Yazmak yetenek işi midir?

  • Konbuyu başlatan GulsahToptas
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kişisel Gelişim Yazıları kategorisinde GulsahToptas tarafından oluşturulan Yazmak yetenek işi midir? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 11,042 kez görüntülenmiş, 19 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kişisel Gelişim Yazıları
Konu Başlığı Yazmak yetenek işi midir?
Konbuyu başlatan GulsahToptas
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan su perisi
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Yazı yazma konusunda istekli olan genç yazar adaylarının bilmesi gereken bir konu var: Yazarlık meselesinin yetenekle bir ilgisi var mı, yok mu?
Önceki yazımızda yazarlığın ilk şartı olan “istek”ten söz etmiştik. Kişi önce istemeli…

Hemen şöyle bir itiraz duyar gibiyim. “Çok istiyorum, ama olmuyor. Bende yetenek yok”

İşte şimdi olmadı sevgili dostum. Yazarlığın yetenek işi olduğunu düşünüyorsan ve kendinde bu yeteneğin olmadığına hükmettiysen hayatının en büyük yanlışlarından birini yapıyorsun demektir. Sen hiç duymadın mı “ Başarının yüzde biri hüner; yüzde doksan dokuzu terdir” sözünü? Elbette yetenek olacak bir insanda, ama bunun oranı ne? Nice yetenekli insanlar gördüm iki cümleyi bir araya getirip yazamayan…

“Ben çok yetenekliyim, bende doğuştan yazarlık istidadı var. Niçin çalışayım ki?” diye düşünenler de aynı hatanın kurbanları olma yolundalar. “Dehan varsa çalış ortaya çıksın. Dehan yoksa çalış ki çalışmak dehanın yerini alsın” sözünü de onlara hatırlatalım.

O yüzden sakın böyle bir yanılgı içine düşme. Yazarlık çalışmakla, alın teriyle, sabırla olur. Bir bak bakalım etrafındaki yazarların hayatına, bir oku bakalım büyük yazarların hayat hikayesini. Orada neler görecek, neler okuyacaksın? Ne zahmetlere katlanarak, hangi zorluklarla boğuşarak yazar olmuş o insanlar?… Hiçbir zafer çiçekli yollardan gidilerek elde edilmemiştir. Dikenler ayaklarına batacak, taşlar ayaklarını kanatacak, gözlerin kan çanağına bürünecek uykusuz gecelerin sabahında, parmakların uyuşacak kalem tutmaktan… Ve öyle zafere ulaşacaksın. Diğer türlü bir anlamı da olmaz zaten başarının.

Hayatta zorluklar iyi ki var. Çünkü onlar olgunlaştıracak seni. Sen, ham bir meyvesin bu yolculuğun başında. Rüzgarla, güneşle, yağmurla, karla, fırtınayla mücadele etmekten korkuyorsan kızarıp lezzetli bir meyveye dönüşemezsin. Hamken düşen bir meyve, çürümekten, toprağa karışıp gitmekten kendini koruyamaz. Bu zorlu mücadeleyi kazananlar hep sabredenler olmuşlardır.

İlk yazdığın yazıda şöhreti yakalamayı beklersen sonsuza kadar beklersin. Defalarca aynı yazıyı yazacaksın belki de. Bir kelime için defalarca yırtıp atacaksın yazdıklarını. Olmamış diyecekler. Tekrar yaz diyecekler. Çok basit diyecekler. Sen bu işi bırak diyecekler. Bütün bunları aşacak güçte ve kararlılıkta olmalısın.

Yılmaz Erdoğan, ilk tiyatro oyunu sahneye konulduğunda 10 bin sayfalık bir yazı hayatından söz etmişti. Yani ilk yazdığı oyun değildi o. Öncesinde bir, on bin sayfalık çaba ve birikim vardı. İşte, sen sadece sonuca bakarsan aldanırsın. Öncesini de görmelisin. Hiçbir başarı tesadüfî değildir. Bir çok yazar ve şair de aynı şeyleri söyler. Der ki , “İlk kitabım çıktığında ben, en az on kitaplık bir yazı yazmıştım”.

Bütün bunları seni yıldırmak için yazmıyorum. Tam tersine, seni yüreklendirmek için, sana ümit vermek için, seni sevdiğim için yazıyorum. Çünkü işin başında ne kadar donanımlı olursan, hazırlığını ne kadar iyi yaparsan, işin felsefesini ne kadar iyi bilirsen bu yolculuk o nispette keyifli ve verimli geçecektir. Ve yolda bir sürü hayalleri sönmüş, tükenmiş, ideali kalmamış insanla karşılaşmayacaksın. Ama eğer bunları bilmeden kuru bir hevesle, işin yıldızlı kısmına aldanarak bu yola çıkarsan, daha bir dönemeç bile dönmeden bir sürü mezarla karşılaşıp sen de kahrolacaksın. İşte sen kahrolmamalısın. Çıktığın yolu bitirilmelisin. O yüzden seni bilgilendirme, sana gerçekleri söyleme derdindeyim.

Sen yeteneklisin. Çünkü yetenekli insanlar bir arayışa girer. Yeteneğini fark etmek aslında en büyük yetenektir yazarlıkta. Yeteneğini fark etmeden göçüp giden ne insanlar vardır bu âlemde bir bilsen.

Artık yapman gereken yeteneklerini doğru bir çalışma prensibiyle süslemen ve adım adım, sabırla bu merdivenleri çıkman. Bu yolda asla asansöre binme. Asansöre binenler aynen geri iniyorlar çünkü.

Kitap fuarlarında , bazı yayınevlerinin stantlarının önünde görürsün yazarlık merdivenlerinden asansörle çıkmış yazarları. Büyük büyük posterleri asılmıştır sağa, sola. Bir yazardan çok “popstar” görüntüsü vardır afişlerinde. Sadece o fuarda görürsün. Bir dahaki fuarda bir başkasını görürsün. Kullanılmış ve atılmışlardır bir kenara. Çünkü alın terleri yoktur o basamaklarda.


Adem Keven
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Keşke yazabilse idim ama bencede yetenek işi vesselam bende olmayan ve bir türlü kazanamadıgım bir yetenek.
Hep imrenmişidir yazabilen insanlara.
İyiki varlarki iyiki yazıolarki ben gibi yeteneksizlerde okuyabiliyoruz.
Bakın ama okuma konusunda yetenekliyimdir vesselam.
Kısaca evet yazmak yazabilmek önce duygu düşünce daha sonrasında o duygu ve düşüncelerini anlamlı bir şekilde kaleme alabilmek yetenek ister.
Evet yetenek işidir.

Bak sadece bu cevapta yeterdi ama yine yetmedi bana.
Konu için teşekkürler gülşah.
 
H

Harun

Kullanıcı
29 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
36
İstanbul
leftinthedark.wordpress.com
Ben yazmayı severim. Cümlelerim devriktir genelde. Bazıları yüklemsiz bazıları öznesiz. Kimisinin noktası yanlış yerde kimisinin virgülü. Kelime dağarcığımda sınırlı. Ama anlatabiliyorsam yazılarımı okuyanlara, kim ne yapsın zincirleme isim tamlamasını.
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Öznenin, yüklemin doğru yerde olması gerekmiyor. Hatta bazen çok daha güzel cümleler çıkıyor onlarsız, düşündürücü..
Ama nokta, virgül olayı sakat:))
Dikkat edenlerdenim; kullanmaya da, kullanamayanlara da.. :)

Yazı yazmak..
Rahatlatıcı bazen.. Bazen zor, bazen keyifli oluyor. Fakat yine de benim tarzım değil galiba.
 
H

Harun

Kullanıcı
29 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
36
İstanbul
leftinthedark.wordpress.com
dideM' Alıntı:
Öznenin, yüklemin doğru yerde olması gerekmiyor. Hatta bazen çok daha güzel cümleler çıkıyor onlarsız, düşündürücü..
Ama nokta, virgül olayı sakat:))
Dikkat edenlerdenim; kullanmaya da, kullanamayanlara da.. :)

Yazı yazmak..
Rahatlatıcı bazen.. Bazen zor, bazen keyifli oluyor. Fakat yine de benim tarzım değil galiba.
Nokta virgül dedin bak güzel bir yazı vardı onu paylaşayım hemen burada.

"Bir gün insan "virgül"ü kaybetti. O zaman "zor ve uzun" cümlelerden "korkar" oldu.
Ve "basit" ifadeler kullanmaya başladı. Cümleleri basitleşince, "düşünceleri de
basitleşti." Sonra "ünlem" işaretini kaybetti. "Alçak bir sesle" ve ses tonunu
değiştirmeden konuşmaya başladı. Artık ne birşeye "kızıyor", ne de bir şeye
" seviniyordu." Hiçbir şey onda "en ufak bir heyecan" uyandırmıyordu.
Bir süre sonra da "soru işaretini" kaybetti. Ve artık "soru sormaz" oldu.
Hiçbir şey onu "ilgilendirmiyordu." Ne evren, ne dünya ne kendisi "umurundaydı."
Birkaç yıl sonra "iki nokta üst üste" işaretini kaybetti. Ve "olayların nedenlerini" başkalarına açıklamaktan "vazgeçti." Ömrünün sonuna doğru elinde yalnlz "tırnak
işaretleri" kalmıştı. "Kendine özgü tek düşüncesi yoktu." Yalnız başkalarının düşüncesini aktarıyordu. "Düşünceyi unuttu" ve böylece "son noktaya" erişti. "
" A. Kanevsky" böyle düşünmüş yıllar önce. Bugün katılmamak elde değil. Yaşarken
yitirdiklerimizin, aslında kocaman değerler olduğunu farkettiğimizdeyse elimizde kalan sadece "İki parantez" değil mi? 

Bamteli
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Ömrünün sonuna doğru elinde yalnlz "tırnak
işaretleri" kalmıştı. "Kendine özgü tek düşüncesi yoktu." Yalnız başkalarının düşüncesini aktarıyordu. "Düşünceyi unuttu" ve böylece "son noktaya" erişti. "
Burası süpermiş! :)
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Edit; Yanlış  yazmışım bu mesajımı, düzenleyeceğim.
 
D

doğu-incim

Kullanıcı
13 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
maxMESA' Alıntı:
Ben yazmayı severim. Cümlelerim devriktir genelde. Bazıları yüklemsiz bazıları öznesiz. Kimisinin noktası yanlış yerde kimisinin virgülü. Kelime dağarcığımda sınırlı. Ama anlatabiliyorsam yazılarımı okuyanlara, kim ne yapsın zincirleme isim tamlamasını.
maxMESA' Alıntı:
Ben yazmayı severim. Cümlelerim devriktir genelde. Bazıları yüklemsiz bazıları öznesiz. Kimisinin noktası yanlış yerde kimisinin virgülü. Kelime dağarcığımda sınırlı. Ama anlatabiliyorsam yazılarımı okuyanlara, kim ne yapsın zincirleme isim tamlamasını.
harun yorumun süperdi açılan bi konuda senin yorumun varsa ilk olarak senin yorumunu okuyorum ben cevaplarının sonunu çok güzel bağlıyosun aslında bu da bi yetenek bence:)

bende yazmak istiyodum bi aralar baya uğraştım ama ne yazdığımı okuduktan sonra yrtıp attım hep böle oldu o yüzden de bıraktım bana göre değil yanii:)
 
D

doğu-incim

Kullanıcı
13 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
ayy iki kere yapmışım alıntıyı düşün artık ne kadr beğenmişim yazdığını :)
 
D

doğu-incim

Kullanıcı
13 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
sen de sağol :)
tamam kırmızı yapmayız da bişi soracam kusura bakmazsan gözlerinde bi sorun mu var acaba?
 
L

lakot

Kullanıcı
16 Kas 2006
En iyi cevaplar
0
0
Hatay
www.lakot.tr.cx
Gerçekten çok hoş bir konuya değindin Gülşah.Bende aynı şeyleri düşünüyorum.Ama bir kaç yazın türü bu konuda ayrılıyor gibi.Bunlar roman ve hikaye yazarlığı.Sanırım bu konuda biraz hayal yeteneğimizin sınırlarını aşmalıyız gibi çünkü bunlar öyle kitaplar ki; 1000'inin içinden 1'i ayakta kalabiliyor..
 
M

Mrs.Jadem

Kullanıcı
7 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
iyi yada kötü belki de çok basit yazdıklarım kimine göre..ama benim için öyle değil çünkü ben arada bir esttiğimde yazarım,yazdığımı ardından okumam birkaç gün sonra okurum ve sanki çok ünlü bir yazar yazmış gibi içtenlikle okurum yazılarımı,böyle olmasa bir daha elime kalem almak istemem çünkü..bu yazıda artı bir cesaret verdi şimdi bana yaza yaza öğreneceğim yazmayı :D tşkler gülşah!
 
H

harariye

Kullanıcı
22 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
yazmak..
şayet yazdıklarım bana çok şey anlatıyorsa yeterlidir..
fakat paylaşıyorsam ve anlatma çabası içindeysem çok yol vardır önümde ve çok fazla deneme..
yazmak adına kesim olarak tek bir şey söyleyebilirim , o da : körelmemek için sürekli yazmak gerekmekte...
 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
Rica ederim arkadaşalr, faydalı olmasına sevindim.

Yazı yazma isteği önceleri, günlük tutmaktan öte değildi. Daha sonraları şiir yazmaya başlamıştım, o dmenm bir ilham, bir ilham geliyordu, yazıyordum.
Sonraları uzun ara verdiğim için sanırım, yazma isteğim gitti.
Günlük tutmaya devam ama şiir yazamıyorum.
Diyeceğim o ki biraz istek, biraz istikrar ve biraz da iyi bir gözlemle  yazabiliriz. :)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Çok istiyorum, ama olmuyor ::)

Aslında hiç denemeden böyle bir çıkışda bulunuyorum...
Bence yazmak,önce yetenek,sonra tecrübe,en sona da bilgi işi..
Şimdilik eksiklerim var,ilerde tamamlarsam geç kalmadan karalarım bir iki nacizane kelime.. :)
Teşekkürler Gülşah... ;)
 
Üst