size aşağılayıcı bir söz kullanmak sahi istemiyorum!
Ama...
Umudunuz sahi bir kutu mu?
Yani benim ülkemin umudu bir kutu mu?
Ülkem insanı bir kutuya mı bağımlı?
Peki ya o oyuna katılma şansı elde edemeyen gariban vatandaşımın umudu?
Onun umududa bir kutu aslında! Adına "sandık" dedikleri bir kutu!
Ve bahtına ne çıkarsa razı!
Benim bir can dostum var, bu program başladığı anda, "İzleyecek başka bir şey bulamadın mı?", diye sorar ve yanıma oturur, elinde gazetesi, ama gözü televizyonda!
Kimse alınmasın!
Biz buyuz...
Ve kendi adıma;
Bir kutu için 10'dan geriye sayarak, yaşamdan bizi 4 saat geride bırakmayı başaran zeki Acun'un salağıyım!
Zynep