hayal_12'nin Kaleminden

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan hayal_12
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
ayben' Alıntı:
teşekkürler nisacım sende yazabilirsin neden öyle diyorsun yeterki hisset ve düşün bunlarıda kağıda dök gerisi gelir inan ;)
aybene katılıyorum nisa'cım ben onlar kadar döktüremediğim halde benide onların isminin yanında yazdığın için sağol duygu yüklü herkes yazar (az da olsa benim gibi :)...) seninde ince ruhlu olduğun şiir okumayı sevmenden anlaşılıyo kardeşim.. allaha emanet olun yüreğinizden sevmek, yüzünüzden gülümseme, gönlünüzde mutluluk eksik olmasın inşa ALLAH. sizi sevenlerin en yücesine emnet ediyorum...
n_i_s_a' Alıntı:
n_i_s_a' Alıntı:
yok "ayben"cim ben hayatımda ilk ve son şiirimi yazdım..bir daha da yazamadım ..ben sadece hissediyorum ama o hislerim istemiyorlar kağıda mühürlenmeyi..olmuyor ..ben sadece hissetmekle yetiniyorum.. :( belkide benim için böylesi daha hayırlıdır..hem o zaman sizin değerinizi çokkk daha iyi anlıyorum.. :)
  ;)ya nisacım senin şuraya yazdıkların bile şiir gibi zaten ayrı bi şiir yazmana ne hacet ;)
 
Allah razı olsun Nisacım, bu dilekler ve temenniler için. Çok saol ama ben de o kadar iyi yazıyorum diyemem. Sadece hissediyorum, önceden ben de sadece düşüncede kalırdım ama anladım ki düşünmek yetmiyor, hissetmek yetmiyor bazen. Sığmıyor insana içindekiler, bir şekilde taşıyorlar. İşte kimisi resimle, kimisi yazarak, kimisi çizerek... Ben genede içinde tutma derim. Allah korusun kötü bir şey olsun istemeyiz sana. Kızdığında, sevindiğinde, hüzünlendiğinde tutma içindekileri bırak. Sal gitsinler, tabi en uygun yolu sen bilirsin ;)
 
n_i_s_a' Alıntı:
Maşallah maşallah maşallah.."hayal_12" kardeşim bu şiirlerini ve yazılarını okudukça o anda dünyeden kopuyorum o şiirlerini yaşıyorum okurken ve son kelimeye geldiğimde birden kendime geliyorum ve bulunduğum mekana bakakalıyorum..Rabbim hiç bir zaman o güzel yüreğindeki kalbi iletilerini susturmasın,o kalemine hep kuvvet versin,gönlünden geçen bütün güzellikleri dualarını hayırlara çevirip öyle nasip etsin sana ve hakkında hayırlı kıldıklarını da gönlüne razı eylesin inş..selam ve dua ile..

Teşekkür ederim 'n_i_s_a'.. Elimden geldiğince yazmaya çalışıyorum işte.. Ama bugün pek de keyfimin yerinde olduğunu söyleyemem.. Nedenini, yalnız içimdeki 'ben' bilir.. İçimdeki 'ben' 'O'nun ta kendisi.. Neyse duaların için Allh senden razı olsun.. Dua edin ya.. Çok ihtiyacım var bugünlerde.. Bu arada isim saymışsın.. Sanırım dündü; ben de ona benzer bir şeyler karalayacaktım ama vazgeçtim.. E malum ene=ben bir şişirse sonrası fena olur.. Beni iyilerin arasında sayman çok hoşuma gitti ama ben kendi adıma KESİNLİKLE iyi olmadığımı rahatlıkla söyleyebilirim.. Güneşin bol olsun ve seni gündüzde yaksın 'n_i_s_a'...
 
kalbime
çok yorgunum dedim
sen gecelerden kalma hayallerini kaybetmişsin dedi
çok yalnızım dedim
biliyorum, ben de dedi
çok
ama çok seviyorum 'hayali' birini dedim
onu da biliyorum
çünkü ben de onu çok ama çok seviyorum dedi
içimdeki çocuk onu istiyor dedim
sustu
sonra aklına geldi cevap vermek
dedi ki
BEN DE O'NU ÇOK İSTİYORUM...
 
kanlı bebek eli
yorgun kız bakışı
ve
yüreğime değen yağmurlar adına
nerdeysen artık gel!
ne zaman geçiyor sensiz
ne de
bahar bekler yaşlı bedenimi
gel artık!
 
gücüm kalmadı sensiz hayata
direnemiyorum acılara
yokken zor geliyor herşey
gitmenlee hayatı rafa kaldırdım
birşeyden anlamaz hiçbirşey görmez oldum
yokluğunda rüzgarlarla konuştum
sesini seni benliğimi getirdiler bana
seni onda buldum bir daha
rüzgarda
eyy sevgili eyy hayalim sen misin beni üzen
yoksa benmiyim isteyen
yeter gel artık hayalinde yetmez oldu
vuslatı beklerken benim sonum geldi
sonum sen ol sevgili
gelde sona erdir bu hasreti..
feryat figan sesimizi kimse duymaz oldu
gel artık yar al kuratr beni bu
dipsiz kuyulardan
bekliyorum yar vuslata ermeyi seni...
 
ben sadece Hayal_12'nin şiirini okuduktan sonra aklımdan geçenleri yazdım Safaricim korkma birşey olduğu yok aynı benim ben  :)  ama şiirler öyle oluyor ki bazen insanı kendisinin bile bilmediği düşüncelere salıyor kendisini bulmayı sağlıyor ama sen korkma tamam ;)
 
adını
kalbimin en gizli bölmelerine sakladım
istesem de unutamam
hüznün elinden
çekerken sineye sensizliği
ölüyorum 'hayalim'
ölüyorum
 
adını
kalbimin en gizli bölmelerine sakladım
istesem de unutamam
hüznün elinden
çekerken sineye sensizliği

.
ölmekten korktum
sonra bir karanlık çöktü üzerime
tamam dedim gidiyorum
sensizlikte ben ölüyorum dedim
başımı kaldırdığımda gördüm ki
ölüm karanlığı değilmiş üzerimdeki
senin gölgenmiş sevdiğim
ölmüyorum
şimdi
hayalinle süslediğim geleceğin
gerçek olacağı günlere kucak açmış
seni bekliyorum
gölgenle yaşıyorum
gece olmadan
geç olmadan
gel sevgili
gölgenin bittiği yerde
seni bekliyorum



 
n_i_s_a' Alıntı:
"fıstık", "ayben" ve "hacer" mükemmelsiniz..sizde daha da fazla paylaşın bizimle şiirlerinizi..ben şiir yazma özürlü kardeşinize okuma anlamında mutluluk katmış olursunuz Allah'ın izniyle..selametle..
nisacım beğeniyor olman beni çok mutlu etti... ama şiir yazma konusunda 'ayben' ve 'hacer' in dediklerine katılıyorum... bence ne olduğu önemli değil mutlaka ama mutlaka bir şeyler yaz... yazdıkların seni hem rahatlatacak hemde ileride okuduğunda geçmiş günleri anımsatacak... gerçekten sonsuz keyifli bi iş...
selam, sevgi ve dua ile...
:)
 
yaa süper şiirler bunlar fıstığım benim süpeersin canım ya çok güzel  :'( aybencim sende öyle bak içindeki köşelere saklanmış şair yüreğin ortaya çıktı :) sevgiyle kalın...
 
Kardelen' Alıntı:
yaa süper şiirler bunlar fıstığım benim süpeersin canım ya çok güzel  :'( aybencim sende öyle bak içindeki köşelere saklanmış şair yüreğin ortaya çıktı :) sevgiyle kalın...

saol kardelencim haklısın ben bu sitenin üyesi olduğumdan beri daha bir güzel cümleler kurmaya yazmaya başladım sanki ve artık içimdekileri tutmamayı öğrendim burda aklıma estikçe yazıyorum işte sende sevgiyle kal Allah'a emanet :)
 
söylesene 'hayali' sevdiğim
ben yokken
'sen' hangi rüzgarlarda
eteklerini savurarak dans ettin
ve düşündün mü
bakışlarına mühürlü
şu yitik kalbim
sensiz ne eyler diye
bilmiyorum
belki hiç düşünmedin
belki de hep düşündün
ama ben bilmiyorum sevdiğim
sence artık bildirmek vakti gelmemiş midir
gönüllere taht kuracak
tarihin bağrına sevda diye yazılacak olan
sessiz ve 'hayali' aşkımızı??
 
sensiz geçen her günüm
aslında ne kadar zordur benim için
anla be sevdiğim
sevmediğimi düşünsende ben hep seninim,
hep senleyim
rüzgarıma kattığım,
hayaline daldığım duy sende beni artık
sevdamız hep yaşasın
yaşatalım artık..

Yavuz bilmiyorum ama içimden geldi yazdım inşallah beğenirsin umarım ben sana haksızlık etmemişimdir senin ki kadar iyi olmadı belki ama şiirini okuduktan sonra yazmak istedim neyse yüreğine sağlık :)  Allah'a emanet...
 
...

46 yaşındaydı Esra. Kocasından boşanalı iki yıl olmuştu. 24 yaşında adı Oğuz bir oğlu ve bir de 20 yaşında Gamze adında kızı vardı. Boşanırken kocasıyla anlaşmış; tüm birikimlerini ortak olarak paylaşmışlardı. Anlaşma gereği kız annesinin yanında kalacak, oğlan ise babasının yanında kalacaktı. Fakat her istedikleri zaman, biri diğerinin yanında kalabilir, sürekli görüşebilirlerdi. Oğuz üniversiteden yeni mezun olmuş, işinin başına geçmişti bile. Gamze ise henüz üniversiteye hazırlanıyordu. İstanbul Ümraniye bölgesinin hatırı sayılır bir dersanesine gidiyordu. Esra, oğlunu da kızını da çok seviyordu ama oğlunun babasını tercih etmesine çok içerlemişti. Konu açıldığında Oğuz, "Ben babamla kalırım" deyip kesmişti sözlerini. Esra ise annesine daha düşkündü. İkinci girişiydi ama bir türlü kapağı üniversiteye atamamıştı. Zaten Oğuz işe başladığından beri-makine mühendisi- annesine pek uğramıyordu, kardeşini de eskisi kadar arayıp sormuyordu. Herkes duruma alışmış bu iki yıl süresinde ve yeni ufuklara açılmıştı. Bu arada söz konusu ailenin muhafazakar bir aile yapısına sahip olduğunu da ekleyelim sözlerimize. Zira Esra'nın hikayesi bununla epeyce alakalı!

Esra, kocasından boşandığından beri çok yalnız kalmıştı. Ama yine de, "sevmediği ama katlandığı" kocasından kurtulduğuna sevinmişti. Üstelik malların tümü de eişt olarak pay edilmişti. Bu da sevindiriciydi. Ama dedik ya çok yalnız kalmıştı. Sabahları uyandığında karşısında bir çift göz görmemek onu deli ediyordu. Kocasını sevmiyordu ama evde onun varlığı güven veriyordu kendisine. Sonra "ihtiyaçlar" da vardı elbette; kadın ve erkeğin içinde saklı cinsi düşüncelerden doğan ihtiyaçlar! Şimdi kocası yoktu ve Esra, bu geçen iki yıl boyunca bu yalnızlığı öyle böyle atlatmıştı ama artık canına tak etmişti. Dayanamıyordu. "İytiyaçlar"ı vardı ve sevgi sözlerine ihtiyaç duyuyordu. Onu sevecek, saracak, koruyacak, ona iltifat edip şımartacak, güzelliğinden dem vuracak, sımsıkı sarıp saracak birini çok ister olmuştu son zamanlarda. Boşanmadan önce devamlı kıldığı namazları da son birkaç ayda bırakmış, eski fikir ve düşüncelerinden yavaş yavaş sıyrılıp, yalnızca "nefsani" duygularını tatmin etmek istiyordu.

Ne yapacağını düşünen Esra, çevresinin ve medyanın da etkisiyle, chat'e merak sardı. "Belki kendime uygun birini bulurum" düşüncesindeydi. İlk zamanlar pek kimseyle karşılaşmasa da sohbet odalaırnda, bazen taciz edilse de sözlerle, sonra buldu aradığını! Bu; 21 yaşında kendi semtine yakın bir yerden adı Atilla olan gençti. Evet arada 25 yaş farkı vardı ama Atilla sobetlerinde bunun sorun olmadığını tekrarlayıp duruyordu. Esra, ilk başta çekingen davransa da, eMeSeN'de konuştukça sevmişti Atilla'yı; evet sevmişti! Atilla, ona öyle övgüler düzüyordu ki yıllar yılı ne kocasından ne de başka bir yerde duymuştu. Atilla onun güzelliğinden konuştukça, onu sevdiğini, beğendiğini, arzuladığını söyledikçe, o kendinden geçiyor, onunla ilgili hayallere kapılıp gidiyordu. Yaşı artık Esra da önemsemiyordu. Sevgi ihtiyacı, sevilmek, iltifat edilmek ihtiyaçları karşılanıyordu; gerisi boştu nasılsa! Atilla'yı gittikçe daha çok arzulamaya başladı.

Geceler boyu süren konuşmalardan sonra Atilla görüşmek istediğini söyledi. Çok heyecanlandı Esra; öyle ki artık bir kocası varmış gibi heyacana kapılıyordu. "Evet" dedi Esra, "Pazar günü bana gel. Kızım babasında kalacak. seni bekliyorum sevgilim.." Artık sevgili olmuşlardı, aralarında konuşulmadık hiçbir şey kalmamıştı. Her şeyi konuşmuşlar, her konu hakkında yorumlarda bulunmuşlardı. İyi anlaşıyorlardı!

Nihayet pazar günü geldi. Esra, o gün erkeknden kalkmış eve çekin düzen vermişti bile. Çiçekleri odanın en güzel köşesine yerleştirmiş, "sevgilisi"ni en güzel nasıl memnun edeceğini düşünüyordu. Güzelce giyinip süslenmişti tabi. Kapı çaldı; gelen Atilla! Öpüştüler; çok hoşuna gitti Esra'nın bu hareket. Muhafazakar zamanlarında taktığı örtüsüyü de atmıştı artık. Her şey yolundaydı!

Oturup hal-hatır soruldu. Mutluluğunu gözlerinden okunuyordu Esra'nın. Görünüşe bakılırsa Atilla da çok mutluydu ama nedense internette olduğu kadar çekingen davranmıyor, istediği gibi hareket ediyor ve bunları yaparken Esra'nın da ona katılmasını istiyordu. Esra artık her şeyin olacağını anlamıştı. "Olsun. Çok seviyorum. hatta bana eğer istersen senle evlenirim bile dedi. evlenirim ben de onunla. Param çok evim arabam var. O da beni istiyor ya daha ne olsun" diye düşünüyordu. Sonra kaptırdılar kendilerini. İkisi de nefislerinin gereğini en iyi yapmaya çalışıyorlardı. Akıllarında hiçbir şey yoktu; cinsi istek ve tutkulardan başka...

(...)

Yorgun bir şekilde gözlerini açtı Esra. Yataktaydı, kendini çok yorgun hissediyordu. Ama yine de içinde tarif edilemez bir mutluluk vardı. Ama Atilla yatakta değildi. "Banyoda olmalı" diye düşündü Esra. Kalktı, günah ayininden kalma halini düzeltip, üstünü giyindi. Banyoya baktı; ses yok! Evin her tarafına baktı Atilla yoktu. Birden içine bir korku düştü. "Nereye gitti acaba?" diye hızlı hızlı sorular sormaya başladı kendi kendine.

Hızlıca yatak odasına koştu. Evet orda işte! Masanın üstünde bir kağıt var. Demek ki Atilla'cığı işi olduğu için çıkmış, ona da not bırakmıştı. Kağıdı aldı, salona geçip koltuğa yerleşti. Okumaya başladı. Okudukça heyecanlandı, korktu, üzüldü, pişman oldu, ağladı...

Şu cümleler beynine kazınmıştı adeta: "Bak Esra senle iyi başladık iyi bitirdik bence. Sanırım sen, benim sana aşık olduğumu ve senle evleneceğimi düşündün. Hepsi yalandı inan bana. Ben işimi gördüm gidiyorum. Hem sana mı kaldım ben? Senin gibi yaşlı ve çirkin biriyle evlenmektense, kendi yaşımda biriyle evlenirim daha iyi. Paran da pulun da senin olsun. Derdim seni yatağa atmaktı; onu da başardım sayende. Bence bu durumun suçlusu sensin. Benimle hemen hemen aynı yaşta kızın var ve sen utanmadım benimle olmaktan. Beni de unut. Artık Atilla diye biri yok. Eğer peşime takılırsan seni de kızını da mahvederim. Eski kocana da oğluna da her şeyi olduğu gibi açıklarım. Muhteşem anlar için teşekkürler... Atilla"

Ağlıyordu Esra. Gözyaşları sel olup akmıştı adeta. Sessiz sessiz değil, bağıra bağıra ağlıyordu adeta. Kalktı, pencereye yaklaştı. Yedinci katta bulunan evinin penceresini açtı. Dışarı şöyle bir süzdü, "Ben bu güzel havayı hakketmeyecek kadar pisliğe bulaştım" dedi, bağırarak. Pencereye tırmandı, vücudunu dışarı doğru taşıdı. Sonra bırakıverdi kendini sonsuz boşluğa.

Düşerken dilinden bir tek kelime duyuluyordu, çok yüreklerin yandığı denizler ötesinden: "Affet beni Allah'ım..."


NOT: Belki de "uygun olmayan" sözcüklerle bir durumu anlatmaya çalıştım. Okuyanlardan bunun için özür dilerim. Ama zamanımızda çokça yaşanan olaylardan birini başka nasıl anlatırım gerçekten bilemedim. Herkese sevgiler, saygılar...
 
Allah'ım sen bizi nefsimizin eline bırakma ve bizleri içinde bulunduğumuz gafletten uyandır..

Daha ne denir bilmem ki bu hikayenin üstüne..

Teşekkürler Yavuz..
 
Geri
Üst