BU KADAR SEVEBILIR MISINIZ ?

  • Konbuyu başlatan gundy
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Edebiyat kategorisinde gundy tarafından oluşturulan BU KADAR SEVEBILIR MISINIZ ? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 35,021 kez görüntülenmiş, 83 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Edebiyat
Konu Başlığı BU KADAR SEVEBILIR MISINIZ ?
Konbuyu başlatan gundy
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan olası
G

gundy

Kullanıcı
23 Mar 2007
En iyi cevaplar
0
0
Bulgaristan
Bir otobüs durağında karsılaşmışlardı ilk kez.... Biri tıpta okuyordu, öbürü mimarlıkta. O ilk karsılaşmadan sonra, bir kere, bir kere, bir kere daha karsılaşabilmek için, hep ayni saatte, ayni duraktan, ayni otobüse bindiler. Gençtiler, çok genç... Birbirileriyle konuşacak cesareti bulmaları biraz zaman aldı ama sonunda başardılar. İkisi de her sabah otobüse bindikleri semtte oturmuyorlardı aslında. Delikanlı arkadaşında kaldığı için o duraktan binmişti otobüse, kız ise ablasında.... Sırf birbirilerini görebilmek için, her sabah erkenden evlerinden çıkıp, şehrin öbür ucundaki o durağa, onların durağına geldiklerini, gülerek itiraf ettiler bir süre sonra...

Okullarını bitirince hemen evlendiler. Mutluydular hem de çok mutlu... Bazen issiz, bazen parasız kaldılar ama öylesine sıkı kenetlenmişti ki yürekleri ve elleri hiçbir şeyi umursamadılar. Ayin sonunu zor getirdikleri günlerde de ünlü bir doktor ve ünlü bir mimar olduklarında da hep mutluydular. Zaman asımına uğrayan, alışkanlıklara yenik düsen, banka hesabında para kalmadığı için ya da tam tersine o hesabi daha da kabarık hale getirmek uğuruna bitip-tükeniveren sevgilerden degildi onlarınki... Günler günleri, yıllar yılları kovaladıkça sevgileri de büyüdü, büyüdü... Tek eksikleri çocuklarının olmamasıydı. Zorlu bir tedavi sürecine rağmen çocuk sahibi olmayınca, "bütün mutlulukların bizim olmasını beklemek, bencillik olur" diyerek devam ettiler hayatlarına. Çocuk yerine, sevgilerini büyüttüler... "Senin için ölürüm" derdi kadın, sımsıkı sarılıp adama ve adam "Hayır, ben senin için ölürüm" diye yanıt verirdi hep...

Bazen eve geldiğinde, aynanın üzerinde bir not görürdü kadın, "Bir tanem, kütüphanenin ikinci rafına bak...." Kütüphanenin ikinci rafında başka bir not olurdu, "Mutfaktaki masanın üzerine bak ve seni çok sevdigimi sakin unutma" Mutfaktaki masadan, salondaki dolaba sevgi dolu notları okuya okuya koşturan kadın, sonunda kimi zaman bir demet çiçek, kimi zaman en sevdigi çikolatalar, kimi zaman da pahalı armağanlarla karsılaşırdı... Aldığı hediyenin ne olduğu önemli değildi zaten....

Hayat ne kadar hızlı akarsa aksin, isleri ne kadar yoğun olursa olsun hep birbirlerine ayıracak zaman buluyorlardı bulmasına ama kırklı yasların ortalarına geldiklerinde, daha az çalışmaya karar verdiler. Adam, hastaneden ayrıldı ve muayenehanesinde hasta kabul etmeye başladı. Kadın da mimarlık bürosunu kapadı ve sadece özel projelerde görev aldı. Artık daha fazla beraber olabiliyorlardı. Bir gün sahilde dolaşırken, harap durumda bir ev gördü kadın, üzerinde "satılık" levhası asili olan. "Ne dersin, bu evi alalım mi?" dedi adama. "Bu viraneyi yıktırır, harika bir ev yaparız. Projeyi kafamda çizdim bile. Kocaman terası olan, martıları kahvaltıya davet edeceğimiz bir deniz evi yapalım burayı..." "Sen istersin de ben hiç hayır diyebilirmişim?" diye yanıt verdi adam. "Amerika'daki tip kongresinden döner dönmez ararım emlakçiyi... Kaç para olursa olsun, burası bizimdir artık...."

Sadece bir hafta ayrı kalacaklarını bildikleri halde, ayrılmaları zor oldu adam Amerika'ya giderken. Her gün, her saat konuştular telefonla. Gözyaşları içinde kucaklaştılar havaalanında. Fakat birkaç gün sonra, kocasında bir tuhaflık olduğunu fark etti kadın. Eskisi kadar mutlu görünmüyor, konuşmaktan kaçınıyordu. Onu neşelendirmek için, sahildeki evi hatırlattı ve çizdiği projeyi verdi kadın ama hiç beklemediği bir cevap aldı: "Canim, o ev bizim bütçemizi asıyor. Sen en iyisi o evi unut..."

Mutsuzluk, mutluluğun tadına alışmış insanlara daha da acı, daha da çekilmez gelir. Kadın, hiç sevmedi bu beklenmedik misafiri. Derdini söylemesi için yalvardı adama, "Senin için ölürüm, biliyorsun, ne olur anlat" diye dil döktü bos yere... Yıllardır sevdiği adam, duyarsız ve sevgisiz biriyle yer değiştirmişti sanki. Ona ulaşmaya çalıştıkça, beton duvarlara çarpıyordu kadın, her çarpmada daha fazla kanıyordu yüreği...

Bir gün, çocukluğunun, gençliğinin ve bütün hayatinin birlikte geçtiği arkadaşına dert yanarken, "Artik dayanamıyorum, sana söylemek zorundayım" diye sözünü kesti arkadaşı. "O, seni aldatıyor. Is yerimin tam karsısındaki restoranda genç bir kadınla yemek yitiyor her öğlen. Sonra sarmaş dolaş biniyorlar arabaya...."

"Sus, sus çabuk, duymak istemiyorum bu yalanları" diye bağırdı kadın. Onca yıllık arkadaşını, kendisini kıskanmakla suçladı.... Ertesi gün, öğle vakti o restoranın hemen karsısında bir köseye sindi sessizce ve peri masallarının sadece masal olduğunu anladı... Kocasının eskiden ayni hastanede çalıştığı genç çocuk doktorunu tanıdı hemen. Bazen evlerinde ağırladıkları kadına nasıl sarıldığını gördü adamın...

Aksam kocası eve gelir gelmez, bazen bağırıp, bazen ağlayarak, bazen ona sımsıkı sarılıp bazen de yumruklayarak haykırdı suratına her şeyi. İnkar etmedi adam. Zamanla duyguların değişebildiği, insanların orta yasa geldiklerinde farklılık aradığı gibi bir seyler geveledi ağzında ve bavulunu alıp gitti evden. Kapıdan çıkarken, "son bir kez kucaklamak isterim seni" diyecek oldu ama kadın, "defol" dedi nefretle...

İlk celsede boşandılar... Modern bir aşk hikayesinin böyle son bulmasına kimse inanamadı. Arkadaşlarının desteğiyle ayakta kalmaya çalıştı kadın. Adamın, sevgilisiyle birlikte Amerika'ya yerleştiğini öğrendi. Bazen yalnız kaldığında, onu hala sevdigini hissedince, ağlama nöbetleri geçiriyor, askın yerini, en az onun kadar yoğun bir duygu olan nefretin alması için dua ediyordu.

Aradan bir yıl geçti... Her şeyin ilacı olduğu söylenen zaman bile, kadının derdine çare olamamıştı. Bir sabah, ısrarla çalan zilin sesiyle uyandı. Kapıyı açtığında, karsısında o kadını gördü. "Sen, buraya ne yüzle geliyorsun" diye bağırmak istedi ama sesi çıkmadı. "Lütfen, içeri girmeme izin ver, mutlaka konuşmamız gerekiyor." dedi genç kadın. Kanepeye ilişti ve zor duyulan bir sesle konuşmaya başladı: "Hiçbir şey göründüğü gibi değil aslında. Çok üzgünüm ama o bir saat önce öldü. Geçen yıl Amerika'daki kongre sırasında öğrendi hastalığını ve yaklaşık bir senelik ömrü kaldığını. Buna dayanamayacağını, hep söylediğin gibi onunla birlikte ölmek isteyeceğini biliyordu. Seni kendinden uzaklaştırmak için, benden sevgilisi rolünü oynamamı istedi. Ailesine de haber vermedi. Birlikte Amerika'ya yerleştiğimiz yalanını yaydı. Oysa ilk karsılaştığınız otobüs durağının karsısında bir ev tutmuştu. Tedavi görüyor ve kurtulacağına inanıyordu ama olmadı. Gece fenalaşmış, bakicisi beni aradı, son anda yetiştim. Sana bu kutuyu vermemi istedi..." Gözlerinden akan yasları durduramayacağını biliyordu kadın. Hemen oracıkta ölmek istiyordu. Eline tutuşturulan kutuyu açmayı neden sonra akil edebildi. İtinayla katlanmış bir sürü kağıt duruyordu kutuda. İlk kağıtta, "Lütfen bütün notları sırayla oku bir tanem" diyordu... Sırayla okudu; "Seni çok sevdim", "Seni sevmekten hiç vazgeçmedim", "Senin için ölürüm derdin hep, doğru söylediğini bilirdim." "Fakat benim için ölmeni istemedim" "Simdi bana söz vermeni istiyorum." "Benim için yasayacaksın, anlaştık mi?" son kağıdı eline alırken, kutuda bir anahtar olduğunu gördü kadın... Ve son kağıtta şunlar yazılıydı:

"Sahildeki evimizi senin çizdiğin projeye göre yaptırdım. Kocaman terasta martılarla kahvaltı ederken, ben hep seni izliyor olacağım...."

Alıntı:
 
R

re-Member

Kullanıcı
16 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
:'( :'( içimden adama kızıyodum gerçek aşkını genç bi bayanla aldatıyo diye..ama sonradan anlaşıldı gerçek aşka kimse engel olamaz..adam gerçekten çok seviyomuş karısını... :'(.çok üzüldüm okurken. :-[işte aşk bu olsa gerek kendinden çok sevdiğin  insanı düşünmek..... :-\ :'(
 
H

hayal_12

Daha önce de okumuştum.. Ama defalarca okunsa yeridir.. Teşekkürler...
 
B

burtay

Kullanıcı
14 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
izmir
bu yazıyı dah önce okumuştum ve yine şimdiki gibi gözyaşlarıma hakim olamamıştım.emeğine sağlık
 
G

gundy

Kullanıcı
23 Mar 2007
En iyi cevaplar
0
0
Bulgaristan
Çok eski bir yazı, Gokkuşağı sitesi vardı eskiden ordan gelen bir yazı.
Ben teşekkür ederim.
 
D

dileklerperisi

Kullanıcı
8 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
:'( Allahım gözyaşlaımı durduramıyorum.
 
C

CaspeR

Kullanıcı
27 Ara 2006
En iyi cevaplar
0
0
Teşekkürler Duygulandım İçimden ağlamak geldi. :'(
 
Y

yarence

Kullanıcı
28 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
:'( :'( :'( :'( çok güzel ya daha önce de okumuştum ben bunu ağlamıştım ve yine ağlıyorum.teşekkürler peylaşım için
 
R

re-Member

Kullanıcı
16 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
ağlamamak için kendimi zor tuttum... :-[ :-[ :'(
 
C

CaspeR

Kullanıcı
27 Ara 2006
En iyi cevaplar
0
0
Aşık Oldum Yazıya.. ;)
 
D

diloş

Kullanıcı
8 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
istanbul
Gerçekten gerçek aşkın ötesinde birşey bu okurken çok duygulandım... bu yazıyı ilk defa okudum ama karısını aldatıyor kısmına geldiğimde öyle olmadığını düşünüyordum zaten :-[ ne büyük sevgi Acaba böyle sevgiler kaldımı demeden geçemiyor insan
 
O

okyanusya

Kullanıcı
3 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
bişey söylemem gerek tutamayacağım ..
be adam karına söyleseydinde beraber sevginizle yenseydiniz ya hastalığı..
nice ölümcül vakalar sevgi ve inanç sayesinde son buldu..
sen hem karını üzdün hemde öteki tarafa gittin.
karına söyleseydin en azında yaşama şansın vardı..
teşekkürler...
 
C

CaspeR

Kullanıcı
27 Ara 2006
En iyi cevaplar
0
0
Bence Hayat'Hala vardır aynısı olmaya bilirde benzeyen cokk helede bu cağda aşk,sevgi günümüzde popüler :)
 
Ş

şule_86

Kullanıcı
22 Ağu 2007
En iyi cevaplar
0
0
mersin
kesinlikle bu kadar sevemezedim  :'( :'( :'(
 
E

esranur

Kullanıcı
19 Mar 2007
En iyi cevaplar
0
0
:'( inş. bizler de gercek aşkı hakedenlerden oluruzz, cok süper bi yazıydı, paylasım için teşekrler...
 
Üst