...
Unutulursunuz!
Gözlerinizden boşalan yaşların, ne için olduğunu ve boşalırken size neler kaybettirdiğini bilemezseniz; unutulursunuz! Saatin tiktakları tırmalarken kulaklarınızı, bir başınalık denen çukurda debelenir debelenir, sonra bir el beklersiniz, sizi çekip alacak. Ama olmaz; amacınızı bilmediğiniz için; unutulursunuz!..
Unutulursunuz!
Sevgi denen "gönül yolculuğu"nun, nerde başlayıp nerde biteceğini bilemezseniz; unutulursunuz! Zaman ve ateş arasında gidip gelen kişiliklerden arınmış bir başka kişilik oluşturmadıysanız ve kendiniz değil de bir başkasını taşıyorsanız içinizde, kendi bedeninizde onu taklit ederek; unutulursunuz! Ne geçen zaman sevgiyi size getirecek, ne de yitirdiklerinizin yürek yakan ayrılıkları. Varsınız, yoksunuz. Sevgiye adanmış bir sözünüz yok, keşkelerle başlayıp, "olmadı işte" diye biten cümleler kuruyorsanız daha henüz hayatınızın başında; unutulursunuz!..
Unutulursunuz!
Kalbiniz değilse bir mum gibi, ve zamana aldanmışsa emin olun ki ha bugün ha yarın; unutulursunuz! Bin türlü söz yazıp, şiirler döktürüp, romanlar yazsanız da, değilse eğer kalbiniz bir çiçek gibi nazenin ve beyaz; unutulursunuz! Özgürlüğün tadına varmak adına, kestiyseniz bir başkasının özgürlük ağacını, ne döktüğünüz gözyaşları, ne ettiğiniz yeminler, ne yalancı büyümüşlüğünüz, ne de dünyayı dize getirecek gücünüz fayda vermez; unutulursunuz!..
Unutulursunuz!
Kestiyseniz bir garibanın gönül çiçeğini, hiç beklemeyin ağlamaya başlayın; unutulursunuz! "Benim olmayan başkasında da olmasın" dediyseniz bir kere, yaratılşınıza da ters düşerek yalanı affetmeyen tarih önünde, sarı mendil de sarsanız yaralarınıza, kırmızı eşarp da bağlasanız başınıza, mavi elbise de giyseniz üstünüze, kızıl kalem de tutsanız elinizde, tarih affetmeyecek; unutulursunuz!..
Unutulursunuz!
Yalanı bir dost diye, bağrınıza basmış ve her gün ona yeni kurbanlar sunuyorsanız, yüzünüz kızarmadan; unutulursunuz! Yakarken ocakları o, siz "derman" diye, içinizdeki kötülüğün dışavurumu yalanı koyduysanız başköşeye ve her defasında, "değil" diye savunma yapıyorsanız, kendi içinideki iyiliğe ihanet ederek, hiç merak etmeyin; unutulursunuz!..
U-nu-tu-la-cak-sı-nız!
Bir öğüt tutmadıysanız henüz yolun başındayken, öyle bir yalnızlık bekler ki sizi; u-tu-la-cak-sı-nız! Sözü yüreğinizi titretse de, bir dakika içinde yeniden dönüyorsanız eski sefanıza, O'nu unutarak; u-nu-tu-la-cak-sı-nız! Ağlamıyorsanı bebekler gibi hüngür hüngür, ve ağlaren de kötülükleri atmıyorsanı çukurlara; u-nu-tu-la-cak-sı-nız!..
Unutulurum!
Dilimde yoksa artık "özüm"den türküler, elimde de özgürlük bayrakları, bilirim ki; unutulurum! Sevgi yalancı çiçekler taşıyorsam yüreğimde, gözyaşlarımla beslediğim; içimdeki iyilik yüzünden beni utandıracak olanları da görmüyorsam bir çitf mahzun gözle, bilirim ki; unutulurum! O'nu unuttuğum an, söze gerek bile yok; unutulurum! Kalemim sustuğu an, kan ter içinde kalarak uyandığım rüyalarıma ihanet ettiğim an, hiç şüphe yok ki; unutulurum!..
Hayal'in Notu: Bayram sonrasına kadar bu son yazımdır. Hayırlısıyla yarın memleketteyim. Bayram sonrası gönül yolculuğunda buluşmak dileğiyle; herkese hayırlı ve sevgi dolu bayramlar!..