Ölümlülük, Ölümsüzlük

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Kristal
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
K

Kristal

Elias Canetti, etkileyici bir dille, "Ölmeleri gerekmediğini bilseler, bunun kaç insan için yaşarken bir önemi olur?" diye sormuştur. Soru etkileyicidir, çünkü açık olduğu sanılan bir yanıtı elde etmek için sorulmuştur: Çok kişi için olmaz, belki hiçbiri İçin olmaz. Ama soru aynı zamanda başka, daha ufuk açıcı bir nedenden dolayı etkileyicidir.

Hepimizin ölmesi zorunludur ve bunu biliriz. İnsana özgü açmazın en uğursuz, aynı zamanda en yaratıcı paradoksu burada temellidir:
Ölmek zorunda olma gerçeği, önsel olarak, bütün hayatta kalma çabalarını nihai bir başarısızlığa mahkûm eder, ayrıca ölmenin zorunlu olduğunu bilmek, en görkemli insan projelerini bile küçük ve önemsiz, içi doldurulmuş ve saçma bir hale dönüştürebilir. Eğer "anlam" niyetin ürünüyse, eğer eylem amaç odaklı olduğu sürece anlamlıysa; o zaman yaşamın anlamı nedir? Bu soru ve bu soruyu sormaya yönelik ısrarlı gereksinim ve amansız dürtü, insan durumunun laneti ve sonsuz ıstırabının kaynağıdır. Ama aynı zamanda yaşamın şaşkınlık uyandıran şansıdır. Doldurulması gereken bir boşluk vardır; doldurulmasını sağlayacak malzemenin çeşitliliğini hiçbir biçimde sınırlandırmayan bir boşluk. Amaçlar ve anlamlar "verilmiş" değildir; bu nedenle amaç seçilebilir, anlam yoktan yaratılabilir.

Ölümlülük acısı insanları Tanrı'ya benzetir. Yaşamı sürdürmekle bu denli meşgul olmamızın nedeni ölmek zorunda olduğumuzu bilmemizdir. Geçmişi korumamızın ve geleceği yaratmamızın nedeni Ölümlülüğün farkında olmamızdır. Ölümlülük en başından itibaren bizimdir; ama ölümsüzlük bizim kendimizin oluşturması gereken bir şeydir. Ölümsüzlük yalnızca ölümün yokluğu değildir; Ölüme karşı koymak ve onu yadsımaktır. Yalnızca ölüm, karşı koyulması gereken o amansız gerçeklik var olduğu için "anlamlı"dır. Ölümlülük olmadan ölümsüzlük de olmaz. Ölümlülük yoksa, tarih, kültür -insanlık- da yoktur. Olanağı ölümlülük "yaratmıştır": Bunun dışındaki her şey ölümlü olduklarının farkında olan insanlar tarafından yaratılmıştır. Şansı ölümlülük tanımıştır; insana özgü yaşam biçimi, bu şansın var olmasının ve kullanılmış olmasının sonucudur.

Kaynak:Zygmunt Bauman
 
Harika bir bakış açısı..
Hayran kaldım. Diğer düşüncelerini de bilmek isterim.
Çok teşekkürler Kristal.
 
yaratici_idea' Alıntı:
Harika bir bakış açısı..
Hayran kaldım. Diğer düşüncelerini de bilmek isterim.
Çok teşekkürler Kristal.

Geçen sene kızımın bir arkadaşının Postmodernizm konulu ödevine yardımcı olurken pek çok kitabını yeniden gözden geçirmiştim Zygmunt Bauman'ın.
Yukarıdaki yazı;
Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri adlı kitabından sanırım.
 
Zynep' Alıntı:
yaratici_idea' Alıntı:
Harika bir bakış açısı..
Hayran kaldım. Diğer düşüncelerini de bilmek isterim.
Çok teşekkürler Kristal.

Geçen sene kızımın bir arkadaşının Postmodernizm konulu ödevine yardımcı olurken pek çok kitabını yeniden gözden geçirmiştim Zygmunt Bauman'ın.
Yukarıdaki yazı;
Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri adlı kitabından sanırım.

Teşekkürler Zynep :)
Mutlaka okuyacağım.
 
Kristalcim izninle;
yaratici_idea' Alıntı:
Harika bir bakış açısı..
Diğer düşüncelerini de bilmek isterim.

Zygmunt Bauman, 19 Ekim 1925'te Polonya Poznan'da doğdu.Sosyolog ve filozof. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır.

Bauman'ın Türkçedeki kitapları
Sosyolojik Düşünmek, çeviren:Abdullah Yılmaz, Ayrıntı yayınları, 1999
Modernite ve Holocaust, Sarmal yayınları, çeviren:Süha Sertabiboğlu
Yasa Koyucular ve Yorumcular, Metis yayınları, çeviren: Kemal Atakay
Siyaset Arayışı, Metis yayınları, çeviren:Tuncay Birkan
Postmodern Etik, Ayrıntı yayınları
Parcalanmış Hayat, Postmodern Ahlak denemeleri,Ayrıntı yayınları
Postmoderlik ve Hoşnutsuzlukları, Ayrıntı yayınları, çeviren:İsmail Türkmen
Modernlik ve Müphemlik, Ayrıntı yayınları
Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri, Ayrıntı yayınları, çeviren:Nurgül Demirdöven
Bireyselleşmiş Toplum, Ayrıntı yayınları, çeviren:Yavuz Alagon
Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar, Sarmal yayınları, çeviren:Ümit Öktem
Özgürlük, Sarmal yayınları, çeviren:Vasıf Erenus.
Küreselleşme, Ayrıntı yayınları, çeviren:Abdullah Yılmaz.
 
evet kesinlikle doğru..
bir bakış açısından öte
gerçek...
teşekkürler Kristal...
 
Zynep' Alıntı:
Kristalcim izninle;
yaratici_idea' Alıntı:
Harika bir bakış açısı..
Diğer düşüncelerini de bilmek isterim.

Zygmunt Bauman, 19 Ekim 1925'te Polonya Poznan'da doğdu.Sosyolog ve filozof. Postmodern felsefenin hem sosyoloji alanında uyarlanmasını hem de genel kuramsal düzeyde sağlıklı bir şekilde değerlendirmesini ortaya koyan yapıtlarıyla tanınmaktadır.

Bauman'ın Türkçedeki kitapları
Sosyolojik Düşünmek, çeviren:Abdullah Yılmaz, Ayrıntı yayınları, 1999
Modernite ve Holocaust, Sarmal yayınları, çeviren:Süha Sertabiboğlu
Yasa Koyucular ve Yorumcular, Metis yayınları, çeviren: Kemal Atakay
Siyaset Arayışı, Metis yayınları, çeviren:Tuncay Birkan
Postmodern Etik, Ayrıntı yayınları
Parcalanmış Hayat, Postmodern Ahlak denemeleri,Ayrıntı yayınları
Postmoderlik ve Hoşnutsuzlukları, Ayrıntı yayınları, çeviren:İsmail Türkmen
Modernlik ve Müphemlik, Ayrıntı yayınları
Ölümlülük Ölümsüzlük ve Diğer Hayat Stratejileri, Ayrıntı yayınları, çeviren:Nurgül Demirdöven
Bireyselleşmiş Toplum, Ayrıntı yayınları, çeviren:Yavuz Alagon
Çalışma, Tüketicilik ve Yeni Yoksullar, Sarmal yayınları, çeviren:Ümit Öktem
Özgürlük, Sarmal yayınları, çeviren:Vasıf Erenus.
Küreselleşme, Ayrıntı yayınları, çeviren:Abdullah Yılmaz.

Çok sağol Zynep :)
 
Bauman güzell bi bakış açısıyla yaklaşmış olaya.. çok hoşuma gitti..
teşekkürler kristal  ;)
 
Ölmekten değil korkum , belirsizlik , sonrası karanlık, ne olduğu belli değil, gidip te gelen yok. Bize anlatılanlar gerçekmi ?  İnandığımız şeyler gerçek mi ? Ben yok olmamalıyım, yoksa yaşamanın ne anlamı var. Düşünüyorum da gözlerimi kapattım bir daha hiç uyanmamacasına. İşte bu beni hergün öldürüyor. Ölümden sonra yaşam devam etmeli. Etmek zorunda. Son nefesimi verirken bişeyler görmeliyim. İnsan ölümden sonra yaşama ya tam inanmalı yada hiç inanmamalı. Arada kalmak hayatı mahvediyor.


 
maxMESA' Alıntı:
Ölmekten değil korkum , belirsizlik , sonrası karanlık, ne olduğu belli değil, gidip te gelen yok. Bize anlatılanlar gerçekmi ?  İnandığımız şeyler gerçek mi ? Ben yok olmamalıyım, yoksa yaşamanın ne anlamı var. Düşünüyorum da gözlerimi kapattım bir daha hiç uyanmamacasına. İşte bu beni hergün öldürüyor. Ölümden sonra yaşam devam etmeli. Etmek zorunda. Son nefesimi verirken bişeyler görmeliyim. İnsan ölümden sonra yaşama ya tam inanmalı yada hiç inanmamalı. Arada kalmak hayatı mahvediyor.

Matrix!
 
Ölümlülük ve Ölümsüzlülük hali düşüncesi bana hep karışık , karmaşık gelmiştir. Nedeni de bazen (Ruh halime göre anladığım kadarıyla)hiç ölmeyecekmişim gibi yaşayabiliyorum sonra bir silkileniyorum.Bazen de aman nasıl olsa ölüp gidicem nasıl olsa diyorum. Bazen hiç bir şey düşünmeyebiliyorum da. Biraz garip bir duygu yoğunluğu yani.

Bu konuda bu yüzden Harun seni anlıyabiliyorum. :)
 
bu yazı beni çok düşündürdü..aklıma bi soru takıldı eğer bir insanı anne sütünden ayırdıktan sonra bir similasyon aletine bağlayıp 3boyutlu bir dünyada yaşatsak o insan için yaşam nasıl olurdu bir diğer adıyla matrix.. o matrix te bir insan olarak değil bir başka varlık yada bir su molekülü olarak yaşasa onun için ölüm veya ölümsüzlük diye bir kavram olurmuydu??
 
o zamand bir çok kavramı bilmezdi sanırım ki matrix de de vardı böyle bir durum hatırlarsan. Sonuçta insana has bazı duygular,hisler var bunlar bağlıyor zaten yaşama ve geleceğe. Ama ölümlülük düşüncesi dönem dönem herkesi biraz silkeliyor ne dersin?
En azından böylece yaratıcı fikirler çıkıyor :)
 
peki o similasyonda herkesin ölümsüz olduğu bir evrende yaşasa o da kendini bir ölümsüz olarak bilir ve ölümsüz olmaz mı.. çünkü zihin ne emrederse beden onu yapar ..zihin ölümü kabul etmiyor yada ölüm nedir bilmiyor..o zaman bence ölümsüz olabilir yada beklenmedik bir süre kadar hayatta kalabilir
 
Ama sende biliyorsundur ki zihin her ne kadar ölümü kabul etmesede , beden ve hücreler belirli bir zaman sonra kendini yenileyemiyor ve hücreler yaşlanıyor. Sonuç : bedenin ölümü ama ruhun değil!

Ayrıca matrix sonuçta bir filmdi, gerçeklik payının yüksek olduğu bölümleri de vardı, hayal yada ileriye dönük beklenti payı yüksek olan istekleri de barındırıyordu içinde.
 
aslında haklısın.. galiba bunun gerçek olduğunu kabul etmek istemiyorumdur.. yada şimdiki zamanda ancak hayal sayılabilen bir insanlık projesidir.
 
Yaşamı sürdürmekle bu denli meşgul olmamızın nedeni ölmek zorunda olduğumuzu bilmemizdir. Geçmişi korumamızın ve geleceği yaratmamızın nedeni Ölümlülüğün farkında olmamızdır.

Eğer öleceğimizi bilmeseydik,hayatın bir amacı olmaz dı diye düşünüyorum..
 
bloodelf' Alıntı:
aslında haklısın.. galiba bunun gerçek olduğunu kabul etmek istemiyorumdur.. yada şimdiki zamanda ancak hayal sayılabilen bir insanlık projesidir.


eni senden daha iyi bilen olmaz diye düşünüyorum.Tam 3 kez syerettim Matrix ve orada ki konu davranışlar beni çok etkilemişti. Hayatta hiç bir şey imkansız değil ama bazı gerçekler var ki sonucu baştan belli.Doğanın kanunu bu. :)

Örneğin ben ortaokuldayken,2000 yılında her şey farklı olcaka,uzay çağına geçicez gibi muhabbetler yapıyorduk ki bir çok şey 1990 yıllara nazaran ne kadar gelişti/değişti. Bu düşünce bunun gibi sanırım.
 
Önemli olan Kişinin ölüme verdiği anlamdır bence.
Hz. Mevlana ölüm gününü "Düğün Günü" olarak nitelemiştir.Hasret o gün sona ermiştir Hz. Mevlana'ya göre.
Ölümü düşündüğümüz kadar ölümsüzlüğü bir düşünelim.Sonsuza kadar yaşayacağız.
Hiçbirşey karşısında gözyaşı döküp kederlenirmiydik.
Ya da güzel birşeye sevinebilirmiydik.
Eminim hiçbirimiz bu sitede olmazdı bile.
-Boşver önümüzde sonsuzluk var.Birgün bu siteye gireriz
-Baba karnem kötü geldi
-Boşver oğlum Bir sonraki okul bitirmende Takdirname alırsın ;D
Yani aslında yaşamı,duygularımızı,düşüncelerimizi
Birbirimizden alıp verdiklerimizi değerli kılan ölümdür bence.
Herşey diyalektiğin iki ucu arasında değer kazanır.
Hayatın karşılığı da ölümdür.
Fakat insan herzaman için(ben de dahil) mutluluklarla dolu hayatın zahire ambarını görmekten ziyade  yakılmış anız tarlasını görmeye meyillidir.
 
Geri
Üst