Köy okulundan İTÜ'ye... Bir azim hikayesi!

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan Codex
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
Katılım
14 May 2006
Puanları
48
Konum
Çanakkale
Web
www.kendinigelistir.com
Yaşaroğlu’nun Tokatlıyan Otel’den Hilton’a uzanan, dönemin Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile tanışmasıyla yön değiştiren, verdiği sendikal mücadeleyle 12 Eylül döneminde cezaevinde geçen sıradışı öyküsü.

1933 yılında Rize’nin Ardeşen İlçesi Işıklı köyünde dünyaya gelen Yaşaroğlu’nun kaderi henüz beş yaşında bir çocukken şekillenmiş. Geçirdiği bir hastalık sonucu iki yıl yataktan kalkamayan Yaşaroğlu, okula başlamakta gecikince annesi tarafından eğitilmiş.

Hastalığı ayakları kesilecek kadar ilerlemişken babası tarafından getirildiği İstanbul’da tedavi edilmiş ve ayakları kurtarılmış. Köyüne dönünce de okula başlamış.

12 YAŞINDAKİ ÖĞRETMEN

Öylesine parlak bir öğrenciymiş ki, ilkokul beşinci sınıfa giderken patlayan İkinci Dünya Savaşı’nda öğretmenleri köyden ayrılınca, ilkokul birinci sınıflara ders vermiş.

Rüyalarını ortaokul hayalleri süslerken köyde eğitimini sürdürmesine olanak bulamayınca, İstanbul’daki amcasına haber yollamış. Çatalca’da çay ocağı işleten amcasının ‘Gel ben seni okuturum’ sözüyle Güney Su Vapuru ile 12 gün süren bir yolculuktan sonra İstanbul’a ulaşmış. Ama o İstanbul’a varıncaya kadar eğitim dönemi başlamış. Amcası ise ‘Okuyacaksın da ne olacak, gel çalış’ deyince büyük moral çöküntüsü yaşamış küçük Şaban.

‘Dışarıya kahve taşırken önümden geçen okul üniformalı çocukları görüyordum. Bir gün elimde kahve tepsisi oturdum ağladım. O sırada beni Çatalca Belediye Başkanı gördü, niye ağladığı sordu. Söylemedim, o gün okula gidemediğim için ağlıyorum deseydim, belki de yazgım değişirdi’ diyor Yaşaroğlu.

Okumadığına inanmıyorlar

Çay ocağı macerasından sonra İstanbul’un dönemin en gözde üç otelinden biri olan Beyoğlu’daki Tokatlıyan Oteli’nde barmen yardımcısı oldu. Turizmle de o günlerde tanışmış. ‘Üniversiteye gitmedim ama Tokatlıyan Oteli benim için üniversite oldu’ diyen Yaşaroğlu şunları söylüyor:

‘Akşamcılar dediğimiz İstanbul’un entelektüel kesimi bara gelirdi. Karikatürist Ramiz’den Peyami Safa’ya, İbrahim Çallı’dan Fuat Arna’ya kadar birçok insanla tanışma imkanı buldum. Ülkede iz bırakmış insanlarla sohbet ediyordum, bende de iz bıraktılar. Benimle konuşmak onlar için de büyük bir keyifti. ‘Oğlum gel, bırak diğerleri çalışsın, sen otur ne oluyor bu memleketin hali’ diye sorarlardı. Bir işçinin okumayacağı Akis, Forum gibi dergileri okumam onların dikkatini çekerdi. Yabancı müşterilerden kalan kitapları bile okurdum.’

Yaşaroğlu, o yıllarda Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile tanıştığını ve onun yönlendirmesiyle İngilizce kursuna gittiğini söyledi. Kendi okuyamasa da iki kardeşinin eğitim masraflarını karşılayarak üniversiteyi bitirmelerini sağlamış.

Komilikten başladı

Tokatlıyan Oteli’nin kapanmasının ardından da 20 yıl süren Hilton Oteli günleri başlamış. Komi olarak girdiği Hilton’da kısa sürede 175 kişinin sorumluluğunu üstlenmiş. Verdiği sendikal mücadele nedeniyle 12 Eylül döneminde dokuz ay boyunca cezaevinde kalan Yaşaroğlu, yapılan incelemenin ardından tahliye olmuş.

Sonrasında ise hayatını eğitime adayarak, Turizm Geliştirme Vakfı’nın Kemer’de açtığı OTEM’de ders vermeye başlamış. Öğrencileri ile öylesine iyi iletişim kurmuş ki, ‘En iyi hoca’ seçilmiş, birçok üniversitede de seminerler vermiş. Gittiği üniversitelerde yaptığı konuşmalar ilgiyle dinlenen Yaşaroğlu, kimseyi ilkokul mezunu olduğuna inandıramamış.

Turizmin duayeni, 13 yıl önce İstanbul Teknik Üniversitesi Vakfı Yönetim Kurulu’nun teklifiyle İTÜ Vakfı Turizm ve Otelcilik Okulu’nu kurmuş. Bugüne kadar 578 öğrenci mezun ettiğini söyleyen Yaşaroğlu, en çok da İstanbul’un beş yıldızlı otellerinden Conrad, Çırağan, Hilton, Dedeman’da çalışan ve hepsi de mesleğinde çok başarılı olan öğrencileri ile gurur duyuyor.


 
:)
Böyle insanları okudukça, gördükçe hırslanıyor insan.
Babam da köyde okumuş ilkokulunu, ortaokulunu.. Evi geçindirmeye çalışmış o küçük yaşında. Diyor tek oda, misafirler geliyor ve ışık yok.. Alırmış mumu, geçermiş kanepenin altında ders çalışırmış. Hakkını aldı ama.. ODTÜ mezunu idi zaten, geçen sene de veterinerlik okudu. (Bana inat! :) )

Biz rahatlıktan yapamıyoruz galiba..!
 
Hayatımın içinde olmasından biliyorum.
Babanı da tetikleyen şeyler bunlar. Yaşıyorum, beni de tetikleyen şey aynı şeylerdi...
Eskiler der.
Ailemizden sık sık duyarız.
"Rahatlık size batıyor" diye...
Sevmem o ifadeyi. Ama şöyle geriye çekilip, baktığımda etrafa... Doğru gibi geliyor bir yerde...

Mümin SEKMAN'ın kaleme aldığı "İnsan İsterse" serileri...
Beni en çok etkileyen ve tetikleyen yazılardı.
Hayatta hep "İSTEMENİZ" ve "İSTEDİĞİNİZİ ELDE ETMENİZ" dileğiyle diyeyim ve şöyle bağlayayım :

Siz isterseniz (ama gerçekten isterseniz...) ELDE EDERSİNİZ.
 
istiyorum evren gönderiyor karmaşık gibi görünse de bu kadar basit aslında
işi karmaşıklaştıran birazda bizleriz ,şartlar zorlayınca pes ediyoruz
ne gariptir ki başarı da böyle daha tatlı geliyor
en azından bana öyle geliyor
ufak biri iş bile tek başıma halletmek zorunda olduğum için herhalde  ;)
teşekkürler.
 
imkansızlığın içinde okuyan insanların hayat dolu öyküleri,insanın dönüp kendi hayatına bakıp sorgulamasına sebebiyet veriyor...eğitim imkanlarının sonsuz olduğu büyük şehirlerde okula gitmemek için ağlayan çocuklar,elverişsiz şartler altında okumaya çalışan insanların hayatlarını bilmeli..bilmeli ve ona göre daha bir sıkı tutunmalı okula,yaşama...hayatı zorlaştıran engeller karşısında pes etmemeli çamurun içindeki altını bulmak için azmetmeliyiz,istemeliyiz ve sonucunda başarmalıyız..
 
RAHMETLİ DEDEM OKUYAMAMIŞ AMA OKUSA BU ADAM PROFÖSÖR OLUR DERLERDİ ARDINDAN KÖYDE OKUL YOKMUŞ 20 ÖĞRENCİ ŞEHRE İNERMİŞ OKUMAYA BABAMI ŞU ANIN KULELİSİ OLAN ASKERİ LİSE SINAVLARINA SOKMUŞ VE BİR GÜN KAHVEDE ASIM AĞA SINAVI HERKES KAZANDI BİR TEK SENİN OĞLAN KAZANAMDI DEMİŞLER DEDEM HIŞIMLA EVE GİTMİŞ KAREDENİZLİ OLANLAR BİLİRLER ŞİMŞİR ÇUBUĞU DENİR BURDA BABAMI EVİRE ÇEVİRE DÖVMÜŞ SONRA BABAMIN ÖĞRETMENİ GELMİŞ AKŞAM MÜJDELİ HABER VERMEYE MEĞER 20 KİŞİ İÇERSİNDEN BİR TEK BABAM KAZANMIŞ BABBAM İLK DEFA DEDEMİ O ZAMAN AĞLARKEN GÖRMÜŞ VE TORUNLARI OLARAK HEPİMİZ OKUDUK VE OKUDUĞUMUZ İÇİNDE HEP BİZLERLE GURUR DUYDU İŞTE OKUMAK BÖYLE BİR AŞK ...........
 
Geri
Üst