
Codex
Özgür Şahin
Site Kurucusu
Televizyon dizileri, modern insanın vazgeçemediği tiryakilikler arasında en baş sıralara oturdu.
Zaten televizyon denilen kutu evlere girdi gireli, insanlar sürekli başkaların top oynaması, konuşması, sevişmesini, yemek yemesini, kavga etmesini seyredip duruyor.
Günümüzün insanı, her gün en az beş altı saatini başkaları seyrederek geçiriyor.
İlginç bir durum.
Dünyanın birçok ülkesindeki televizyon dizilerinde iki tür kahraman var.
Bir o ülkeye ait olan, ana dillerini konuşanlar bir de Amerikalı karakterler.
Türkiye’deki bazı diziler Türk karakterlerin maceraları işlerken, başka diziler Amerikalıların maceraları aktarıyor.
Hindistan’da Hintli ve Amerikalılar var.
Japonya’da Japonlar ve Amerikalılar.
Meksika’da Meksikalılar ve Amerikalılar.
Rusya’da Ruslar ve Amerikalılar.
Yani TV dizilerinde Amerika değişmez olgu, ötekiler ise ülkeden ülkeye değişiyor.
Ülkeler arasında kültür ilişkisi yok.
Sadece her ülkenin tek tek Amerika’yla olan ilişkisi var.
Şu sırada dünyanın her köşesinde 24, Arkadaşlar, Seks ve Şehir, Prison Break, Umutsuz Ev Kadınları gibi onlarca Amerikan dizisi baş köşeyi işgal ediyor.
Sakın, bu dizilerin etkisini küçümsemeyin.
Kuşaklar bunlarla yetişiyor ve belki de okuldan daha çok dizilerden etkileniyorlar.
Yıllar önce Türkiye’de ”Zengin ve Yoksul” adlı Amerikan dizisi çok tutmuştu.
Genç kuşaklar belki hatırlamaz ama o dizide iki kardeş vardı. Birisi Senatör Jordache, öteki küçük kardeş Tom.
Dizinin bir bölümünde Tom öldü ve Türk halkı onun ardından gözyaşı dökmeye başladı.
Tom’un ruhuna Fatih’te kırk mevlidi bile okundu.
Şaka sanmayın; gerçekten okundu.
O günlerde Amerikan Kongresi’nde Türkiye’yle ilgili çok önemli bir karar oylanacaktı. Galiba silah ambargosuyla ilgili bir karardı.
Bir gün büyük bir gazetemizi aldım ve birinci sayfada, dizide Senatör rolünü oynayan aktör Peter Straus’un fotoğrafı gördüm.
Haber ciddi ciddi Senatör Jordache’ın Türkiye lehinde oy kullanacağı duyuruyordu.
Buna da inanmayanlarız olabilir ama hepsi gerçekten oldu.
Bir ara Komiser Colombo dizisi çok yaygındı.
Bu dizinin dublajında Colombo’yu seslendiren aktörümüz İstanbul’dan Ankara’ya gelirken bir hata yapmış ve trafik polislerince durdurulmuş.
Polisler makbuzu çıkarmışlar, ceza yazıyorlarmış.
Aktör hemen Komiser Colombo’da kullandığı sesle, onu taklit ederek konuşmuş ve neler olduğunu sormuş.
Bunun üzerine polisler hemen selam durup ”Affedersiniz komiserim, tanıyamadık” demiş.
Burası garip bir ülke.
Sanal dünyayla gerçeklik birbirine karışmış durumda.
Binlerce yıldır hurafelerle, rivayetlerle rüya tabirleriyle, cin hortlak hikâyeleriyle, elemterefiş büyüleriyle oyalanmış bir toplumun yeni eğlence dünyası eskisini pek aratmıyor doğrusu.
Yazar : Zülfü Livaneli
Zaten televizyon denilen kutu evlere girdi gireli, insanlar sürekli başkaların top oynaması, konuşması, sevişmesini, yemek yemesini, kavga etmesini seyredip duruyor.
Günümüzün insanı, her gün en az beş altı saatini başkaları seyrederek geçiriyor.
İlginç bir durum.
Dünyanın birçok ülkesindeki televizyon dizilerinde iki tür kahraman var.
Bir o ülkeye ait olan, ana dillerini konuşanlar bir de Amerikalı karakterler.
Türkiye’deki bazı diziler Türk karakterlerin maceraları işlerken, başka diziler Amerikalıların maceraları aktarıyor.
Hindistan’da Hintli ve Amerikalılar var.
Japonya’da Japonlar ve Amerikalılar.
Meksika’da Meksikalılar ve Amerikalılar.
Rusya’da Ruslar ve Amerikalılar.
Yani TV dizilerinde Amerika değişmez olgu, ötekiler ise ülkeden ülkeye değişiyor.
Ülkeler arasında kültür ilişkisi yok.
Sadece her ülkenin tek tek Amerika’yla olan ilişkisi var.
Şu sırada dünyanın her köşesinde 24, Arkadaşlar, Seks ve Şehir, Prison Break, Umutsuz Ev Kadınları gibi onlarca Amerikan dizisi baş köşeyi işgal ediyor.
Sakın, bu dizilerin etkisini küçümsemeyin.
Kuşaklar bunlarla yetişiyor ve belki de okuldan daha çok dizilerden etkileniyorlar.
Yıllar önce Türkiye’de ”Zengin ve Yoksul” adlı Amerikan dizisi çok tutmuştu.
Genç kuşaklar belki hatırlamaz ama o dizide iki kardeş vardı. Birisi Senatör Jordache, öteki küçük kardeş Tom.
Dizinin bir bölümünde Tom öldü ve Türk halkı onun ardından gözyaşı dökmeye başladı.
Tom’un ruhuna Fatih’te kırk mevlidi bile okundu.
Şaka sanmayın; gerçekten okundu.
O günlerde Amerikan Kongresi’nde Türkiye’yle ilgili çok önemli bir karar oylanacaktı. Galiba silah ambargosuyla ilgili bir karardı.
Bir gün büyük bir gazetemizi aldım ve birinci sayfada, dizide Senatör rolünü oynayan aktör Peter Straus’un fotoğrafı gördüm.
Haber ciddi ciddi Senatör Jordache’ın Türkiye lehinde oy kullanacağı duyuruyordu.
Buna da inanmayanlarız olabilir ama hepsi gerçekten oldu.
Bir ara Komiser Colombo dizisi çok yaygındı.
Bu dizinin dublajında Colombo’yu seslendiren aktörümüz İstanbul’dan Ankara’ya gelirken bir hata yapmış ve trafik polislerince durdurulmuş.
Polisler makbuzu çıkarmışlar, ceza yazıyorlarmış.
Aktör hemen Komiser Colombo’da kullandığı sesle, onu taklit ederek konuşmuş ve neler olduğunu sormuş.
Bunun üzerine polisler hemen selam durup ”Affedersiniz komiserim, tanıyamadık” demiş.
Burası garip bir ülke.
Sanal dünyayla gerçeklik birbirine karışmış durumda.
Binlerce yıldır hurafelerle, rivayetlerle rüya tabirleriyle, cin hortlak hikâyeleriyle, elemterefiş büyüleriyle oyalanmış bir toplumun yeni eğlence dünyası eskisini pek aratmıyor doğrusu.
Yazar : Zülfü Livaneli