Sen gidince yağmur başladı, ince bir sızıyla yağdı gökte ne varsa, gidişin öyle ıslattıki içimi ıslandım ama kaçmadım, kaçmak gelmedi içimden, damlalar yanaklarımdan süzülürken ellerinin yanaklarıma değişini hatırladım, herşey bitmişti sanki, yağmur ve gözyaşlarım birbirine karıştı, sen görmedin, sen çığlıklarımı duymadın...
Gidişine inat yağmur gittikçe hızlandı, tüm sokaklar boşaldı, evlerinin pencerelerinden bakanlar; beni bir deli,gözyaşlarımı yağmur sandılar, o gün ilk defa sevdim yağmuru, gözyaşlarımı saklamıştı...
Gidişin yok olmaktı, içimdeki fırtınalar canımı acıtsada, koşmak, ağaçlara sarılmak, rüzgarları göğsüme alıp okyanuslara dalmak geldi içimden, sen bunları görmedin, sen bunları bilmedin...
Yağmurdan sonra saçlarım alnıma dökülmüştü, aradan ne kadar zaman geçti şimdi hatırlamıyorum; bense hala sokaklarda tek başınaydım, sokaklarda biriken yağmur sularında şehrin ışıkları parlıyordu, parlayan ışıklar içimden bir şeyleri alıp götürüyordu, bu şehrin ışıkları bu kadar güzelmiydi...
Tüm gece yağmur sularında seni aradım, yıldızlar kaybolmuştu, yağmur damlalarının sesleri duyuluyordu, gecenin karanlığında yağmur bana, ben yağmura sarıldım, beni bir tek yağmur terketmemişti...
Yağmur ıslak tüm şehir sırılsıklam, gece bitmek üzere, birazdan şafak sökecek, birazdan sabah olacak, bense hala aynı yerde sırılsıklam seni bekliyorum, belki, belki dönersin, işte bu yüzden yağmurları çok ama çok seviyorum...