hayal_12'nin Kaleminden

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan hayal_12
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Sevgiliye mi??

Hadi atın o yalanı bir kenara..
Olmayan sevgiliye
Gelmeyen sevgiliye
Görmeyen sevgiliye
Ne söyleyecek bir şeyim var
Ne de ondan beklediğim


Sevgiliye mi??

Hadi atın o yalanı bir kenara..
Beklerken sevgili diye arananı
Elimize üç kuruşluk ölüm verildi
Kanlı eller
Yorgun bakışlar
Ve esir bir ruh..
Varın gidin yolunuza
Sevgili olamayan sevgiliye
Yazacak bir şeyim yok benim!..
 
Arkadaşım seni duyuyor 'yarence'..  :) Ben de bekliyorum inşallah konuşur...

Hayır tuzak cümlerlerden biri, "yaşama hevesim" diyen cümleydi.. Acaba sevilen, seven için yaşama hevesi midir?? Uoksa sevgi başka şey de yaşam başka şey mi?? Yani kişi "başka" ödevlerini bir kenara bırakarak hayatını sadece bir beşer olana adayabilir mi??

Diğeri de "'hayır' derse dünyası başına yıkılrıdı Mehmet'in.." cümlesiydi.. Acaba hayır denildiğinde dünya başa yıkılıyor mu?? Yıkılıyorsa bir zaman sonra nasıl oluyor da "unuttum" denilebiliyor.. Ya dünya yıkılmıyor, ya da bir gazla aniden söyleniveriliyor işte.. Görüyorsun ya 'yarence' mevzu çok derin.. Hele şu birkaç günü atlatayım da inşallah daha detaylı yorumlarım... Ve tabi ki de hikayeler ve şiirler gelmeye devam edecek inşallah.. Sevgiyle kal...
 
"Unuttum" çok mu basit bu kelime..unutmak;asla unutmak diye birşey yoktur..unuttum dersin sana sorarlar neyi derler o zaman yine unuttum diye kandırdığın şey yüreğini acıtıverir aklına gelir gerçi hiç çıkmaz da sen başkalarına unutmuş gibi görünürsün..işte yok unutmak diye birşey yok..bir dövme yaptırırsın sonra o dövmeyi sildirmek istersin tamam silinir o dövme ne acılarla..ama sonra o dövmenin izi kalır orada küçük de olsa leke kalır..sildirdim dersin ama koluna her bakışında o dövmenin şeklini canlandırırsın gözünde..hani sildirmiştin o dövmeyi..hayır asla sildirmedi sadece sildirdiğini sandı..işte hayatımızda da hiçbir şeyde unutmak diye bir kavram yok sadece derinlerdeki küflü sandıklara kilitlenir ama o anı bir anda olsa hatırladığında o küflü sandığın kilidi kırılıverir içndeki merhaba diyiverir sana..benim naçizane düşüncelerim bunlar..

"Hayır tuzak cümlerlerden biri, "yaşama hevesim" diyen cümleydi.. Acaba sevilen, seven için yaşama hevesi midir?? Uoksa sevgi başka şey de yaşam başka şey mi?? Yani kişi "başka" ödevlerini bir kenara bırakarak hayatını sadece bir beşer olana adayabilir mi??"
bu konuda sadece tek kelime edicem kişi "başka" ödevlerini bırakarak hayatını sadece beşer olana adayamaz..o zaman o kişi yaşıyorum demesin..


teşekkürler hayal_12..selam ve dua ile...
 
"
"Unuttum" çok mu basit bu kelime..unutmak;asla unutmak diye birşey yoktur..unuttum dersin sana sorarlar neyi derler o zaman yine unuttum diye kandırdığın şey yüreğini acıtıverir aklına gelir gerçi hiç çıkmaz da sen başkalarına unutmuş gibi görünürsün..işte yok unutmak diye birşey yok..bir dövme yaptırırsın sonra o dövmeyi sildirmek istersin tamam silinir o dövme ne acılarla..ama sonra o dövmenin izi kalır orada küçük de olsa leke kalır..sildirdim dersin ama koluna her bakışında o dövmenin şeklini canlandırırsın gözünde..hani sildirmiştin o dövmeyi..hayır asla sildirmedi sadece sildirdiğini sandı..işte hayatımızda da hiçbir şeyde unutmak diye bir kavram yok sadece derinlerdeki küflü sandıklara kilitlenir ama o anı bir anda olsa hatırladığında o küflü sandığın kilidi kırılıverir içndeki merhaba diyiverir sana..benim naçizane düşüncelerim bunlar.."


Evet unutmak kolay değil.. Unutulur sanılıyor o kadar.. Demek ki aniden parlıyor kişi ve "unuttum" diyor belki de yalan söyleyerek ya da sadece kendini kandırarak.. Çok güzel bir örnek vermişsin 'n_i_s_a'.. Yüreğine sağlık...

"bu konuda sadece tek kelime edicem kişi "başka" ödevlerini bırakarak hayatını sadece beşer olana adayamaz..o zaman o kişi yaşıyorum demesin.."

Aynen katılıyorum sana 'n_i_s_a'.. Kişi "başka" ve aslında en önemli görevlerini bir kenara bırakarak hayatını sadece beşer olana adayamaz.. Çünkü insan "farklı" bir varlıktır.. Ve farklı olduğu için de sorumlulukları çok, çok fazladır.. Hiçbir sevgi hiçbir aşk hçbir birliktelik "asıl sevgi"yi unutturmamalı, kişiyi yapması gereken ödevlerden uzaklaştırmamalıdır...

Teşekkürler.. Güzel yorumun için.. Saygılaırmla...
 
"Sevgili olamayan sevgiliye
Yazacak bir şeyim yok benim!.."

yorum yok,sadece acı bir gülümseme..
 
::) Acı bir gülümseme ve ardından acı bir söz.. Bazen susmak da önemlidir.. Susarak her şeyi anlatmak.. Susarak yaşamak ve yaşanılmışları hayal etmek.. Acı verse de gülümsemeler, acı verse de sözler, acı verse de ayrılıklar, YAŞIYORUZ.. İçimizdeki iyilik yüzünden bizi utandırmayacak "ilk ve son olan"ı bulana dek...
 
"Hiçbir sevgi hiçbir aşk hçbir birliktelik "asıl sevgi"yi unutturmamalı, kişiyi yapması gereken ödevlerden uzaklaştırmamalıdır..."
İşte asıl nokta burası..çok teşekkürler hayal_12 söylemek istediğime tercüman oldun..dua ile..
 
n_i_s_a' Alıntı:
"Hiçbir sevgi hiçbir aşk hçbir birliktelik "asıl sevgi"yi unutturmamalı, kişiyi yapması gereken ödevlerden uzaklaştırmamalıdır..."
İşte asıl nokta burası..çok teşekkürler hayal_12 söylemek istediğime tercüman oldun..dua ile..
evet asıl nokta burası ben bu yüzden Leyla'ya değil,Leyla'nın LEYLA'sına Mecnun oldum ya(olmak istiyorumya ya da) farklı cümlelerle anlatıyor olsakta benimle aynı düşüncede insanların varlığını bilmek çok güzel.. Rabb'im yolumuzu(esas Leyla ya varan yolumuzu ;) ) açık etsin inş.
selam, sevgi ve dua ile...
 
Sevgili olamayan sevgiliye
Yazacak bir şeyim yok benim!..



paylaşım için tşkler hayal gerçekten buda çok güzel bir şiir :) aminnnnnnnnnnnn inş bu arada ölümüne sevip sevdirecek insanları bulmak konusunda da :) yarencecim sana katılıyorum ayrıca :) ....çok beğendim şiiri herzamanki muhteşemlerden biri....
 
"Acı bir gülümseme ve ardından acı bir söz.. Bazen susmak da önemlidir.. Susarak her şeyi anlatmak.. Susarak yaşamak ve yaşanılmışları hayal etmek.. Acı verse de gülümsemeler, acı verse de sözler, acı verse de ayrılıklar, YAŞIYORUZ.. İçimizdeki iyilik yüzünden bizi utandırmayacak "ilk ve son olan"ı bulana dek..."
Sabretmenin adıdır SUSMAK.Sabretmek,içinde kopan fırtınalar için attığın sessiz çığlıklardır...
 
...İnanmam sana boşuna deme
Sen benim hiçbir şeyim olmadın
Ve biliyor musun
Seni sormayalı
Seni özlemeyeli
Asırlar oldu!
Ne ekmeğim
Ne suyum
Ne de yağmurumsun sen
Sadece
Bir eski yarasın
Geçmiş olsun
Korkak sevgili
 
"Adın ne?.."
"Yavuz.."
Soran, titrek bir sesin sahibiydi. Sabahın erken saatinde kaklmış olmanın verdiği mahmurluk vardı gözlerinde. Hisli erkekleri deli eden bakışları vardı: baygın bakışlar! Bir ara dönüp baktı da yakaladım bu bakışları. Nerden karşıma çıktı, adımı soracak kadar zamanı nasıl birlikte harcadık, hatırlamıyorum. Şimdilerde gençler arasında moda olan "bez" ayyakabıları ıslanmış, başındaki fıstık yeşili örtüsü ıslanmış olmanın da verdiği etkiyle, farklı bir şekle bürünmüştü. Nefes alışverişleri çok hızlıydı. Sanki binlerce yıldır kendini arayan bir edası vardı. Kaybolmuş, yorgun, titrek, az meraklı yüz ifadesi, tuhaf bakışlar, korkak parmaklar..
"Nerden karşıma çıktı bu kız sabaha sabah?" diyorum içimden. İçimden, zira o duymamalı. Yangın yeri külü halini bile geride bırakmış ruhunu incitmekten korkuyorum. Bunu sonradan öğreniyorum elbet.
İsmi "Asya". Ah yorgun bakışlı Asya. Sonradan öğreniyorum bu adı. Sen de sonradan öğreneceksin ey sevgili okur!
Okula giderken, önümde yürüyordu. Hafif çiseleyen yağmur, zaten kimseye bakmak istemeyen beni, gözlerini yere dikmeye iyice zorlamıştı. Bir şey düşüyor sol yanından astığı çantasından, görüyorum. Bir defter bu.
"Islanmamalı" diyorum, belki ders notları, belki günlüğü, belki başka bir şey; bilemiyorum, ama bir şey işte. Hemen koşuyorum defteri alıyorum. Kırmızı kaplı, kaliteli kağıdı olan bir defter bu. Yanılmamışım; bir günlük bu! İlk sayfaya bakıyorum, "Yüreğimin Dilekçesi Günlüğüm" yazıyor.
"Bunu ona vermeliyim" diye düşünüyorum. Ama bir yandan da, "Günlüğüne 'yüreğimin dilekçesi' diyebilecek kadar, edebiyat dili sözcüğü keşfetmiş bu kızın yazdıkları çok güzel şeyler olmalı" diyorum, sonra utanıp vermeye karar veriyorum.
Hızla yürüyor. Bir binanın arkasından kayboldu. Ben adımlarımı sıklaştırıp, koşar vaiyette ona yetişmeye çalışıyorum. Köşeyi dönüyorum ve.. ve o yok! Nereye kayboldu böyle ya! Peri midir, in midir, cin midir, bir aşık mıdır, yalnız biri midir, neyin nesidir bu kız acaba: göründü ve kayboldu!
Sağa sola bakıyorum. Yok, hiçbir yerde bulamıyorum onu. Benim gibi erken dersi olanlar bu yağmurda durup durup etrafına deli gibi bakınan kişiyi, yani beni "yürüsene aptal, ıslandığın yetmemiş galiba" dercesine diyerek yürütmeye çalışıyorlar; gözlerinden anlıyorum.
"Siz kendi işini baksanıza. Ben o rüyayı arıyorum. Aniden gelen, sonra kaybolan, ama ardında kocaman bir iz bırakan rüyayı.."
Çaresiz defter bende kalıyor. Öğle yemeğinde belki Üniversite Evi'ne gelir diye en son kişi yemeğini yiyip çıkana kadar bekliyorum, gelen her kızın yüzüne bakıp defteri gözlerine sokarcasına. Ama yok, o yok ortada, ben dersi kaçırıyorum. "Eve gideyim bari" diyorum.
Eve varıp, hemen üstümü değişiyorum. Evde kimse yok; bu iyi! Sağlıklı düşünebiliirm o zaman. Defterle başbaşayım.
"Başkasının özeli bu defter, okumamalıyım. Bugüne kadar az mı şey yazdım bu konuda. Okumamalıyım. Benim artık sandılara doldurduğum günlüklerimi biri okusaydı ne düşünürdüm acaba?"
Kafamda bu sorularla bir iki saati geçiriyorum. Ama o "Yüreğimin Dilekçesi Günlüğüm" cümlesi beni cezbediyor. "Beni okumalısın, beni sen okumalısın, boşuna mı düştüm sabahın köründe" dercesine yüzüme bakıp bakıp gülümsüyor defter. Ama öbür yanım da "başkasının özeli"ne takılmış halde. Perişan haldeyim. Ne yapacağımı bilmez oldum birden.
Akşam, gece, sabah namazı, tekrar sabah.. hala kararı veremedim, "okumalı mıyım, okumamalı mıyım" diye. "Bu saate kadar okumadıysam artık okumamalıyım" diyorum. Hemen üstümü giyinip okula gidiyorum. Dün aynı saatte görmüştüm onu. Hava bugün, dünün tersine oldukça güzel. Dün onu gördüğüm köşeye geliyorum. Etrafıma bakınıyorum, ortalarda yok. Ona benzeyen birilerini o sanıp yüzlerine bakıyorum ama onlar "Ne istiyorsun be çocuk sabah sabah? Hiç mi güzel kız görmedin?" der gibi bakıyorlar bana. Kimisi de şıppadanak göz kırpıyor.
"Aptallar" diyorum sessizce.
Orda! Evet orda işte, tam karşı binanın ordan geliyor. Bu o, eminim. Geliyor geliyor, iyice yaklaşıyor bana. Tam karşımda duruyor. Defteri elimde görüyor ve baygın bakan gözleri sevinçle parlıyor.
"Siz mi aldınız?" diye soruyor.
"Almadım", "Siz düşürdünüz, ben de size yetişmeye çalıştım ama yetişemedim. Çok aradım ama bulamadım sizi" diyorum sanki bana hırsız muamelesi yaptığı için kırıldığımı gizlemeyerek.
"Özür dilerim, beni yanlış anladınız. Çok, çok teşekkür ederim size" diyor. Gülümsüyorum. Bir yandan da erguvani güzelliğine dalıyorum. Güzel gözler, güzel konuşma şekli, güzel ses, güzel yüz, güzel elbise, güzel kız..
Yüzüme korkakça bakıyor. Analıyorum sebebini, "Hayır okumadım, rahat olun. Yalnız kendimi çok or tuttum onu da belirtmek isterim" diyorum, kulaklarımda acı bir sıcaklık hissederken.
"'Yüreğimin Dilekçesi' sözü çok güzel. Bu sözü yazabilen birisinin yazdıklarını okumak benim en büyük hayallerimden biridir" diyorum. Kızarıyor. Benim de ondan aşağı kalır yanım yok ya neyse.
"Öyle mi? Belki okursunuz kimbilir" diyor üstü açık mı kapalı mı anlayamadığım bir cümleyle.
"Nna.. Nasıl yani? Onu okuyabileceğimi mi söylüyorsunuz.." diyorum şaşkınlıktan baygın halde.
"Niye olmasın? Ben istedikten sonra o özel olmaktan çıkar. Hem okumama erdemini gösterdiğinize göre, onu size bile isteye okutmak isterim ben" diyor, yine epeyce kızararak.
"Peki ne zaman okuyacağım"
"Bilmem.." 
"Adın ne?.."
"Asya.."
Şimdi de o soruyor aynı sözcüklerle.
"Adın ne?.."
"Yavuz.."



Hayal'in Notu: Devamı gelecek...
 
Ve başkasının olan sevgileye yazılmış bir kaç "acemi" sözcükten sonra, mezotomyaya yazılmış şiirler.. Dün gece bir Ararat (Ağrı Dağı) yalnızdı, bir Mezopotamya ve bir de ben...

fıratın öfkesini
muratın asaletini
ve masum kızların
narin bakışlarını
kumruların gözlerine şiir yazan şair bilir
narin bakışlardan, şiirden
mezopotamyanın çöp deliğine tıkılmışlar ne anlar ki!
mem olmak ya da zin olmak
gül olmak bülbül olmak
ve yarında dirilmek
kana ekmek bananlar
ne anlar ki!
bırak, dost bırak
bırak da sevinsin "yaramaz" çocuklar
gözleri çıkarılmış kara ruhlarıyla
bırak!
derler ki
biriken öfke patlar
işte öyle
mezopotamyanın öfkesi birikti
ve patlayacak "gün"ü geldiğinde
ve onlar
ekmeğini kanla ıslatanlar
ruhlarını kiralık verenler
utanıp kaçacak!
bırak sevinsinler dost
yarınlar elbet bizimdir
 
Devamı biraz farklı olacak.. Bana göre devamı daha güzel olacak, ve sanırım hepimizden bir parça içerecek.. Sevgiyle kal 'yarence'...  ;)
 
n_i_s_a' Alıntı:
yarence' Alıntı:
merakla bekliyorum devamı hayal ....
evet "yarence" bekliyoruz  :)
"hayal_12" okuyucuların çok meraklı ona göre ;)  :)
selam ve dua ile..

Meraklı şeyler sizi  :) Devamı gelecek günlerde inşallah.. Yüreğin Dilekçesi bir günlükle karşı karşıya kalacaksınız.. Hayırlı ve bereketli günler 'n_i_s_a'...  :)
 
"Ve biliyor musun
Seni sormayalı
Seni özlemeyeli
Asırlar oldu!
Ne ekmeğim
Ne suyum
Ne de yağmurumsun sen
Sadece
Bir eski yarasın"

desem inanma... :-X :'(
 
Geri
Üst