Nazım Hikmet

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan kabeka
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Her ne kadar Türkiye aleyhinde faaliyette bulunma gerekçesiyle( 15 ağustos 1951 tarihli Resmî Gazete de)Türk vatandaşlığından çı­karıldığı ilân edilmiş olsa bile..
Mavi Gözlü Dev ”Nâzım Hikmet Ran”ı  dünya tanıyor ve seviyor..
Neyse uzatmayalım  ..!
Çünkü O zaten bir dünya vatandaşıdır..
Ve değerli şair diyorki..
b]
Kardeşlerim
bakmayın sarı saçlı olduğuma
ben Asyalıyım
bakmayın mavi gözlü olduğuma
ben Afrikalıyım
ağaçlar kendi dibine gölge vermez benim orda
sizin ordakiler gibi tıpkı
benim orda arslanın ağzındadır ekmek
ejderler yatar başında çeşmelerin
ve ölünür benim orda ellisine basılmadan
sizin ordaki gibi tıpkı ..
  [/b] .

 
crt yüreğine sağlık
çok güzelmiş bu şiri
sarı saçlı mavi gözlü maasyalı bit Türk :)
 
hayalhane' Alıntı:
crt yüreğine sağlık
çok güzelmiş bu şiri
sarı saçlı mavi gözlü maasyalı bit Türk :)
Beğenmene sevindim.
Evet ya  O herşeyden önce sarı saçlı mavi gözlü bir insan : )

Vasiyeti Anadolu'da bir mezarlığa gömülmekti
Vasiyetini şu şiirle mısralara döktü:

Yoldaşlar, nasip olmazsa görmek o günü, kurtuluştan önce yani,
Alıp götürün
Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni.
Hasan beyin vurdurduğu

Irgat Osman yatsın bir yanımda
Ve çavdarın dibinde toprağa çocuklayıp

Kırkı çıkmadan ölen şehit Ayşe öbür yanımda.
Traktörlerle türküler geçsin altbaşından mezarlığın,

Seher aydınlığında taze insan, yanık benzin kokusu,
Tarlalar orta malı, kanallarda su

Ne kuraklık, ne jandarma korkusu.
Biz bu türküleri elbette işitecek değiliz,

Toprağın altında yatar upuzun, kara dallar gibi ölüler,
Toprağın altında sağır, kör, dilsiz.

Ama bu türküleri söylemişim ben
Daha onlar düzülmeden,

Duymuşum yanık benzin kokusunu
Traktörlerin resmi bile çizilmeden.

Benim sessiz komşulara gelince,
Ayşe’yle ırgat Osman büyük hasreti sağlıklarında
Belki de farkında bile olmadan

Yoldaşlar, ölürsem o günden önce yani,
-öyle gibi de görünüyor-

Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni
Ve de uyarına gelirse,

Tepemde bir de çınar olursa
Taş maş da istemez hani...


 
crt' Alıntı:
hayalhane' Alıntı:
sarışın ve mavi gözlü
evet
ama çok iyi bir insan:)

Nasıl yani pek anlayamadım da? : )
iyi bir insan vede iyi bir vatandaş demek istedim yani
ama sanata acımasız birisi
kaşı tarafı incitmeyeyim şiiri güzel olmuş giyeyim yok
pat diye bu olmamış diyen biri
ama çok iyi yapmış :)
 
Etin gevşemesine bir başka tabir gerek,
Zira ihtiyarlamak bir başkasını sevememek demek.

-----------------------------------------------

Boğazlanan bir çocuktan akan kan gibi geçti zaman.

--------------------------------------------------

İki şey vardır ancak ölümle unutulur:
Anamızın yüzüyle,şehrimizin yüzü.

--------------------------------------------------

Ben
senden önce ölmek isterim.
Gidenin arkasından gelen
gideni bulacak mı zannediyorsun?
Ben zannetmiyorum bunu.
İyisi mi, beni yaktırırsın,
odanda ocağın üstüne korsun
                    içinde bir kavanozun.
Kavanoz camdan olsun,
şeffaf, beyaz camdan olsun
                    ki içinde beni görebilesin...
Fedakârlığımı anlıyorsun :
vazgeçtim toprak olmaktan,
vazgeçtim çiçek olmaktan
                        senin yanında kalabilmek için.
Ve toz oluyorum
yaşıyorum yanında senin.
Sonra, sen de ölünce
kavanozuma gelirsin.
Ve orda beraber yaşarız
külümün içinde külün,
ta ki bir savruk gelin
yahut vefasız bir torun
bizi ordan atana kadar...
Ama biz
o zamana kadar
o kadar
karışacağız
ki birbirimize,
atıldığımız çöplükte bile zerrelerimiz
                                    yan yana düşecek.
Toprağa beraber dalacağız.
Ve bir gün yabani bir çiçek
bu toprak parçasından nemlenip filizlenirse
sapında muhakkak
iki çiçek açacak :
                    biri sen
                    biri de ben.
Ben
daha ölümü düşünmüyorum.
Ben daha bir çocuk doğuracağım.
Hayat taşıyor içimden.
Kaynıyor kanım.
Yaşayacağım, ama çok, pek çok,
ama sen de beraber.
Ama ölüm de korkutmuyor beni.
Yalnız pek sevimsiz buluyorum
                                bizim cenaze şeklini.
Ben ölünceye kadar da
bu düzelir herhalde.
Hapisten çıkmak ihtimalin var mı bu günlerde?
İçimden bir şey :
                  belki diyor.


                                                                18 Şubat 1945
                                                                Piraye Nâzım Hikmet

-------------------------------------------------------------------------

• Nabzını boşlukta sayan bir gece... (Kaçırılan Kız Kardeşler şiiri)

-------------------------------------------------------------------------

Dağlarda tek, tek ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar. O, saati sordu.
Paşalar : «Üç,» dediler.
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar, eğildi, durdu.
Bıraksalar ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak Kocatepe'den Afyon Ovası'na atlayacaktı.(Kuva-i Milliye Destanı'ndan)

---------------------------------------------------

JAPON BALIKÇISI

          Denizde bir bulutun öldürdüğü
          Japon balıkçısı genç bir adamdı.
          Dostlarından dinledim bu türküyü
          Pasifikte sapsarı bir akşamdı.

Balık tuttuk yiyen ölür.
Elimize değen ölür,
Bu gemi bir kara tabut,
Lumbarından giren ölür.

Balık tuttuk yiyen ölür
Birden değil ağır ağır,
Etleri çürür dağılır.
Balık tuttuk yiyen ölür.

Elimize değen ölür,
Tuzla güneşle yıkanan
Bu vefalı, bu çalışkan
Elimize değen ölür.
Birden değil ağır ağır
Etleri çürür, dağılır,
Elimize değen ölür...

Badem gözlüm beni unut,
Bu gemi bir kara tabut,
Lumbarından giren ölür.
Üstümüzden geçti bulut.

Badem gözlüm beni unut
Boynuma sarılma gülüm,
Benden sana geçer ölüm
Badem gözlüm beni unut.

Bu gemi bir kara tabut.
Badem gözlüm beni unut.
Çürük yumurtadan çürük
Benden yapacağın çocuk.
Bu gemi bir kara tabut
Bu deniz bir ölü deniz.
İnsanlar ey, nerdesiniz?
                              Nerdesiniz?
--------------------------------------------------------------

Gülüşüne bin kurşun sıksa da ölüm,
Üzülme,umuda kurşun işlemez gülüm.
 


Yüz yıl oldu yüzünü görmeyeli,
belini sarmayalı,
gözünün içinde durmayalı,
aklının aydınlığına sorular sormayalı,
dokunmayalı sıcaklığına karnının.

Yüz yıldır bekliyor beni
bir şehirde bir kadın.

Aynı daldaydık, aynı daldaydık.
Aynı daldan düşüp ayrıldık.
Aramızda yüz yıllık zaman,
yol yüz yıllık.

Yüz yıldır alacakaranlıkta
koşuyorum ardından.

Nazım Hikmet
 
Bu sayfa için,bu sayfada yazılanlar için ne denir?
Müteşekkirim.
Kendi adıma,şiir adına,şair olduğunu sananlar adına.
Müteşekkirim.
 
Bunları paylaşmak benim için ayrı bir zevk.
Bırakalım mısralar konuşsun.


SENİ DÜŞÜNÜRÜM 

Seni düşünürüm
Anamın kokusu gelir burnuma
Dünya güzeli anamın

Binmişsin atlıkarıncasına içimdeki bayramın
Fırdönersin eteklerinle saçların uçuşur
Bir yitirip bir bulurum al al olmuş yüzünü

Sebebi ne
Seni bir bıçak yarası gibi hatırlamamın
Sen böyle uzakken senin sesini duyup
Yerimden fırlamamın sebebi ne?

Diz çöküp bakarım ellerine
Ellerine dokunmak isterim
Dokunamam
Arkasından camın
Ben bir şaşkın seyircisiyim gülüm
Alaca karanlığımda oynadığım dramın

NAZIM HİKMET


İçimde mis kokulu kızıl bir gül gibi duruyor zaman. (Vera'ya şiiri)


 
"Yeryüzüne tohum gibi saçmışım ölülerimi, kimi odesada yatar, kimi prag'da, İstanbul'da kimi.
En sevdiğim memleket yeryüzüdür, sıram gelince yeryüzüyle örtün üzerimi.."

Nazım Hikmet
 
"Denize dönmek istiyorum
Mavi aynasnda suların
Boy verip görünmek istiyorum
Denize dönmek istiyorum..!"

Nazim Hikmet Ran
 

Kız Çocuğu

kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.

hiroşima'da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.

benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.

çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.

nazım hikmet
 
Teşekkürler arkadaşlar,yine doğru bildiğim yanlışlardan bir tanesi
Eklemiş olduğum msj karışıklık yaratmaması adına silindi ;)
 
Tahir`le Zühre Meselesi
Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahir’le Zühre olabilmekte
yani yürekte.

Mesela bir barikatta dövüşerek
mesela kuzey kutbunu kefe giderken
mesela denerken damarlarında bir serumu
ölmek ayıp olur mu?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Seversin dünyayı doludizgin
ama o bunun farkında değildir
ayrılmak istemezsin dünyadan
ama o senden ayrılacak
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
Yani Tahir’i Zühre sevmeseydi artık
yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahirliğinden?

Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil.

Bu şiiri Volkan Konaktan dinlemek ayrı bir zevk ;)
 
url
 
Nazım Hikmet bu şiiri, kendisiyle aynı yola baş koyan fakat sonrasında o yoldan - kendilerince- çekilmek zorunda kalan ve nazım'a da bu konuda baskı yapan birkaç arkadaşı için yazmıştır.
"vazgeç bu sevdadan, görmüyor musun daha beter yakacaksın başını, fazla gelir sana bu yaşam tarzı" diyerek vazgeçirmeye çalışmışlardır Nazım Hikmet'i sevdasından..
İyiki böyle bir şey söylemişler Şaire bu şiir Nazım'ın o güzel kaleminden dökülmüş...


Kerem Gibi..

Hava kurşun gibi ağır! !
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
eritmeğe
çağırıyorum...

O diyor ki bana:
— Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem
gibi
yana
yana...

«Deeeert
çok,
hemdert
yok»
Yüreklerin
kulakları
sağır...
Hava kurşun gibi ağır...

Ben diyorum ki ona:
— Kül olayım
Kerem
gibi
yana
yana.
Ben yanmasam
sen yanmasan
biz yanmasak,
nasıl
çıkar
karanlıklar
aydınlığa..

Hava toprak gibi gebe.
Hava kurşun gibi ağır.
Bağır
bağır
bağır
bağırıyorum.
Koşun
kurşun
eritmeğe
çağırıyorum..


Nazım Hikmet
 
Geri
Üst