Zynep'in Kaleminden

  • Konbuyu başlatan Zynep
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Özgün Kalemler kategorisinde Zynep tarafından oluşturulan Zynep'in Kaleminden başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 115,939 kez görüntülenmiş, 638 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Özgün Kalemler
Konu Başlığı Zynep'in Kaleminden
Konbuyu başlatan Zynep
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan günışığı
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Teşekkür ederim.:)
Bilirsiniz ya artık beni, en sık eleştirdiklerim sade dilden biraz uzaklaşan yazılardır aslında ve sizlerle paylaştığım ilk duygusal yazılarım bile olabildiğince sade bir dille anlatımdır...
Ama bu kez bende kendimi eleştirmedim çünkü bu durumda olan insanlarla tanıştım, ve gerçekten en zor ayrılıkların seçim ayrılıkları olduğunun farkındayım.
Ya o, ya biz seçimi!
Ve böyle ayrılıkların sonrası malum aslında, çağ ne kadar ilerlesede...
Ve bu benim başıma gelmiş bir olay olsaydı, dediğim gibi dümdüz bir mektup yazmak yerine, tüm duygularımı çok içten belli eden bir mektup bırakmak isterdim ardımda.

Eh şimdi ben döneyim biraz kendi tarzıma... :)
 
kemal_zengin

kemal_zengin

Kullanıcı
7 Mar 2008
En iyi cevaplar
0
0
Malatya
çok güzel  anlamlı bir  şiir tessekkurler zynep..
 
Y

yigitce

Kullanıcı
23 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
yigitce2007.spaces.live.com
kacırmısım bu veda yazısını...
ama dedıgın gıbı romantızmın doruklarına cıkmakta bır sakınca görmüyorum...
dıbe ındırılmıs duyguların tavan yapması seklınde algılayabılırız...
tesekkürler zynep...
okumak güzeldı...
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
ŞURDAN BURDAN AZICIK ORADAN... YANİ BENİM KALEMİMDEN

Çok bi tembel modda uyandım bu sabah. Erken yattım aslında ama telefonum geceyarısı çalınca uyandım, çocuklardır diye. Baktım "özel numara"! Yok artık! Açmadım elbette.
Şu oraya buraya telefon nosu verme işini oldum olası sevmem. Bu taşınma işinde sabit telefon değişicek diye habire cep yazdırıyorum, koltukçusundan tüpçüsüne kadar! Yok de geç işte.
Benim telefonumu çaldıracak kimse olmaz bu yaştan sonra ama yinede gereksiz! Bu alet bana özel yani, ve özel kullanım için!
Türk insanının ortak bir eğilimi vardır aslında; özelini genele açmak gibi!:)
Münakaşalarımızda gürültülüdür bizim, sevinçlerimizde, illa ki duyulsun.
Acaba hep birilerinin tanıklığına gereksinim duyacağımız endişesimidir bu?
Arada Fransız filmlerinde karı koca münakaşalarına tanık oluyorum, birbirleriyle adeta bir soğuk savaş stratejisi içinde münakaşa ediyolarlar, hatta öyle ki, hani dudakları kıpırdamasa sadece gözleriyle birbirlerini yediklerini bile düşünebilir insan. Oysa hiç bir Türk filminde, marjinal filmler hariç, münakaşa eden... ki bizim aile yapımıza ters bir olgudur münakaşa, oldu mu onun adı "kavga" olmalıdır, böyle sessizce birbirine kızgınlığını anlatan çiftlere rastlamamışımdır.
Maçları konu dışı bırakıyorum, bunun dışında düğünler, asker uğurlamaları,cenazelerde genellikle feryat figandır bizim ülkemizde.
Öyle ki, bu olaylar çoğu zaman yazarların skeçlerine konu olmaktadır. Malzeme sağlam yani. : )
Gerçeğin yansıması!
Bir aralar Cem Yılmaz sıkça kullanırdı uzay ile ilgili konuları stand-up'larında, çokta güldürürdü, ay'da rakı içen Türk muhabbeti... :)
Ama ondan başkası cesaret edemedi, buda Yılmaz'a ayrı bir cesaret verdi zaten, G.O.R.A'yı çekti, ve ardından henüz çekim aşamasında olan A.R.O.G... aslında bu bilim kurgu filmlerde bile günümüz Türk aile yapısından örneklerle beslenen komik unsurlar yok değil elbette! Zaten söz konusu Arif, günümüzden uçuyor oraya buraya... O bir uzaylı değil! Bir Türk!

Bu sabah, artık alışkanlık olduğu üzere, Yılmaz Erdoğan Tiyatrosu öğrencilerinin skeçlerini izledim yine. Güne neşeli başlamanın pratik yöntemleri bunlar.:)
Ne yani, günlük gazete haberlerini mi okuyayım önce? Üstelik son zamanlardaki haberlerin tahrik edici boyutunu düşünürsek... neyse!

Ben ne zaman Yılmaz Erdoğan konuşsa ağlarım. Garip ama böyle.
Yok yanımda insanlar varken hiç düşmem bu şaşkınlığa. Aslında bazılarına göre şaşkınlık olabilir elbette, ama ben asla kabul etmiyorum bunu.
Cem Yılmaz izlerken hiç bu duyguya kapılmam, herkes gibi sadece gülerim bende. :)
Veya Okan Bayülgen'in insanları küçük düşürme üzerine kurgulu zekice esprilerine en çok kendi egosunu tatmin ederek, insanları salak yerine koyma çabalarına, ne kadar komik oursa olsun gülmem!
Yav kardeşim, ilk kez televizyonlarda, görüntüsü bile olmayan insanların sadece seslerini duydukları için bu kadar heyecanlanabildiği bir memlekette marifet mi senin ki?
Dikkat edin, program türü ne olursa olsun, telefonla yayına bağlanan herkesin ilk olmasa bile ikinci cümlesi genellikle; "Ay çok heyecanlıyım!"... olmaz mı?
Benim canım ülkem insanı böylesine heyecanlı bir yapıdadır işte, Mehmet Ali Erbil'i arayıp iki harf söylerken bile heyecanından dili tutulur, "ay birazzz yardım Memedaliii Bey!" der ki, bu söz Türk Televizyon Tarihi Lugatında, en çok kullanılan söz olarak üst sıralara yerleşmiştir bile!
Bunlar, aslında hep yazılan çizilen, yazarlara çokça malzeme olan davranışlardır demiştik zaten ama benim konum aslında usta bir komedyenin, ki sadece komedyen değildir, konuşmasının, konuşma ne üzerine olursa olsun, gözlerimden yaşlar akmasına neden olması.
Çok nadir insan bu duyguları uyandırabilir izleyicisinde;
O insan sanata saygılıdır, o insan izleyicisine saygılı ve sahiptir ve izleyicisi ona sahiptir, herkesle aynı kafa yapısında olması elbette beklenemez, yani yazdıkları sizin düşünceleriniz olmayabilir, ama yazar, o düşünürdür, o şairdir, o senaristtir,o yönetmendir, komedi filmi çeker ama sizi ağlatır, ve rahatsız olmazsınız düşen yaşlarınızdan.
Ve saygı duyulan insanlar ağlama hislerinizi harekete geçirebilir, bende olduğu gibi.
Zülfü Livaneli romanlarının daha ilk cümlesinde gözlerimden akan yaşları engelleyemediğim gibi...


Zynep
 
Y

yigitce

Kullanıcı
23 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
yigitce2007.spaces.live.com
cok akıcı bır dılle analız etmıssın kı katılmamak elde degıl zynep...
senı tebrık edıyorum...
Türk insanının ortak bir eğilimi vardır aslında; özelini genele açmak gibi!:)
Münakaşalarımızda gürültülüdür bizim, sevinçlerimizde, illa ki duyulsun.

bu satırlar ıse gercekcı ve cok sayıda yazılar yazılabılecek bır konu...
kalemıne saglık zynep...
tesekkürler...
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
TAŞINMA

Bir evden başka bir eve taşınırken evlerde genellikle telaşe olur ve bolca münakaşa... Aralarda gülüşmeler, dolap diplerinde kalan artık çok eski zamanlara ait bir eşya çıktığında örneğin. Anıları yadecek kadar uzun zamanlar yoktur taşınmalarda, ya da anılara dalmaya izin. Siz ne kadar geçmişe dönerseniz dönün, illa ki bir başka ses taşınma gerçeğine döndürüverir sizi, ve genellikle acımasızca; "ablaaa leğen yok mu leğennn? Şu çaputları içine dolduruvereydik ya?"... ya da "o nerde, bu nerde, bunu nereye koyalım?" falan filan!
Yani geleneksel taşınma adetlerimiz arasında romantizm asla yoktur!
O usta gelir bir çivi söker, bir diğeri kablolarınızı söker, makinalarınız yerlerinden edilir, halılar silinip rulo yapılır ve duvara dayanır, koltuklar korumaya alınır çarşaflara sarılarak, kırılacak eşyalarsa daha kalın battaniyelere sarılır ve hepsi paketlenmiş bir halde, kendilerini yeni mekanlarına götürecek kamyonu beklemeye başlarlar sessizce, ev halkının olanca gürültüsüne karşın!
Oysa her taşınma bir yaşamın yeniden başlaması demek değil mi?
Artık eskiyen ama bir türlü kıyılamayan pek çok eşyanın, taşınma nedeniyle artık pek düşünülmeden çöpte yerini almasıyla, yeni bir yaşama başlangıç!
Çöpe gönderilenler anılardır bazen.
Kuru bir çiçek, defterlerde geçmiş günlere ait kısa notlar, çoktan bozulmuş ama sizin bir çekmece dibinde unuttuğunuz, "belki yapılır" umuduyla sakladığınız bir alet, yıllar öncesinden, dibinde hala bir parmak kalmış, geçirdiğiniz unutulmaz bir gecenin kanıtı bir içki şişesi... ve daha neler, neler...
Sökülen her çiviyi özenle çakmıştınız oysa, kopartılıp atılan kablolar sizi dünyaya bağlamıştı, bir internet kablosu ile yeni yeni insanlar tanımış, kah üzülmüş, kah eğlenmiştiniz.
Ben yalnızım.
Yalnız topluyorum her bir eşyayı, şunu bunu ne yapalım sorularıyla kimse bozamıyor geri dönüşlerimi.
Yeni ev bize neler getirecek, yaşamımıza kimleri katacak, kimleri kapı dışında bırakıyoruz... bunları sorgulamak için henüz erken!
Ama geçmişin iyi kötü ne kadar anısı varsa benimle bu üç gün! Son kez... vedalaştığım eşyalarım, her birisinin ayrı anısını sevgiyle kucaklayarak, ve ortalığın bunca dağınığına hiç aldırış etmeden gülümseyerek toparlıyorum anılarımı, anılarımızı.
Ve üç gün sonra, benim ailemin bu duvardaki izleri, odalardaki kokumuz farklı kokulara, izlere ev sahipliği yapacaklar, biz çok farklı duvarlara konuk olurken.


Zynep
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Taşınmak için hazırlanırken yazdım bu notu.:)
Eh iş kalem tutmak olunca... malum her an yazılası bir durum oluşturuveriyor!:)
Ve artık taşındım...
 
C

crnkcclr

Kullanıcı
25 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
anılardan kopmak kolay olmuypr en hoşlanılmayan alan bile yaşandıkça alışkanlıklardan iz bırakıyor insanda özleniyor zaman zaman..
yeni duvarlarında mutlu olmanı dilerim...
hem ev için hem yazı için eline sağlık :)
hoşgeldin.. :-*
 
T

tnctrkcell

:) taşınırken dolabın,ocağın,çekyatın veya herhangi bir ev eşyasının arkasından ,altından(yuhhh demeyin biz öğrenciler çekyatın,dolabın altını,arkasını  birer sene arayla gördüğümüzden gayet normal bir olay bu  :) ) çıkan nesneye ayyyyy ben 10 senedir bunu arıyorum yaaa buldum nihayet diye atlama  :) ,ve ev taşırken kırılmasın diye bardak,çanağı battaniyeye sarmalamak güzel fikirmiş  :) her ne kadar taşınırken onca bardak ,çanağı  taşındığımız evde ufalanmış halde görsemde.. :)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Öncelikle teşekkürler tüm şiir dışı yazılarla ilgilenen arkadaşlarıma... :-* :-*
Mustafacım yine ne tatlı şakacısın.:) Merak etme o toz duman benim evdende çıktı yatak dolap arkalarından.:) Hatta bir ara utandım da "temiziz filan diye geçiniyoruz!" bile dedim.:(
Toz... ne ki?
Onca anısı olan eşyanın yanında? Silersin yokolur. Ya anılar?...
 
T

Tülay

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
www.kalbim.gen.tr
''Pazar keyfi'' Hoş olmuş... Çok içten anlatmışsın. Belkide senin evini vs. gördüğüm için ben yazdıklarını düşünerek okudum. İlginç ve bir o kadarda iyi anlatmışsın.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Tülay' Alıntı:
''Pazar keyfi'' Hoş olmuş... Çok içten anlatmışsın. Belkide senin evini vs. gördüğüm için ben yazdıklarını düşünerek okudum. İlginç ve bir o kadarda iyi anlatmışsın.
Yeni evimide görürsün inşallah Tülaycım.
Benim kapılarım her zaman açık, bilirsin.:)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul

Beni böyle sevme
koyamadığın yüreğin
söyleyemediğin sözlerin
çekinmelerin
çekincelerin
topla kalan ne varsa bende sana dair
çık git...
dolabımda bıraktığın giysilerini unutma giderken
yarım bıraktığın içkini
diş fırçanı, tarağını, çakmağını al ve git.
Resmin...
bende kalmasın
sen o resim değilsin ki bende!

Kapıyı yavaş kapat çıkarken
gelişin gibi gürültülü olmasın gidişin
"sevmek kimi zaman rezilce korkuludur" der şair
korkularını alma giderken
o korkular bende seni bırakmayan
bir tek o korkular kalsın bana senden.

Git...
Çık git dönmemecesine
!

Zynep
Ağustos 2008


 
E

efsane_18

Kullanıcı
12 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
Giresun
süper yaa ne kadar kararlı bi yazı kal der gibi yürek sankı :-\ :-\
 
morkiz

morkiz

Kullanıcı
10 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
0
efsane_18' Alıntı:
süper yaa ne kadar kararlı bi yazı kal der gibi yürek sankı :-\ :-\
evet ben de aynı şeyi düşünmüştüm  :)
 
Üst