hayal_12'nin Kaleminden

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan hayal_12
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
ayrılık acısı da 'aşk' gibi tanımsızdır... çok tarif yapılır ayrılığa dair... nice sözler söylenirde gizlenenler yinede söylenmez... ayrılıkda yalandır ne de olsa... can acıtan bir yalan mı, yoksa faydalı pembe bir yalan mı zaman gösterir... ayrılık unutulmak olamaz ama..

hayal_12 yazını okuyunca aklıma ayrılığa dair söylenmiş şu sözler geldi:
Severek ayrılanlar bilirler ayrılığı
Severek ayrılanlar yaşarlar pişmanlığı
Çok uzak şehirlerde aynı çarpar iki yürek
Çok uzak bir şehirde beklendiğini bilerek

Gün gelir için yanar elin gider mektuplara
Gün gelir beni ararsın gözün dalar uzaklara
Yaz gelir sıcak olur akşam sahil yollarında
Her adımda beni ararsın  gözün dalar uzaklara

Rüzgar aşkımı kucağına alsa
Dağları tepeleri aşsa saçlarına ulaşsa

Severek ayrılanlar bilirler ayrılığı
Sen benim eş ruhumsun
Unutmuş olsan hissederdim
Unutmuş olsan yanımda durmazdı her sabah hayalin
Seni görmek için geri geldim
Sen gideli çok olmuş
Nereye gidersen git
Çantanda bir resmim aklında gülüşüm olsun
Ben seni gerçekten sevdim
Bitmez demiştim bitmedi
 
"ayrılık unutulmak olamaz ama.."

Özet budur işte..  Teşekkürler...  :-X
 
utanca bürünen sadece yüzlerimiz değildi
ya karanlığın gölgesinden korkan ellerimiz
ya günahın beyazını seven gözlerimiz
ya ölüme aşık olan kalbimiz
söyle ey dost
söyle
var mı utançtan kızarmayan yanımız..
.
.
.
biliyorum var diyeceksin
eyvallah dost
evet, var!
 
biliyorum var diyeceksin
eyvallah dost
evet, var!


olmalı mı olmamalı mı bilinmez ama var işte...
 
susmak ölümdür
demiştim çok önceleri
sustum işte
ve bil ki
ey yürekli insan
sustukça
ölüme bir adım daha yaklaşıyorum
ölmemi ister miydin??
 
"Şu yalancı dünyaya bir kaç fidan dikip
Onlardı sessiz sedasız çekip giden."
Öylesine hafızamda kalmış  dizeler...
 
"benim fidanım sensin
senin ruhundur
seni ektim ben
hayatın gözlerine adanmış topraklara
yetişeceksin biliyorum
sonra da çekip gideceksin birgün
sessizce, ölmüşçesine..."

Telefonuma yazmışım öylesine..
 
duydum ki
üç satır geriye düşürmüşler seni
ey mezopotamyam
yoksa seni bırakacağımızı mı sandın
o ağzı kanlı zorbalara
eyvah!
kötü düşünmüşsün sen
ey mezopotamyam
bırakır mıyız seni
bastırır mıyız gözlerine
zorba ayakları
düşünme öyle!
bak burdayız
bak bir iken bin olduk
say bizi mezopotamya
say ki
ruhuna inen tekmelerin izleri
kimlerde nakşolmuş
say da gör!
 
susmaksa seni öldüren şey ne konuştuğunu bilmeyen insanlara inat susma!
fidanlar solmadan sulanmalı!
acizane ve dostça birkaç tavsiye  :)
 
Susmak bizim kanımızda yoktur! Dilimizin söylemedikleridir, kalemimizden dökülenler. Belki utangaçlıklarımız, belki çekincelerimiz var. Ama susmak olmaz. Dil sussa da kalem hep konuşacak! Ne kimseye inat ne de kimseye yaranarak. Sadece yazacak, susmayacak, konuşacak. Çünkü kalem de yürek de bilir ki, sustuğu an ölür!.. 'dostça', 'ablaca', 'kardeşçe', 'arkadaşça', 'sevgilice' tüm yollara başım fedadır...  :)
 
Dil sussa da kalem hep konuşacak!
hımm içimizden gelen sesler sus(a)maz nede olsa ::)
 
Susmaz ya.. Öylesine bir sestir ki o içten gelen ses, ya çıkar ya çıkar.. Yoksa yakar, inan yakar!.. Masum bir bakış, masum biz özlem, masum biz söz, masum bir beklemek, masum bir yalnızlık.. hepsi, o içten gelen son söze bağlıdır..  ;)
 
içinden her geçeni söylemek, tüm sırları ifşa etmek ne kadar doğrudur peki?
 
Susmamak içinden her geçeni söylemek değildir!.. İnsanoğlunun sırları zaafları çekinceleri utangaçlıkları vardır.. O ses dediğimiz şey, yani susmamak dediğimiz şey, bunların tamamını kapsamaz.. Kapsar desek de kapsamaz.. Çünkü insan denen varlık, "kendinece" doğrularıyla yoğrulur, onlarla yaşar onlarla ölür.. Fıtrattan kaynaklanan bir şeydir.. Ama dedik ya o ses geldi mi ille de söyletir kendini.. O ses ne bir itiraftır, ne bir sırrın ifşaıdır, ne de utangaçlığın dışavurumudur.. O sadece ve sadece yakarıştır insanca yaşamak için!..
 
anladım ama susmamak=/=içinden gelenin hepsini söylemek demek olmadığını biliyorum :)
 
"susmamak=/=içinden gelenin hepsini söylemek demek olmadığı.." ... "Susmamak içinden her geçeni söylemek değildir!.."

Bak aynı basamaktayız..  ;) Bu böyle ya sen önden gidersin ya ben, ya da başkaları.. Yol farklı, merdiven taşları farklı farklı; ancak gidilen yer aynı!..
 
Bak aynı basamaktayız..  Bu böyle ya sen önden gidersin ya ben, ya da başkaları.. Yol farklı, merviden taşları farklı farklı; ancak gidilen yer aynı!..
burayı pek anlamadım ama ??? :)
 
Hımm.. Yani demem o ki, bak aynı yerde buluştuk diyorum.. Hayat da böyle, gelecek de.. Gidiş yollarımız, sorularımız, utangaçlıklarımız, isteklerimiz farklı olsa da aynı yerde buluşacağız diyorum.. "Aynı yer" neresi 'fıstık', Allah'ına kurban olayım senin...  :)
 
Geri
Üst