EN SON OKUDUĞUM KİTAP

Gülşah' Alıntı:
su perisi' Alıntı:
Gülşah,Adam FAVER'İN Olasılıksız kitabını okuyorum demiştin geçen gün...Hani bitiremedin mi yoksa sıkılıp başka romanlaramı geçtin,yorumunu bekliyorum da  :-\

oooo Olasılıksız'ı bitirmiş, yorumda yazmıştım. :)
Şuan gündüzleri başka akşamları " Empati" yi okuyorum.  :)  :-*
Çok az kaldı biter bitmez yorumluyorum  :)

Yanlış yazmışım,ben "Empati" diye yazacakdım,kitaplıgımada dönüp baktıgım halde kitaplıgımda hangi kitapdı diye,yazarken "Olasılıksız" diye yazmışım...Demek beni çok etkilemiş olsa gerek ki aklımdan geçenle klavyeden dökülen farklı çıkmış.. :)
Olasılıksızla ilgili yorumunu da  hatırlıyorum...
Benimde kitapçıya girip ne ismini ne de konusunun ne oldugunu bilmeden,kapak resmi ve isminden etkilenerek tanıma fırsatı buldugum ve bundan sonrada bütün kitaplarını okuyacagım bir yazar Adam FAWER.. :)
 
Tekrar okunası ve okudugum bir roman JEAN-CHRISTOPHE GRANGE...ŞEYTAN YEMİNİ..
Son zamanlarda okudugum romanlarda fazla heyecan bulamadıgım için,tekrar okumaya karar verdiigm harika bir yazar ve romanı...
Kısaca özetlemek isterim..

"Testere" filmini izleyenlerin aldıgı tadı bu romanda bulacakları kesin...
Polisiye gerilimin en iyi yazarlarından olan GRANGE'nin okudugum diger romanlarının içinde en iyisi diyebilirim.. :)
 
En son okuduğum kitap...Umberto ECO'nun Gülün adı adlı ilk romanı..

Önce girişde 25 sayfa uzun öğretici parçaları Gizemli bir elyazması ve manastırda 7 gün geçirilen zaman diliminde canlandırma ve parçaları birleştirme açısından daha iyi anlamasını saglamak adına açıklayıcı bilgi yer alıyor..(İlk bölümü okurken çok sıkıldım ne gerek var romanın içerisinde de anlatabilirdi diye yanlış bir düşünceye kapıldıgımı romanın sonlarına dogru anlamış olsamda,ortaçaga ışık tutan bilgilerle dolu tarihsel bir romanı büyük bir istekle okuduğumu belirtmeden edemem)   :)

Hıristiyanlık ve dolayısıyla batı siyasal genel tarihinin dönüm noktalarından biri olan Papa ve İmparator arasındaki atama  yetkisi aşamalarındaki çarpıklıgın yaşandığı bir dönemde geçen  ve bu karar anında manastırda bir ölümle başlayan ve yedi günde yedi ölümle süren,rahipler ve manastır halkını büyük bir korkuya salan ölümler dizisini aydnlatmak için William adlı kişinin üstün zekasıyla işlenmiş polisiye bir öykü ve olagan üstü bir dil ve sanat yapımı olan tarihsel bir roman...

Tavsiye ettim bile... :)
 
Arkadaşlar,okudugunuz kitaplar hakkında biraz da yorum verebilseniz,bizimde merak edip okumak için bir fikrimiz olacakdır..
Kitap yorumlarını çok severim,herkesin bakış açısı farklı farklı olunca,ortaya da merak edip,okumak için bir fikir ediniyorum.
Teşekkürler..
 


En son okuduğum kitap arasında okudugum kitap,Tavuk suyuna çorba serisinin "Satılık köpek yavruları" adlı kitabı...

Kızıma söz verdigim için onun okuduğu kitabı şu an bitmek üzere olan romanımı 2 günlügüne kenara koyarak okudugum bu kitabın kısaca içerigi şöyle;Üstün DÖKMEN okuynlar bilirler,"başarı öyküleri" adlı kitabı gibi ama burdaki başarı öyküleri yabancı..
Başarıya ulaşmak için en kısa ve mutlu yol  hikayelerini anlatan 250 öyküden oluşmakda ve her öykü yüreğimizi ısıtacak,bize yol gösterirken elimizi yüregimize koydurup vicdanımızın sesine kulak verdirecek öykülerden oluşmakdadır..
Özellikle genç kesimin okumasını tavsiye ederim..
bu kitabı 11 yaşındaki kızım benim şu an okumaya hazır olmadıgını söyledigim halde okumakda ısrar etti...Kitap başlıgı ilgisini çekti sanırım... :)Her hikayeyi okuyunca onunla bir ufak söyleşi yada kafasına takılan bir öyküde vurgulanmak istenen duyguyu anlamadıgında ben devreye giriyorum.. :)
 
En son;
Abdülkadir Kemali'nin Anıları/ Işık Öğütçü, ktabını okudum.
Orhan Kemal'in babasının anılarını, torunu Işık Hanım kitaplaştırmıştır. Kitapta, Abdülkadir Bey görev sürecinde ve savaş sırasında karşılaşmış olduğu sorunları, olayları günlük şeklinde tutmuş ve ileride paylaşılmasını istemiştir.
Ve torunu da bu isteği yerine getirmiştir.

Güzel bir kitap, yada anı kitapları hep hoş gelmiştir bana, içinde yaşanmışlık olması belkide güzel yapan. ( elbette romanlarda da vardır yaşanmışlık)
 
Boleyn Kızı-Philippa Gregory


Saray içinde saray,yükselmek için babanın kızlarını ortaya piyon gibi sürdügü bir yaşam,bitmeyen kıskançlıklar,kin ve dedikodularla birlikde kirli işler, ve sonunda yalan ve entrika üzerine kurulan bir çatının üzerlerine yıkılmasıyla birlikde bedelini çok ağır ödeyen bir ailenin çöküşü..

En yüksege çıkanın düşdügü derin vadileri anlatış şekli ile tarihe ve kraliyet hayatındaki çirkinlikleri görmeye doğru yapılmış  derinden etkileyen bir yolculuk...

Roman,kalın olmasına ragmen her sayfasında heyecanı düşürmeyen bir uslup ve anlatımla elinizden düşürmeden bitireceginiz  bir roman...Tarihi romanları ve kraliyet hayatını merak edenler için tavsiye edebilirim.. :)
Bu romanın devamı olan "Kraliçenin soytarısı" adlı romanı okumalısınız,bende öyle yapacağım,hatta bu gün başladım...

Yarında filmini izleyerek kitapda edindigim izlenimi,görsel olarak tamamlayacagım  (:

Merak ediyorum,Boleyn kızları kitapda anlatıldıgı kadar güzelmiymiş (:
 
Memleketimden_insan_manzaralari_nazim_hikmet.jpg



Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları'nı 1939'da İstanbul'da yazmaya başlamıştır.


"939'da İstanbul'da tevkifanede başlanıp
................................biten bu kitap..."
(Memleketimden İnsan Manzaraları, Nazım Hikmet, YKY, 2006)


İkinci Meşrutiyet'ten II. Dünya Savaşı sonrasına kadar çok geniş bir zaman diliminin öyküsünü (1908-1945) bu kitapta destanlaştırmıştır. Düzyazı, şiir, senaryo tekniklerinin iç içe kullanıldığı Memleketimden İnsan Manzaraları, şiir, roman, öykü, oyun, senaryo, destan olmayan ve hepsini içeren yeni bir türün habercisi olmuştur.

Beş cilt halinde yayımlanan ve yaklaşık 20,000 mısra olan bu yapıt, Nazım Hikmet şiirinin doruğunu oluşturmaktadır. Nazım Hikmet yapıtıyla ilgili ön tasarısını şöyle açıklamaktadır :

İstiyorum ki okuyucu 12,000 mısraı bitirdikten sonra vıcık vıcık insan kaynaşan bir mahşerden geçmiş olsun,
İstiyorum ki bu insan mahşerinin konkre ifadesi okuyucuyla muayyen bir devirdeki, muhtelif sınıflara mensup Türkiye insanları vasıtasıyla Türkiye'nin muayyen bir tarihi devredeki sosyal durumunu anlatsın,
İstiyorum ki ikinci planda, Türkiye cemiyetini çevreleyen dünya durum muayyen bir devrede- anlaşılsın,
İstiyorum ki -nereden gelip, nerede olduğunu, nereye gidildiği? sualine, sahamın içinde azamî imkânlarla cevap verilsin.
Memleketimden İnsan Manzaraları Türkiye'de ilk olarak Nazım Hikmet'in oğluMemet Fuat'ın sahibi olduğu De Yayınevi tarafından 1966-1967 yıllarında 5 cilt olarak yayımlanmıştır.


KAYNAK: VİKİPEDİ
 
AYSBERGE' Alıntı:
Memleketimden_insan_manzaralari_nazim_hikmet.jpg



Nazım Hikmet, Memleketimden İnsan Manzaraları'nı 1939'da İstanbul'da yazmaya başlamıştır.


"939'da İstanbul'da tevkifanede başlanıp
................................biten bu kitap..."
(Memleketimden İnsan Manzaraları, Nazım Hikmet, YKY, 2006)


İkinci Meşrutiyet'ten II. Dünya Savaşı sonrasına kadar çok geniş bir zaman diliminin öyküsünü (1908-1945) bu kitapta destanlaştırmıştır. Düzyazı, şiir, senaryo tekniklerinin iç içe kullanıldığı Memleketimden İnsan Manzaraları, şiir, roman, öykü, oyun, senaryo, destan olmayan ve hepsini içeren yeni bir türün habercisi olmuştur.

Beş cilt halinde yayımlanan ve yaklaşık 20,000 mısra olan bu yapıt, Nazım Hikmet şiirinin doruğunu oluşturmaktadır. Nazım Hikmet yapıtıyla ilgili ön tasarısını şöyle açıklamaktadır :

İstiyorum ki okuyucu 12,000 mısraı bitirdikten sonra vıcık vıcık insan kaynaşan bir mahşerden geçmiş olsun,
İstiyorum ki bu insan mahşerinin konkre ifadesi okuyucuyla muayyen bir devirdeki, muhtelif sınıflara mensup Türkiye insanları vasıtasıyla Türkiye'nin muayyen bir tarihi devredeki sosyal durumunu anlatsın,
İstiyorum ki ikinci planda, Türkiye cemiyetini çevreleyen dünya durum muayyen bir devrede- anlaşılsın,
İstiyorum ki -nereden gelip, nerede olduğunu, nereye gidildiği? sualine, sahamın içinde azamî imkânlarla cevap verilsin.
Memleketimden İnsan Manzaraları Türkiye'de ilk olarak Nazım Hikmet'in oğluMemet Fuat'ın sahibi olduğu De Yayınevi tarafından 1966-1967 yıllarında 5 cilt olarak yayımlanmıştır.


KAYNAK: VİKİPEDİ

Nazım HİKMET'in bu kitabını biliyorum...Ben sadece senin yorumunu merak etmiştim...
Herkesin bakış açısı farklıdır,ve ben bu bakış açılarını okumayı seviyorum..
Teşekkürler...
 
Geri
Üst