EN SON OKUDUĞUM KİTAP

  • Konbuyu başlatan kelebekcocuk
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde En Son Okuduğum Kitap kategorisinde kelebekcocuk tarafından oluşturulan EN SON OKUDUĞUM KİTAP başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 265,026 kez görüntülenmiş, 686 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı En Son Okuduğum Kitap
Konu Başlığı EN SON OKUDUĞUM KİTAP
Konbuyu başlatan kelebekcocuk
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan prenses35
A

ASLIHAN1

Kullanıcı
29 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Ahhh....Ne şartlarda okuduğumu bilsen :)))
Sabah otobüsle işe geliyorum süre 75 dk. otuyorum
başlıyorum okumaya akşam dönüş te 75 dk. aynen devam..
Ve ben varya otobüste kitap okumakta çok zorlanıyorum
Midem bulanıyor çünkü :))) kendimi zorluyorum kusacak pozisyona
gelene kadar okumaya çalışıyorum  :D :D :D
Kendime eziyet ettiğimi düşünebilirsiniz ama inanın otobüste başka
türlü zaman geçmiyor.Boşa geçeceğine kusma pahasına da olsa
dolsun napalım  :D
 
B

blt.cemile

Kullanıcı
11 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Teşekkür ederim Aslıcım
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Aslıhan, Empatiyi  ve Olasılıksızı bende okudum...Çizgisi ve kurgusu aynı doğrultuda olup,içeriginin farklı oldugu kesin..Okuyan arkadaşlar varsa onlarında fikirlerini duymak isterim..
Son olarak :) Senle biz kitap konusunda anlaşamadığımız kesin :)
"Aşk" ın tartışmasını Empatide yapmak istemiyorum :)

Saygılar....
 
E

Elif Ünal.

Kullanıcı
24 Kas 2009
En iyi cevaplar
0
0
Sakarya
En son Gabriel Garcia MORQUEZ'in Bir Kayıp Denizci adlı kitabını okudum . kitap her ne kadar klasik konu olsa da bir çırpıda biten bir kitap. E yazarı Gabriel amca olunca normal ::) 8) :) ;)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Bayram merasimi girdiği için bitirme süresi uzayan ama bir o kadarda keyif veren serinin 3. kitabını Mahkum prenses / Phılıppa GREGORY bitirdim..

Tarihin gizli sırları (ingiltere 16.y.y. da taht kavgalarıyla birlikte yaşanan şavaş birlikte Türklerinde o devirde ne kadar korkulacak millet olduklarının kanıtı) bu romanlar sayesinde daha açığa kavuşuyor...Aragonlu Katherine İspanyol İnfanta'yken İngiltere kraliçesi olma yolunda,annesi kadar zeki,babası kadar kurnazca hamleler yaparak kraliyeti mutlak malubiyetten kurtaran,anlaşmalı bir evlilikle birlikte gizli bir sırla ölüme kadar  mücadele edişini gidişini gözler önüne yine o ustaca kalemiyle sunuyor yazar...

Bu seriyi bitirdikten sonra, Roman hakkında tek ve son bir yorumda bulunacağım..( Şu an okumakta oldugum "Boleyn mirası'ndan sonra.. )


 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Phılıppa GREGORY'nin "Tudor" serisinin son kitabı diye düşünüyordum ki,son bir kitabı daha çıkmış henüz Türkçeye çevrilmemiş :)
Bu seri böyle satış fiatları devam ettikçe,serininde ardı arkasın kesilmeyecek gibi görünüyor :)


Boleyn Mirası /Phılıppa GREGORY


Tudor sarayınında,sekizinci Henry'nin eşleri (Cleves'li Anne, Katherine Howard, Jane Rochford) servet,beğenini ve gücün dikenli tacını taşımaya çalışan 3 kadın ve merkezinde 1 Kral'ın yönettiği,elbise değiştirir gibi huy değiştiren,krala karşı çıkanın sadagatsiz ve vatan haini ilan edilen,korku,hırs ve şehvet yuvasında rüzgarın esdiği yöne dönen dönek insanların oluşturduğu Krallık ve yönetilen bir saray ve Kralın kanunları kendi çercevesine göre değiştirmesini anlatan yüne sürükleyici,tarih ve kurguyu iç içe aktarabilen bir roman....


Bundan önceki okuduğum seriyi okumak isteyenler olursa,"Mahkum prenses" den başlamalarını tavsiye ederim...
Diğer romanlarına göre "derkenar yada günlük" gibi yazılmış köşelerindeki samimiyet ve dürüstlük diger kitapları içinde en entrikasızı diyebilirim...

Ve eklemek istiyorum seri bitince yapacaktım son yorumu mu ama,bitecek gibi görünmüyor :) o yüzden şimdiden yapayım...

5 kitap ve hepside 600 sayfayı aşıyor...

"Bakış açısı" adlı filmi izleyenler ne demek istediğimi daha net anlarlar...

Bir saray ve her bir romanda saray eşrafından birinin gözü ile olayı aktarışını anlatıyor..Romanı okurken sıkılmıyorsunuz,bir romanda kraliçenin gözünden görürken,diger romanda soytarısının güzünden olaylara şahit oluyorsunuz...yahut Kraliçenin nedimelerinin nasıl Kralı aşık edip tahta geçmek için çevirdiği entrikaları okuduğunuzda serinin sıkmadan farklı bakış açılarıyla heyecanını ve merakını hiç düşürmediği için diğer romanını zevkle okuyorsunuz... :)


Yazar tarafindan yazılma sırasi şu sekilde:


1_ Boleyn Kizi _ 2001
2_ Kraliçenin Soytarisi _ 2003
3_ Bakirenin Asiği _ 2004
4_ Mahkum Prenses _ 2005
5_ Boleyn Mirası _ 2006
6_ Öteki Kraliche _ 2008 (galiba daha turkcheye tercume edilmedi ve henüz okumadım)   :)


kronololik olarak ele aldigı zamanları sırasıyla daya iyi anlamak için asagıdaki sırasında okunması daha dogru olacaktır...

1_ Mahkum Prenses
2_ Boleyn Kizi
3_ Boleyn Mirası
4_ Kralichenin Soytarisi
5_ Bakirenin Ashigi
6_ Oteki Kraliche





 
H

hayalhane

ya arkadaş sen ne kadar çok kitap okuyon böle
kıskanır oldum haa ;) ;) :) :)

oku oku da bu cahile örnek ol :) :)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Yoğun iş tempoma ve sorumluluklarıma rağmen pc be tv den arta kalan kendime ayırdıgım zamanların çoğunu ( genellikle bu gece yatmadan ve sabah işe gitmeden ki saatlere denk geliyor,gündüz pek vakit bulamıyorum) kitap okuyarak oturduğum yerden bilgi edinerek geçiririm...
Tavsiye ederim,sevmesen de günlük yatmadan önce 15 dk olsun kitap okumaya vakit ayır ama bu günün sonunda yaptıgın son iş olsun ki,beyninde günlük hayatın stresinden,ödevlerin bunalımdan kurtararak rahatça uyumana sebeb teşkil etsin  ;)
 
didem12

didem12

Kullanıcı
27 Kas 2009
En iyi cevaplar
0
0
Balıkesir
ewet ya tam bi kitap kurdusun:) yüreğim seni çok sevdi ktbnı btrdm  en son
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
İskender PALA /İki dirhem bir çekirdek



Günlük dilde  anlatımı güzelleştirmek,pekiştirmek,savunmak için cümlelerimin arasına kattığımız,bazen kinaye yaptığımız,bazen de lafı gediğine koymak için,sinirlendiğimizde söylediğimiz  deyimlerin çıkış öykülerini okumak,okurken tebessüm edip,şaşırmak istiyorsanız kesinlikle okumalısınız..

Şiddetle tavsiye ederim  ;)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Rüyalarını ver bana /Haşmet BABAOĞLU

"Çıkışı olmayan bir labirent gibidir bazen..Dönüp dolaşıp başladığın yere gelirsin"..
Diye tanımlıyor arkasından baka kalmış aşkları,tükenmiş sevgileri,kelimelerin sessiz kaldığı anlardaki çırpınışları,giden geminin ardından halen bakmayı...
Ne psikanaliz,ne yorumbilmiş,nede lojistik destek yaşanılanları unutmaya kalbin unutmassa..
Kalbinin son tık tıklarını dinleyen öykülerden bir demet diyelim kitabın içeriğindeki geçen öyküler...


 
V

vega

Kullanıcı
24 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Diyarbakır
Ayşe Kulin - KÖPRÜ
Köprü’ de Erzincan’nın Kemaliye ilçesinde, Fırat Nehri üzerinde inşa edilen bir köprünün, bu köprüyü yaptırabilmek için çırpınan bir bürokratın ve yöre insanının öyküsünü terör ve devlet çarkı çerçevesinde anlatan Kulin, yarına sevgiyle yürümenin, sadece bu kitabın değil yaşamın ana cümlesi olduğuna inandiğini ifade ediyor
  Yazar kitabında geçen kişilerle ilgili olarak “Bayram ve diğer köylüler vatandaşı temsil ederlerken vali, devleti ve sistemi temsil ediyor; var olması gerektiği biçimde çünkü devletin var oluş nedeni, halkına hizmettirDevlet, savcısından hakimine, doktorundan öğretmenine, askerinden valisine kadar tüm kurumlarıyla, halka hizmet için vardırDevletin her kademesinde bunun bilincinde olan çalışkan ve şefkatli devlet memurları da var olmalı ki, Cumhuriyet bugunlere gelebilmiştir.Halk ve devlet kucaklaşabildiğinde, dayanışmayı sağlayabildiğinde, bu toprağın insanının mucizeler yarattığını görüyoruz”
“Köprü bir umuttu, o esmer ve buğday tenli, ela ve kara gözlü halk için olduğu kadar, kendi için de” Mühendisin düşüncesi buYöre halkıyla el ele, özveriyle yapılacak köprünün bambaşka bir işlevi olduğu konusunda, mühendisten valiye, köylüden kaymakama herkes hemfikir olmakla birlikte, yerleşmiş inatları, hırçınlıkları törpülemekte de zorlanıyorlar öte yandan”
-ALINTI-
YORUM
  Gerçekten iyidi kitap, aşırı çarpıcı değil ama sürükleyici tabii ve verdiği mesajlar inanılmaz ilgi çekici birde yazarın farklı pencerelerden olayları ele alması, farklı dinlerden , farklı kültürlerden, farklı ırklardan insanları farklı bakış açılarıyla ele alması çok etkileyici... Tavsiye ediyorum
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
En son okuduğum ve biraz zorlanarak bitirdiğim kitap Miguel BENASAYAG /Che Guevara /Mitten insana insandan mite..

Che Guevara üzerine yazılmış biyografilerden biri diyebiliriz ama bakış açısı ideolojisi ve starajileri  kişisel olmaktan çok savunmuş olduğu felsefenin bıraktığı etkiyi ve "yeni insan" biçimlendirirken kusursuz bir dünya için değil "burada ve şimdi" doğru olarak görünen şey için mücadele edecek cesarete sahip olmayı Guevaracı meydan okumayı temsil ediyor..

Ayrıca İnsan ve mit Guevaracılık'tan ibaret bir kolaj etrafında yolculuk ederken,dünün bu günün radikal muhalifliğini de yapmakta..

Şunuda belirtiyor üzerine basa basa Büyüklerin jeopolitik oyununda yer almak değil hedefi.. bunun yerine mevcud karmaşıklığın çokluğu içine somut eylemleri dahil etmekti..

İlk siyasi içerikli kitabım diyebilirim,o yüzden çok zorlandım,geri dönüşler çok yaptım,birde yazarın kullanmış olduğu terimler -mendelci postulat,skolastik,anakronik,epifani,edimselleştirilmiş angajman vs vs- kelimeleri çok kullandığından dolayı anlamakta zorlandım itiraf ediyorum...
Altını çizdiğim daha bir çok yerin geniş araştırmasınına boş bir vaktimde tamamlayacağım..

 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0


Hayvan çiftliği / George ORWELL


1947  yılında sosyalizm'e bir eleştiri olarak yazılan roman akıcı bir dil ve ilk sayfalarında da yazdığı gibi bir "peri masalı" masal anlatımı ile yazılmış tüm insanların eşitliği karşısında verdiği mücadele sonunda 'Bütün insanlar eşittir ama bazıları diğerlerinden daha eşittir' cümlesi ile de düzenin çarpıklığını ifade etmiştir...Ayrıca insanların hırslarını ve açgözlülüğünü çarpıcı dilde resmetmekle  birlikte can alıcı mesajlarda iletmektedir..

Yazarın vurgulamak istediği bir nokta ise,her hangi bir idarenin,nizam ve kanundan ayrılınca kendi kurmuş olduğu düzende iç çatışmalarla ve bir baskı biçiminden diğer baskı biçiminin eskiyi arattığınıda vurgulamıştır..
 
V

vega

Kullanıcı
24 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Diyarbakır
Dan Brown / Kayıp Sembol

Çeviren: Petek Demir
Yayın Yılı: 2009
Yayınevi: Altın Kitaplar
Orjinal Adı: Lost Symbol
528 sayfa
Kitap Kağıdı
13,5x21,5 cm
Karton Kapak
ISBN:9752111929
Dili: TÜRKÇE

Dan Brown; Da Vinci Şifresi, Melekler ve Şeytanlar'dan sonra Kayıp Sembol’de insanlığın yüzyıllardır beklediği bir gerçeğin peşinde... Harvard Simgebilim Profesörü Robert Langdon, Kongre Binası'nda konferans vermesi için yakın bir arkadaşından davet alır. Ancak, Washington'a varır varmaz oldukça garip bir durumla karşı karşıya kalan profesör, kendini korkunç bir oyunun ortasında bulur. Kongre Binası’na bırakılmış olan bir sembolün -yakın arkadaşı Peter Solomon'ın kesik eli- varlığını haber veren bir telefon, Langdon'ı hiç de yabancısı olmadığı bir dünyaya davet etmektedir. Antikçağlarda kullanılan bu sembolik çağrı, daveti alan kişiyi ezoterik bilgeliğin hüküm sürdüğü, çok eskilerde kalmış kayıp bir dünyaya sürükleyecektir. Sonu belli olmayan bu mistik daveti arkadaşını kurtarmak için kabul eden Langdon, bir anda masonik sırların, saklı kalmış tarihin ve o güne dek görmediği yerlerin gizli dünyasında inanılmaz bir gerçekle yüzleşmek zorunda kalır. Artık cevaplanması gereken sorular vardır: İnsanlığın Altın Çağı, açılmaması gereken bir kapının aralığından sırlarıyla birlikte yok mu olacak, yoksa hikmetin ışığında tüm soruların cevapları mı bulunacaktır?...
YORUM
   Koyu bir Dan Brown hayranı olarak sadece şunu söyleyebilirim; tam anlamıyla hayal kırıklığına uğradım... Hani hep eleştirirdik Dan Brown hep aynı tarz çizgisinde, dört romanıda aynı şekilde ilerliyor diye keşke bu romanda o şekilde gitseymiş en azından bu derece laf kalabalığı olmazmış. Adeta Vatikan'a kafa tutan adam süt kesilmiş ya, baştan aşağıya masonizm övülmüş, İncil ve Hristiyanlık propagandası yapılmış, Türkiye ile ilgili kısımlardan bahsetmek bile istemiyorum... Ben gerçekten üzüldüm, umarım yanılan tek kişi olurum...
 
F

fatmag

Kullanıcı
15 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Aksaray
    Elif Şafak'ın Aşk adlı kitabını okudum.
  "Aşk", roman içinde roman. İç içe geçmiş bir kurguyla aşkın kuralları ve aşka varış yolları anlatılıyor. Olaylar çok geniş bir coğrafyada, farklı zaman dilimlerinde geçiyor, farklı kültürleri anlatıyor ve iki farklı düzlemde ilerliyor. Doğu-Batı, gerçek-gerçeküstü, dünyevi aşk-ilahi aşk zıtlıklarını bir potada eritiyor. Farklılıkların birbirini besleyip beslemediğini, varolan çatışmaları, uzlaşmaları sorguluyor.
  Kahramanları da Amerikalı Yahudi asıllı ev kadını Ella, Hollanda´da yaşayan İskoç kökenli ateist, sonradan Müslüman olan Aziz A. Zahara, Tebrizli Şems, Konyalı Mevlana, Mevlana ile evlendikten sonra Rum Ortodoksluktan Müslümanlığa geçen Kerra. Hepsi sizi alıp kendi dünyalarına götürüyor.  :)
 
N

Neşe Demirhan

Kullanıcı
28 Tem 2007
En iyi cevaplar
0
0
KAYSERİ
Arkadaşlar bu bölümde odukça güzel kitapların haberlerini ve yorumlarını okuyoruz.Bende ülkemizde bulunan bir çok kıymetli yazar ve şairlerden  olan başarılı bir insanın en son kitabını tanıtmak ve bilgilendirmek istedim.Kitabın kapağınıda vercektim ama bir türlü yükleme yapamadım.(Resim yükleme konusunda sanırım bir eksiğim var.bilenlerden yardım istiyorum.Teşekkürler)

S.Burhanettin AKBAŞ’ın "Hey Andon" isimli romanı çıktı
S.Burhanettin Akbaş’ın 14. Kitabı tarihi bir roman oldu. Ankara’da Yıldızlar Yayıncılık tarafından yayınlanan kitabın konusu da oldukça ilginç…
Roman, 1892-1893 Ermeni Olaylarını Osmanlı Arşiv Belgelerini esas alarak senaryolaştırmakta ve Kayseri, Merzifon, Amasya, Çorum, Yozgat ve Ankara’da geçmektedir.
Romanın baş kahramanı Reşit Bey, Sultan Abdülhamid Han’ın emriyle Anadolu’ya intikal eden Türk Polis Teşkilatından bir kişidir. İşi istihbarat üzerinedir ve Türk Polisi ilk defa istihbarat çalışmalarına önem vermekte ve Ermeni komitacıların takibini yapmaktadır.
Roman, Reşit Bey’in Kayseri’ye gelişi ile başlar. Reşit Bey, Kayseri’de devlet erkanı, polis teşkilatı mensupları ve halktan kişilerle görüşmeler yapar. Amaç Taşnak ve Hınçak örgütlerinin yasa dışı faaliyetleri hakkında belge ve bilgi toplamaktır. Çünkü, örgütün önemli kişilerinden biri olan Taşnak örgütü ileri gelenlerinden Andon Rüştuni’nin Kayseri’ye geldiğini öğrenmiş ve onun faaliyetlerinin takibini önceden Kayseri Polisine yaptırmıştır.
Andon’un faaliyetleri uzak takibe alınır ve içeriden bilgi veren kişilerle sıkı temaslar yürütülür.
Bu arada Merzifon Amerikan Kolejinde Faaliyetler yürüten Kayayan ve Tomayan hakkında da ciddi bilgilere ulaşılır. Son derece az bir personele sahip Türk Polisinin üstün gayretleri ile ve devletin telgraf hatlarına verdiği önemin de etkisiyle İstanbul, Ankara, Yozgat, Kayseri ve Merzifon’la ciddi bir irtibat sağlanır.
Türk Polisi, yılbaşından sonra ciddi bir eylemin peşinde olan örgütün yafta adı verilen bildirileri asacağını öğrenir ama olaya mani olmazlar. Türkiye’nin birçok yerinde aynı anda başlatılan bu eylem Andon’un, Kayayan ve Tomayan’ın Amerikan Okullarında bastırdıkları bildirilerin asılması eylemidir ama bu arada birçok da faili meçhul cinayet işlenmektedir ve devlet yanlısı ve huzur ve barıştan yana olan Ermeniler, örgüt tarafından öldürülmüştür.
Hasta adam gözüyle bakılan Osmanlı, bu olayları kendinden beklemeyecek bir şekilde takip etmiştir ve yafta olayından sonra bir iki gün içinde bütün elebaşlarını ve eylemcileri yakalamayı başarır. Lakin Osmanlı’nın zor günlerinde İstanbul, çok ağır baskılar altındadır. Türk Polisinin yakaladığı birçok komitacı, hafif suçlu sınıfına ayrılıp salıverilir.
Ankara’da kurulan mahkemede ele başlar çok ağır cezalar almasına rağmen bu cezalar Osmanlı Meclisinde yarı yarıya düşürülür ve sonra da Osmanlı Sultanı tarafından en hafif şekle getirilir.
Romanın bölümleri:
1. Reşit Bey’in Kayseri’ye gelişi
2. Reşit Bey’in Kayseri’deki görüşmeleri
3. Valilikteki toplantı ve bir sürpriz
4. Reşit Bey Merzifon’a gidiyor, Kayseri’de ise sular durulmuyor
5. Reşit Bey’in Merzifon’daki çalışmaları
6. REŞİT BEY’İ YOZGAT’TA ZOR GÜNLER BEKLİYOR
7. REŞİT BEY’İN YENİDEN KAYSERİ’YE İNTİKALİ
8. YILBAŞI YORTUSU VE YAFTALARIN ASILMASI
9. ANKARA’DA MAHKEME KURULUYOR
 
S

SedaVural

Kullanıcı
2 Ocak 2010
En iyi cevaplar
0
0
''tutulma'' konusunu anlatmaya gerek yok sanırım:)
 
Üst