Okuduğumuz Kitaplardan En Beğendiğimiz bölümler...

  • Konbuyu başlatan emine38
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde En Son Okuduğum Kitap kategorisinde emine38 tarafından oluşturulan Okuduğumuz Kitaplardan En Beğendiğimiz bölümler... başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 226,390 kez görüntülenmiş, 518 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı En Son Okuduğum Kitap
Konu Başlığı Okuduğumuz Kitaplardan En Beğendiğimiz bölümler...
Konbuyu başlatan emine38
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan Codex
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Çoğumuz yaşamın küçük bir parçasına tutunur ve bu parça üzerinden bütünü keşfedeceğimizi düşünürüz..
Odamızdan ayrılmadan,nehrin tüm uzam ve genişliğini keşfetmeyi ve kıyısındaki yeşil çayırların zenginliğini algılamayı umarız..
Oysa, küçüçük bir odada yaşıyoruz,hayatı el yordamıyla kavradığımızı yada ölümün önemini anladığımızı düşünerek,küçük bir tuvale resim yapıyoruz;ama anlamıyoruz..Kavramak için dışarı çıkmak gerek..Ama, bu küçük pencereli odayı terk etmek;yargılamadan,kınamadan,"bunu severim,şundan hoşlanmam,"demeden herşeyi olduğu gibi görmek çok zordur;çünkü çoğumuz parça üzerinden bütünü anlayabileceğimizi düşünürüz...

Tek bir jant teli üzerinden tekerleği anlamayı umarız;ama bir jant teli bir tekerlet etmez öyle değil mi?


J.Krishnamurti/Bunları düşün


 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Derler ki, gemiciler açık denizde bir kelebek yakalarsa / kanadından bir iğneyle güverteye tuttururlarmış..
Adam cevap veriyordu:
Belki doğru / ama nedenini biliyor musun / bir daha uçup uzaklara gidemesin, hep orada kalsın diye...




------

Akıl duygulara pek fazla hükmedemez, Duygular aklı kendilerine uydurmayı becerir.



-----

Gitmekle gitmemek. . . . Insanı benzersiz bir mutluluktan bir anda derin bir mutsuzluğa savuran, Ölçüsünü şaşırmış bir sarkac. . .


----

İnsanın kendisine benzemeyen bir kabukla yaşayabileceğini,giderek kendisiymiş gibi bir maske yaratabileceğini o zaman anladım..


-------

Evet sözcükler güçlüdür...
Ve eğer kadınların kalbine giden yol varsa, inanın bana, sözcüklerden geçer...
Hatta o yol sözcüklerle döşelidir...
Başka hiçbirşey doğru bir sözdizimi kadar bir kadının başını döndüremez...
Tıpkı tılsımlı sözcüklerin... masalların kapısını açması gibi...


-----

O kadar çok yerin altını çizmişim ki:) hepsini buraya geçirsem ooo :)


Kürşat BAŞAR/ Başucumdaki müzik
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
MANTIK...


Mantık yoksa akıl yararsızdır...Mantıklı tartışmaları kazanabilir ve kalabalığı dağıtabilirsiniz...

Dmitri:Birbirine rakip bir çok felsefe var.Bir şeyin doğruluğundan nasıl emin olacağım?

Tasso:Bir şeyin doğru olduğunu kim söylüyor?

Dmitri:Aha,yine başladın.Neden hep sorulara soruyla yanıt veriyorsun?

Tasso:Rahatsız mı oldun?

Dmitri:Niye sordum bilmiyorum zaten.Çünkü bazı şeyler doğrudur.İki artı ikinin dört etmesi gibi...İki,iki daha dört eder,doğrudur,konu kapanmıştır...

Tasso:İyi de,nasıl emin olabiliyorsun?

Dmitri:Akıllıyım çünkü...

Tasso:O başka mesele.Ama iki artı ikinin dört ettiğinden eminsin çünkü işlem,mantığın aksi idda edilemez yasalarına uyuyor.




Platon Bir Gün Kolunda Bir Ornitorenkle Bara Girer - Thomas Cathert - Daniel Klein
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
Bir insan kendini karanlık bir odaya kitleyebilir ve ışığın varlığını inkar edebilir.
Ancak,ışık her yerdedir ve karanlık yalnızca onun küçük odasındadır.
Hakikatin ışığına çıkmak,kendinizi aramak ve etrafınıza ördüğünüz hataları bulmak istiyorsanız,mutlak suretle parlak ve sonsuz ışığın sizi aydınlatmasına izin vermelisiniz.


..Yakın gelecekte bütün hastalıklarının nedeninin zihinde yattığı gerçeği sıradan bir bilgi olacak.



"Sadece dilemek hayal kırıklığından başka bir şey getirmez;önemli olan yaşamaktır
Akılsızlar diler ve şikayet ederler;akıllılar ise çalışır ve beklerler.




"Doymak bilmeyen fakirdir;elindekiyle yetinen zengindir" elindekini paylaşan daha da zengindir.




Düşüncenin gücü/James Allen
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
...Hiç kimse hedefe yürürken yollarda güller görmemişti,hep ayaklarına dikenler batmıştı ama biliyorlar ki,sonunda güle kavuşacaklardı.
Bizler de hedefe yürürken ayağımıza batan dikenlere değil,güle odaklanmalıyız...


...Her insan ayrı bir dünyadır.Çocukları bu dünyanın çiçekleridir.
Her şeye susamışlardır.Buram buram bilgi solumak isterler,çünkü öğrenecek çok şeyleri vardır.


...Edebiyat duygudur.Yüreğinin derinliklerinden gelen duygu yüklü mısraların fışkırarak kağıda dökülmesidir.

Her insan bir kitaptır aslında.Her birinin yaşadığı olaylara baktığımızda ve tecrübelerinden faydalanmaya çalıştığımızda,karşımıza türlü türlü kitaplar çıkacaktır...


Erol Afşin/Hayatı kucaklayan yazılar.
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Ormanda yolunu yitirmiş çocuklar gibi terk edilmişlik içerisindeyiz. Önümde durup bana baktığında, ne sen benim içimdeki acıları anlayabiliyorsun, ne de ben seninkileri... Ve senin önünde kendimi yere atsam, ağlasam ve anlatsam bile, biri sana cehennemi sıcak ve korkunçtur diye anlattığında cehennem hakkında ne bilebilirsen, benim hakkımda da ancak o kadarını bilebilirsin.


Franz KAFKA/Dava
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
İnsan bazen başka hikayelere ağlarken içeride bir yerde kapısı aralık kalmış kendi hikayesine ağlar aslında.
    ---
Bazen en savunmasız yerden vuran şarkılar gibidir,güzel günlerden kalan hatıralar...
   ---
Tavanla tabanı iyi bilirim,dört kez yeniden başladım yaşamaya...
Hiç sırça köşklerim olmadı,camdan kubbelerim filan...
   İyi oldu belki de,o kadar çok düştüm ki çabuk kalkmayı öğrendim sonunda. 

   ---
  "Oysa bir mutsuzluğu bitirebilmek için insan kendi hayatının farkında olmalı."


İclal Aydın/ Gördüğüme Sevindim
 
G

GulsahToptas

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
gulsaht.blogcu.com
& Neyin gerçekten sizi ilgilendirdiğini bilir ve bu bilinçle düzenli bir şekilde hareket ederseniz, iradeniz dışında hiçbir şey yaptırılamaz hale gelirsiniz. Ötekiler sizi incitemez, düşmanlıklara çekilemezsiniz ve "acı çekmezsiniz".
& Şeyleri gerçkete oldukları gibi görün. Bir şey olduğunda, sizin güç alanınız içindeki tek şey, ona karşı takındığınız tutumdur; onu ya kabul edersiniz ya da öfkelenirsiniz.
& Kişi, Edimleriyle Kendini gerçekleştirir. Olaylar bizi incitemez fakat olaylara bakışımız bizi incitebilir.
& Dar kafalı insanlar bir talihsizlikle karşılaştıklarında alışkanlıkla başkalarını suçlarlar. Ortalama insanlar kendilerini suçlarlar. Bilgelik yaşamına kendini adamış olan insanlar bir şeyi veya başka birisini ani ve mantıksız bir güdüyle suçlamanın aptallık olduğunu, suçlamanın gerek başkalarına gerekse kendilerine hiçbir şey kazandırmadığını anlarlar...
.....
..............

İçsel Huzur İyi Yaşamın Kapısını Açar/ Epiktetos
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
Simyacı-Paulo Coelho

" Her şey bir ve tek şeydir.Ve bir şey istediğin zaman,bütün evren arzunun gerçekleşmesi için işbirliği yapar..."

"Rüzgarın özgürlüğünü kıskandı delikanlı ve onun gibi olabileceğini anladı.
Kendisinden başka hiçbir şey engel değildi buna."

"Düşümü gerçekleşirmekten korkuyorum,çünkü o zaman yaşamak için bir sebebim olmayacak."

"Kimse bilinmezden korkmamalı çünkü  herkes istediği ve ihtiyaç duyduğu şey ele geçirebilir"


"Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar:Başarısızlığa uğrama korkusu."


_Bir tek öğrenme yöntemi vardır,diye yanıtladı simyacı:Eylem yöntemi.



"Hazineleri seller toprağın altından çıkartırlar,,gene seller toprağa gömerler" dedi yaşlı adam.


Henüz sahip olmadığın bir şeyi vaad ederek gidecek olursan,onu ele geçirmek arzunu yitirirsin...


 
K

kekemecocuklarkorosu

Kullanıcı
14 Mar 2011
En iyi cevaplar
0
0
O zamanlar her gün binlerce kuş tutulurdu Florya düzlüğünde, binlerce kuş götürülürdü İstanbula, Eyüp Camisinin, Yeni Caminin, Sultan Ahmedin, Ayasofyanın, Mihrimah Sultanın, Fatih Camisinin önüne  Azat buzat, beni cennet kapısında gözet… İnsanlar saldırırdı kafeslere, birbirleriyle yarışırlardı bir kuş satın almak için. O zamanlar kuşçular İstanbula kuş dayandıramazlardı. Kiliselerin, havraların önünde de her gün binlerce kuş kafeslerinden, üstlerine dualar okunup salıverilir, arkalarından, özgürlüğe kavuşmuş sevinçli kuşların, kıvançla umutla bakılırdı…



O zamanlar kuşçuluk çocuklar için bayağı karlı bir işti. O zamanlar insanlar daha iyiydiler denemez, kim bilir, ama daha başkaydılar.  Belki de kuşları daha çok seviyordular. Belki de yürekleri yufka, daha acımayla, daha sevgiyle doluydular. Belki de doğaya daha yakındılar, kim bilir… Şimdiki insanlara vız geliyor kafeslerde küçücük kuşların ölmesi, pazardan pazara, o da birkaç kişi, ölümden ölüme, o da birkaç kişi. Camilerden çıkan çember sakallı, başları inadiyeli korkunç öfkeli yüzleriyle diş gıcırdatanları, bu o güzelim Süleymaniyenin güler yüzüne hiç yakışmayan asık, ölüm suratlılar mı acıyacak kafesteki küçücük kuşlara da, azat buat eyleyecekler… Heheeey, vay anam vay  Belki Eyüpte, Eyübün fakir fıkarasında kaldı azıcık acıma… Bir de Taksimde… Taksim kentin en kalabalık yeri, o kadar kalabalığın içinden birkaç insana benzer insan çıkmaz mı birkaç kuruş vererek, şu küçücük kuşları sevinç içinde kalarak, kıvançtan dört köşe olarak salıverecek? Kuşlar, alimallah, bir salıverilsinler, bir anda inerek çıkarak, çavarak ta Şeraton otelinin üstünden aşıp bir anda Boğazı bulurlar.

Taksimden, bir de Eyüpten başka umut yok

İnsanlık öldü mü? dedim.

Yok, dedi, ölmedi, ölmedi ama, bir şeyler oldu, başka bir yerlerde sıkıştı kaldı herhalde?

Nerede kaldı acaba?

Mahmudun yüzü bir sevinç ışığında şakıdı. İnsanlık belki Mahmudun bu ağız dolusu gülücüğünde, bu yürek dolusu sevincindedir, kim bilir, belki…

Kuşlar da gitti, dedi Mahmut.

Sonra hiç konuşmadık. Kuşlar da gitti, kuşlarla birlikte de… Ne olacak, kuşlar da gitti.



Şu taksim alanında birbirlerini ezenler, o kadar insanın içinde hak tu, diye ortalığa tükürük savuranlar, sümküremler,  hasta yüzlüler, vıcık vıcık bayalılar, suratlarından düşen bin parça olanlar, düşman gözlüler, gülmeyenler, birbirlerine düşmanlar gibi, birbirlerini yiyeceklermiş gibi, birbirlerinin gözlerini oyacak, kuyusunu kazacaklarmış gibi bakanlar, korkanlar, utananlar, bunlar mı, korkanlar, ben ben, ben, diyenler, bunlar mı? Kuşlar da gitti… Giden kuşlarla

 


Yaşar Kemal, Kuşlar da Gitti, Roman (1978)
 
K

kekemecocuklarkorosu

Kullanıcı
14 Mar 2011
En iyi cevaplar
0
0
Çaresi olmayan hastalıkta acılar sona erer

iyileşme umuduyla duyulan acı  beterini görüp diner

Yas tutmak gelmiş geçmiş yaramazlıklara yol açar kısa yoldan yeni mutsuzluklara

Kader alıp götürürse elde tutamadığımızı Soğukkanlılık  alaya alır kaderin zararını

Soyulduğunda gülen hırsızdan bir şey çalar boş yere kederlenen kendi kendini soyar

Şimdiye kadar hiç  görmedim ben kulak yoluyla iyileştirildiğini yürek acısının

Dürüst sanır budala dürüst  görünenleri de burnuna halkayı geçirdin mi götürürsün  istediğin yere

Siz kadınlar sokakta güzelsiniz yağlıboya tablo gibi oturma odasında cıngırak mutfakta yaban kedisi

ev işlerinde oynaklık eder hamaratlığınız tutar yatakta

Hem güzel hem akıllıysa bir kadın bilir güzelliği kullanılmak aklı kullanmak içindir

Çirkinse eğer ama aklı varsa ona yetecek mutlaka bir güzel bulur çirkinliğini örtecek

Göründükleri gibi olmalıdır insanlar

Eğer değillerse göründükleri  gibi insan değil şeytandırlar

Kirli şeyler de girmez mi bazen temiz bir saraya?

Ya bir tek temiz yürek var mı pis kuruntuları doğru düşüncelerle karıştırmayan?

Kiskançlık etiyle beslendiği avla oynayan yeşil gözlü bir canavardır

Yoksul olup da haline şükreden insanın kendi de zengindir gönlüde

Oysa zenginliği sınırsız  olduğu halde her an yoksul düşme korkusuyla yaşayanın bir kış kadar yoksul hayatı vardır

Yemin ederim bilmeden üst üste aldatılmak aldatıldığından kuşkulanmaktan çok daha iyi

Soyulan insan ne çalındığını farketmemişse kimse de ona soylememişse soyulmamış demektir

Öyle bir iki yıl yetmez tanımak için bir erkeği onlar yalnızca mide bizse yalnız yemeğiz

Karınları açken tıka basa yerler bizi ama bir de doydular mı  kusup atarlar

Övülmek isteyen övenden daha değerli değildir

Tertemiz su çamura batırmaz kimseyi

ne yazık cömertlik uzağı  görmüyor hiçbir zaman yoksa kendi yüreğinin kurbanı  olmazdı  insan

Ah bu insanlar kulaklari öğütlere sağır dalkavukları dinlemeye hazır

Ziyafetle kazanılan dost çabuk yitirilir

Kış yağmurlarının bir bulutu geçmeye görsün bütün o sinekler yok olur birden

Düştükçe  düşer bir yerden eli boş dönen

Hep aynı çamurdan yoğrulmadır bütün dalkavuklar bir teki dalkavuksa hepsi de öyledir insanların

Çünkü talih merdiveninin bütün basamaklarında bir alttaki bir üsttekine yaltaklanır

Bütün yoksulluğunuz açgözlülüğünüzdendir

Aşk gördüğünü gözleriyle değil hayaliyle görür

Yarayla alay eder yaralanmamış olan

Geceleri ne de gümüşsü  bir ses verir sevenlerin dilleri en yumuşak müziktir dinleyen kulaklara

Şiddetle başlayan hazlar şiddetle son bulurlar

Ölümleri olur zaferleri öpüşürken yokolan ateşle barut gibi

En tatlı bal bile tadıldıkça bıkkınlık verir

Aynı tat isteği iştahı köreltir

Onun için ölçülü sev ki uzun sürsün sevgin

Hedefe hızlı  giden yavaş  kadar geç varır

Hayal  gücü sözden çok tozuyla zengin olduğundan özüyle övünür sözüyle değil

Dilencidir ancak servetini sayanlar

Felsefe felaketin tatlı davasıdır

Hor görüp başından attığını yok olunca yeniden bulmak istiyor insan

Bugün en çok sevdiğimiz şey dönüp dolaşıp en az sevdiğimiz şey oluyor yarın

Hep korku içinde yaşattığımız insan nefret eder sonunda bizden

İnsan deli olmalı ki kansın o yalnız ağızdan edilen edilir edilmez de bozulan yeminlere

Başa geçen geçtiği  güne kadar istenir

Varlığında sevilmeyi hak edip de hor görülen yokluğunda başlar sevilmeye

En acı şeyleri en tatlı sözlerle anlatın ki sitemler hakarete varmasın

Kudurmuş öfke korkusuzluğa varan bir korkudur

Yiğitlik akla kafa tutar oldu mu kendi kullanacağı kılıcı kendi köreltir

Ne barışta rahat verirsiniz insana ne savaşta

Birinden ödünüz patlar ötekinde kıpırdanmaya başlarsınız

Size bel bağlayan karşısında aslan beklerken tavşan tilki beklerken kaz bulur

Buz üstünde kor parçasına ya da güneşte dolu tanesine ne kadar güvenirsem size de o kadar güvenirim

Tek erdeminiz suçlu bulunandan yana çıkıp adalete lanet okumak

Hakkıyla yükselen her insan sizin nefretinizi çeker

Sizin sevginiz hastalığını azdıracak ne varsa ona düşkün olan hasta adamın isteklerine benzer

Sizin teveccühünüze güvenen kurşundan yüzgeçlerle yüzmeye çabalıyor ya da çalıyla odun kesmeye çalışıyor demektir

İpte sallandırmak lazım sizi size güvenmek ha her dakika fikir değiştirirsiniz bir gün önce nefretle söz ettiğiniz adama soylu demeye başlarsınız

Baştacı  ettiğiniz adamdan kötüsü olmaz bir anda hangisinin üst olduğu belli olmadan iki otorite birden güç gosterisine kalkarsa aradaki boşluğu  kargaşa doldurmakta gecikmez ve ikisi birden tepe takla iner sonunda

insanlar yaşlanıp bunaldılar mı yeniden çocuklaşıyorlar onun için yüz bulup şımardıklarında okşamak gerekir onları arada sırada







Talih o usta orospu almaz yatağına yoksulu





William  Shakespeare - Bir Yaz Gecesi Rüyası
 
P

prenses35

Kullanıcı
23 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
36
İzmir
..."Arabammı seviyorum.Evimi seviyorum." diyen insanlar tanıyorum.Veya "dondurmayı çok seviyorum"
Bu insanlar kutsal bir kelimeyi kirletiyorlar.Bir kadına"seni seviyorum" dediklerinde bu fazla bir anlam taşımıyor.Aynı şeyi dondurma için de söylüyorlar.Kalplerini,farkıındalıklarını,varlıklarını işin içine katmıyorlar.

Çocuklar daha fazla farkındalar.Bir çocuğu izle-enerji dolu,tamtaze,açık,uyanık.Ama biz ona başka bir şey öğretiyoruz.Toplum farkındalığı istemiyor.Farkındalık bu sözde toplum için sakıncalı,çünkü toplum hasta ve bu toplum bilinçsizlikten çıkar sağlıyor.



OSHO/ Martıları Seven Adam.
 
M

M

Kullanıcı
31 Tem 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Ölüm eski birşey fakat herkes için yeni
Babalar ve Oğullar-Turgenyev
 
D

DonQuixote

Kullanıcı
8 Nis 2010
En iyi cevaplar
0
0
Adana
Rhonda BYRNE - The Power'dan

Mantık sizi A noktasından B noktasına götürür. Hayal gücü her yere. Albert EİNSTAİN
 
DeryaDer

DeryaDer

Derya Karacan
Moderatör
22 Şub 2009
En iyi cevaplar
0
28
www.deryakaracan.com
Sözünde durmak sözü hiç unutmamak erdemli insanların tavrıydı ve unutulmayan söz elbette sahibini devamlı hatırda tutar, onda karşı sevgiyi çoğaltırdı.

Akıl ile gönül çatışınca sevgi halel görürdü.

Senle en pergel gibiyiz iki başımız var bir de bedenimiz çevrende ne kadar ararsan er veya geç baş başa vereceğimiz günün geleceğini biliyoruz.


insanlar birbirlerine gülüyorlarsa aralarında nefret, birbirleriyle gülüyorlarsa aralarında sevgi çoğaıyordu.

İskender PALA şah&sultan
 
K

Kemal_KABCIK

“ANA” Adlı Romandan Cümle Derlemem:

Maksim GORKİ Üzerine

/ Onu bir sanat okuluna verdiler!. / Sekiz yaşlarında iken hayata atılmak zorunda kaldı!. / Sonsuz bir sevgi ile seven, onu anlayan, onu koruyan / biricik insan, bu duygulu, bu iyi yürekli kadındı!. / Sevgisinin derinliğini, / çok güzel belirtmiştir!. / Ağır iş şartlarına bakmadan, fırsat buldukça okudu!. / Onda bu okuma aşkı, ölünceye kadar kendisini bırakmadı!. / İçini bir kurt gibi kemiren bu okuma tutkusu, / şehrine sürükledi!. / Hayat denilen yüksek üniversitenin bütün fakültelerinden geçti!. / Köylüler arasında çalışmak ve onları aydınlatmak üzere, / köyün gitti!. / Köylüsünün hayatını yakından incelemek fırsatını buldu!. / Hatıralarında / sevgi ve saygı ile söz eder, öğrendiği şeylerden bir çoğunu / borçlu olduğunu söyler!. /

{ Kitap Adı: ANA - Kitap Yazarı: Maksim GORKİ – Kitap Yayınevi: YALÇIN YAYINLARI / EKİM / 1994 – Çeviren: Nahit Teoman ERGİN - Sayfa: 005, 007 – Cümle Derleme Çalışması: Kemal KABCIK – ANTALYA - 28 Mart 2015 Cumartesi 14:57:51 }
 
K

Kemal_KABCIK

“ANA” Adlı Romandan Cümle Derlemem:

Maksim GORKİ Üzerine

/ Yaya olarak uzun bir geziye çıktı!. / Yollarda gördüklerini, yol arkadaşlarını, bundan bir süre sonra yazacağı o harikulade hikayelerinde bütün ayrıntılarıyla canlandıracaktır!. / Hayatında bir dönüm noktasıdır!. / Edebiyat çalışmalarına başlangıç olarak / kabul edilir!. / Yazı alanında birçok faydalı öğütler verdiğini, hatta onu elinden tutup yazı hayatına soktuğunu, / kendi mektuplarından öğreniyoruz!. / Bir ilişki ile, okuma-yazma alanında kendisine yardımı dokunanları anarken, / söz eder!. / Okuma zevkini aşılayanlar / önemli bir yer tutmaktadır!. / 

{ Kitap Adı: ANA - Kitap Yazarı: Maksim GORKİ – Kitap Yayınevi: YALÇIN YAYINLARI / EKİM / 1994 – Çeviren: Nahit Teoman ERGİN - Sayfa: 007, 008 – Cümle Derleme Çalışması: Kemal KABCIK – ANTALYA - 28 Mart 2015 Cumartesi 15:17:04 }
 
OnurDenizYildiz

OnurDenizYildiz

Onur Deniz Yıldız
Moderatör
21 Nis 2020
En iyi cevaplar
0
3
Çanakkale
www.onurdenizyildiz.com
Yaratıcı Tür - David Eagleman / Anthony Brandt
Kitabın geneli çok güzeldi. Yeniliğin anatomisi olan bükme, parçalama ve harmanlama içine her bölümde harika örnekler verilmiş. Yenilik için düşünme haritasının detaylarını anlatılan kitapta, geçmişteki yapılmış icatlar hakkında da bilgiler veriliyor. Mutlaka okunması gerek bir kitap.
 
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
Yaratıcı Tür - David Eagleman / Anthony Brandt
Kitabın geneli çok güzeldi. Yeniliğin anatomisi olan bükme, parçalama ve harmanlama içine her bölümde harika örnekler verilmiş. Yenilik için düşünme haritasının detaylarını anlatılan kitapta, geçmişteki yapılmış icatlar hakkında da bilgiler veriliyor. Mutlaka okunması gerek bir kitap.
Teşekkürler @OnurDenizYildiz.
Okunacak listeme eklemekle kalmıyorum, Kitap Yurdu sepetime de aldım :)
 
Üst