Herkesin iki,üç değil yüzlerce şahsiyeti vardır, pregrini.
_Ben üçünü bilirim...
_Birincisi dimağım... (eliyle kafasına vurdu)Hayat sofrasına benimle hiç oturma.Fakat daima baş ucumda duran,beni seyreden,tenkid eden bir müşahiddir.O,beni Darülfünun salonlarında, kütüphanelerde,her mavi bilgi kaynağı etrafında sürükledi.O,maddi zaaflarımla eğlendi,her şeyden şüphe etti,bir şeye inanmadı.kilise lisansıyla,içimdekiezeli şeytan!
_İkincisi ruhu... Yeri vucudumun neresinde bilmiyorum. o dimağının soğuk tahakkümüne boyun eğmez.Beni sanatkar yapan,musikiye bağlayan,güzelliği sevdiren,dinsiz olduğum vakit bile beni gene bir şeye taptıran kudret odur.
_Üçüncüsü kalbim... (eliyle sol tarafına vurdu)Onun yerinipek ala biliyorum.,ne dimağı ne de ruhu tanır. sevgi ölçülerinin ne çirkinlik ne de güzellikle alakası vardır. İyilik fenalık ölçülerinin adaletle,mantıkla hiç bir münasebeti yoktur.Sebebsiz sever,sebebsiz nefret eder,sebesiz iyilik iyilik,sebebsiz fenalık eder.Tamamen kendi başına buyruk bir kudret.Onun bir tek hakimi oldu:Annem görülecek bir kadındı.İpince , upuzun.kafası eski bir madolyon gibi.Her hareketi kendine mahsus...Daima başında siyah ispanyol bir danteli örtülü hatırlarım.Onu unutmak için kalbimi kökünden söküp atmak lazım gelse,hiç tereddüt etmem...
(...SİNEKLİ BAKKAL...Halide Edip Adıvar...)