BİRİ ''AŞK'' MI DEDİ?
Biri aşk mı dedi?
Tek bir umudum bile kalmamış aşka dair... Yaşamımı çekilmesi farz bir çileye dönüştürmüş... Aldatılmışlıklarla, hayal kırıklıklarıyla bezenmiş... Geldiğim noktanın sebebi olmuş, kıyametler koparmış ruhumda, fırtınalara, boranlar estirmiş yüreğimde... Hiçbir sevinç bırakmamış geriye, acı denizinde boğulmaya mahkum bırakmış... Adı kirletilmiş; gerekli, gereksiz her beraberliğin sıfatı olmuş... Ama öznesi olamamış, hiçbir gerçek sevginin... Gittiğinde, geriye yaralarının tamamlanması imkansız, çığlıklar içinde küçük bir fısıltı bırakmış bu cinnet... Artık anlamının dışında her yerde kullanılan, sevdadan kaynağını alan, çekip gittiğinde, kaynağını, sevdayı da kurutan... Sersefil hale düşüren, hayatın tüm gayelerini unutturup, talan içinde bırakan...
Ve o talan ki, yürekleri kavuran, o talan ki cinayetler işleten kalbin derinliklerinde, o talan ki yasakların beden bulduğu kimsesiz sevdalar, boş ve aç gönüller... Yaşamın bir derya gibi akıp gittiği, geçmişte kalan acıların yanında sürüklendiği, ama bir türlü 'geleceği' olmayan talan...
Yangın yeri, cinnet sahası... Yakışmayan dudaklarda kirletilen, hak etmeyen gönüllere yollanan, bir denizi bir bardağa sığdıramadığınızı anladığınız kıyamet... Adı sadece o üç kelimeye sığmayan, yürekte dağ gibi büyüyen, ama o yüreğe de sığmayıp dünyaya kanatlanan... Dünyada yer bulamadığında ise cehennemin kızgın ateşlerine mahkum edilen... O ''aşk'' ki, yangın yeri, o ''aşk''ki, mahşer günü, zindan ve tutsaklık... Her türlü işkenceyi mevcudiyetinde barındıran; ama hiçbirini söküp, atamadığınız talan... Tek bir acısı dahi söküp atılsa, onun yürekte getirdiği ferahlık, dünyalara bedel olacaktır... Ama öyle bütündür ki onun acıları, ya tamamen söküp atarsınız, ya da bir ömür tek tek ayıklarsınız; her ilmeğinde bir kahroluşla... Ve nedendir bilinmez, herkes ona sahip olmak ister... Asıl iş, aşk'ı bulmak değildir aslında... Keza aşk hep kalpte barınır... İş ki, o aşkı taşıyabilecek yürek yaşasın... Kimsenin aradığı ''aşk''değil, yüreğindeki varoluşa kucak açabilecek, dahası onu da kucaklamaya yetecek nefes esasında... Ve bu, sevdanın boyut kazanmış üç harfli tarifi, o yüreğe sahip oluncaya kadar her yere gidebilir... En gitmemesi gereken yerlere bile...
Ve çıktığında bu yüreklerden... ve asılı kalamadığında artık bulunduğu bedende... ve barınamadığında artık bu dünyada... Gidip gidebileceği tek yer, yangınların sonsuz boşluklarında kaybolduğu, renklerin artık hiçbirinin görülmediği, o ''cehennem'' olacaktır adresi,
Sevdanın boyut kazanmış üç harfli cinnetinin...
Şimdi söyleyin...
Biri ''aşk'' mı dedi?
~Serap~
22 Ekim 2009