Elif şafak'ın son kitabı "AŞK"

  • Konbuyu başlatan su perisi
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kitap Önerileri kategorisinde su perisi tarafından oluşturulan Elif şafak'ın son kitabı \"AŞK\" başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 37,236 kez görüntülenmiş, 79 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kitap Önerileri
Konu Başlığı Elif şafak'ın son kitabı \"AŞK\"
Konbuyu başlatan su perisi
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan rehnüma
S

Subutay

Elif ŞAFAK'ın köşe yazılarını takip ediyorum. Kendisine yöneltilen eleştirilere de katılmıyorum. Ancak bu kitabı alamıyorum renginden dolayı :) Mahallede rezil olmak var pembe pembe :)
 
S

Subutay

Ebru' Alıntı:
Dün kitapçıda gördüm şaşırdım hem pembe renklisi var hemde siyah,sanırım genel istek üzerine siyah kapaklısınıda çıkarmışlar,kitabın içeriğinden çok rengi gündeme geldi ama olsun reklamın iyisi kötüsü olmaz derler. Elif Şafağı tanıyan tanımayan rengi sayesinde kitabından haberdar oldu ::)
Siyah renklisine rastlamadım onu alabilirim :)
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Subutay' Alıntı:
Elif ŞAFAK'ın köşe yazılarını takip ediyorum. Kendisine yöneltilen eleştirilere de katılmıyorum. Ancak bu kitabı alamıyorum renginden dolayı :) Mahallede rezil olmak var pembe pembe :)
O,bu ne der diye hayatımızı zehir etmiyor muyuz:)
Mahalle sizin odanıza mı giriyor,yada siz mahalede mi okuyorsunuz da etkisinde kaldınız ::)
Siyah renk çıkalı çok oldu kesinlikle tavsiye ederim...
Bir önceki sayfaya eklediğim ve kitabın içeriginde bölümler halinde bulunan "40 kural" la öyle güzel bütünleştirmişki,sırf bunun için bile okunur...
Her ne kadar konuyu Ahmet ÜMİT' ten çaldı deselerde,ondan bir sene sonra çıkardı deselerde 40 kural sayesinde daha etkili  ve ismini duyurduğu kanısındayım..

Bab-ı esrar adlı kitabıda okumanızı tavsiye ederim.... ;)
 
S

Subutay

Su Perisi' Alıntı:
Subutay' Alıntı:
Elif ŞAFAK'ın köşe yazılarını takip ediyorum. Kendisine yöneltilen eleştirilere de katılmıyorum. Ancak bu kitabı alamıyorum renginden dolayı :) Mahallede rezil olmak var pembe pembe :)
O,bu ne der diye hayatımızı zehir etmiyor muyuz:)
Mahalle sizin odanıza mı giriyor,yada siz mahalede mi okuyorsunuz da etkisinde kaldınız ::)
Siyah renk çıkalı çok oldu kesinlikle tavsiye ederim...
Bir önceki sayfaya eklediğim ve kitabın içeriginde bölümler halinde bulunan "40 kural" la öyle güzel bütünleştirmişki,sırf bunun için bile okunur...
Her ne kadar konuyu Ahmet ÜMİT' ten çaldı deselerde,ondan bir sene sonra çıkardı deselerde 40 kural sayesinde daha etkili  ve ismini duyurduğu kanısındayım..

Bab-ı esrar adlı kitabıda okumanızı tavsiye ederim.... ;)
Tavsiyenizi değerlendireceğim. Teşekkür ederim. Yukarıda yazmış olduklarım latife idi sadece. O kitaba gelene kadar listemde daha çok kitap var okumam biraz geç olacak ama mutlaka okuyacağım.
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
AŞK..
Aşk..
Bu yaza damgasını vuran vsanırım ençok okunan bir romandı ..
Ne yazık ki ben hala okuyamadım ama pek bir kayıp olarak değerlendirmiyor okumamakta ısrarla direniyorum.
Güya aşkın gücü ve maneviyat ele alınmış..Mevlana da konuya alet edilmiş falan..
Ha bu arada aşkın sahte büyüsüne kapılıp gerçeklerden uzaklaşmanın anlamı yoktur!
Uzatmayayım neyse ..
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Okumadığınız bir kitap hakkında her zamn böyle ön yargılı mısınız? :)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Sadece bu çok konuşulan ve çok satan kitap hakkındaki düşüncelerimi belirttim ...
Kimbilir önyargılıyımdır ?
Çok özür dilerim  konu için teşekkür etmeyi unutmuşum : (
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Çok satıldı diye okunamsı gerekmez elbet...Kendi fikrimi beyan edersem,ön yargılı davranıp hareket ettiğim bir çok konuda yanıldığımdan dolayı dile getirmek istedim..

Kitabı okumasanız da,bir önceki sayfalara eklediğim 40 kural ı okumanızı tavsiye ederim...
Kitabın konulara bakış açısı o kurallar çerçevesinde geçmektetir..Belki kararınızı değiştirip,okumanıza sebeb olabilir...

Ben teşekkür ederim,okumasanızda fikirlerinizi beyan ettiğiniz için  ;)

İnş okurda bizimle yorumunuzu paylaşırsınız...Bir başlasanız zaten elinizden bırakamayacağınızın garantisini verebilirim :)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Önerileriniz için teşekkür ederim. gerekli gördüğüm kitapları zaten okuyorum.
Ama sizde takdir edersinizki her kitabı okuyabilmemiz pek olanaklı olmuyor...
Dostlukla
 
A

asukaki

Kullanıcı
23 Eki 2009
En iyi cevaplar
0
0
Trabzon
"Bundan uzun zaman önceydi. Bir roman düştü gönlüme. Yazmaya cesaret edemedim. Dilim lâl oldu, kalemimin ucu kör. Kırk fırın ekmek yemeye yolladım kendimi. Dünyayı dolaştım. İnsanlar tanıdım, hikâyeler topladım. Üzerinden çok bahar geçti. Fırınlarda ekmek kalmadı; ben hâlâ ham, hâlâ aşkta bir çocuk gibi toy..."

sadece burasını okumuştum kitapçıda nerden bilebilirdim ki bir anda içinde kaybolacağımı ;)
 
H

hırslı.28

Kullanıcı
16 Tem 2009
En iyi cevaplar
0
0
Kitabı okurken Bitmesni hiç istemeyip,aklımda kalmasını istedigim yerlerin sonra gözden geçirmek için çizdigimde,bir baktım nerde ise kitabın tamamını çizmişim 

Ayrıca kitabın içinde geçen "40 kural" ı çıkattırıp panoma yapıştırdım..Her  önünden geçerken bir kuralı mutlaka okuyup her okuyor,her okudugumda da  başka bir anlam kazanıyor içimde..


bende aynen öyle çok çok beğendim hep mevlana ve şemsin aralarındaki bağı merak etmiştim.
 
S

sinefun

Kullanıcı
24 Kas 2009
En iyi cevaplar
0
0
Adana
www.sinefun.com
kitap çok güzel daha okumaya başlayamadım ama başlangıçta bile iyi bir kitap olduğu belli oluyor. bu arada ben kitabın gri kapaklısını aldım. illa pembe almaya gerek yok  :D
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Siz yok musunuz :) Karizmanız çizilir aman Allah korusun pempe renkli kitapla görülürseniz  ;D
 
E

efruzbey

Kullanıcı
5 Ara 2009
En iyi cevaplar
0
0
pdrservisi.sitemynet.com
Okudum kitabı. Genel anlamda akıcı. Okumaktan sıkılmıyorsunuz. Yazar günümüz klişelerini kullanmış bazı yerlerde. Bu eleştirilmesi gereken bir nokta zannımca. Ayrıca her ne kadar kitabın bir kurgu olduğunu yazar ısrarla vurgulasa da herkes tarafından tanınan, bilinen şahsiyetleri roman kahramanı yapacaksanız olayların aslına sadık kalmak zorundasınız diye düşünüyorum. Aksi halde isim gerçek, olay kurgu olunca kafa karıştırıyor. Belkide kitabın başına;"bu kitapta sözü edilen kişi ve kurumların gerçekle ilgisi yoktur" demeleri gerekiyor. Mevlana hazretleri ile ilgili yada Şems-i Tebrizi ile ilgili yaşanmaası olası olmayan olayları yaşanmış gibi aktarır böylecede tarihi şahsiyetlerin akıllarda farklı şekillenmesine neden olursunuz ki bu bir milletin kültürüne yapılacak en büyük haksızlıktır diye düşünüyorum.
Fazla mı ayrıntıcıyım bilmiyorum ama değerlendirmem bu yönde. Şunuda belirtmekten geçemeyeceğim. Şems-i Tebrizi'nin ölümü ile Aziz Zahara'nın ölümü kitapta güzel denk getirilmiş. Kitabın en beğendiğim yanlarından biride buydu.
 
H

hırslı.28

Kullanıcı
16 Tem 2009
En iyi cevaplar
0
0
Şunuda belirtmekten geçemeyeceğim. Şems-i Tebrizi'nin ölümü ile Aziz Zahara'nın ölümü kitapta güzel denk getirilmiş. Kitabın en beğendiğim yanlarından biride buydu

hmm bakış açınız güzel bende yeni farkettim.
 
V

vega

Kullanıcı
24 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Diyarbakır
Ayrıca her ne kadar kitabın bir kurgu olduğunu yazar ısrarla vurgulasa da herkes tarafından tanınan, bilinen şahsiyetleri roman kahramanı yapacaksanız olayların aslına sadık kalmak zorundasınız diye düşünüyorum. Aksi halde isim gerçek, olay kurgu olunca kafa karıştırıyor. Belkide kitabın başına;"bu kitapta sözü edilen kişi ve kurumların gerçekle ilgisi yoktur" demeleri gerekiyor. Mevlana hazretleri ile ilgili yada Şems-i Tebrizi ile ilgili yaşanmaası olası olmayan olayları yaşanmış gibi aktarır böylecede tarihi şahsiyetlerin akıllarda farklı şekillenmesine neden olursunuz ki bu bir milletin kültürüne yapılacak en büyük haksızlıktır diye düşünüyorum.
    Kesinlikle katılıyorum , ancak roman gerçekten çok etkileyiciydi özellikle duygu yoğunlukları yaşadığım bir anımda okudum ve inanılmaz etiklendim ... paylaşım için teşekkürler
 
A

ASLIHAN1

Kullanıcı
29 Ocak 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
efruzbey' Alıntı:
Okudum kitabı. Genel anlamda akıcı. Okumaktan sıkılmıyorsunuz. Yazar günümüz klişelerini kullanmış bazı yerlerde. Bu eleştirilmesi gereken bir nokta zannımca. Ayrıca her ne kadar kitabın bir kurgu olduğunu yazar ısrarla vurgulasa da herkes tarafından tanınan, bilinen şahsiyetleri roman kahramanı yapacaksanız olayların aslına sadık kalmak zorundasınız diye düşünüyorum. Aksi halde isim gerçek, olay kurgu olunca kafa karıştırıyor. Belkide kitabın başına;"bu kitapta sözü edilen kişi ve kurumların gerçekle ilgisi yoktur" demeleri gerekiyor. Mevlana hazretleri ile ilgili yada Şems-i Tebrizi ile ilgili yaşanmaası olası olmayan olayları yaşanmış gibi aktarır böylecede tarihi şahsiyetlerin akıllarda farklı şekillenmesine neden olursunuz ki bu bir milletin kültürüne yapılacak en büyük haksızlıktır diye düşünüyorum.
Fazla mı ayrıntıcıyım bilmiyorum ama değerlendirmem bu yönde. Şunuda belirtmekten geçemeyeceğim. Şems-i Tebrizi'nin ölümü ile Aziz Zahara'nın ölümü kitapta güzel denk getirilmiş. Kitabın en beğendiğim yanlarından biride buydu.
:alkis

kesinlikle aynı fikirdeyim....  ;)
kitap hakkında eleştiri yaparken tam da anlatmaya çalıştığım şey buydu.
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Güzel bir yorum olmuş ve uygun yerin burası oldugunu düşündüm sevgilerimle:)

Aşk Şeriatı
İşte o kitap: Adı Aşk. Yazar Elif Şafak’ın son kitabı. Kapış kapış “Aşk”. Pembe pembe “Aşk”. Liste başı “Aşk”. Her yerde, her dilde, her elde bu günlerde “Aşk”.

Elbette Elif Şafak’ı tartışacak değiliz. Böyle iddialı bir başlıkla, böyle iddialı bir kapak renginden alabileceklerini gözünde büyütüp de, “pembe”den ve “aşk”dan olmadık beklentiler geliştirmiş “aç” okur takımının “isterük- istemezük” naralarıyla başa çıkabilecek usta yazarlardan biri o.

Derinliği olan, iyi kurgulayan, kurguladığını iyi anlatan… Kelimeleri hizaya sokan, kelimeleri paslaştıran, kelimelere çokça gol attıran bir yazar.

Aslında okuma özürlüyüm. Bir başka yazıda bu yönümü iyice eleştirmek, bir başkasına bırakmadan“kitap”sızlığımla kendim dalga geçmek üzere şimdilik kısacık ve “utanarak” söylüyorum ki pek okumuyorum ben. Hatta neredeyse hiç.

“Nasıl yazabiliyorsun okumadan” demişti bir arkadaşım, bunun cevabı sonra. “Neden okumuyorsun” demişti bir de. Bunun cevabıysa, sabırsızlığım. Bir kitabın başına bakar, sonra en sonuna bakar, sonra da bu ikisini ilişkilendirebilmek adına ortadan birkaç yer okurum, o kadar.

“Buna hızlı okuma tekniği diyorlar” diyemem, dememeliyim zaten. “Böyle de okunuyor, onlar abartıyorlar” diyemem, dememeliyim zaten.  “Ben sabırsızım ama onlar da amma yavaşlar” diyemem, dememeliyim zaten. 

Denemeliyim. Çabuk sıkılmadan, ben de her cümleyi tek tek okumalı, gerekirse ikilemeliyim. Ona verilen emeği devamlı hesap etmeliyim. Atladığım her satırın “nimet” misali arkamdan ağladığını düşünmeliyim. Düşünmeliyim.

Bu anlamda ayrıca önemlidir Elif Şafak benim için. Okurken çektiğim konsantrasyon eksikliğimin ve çabuk dağılan ilgimin toparlayıcı meleğidir. Önceki yazdığı gazetede yada şimdikinde fark etmez; dönemler itibarıyla dahil olduğu grubun çizgisi de beni enterese etmez yine okurum. Okur kamplaştırmayan bu yönüyle de (bence) ideolojiler ötesidir.

Ve her ne kadar (bir zaman) “Strasbourg doğumlu” diye başlayıp en az yedi dünya şehrinin adıyla tamamlanan zengin biyografisinin, insanı imkanlarıyla döven torpilli bir yanı olduğunu düşündüysem de;

Sonradan birkaç söyleşisinde şahit olduğum üzere kendisine haksızlık ettiğimi düşündüren en iyi yanı da hanımefendiliği, derinliği ve sadeliğidir.

Ellerine sağlık diyorum ve geçiyorum “Aşk” a…

***

Ah şimdi ben şimdi nasıl anlatsam “Aşk”ı,

Ve sekiz yüz kelimeyi de geçmeden nasıl kritik etsem o güzel kitabı. Ah nasıl? Bir de aksi gibi, editörüme de söz verdim mi telefonda. Gülmekten konuşabildik mi bilmem ama, ‘“söz, daha kısa yazarım” dedim mi, dedim’ sonuçta.

Bir kere “aşk ne ki”, biz biliyor muyuz hiç? Öyle ya, az buçuk bilmek lazım okuyacağın şeyi. “Masa” olsa kitabın adı mesela, okumadan önce gözünde canlandırabilmelisin masayı. Şaşsa yanılsa “Kedi” dense kitaba, “ha evet, şu dört ayaklı hayvan ve dört ayağının üzerine düşer genellikle” diyebilmelisin. Haksız mıyım?

Aşk bize göre ne cidden, bana göre ne aşk? Elmayı iyi bilen ama elmanın kimyasal bileşimi sorulduğunda dona kalan biri gibi dursam da şimdi, elmanın kimyasal bileşimini bilmekten kolay olmalı “aşk”ı bilmek ve ben biraz düşünmeliyim.

İyi anlamda “motivasyon” olmalı. Kilometrelerce ötedeki birinin seni çok sevdiğini bilmek, yada kilometrelerce ötedeki birini çok sevmek. Sevmek ve sevilmek ihtiyacını gideriyor olmalı öncelikle.

Sonra, yüzlercesinin boşlukta ve arayışta olduğu bir çölde su bulup herkesten gizlemek gibi biraz. Hem herkesin su aradığını bilmek, hem onların da su bulmasını dilemek, hem de bulduğun suyu herkesten gizlemek- kimseye vermemek babında kimyasında “bencillik” olmalı biraz.

Sonra “aidiyet” ihtiyacını gideriyor olsa gerek. Sonra yüceltilme ihtiyacını… Keşfedilme ihtiyacını… Hatırlanma- merak edilme- aranıp sorulma ihtiyacını gideriyor olsa gerek. Edilgen bunca fiille kurulmuş bir dolu cümleden çıkacağı üzere, umursayan birinin hayatına burnunu sokmasından gururlanma ihtiyacını gideriyor olsa gerek.

Sonra, başka kadınları/ adamları hiç göremeyeceğin kadar güçlü bir odaklanışla bağlandığın adamda/ kadında karar kılma yanıyla bir limana demirlenme olsa gerek. Yani başka olasılıkları değerlendirmediğin bir noktada; elindekine razı olma, sebat etme, bir nevi kadere  iman demektir.

*****

Ama kötü yanından “Aşk”sa; 

Daha iyiyi göremediğin zaman bazen “seçmeli körlük” olsa gerek. Onsuz kalakalıyorsan bu aşktan çok “bireysel özürlülük” olsa gerek. Bazen de gösterişe kaçar ulu orta çirkin yaşarsan, biraz gösteriş az da “görgüsüzlük” olsa gerek.

Bazen, aşığını en az yüz kere affedip sırtında taşıdığında “aşk”ı hep bir taraf , adı  biraz adaletsizlik olsa gerek. Hele de karşıdaki aynı bonkörlükle hoş görmez, daha ilk açıkta kanamalı bırakırsa savaş meydanında o vakit adaletsizlik ikiyle çarpılsa gerek.

Kötü tarafı kötüdür. Terazisi hiç eşitlenmez. Hak geçer durmadan bir tarafa. Kimi der; “kul hakkıdır bu dünyada ödenir bazen”, kimi der; “defteri kebir açılınca bir başka alemde muhtemelen”. Kim bilir “nerede”. Ama bilirim bir hesap var ve bir aşk hukuku var bir yerlerde.

Adına “Aşk Şeriatı” demiş Elif Şafak. Şeriat dediysem, tasavvuf araştırmış. Hatta anladım ki araştırmakla kalmamış, bir yerinden tasavvufun güzelliğine de bulaşmış. Kimin mertebesini kim bile, belki de epey yol almış da “Aşk”ı öyle yazmış.

İki ayrı aşk var kitapta. Biri asıl hikaye, diğeri alt hikaye durumundaki tanrısal aşk yada ilahi aşk. Aslında bu da muamma. Yani belki “tali” sandığınız asıl hikaye, asıl hikaye sandığınız da bu durumda bir “çerçeve”.

Yani belli değil, iki “matruşka” bebeğinden hangisi dışta, hangisi içte.

Ama bildiğim; ustalıklı bir anlatımla ne tanrısal aşkın yüceliğinde ezmiş insani aşkı yazar; ne de insani aşkı bedensel tutkunun basitliğiyle karıştırıp da, ilahi aşkın altında ezik bırakmış.

Başta “usta” dedim ya öyle işte, hanımefendi tadını tuzunu iyi ayarlamış.

Şimdilik buraya kadar. “Anlattı, anlattı kitaptan hiç bahsetmedi” diyenlere gelince; hani başta söyledim ya editörüne söz vermiş geveze,

Kitabın içine bir sonraki yazıda dalacakmış:)

Sevgilerimle,

Hatice Olgun
 
B

blt.cemile

Kullanıcı
11 Ara 2008
En iyi cevaplar
0
0
Kitabı dün gece bitirdim.Çok sevdim
Sonun da çok hüzünlendim:(
 
R

rehnüma

Kullanıcı
14 Tem 2010
En iyi cevaplar
0
0
konya
"aşk" postmodern tarzda yazılmış bir roman...
elif şafak güzel şeyler yapmaya çalışıyor ama bunu sanat eseri olan romanla yapmaya çalışıp başarılı olamaması dikkatimi çekiyor. farklı bir yol denese hem bizi hem kendini yormaz.

 
Üst