K
Kristal
Elias Canetti, etkileyici bir dille, "Ölmeleri gerekmediğini bilseler, bunun kaç insan için yaşarken bir önemi olur?" diye sormuştur. Soru etkileyicidir, çünkü açık olduğu sanılan bir yanıtı elde etmek için sorulmuştur: Çok kişi için olmaz, belki hiçbiri İçin olmaz. Ama soru aynı zamanda başka, daha ufuk açıcı bir nedenden dolayı etkileyicidir. Hepimizin ölmesi zorunludur ve bunu biliriz. İnsana özgü açmazın en uğursuz, aynı zamanda en yaratıcı paradoksu burada temellidir:
Ölmek zorunda olma gerçeği, önsel olarak, bütün hayatta kalma çabalarını nihai bir başarısızlığa mahkûm eder, ayrıca ölmenin zorunlu olduğunu bilmek, en görkemli insan projelerini bile küçük ve önemsiz, içi doldurulmuş ve saçma bir hale dönüştürebilir. Eğer "anlam" niyetin ürünüyse, eğer eylem amaç odaklı olduğu sürece anlamlıysa; o zaman yaşamın anlamı nedir? Bu soru ve bu soruyu sormaya yönelik ısrarlı gereksinim ve amansız dürtü, insan durumunun laneti ve sonsuz ıstırabının kaynağıdır. Ama aynı zamanda yaşamın şaşkınlık uyandıran şansıdır. Doldurulması gereken bir boşluk vardır; doldurulmasını sağlayacak malzemenin çeşitliliğini hiçbir biçimde sınırlandırmayan bir boşluk. Amaçlar ve anlamlar "verilmiş" değildir; bu nedenle amaç seçilebilir, anlam yoktan yaratılabilir.
Ölümlülük acısı insanları Tanrı'ya benzetir. Yaşamı sürdürmekle bu denli meşgul olmamızın nedeni ölmek zorunda olduğumuzu bilmemizdir. Geçmişi korumamızın ve geleceği yaratmamızın nedeni Ölümlülüğün farkında olmamızdır. Ölümlülük en başından itibaren bizimdir; ama ölümsüzlük bizim kendimizin oluşturması gereken bir şeydir. Ölümsüzlük yalnızca ölümün yokluğu değildir; Ölüme karşı koymak ve onu yadsımaktır. Yalnızca ölüm, karşı koyulması gereken o amansız gerçeklik var olduğu için "anlamlı"dır. Ölümlülük olmadan ölümsüzlük de olmaz. Ölümlülük yoksa, tarih, kültür -insanlık- da yoktur. Olanağı ölümlülük "yaratmıştır": Bunun dışındaki her şey ölümlü olduklarının farkında olan insanlar tarafından yaratılmıştır. Şansı ölümlülük tanımıştır; insana özgü yaşam biçimi, bu şansın var olmasının ve kullanılmış olmasının sonucudur.
Kaynak:Zygmunt Bauman