BEYNİN DAVETSİZ MİSAFİRİ:TAKINTI!!!!!!

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan SUNFLOWERS
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
bu yazıyı okuduktan sonra benim bayağı bi takıntım varmış....
vay halime :-\
üzüldüm şimdi kendime...
 
Takıntım geldi, yenmem lazım Kimi günde 25 kez ellerini yıkar, kimi evden her çıkışında 7 kez geri dönüp kapıyı kilitleyip kilitlemediğine bakar, kimi de evindeki koltukların simetrisinin ikide bir bozulmasından rahatsız olur. Bu anormal davranışlar ciddiye alınacak kadar önemli bir rahatsızlık.Çünkü takıntılar insan hayatını çekilmez bir hale getirebilir. Az ya da çok hemen hepimiz kafamıza birçok şeyi takar, sorun eder, saatlerce, hatta günlerce o konuyu düşünürüz. Sonra da “Hiçbir şey kafaya takmaya gelmez” der ve geçer gideriz. Peki ya geçip gidemeyenler…

Bilimsel araştırmalar obsesif kompülsif bozukluk denilen “takıntı” hastalığının beyindeki serotonin bozukluklarından kaynaklandığını ortaya çıkardı. Özellikle de çocuklukta beyne yazılmış yanlış senaryolar ileriki yaşamda takıntı haline gelebiliyor. Beynin bu davetsiz misafirleri olan takıntıda insanın aklına bir düşünce, bir hayal gelir, oturur ve bir türlü oradan kalkmaz. Kafa bozuk plak gibi takılır kalır aynı yerde. “Takıntılar” kitabının yazarı Uzman Doktor Oğuz Tan’a göre, takıntı, depresyon gibi üzüntü ya da sıkıntı sonucu ortaya çıkabilecek bir hastalık değil. İnsanlar takıntılarının mantıksız olduğunun farkındalar; ama bir türlü kafalarından atamıyorlar. Hatta bazı takıntılar ters tepebiliyor. Sürekli elini yıkayan kişi temizlenmediğini düşünüyor ve hiç yıkamıyor ya da namazı yanlış kıldığını zanneden kişi namazı bırakabiliyor. Bazıları da ‘Kapıyı kilitledim mi?’ sorusunu düşünüp durmak yerine evinden hiç dışarı çıkamıyor.

Tikler, takıntıya akraba bir hastalık ve tamamen çocukluk çağında başlıyor. Tikler kaslardaki irade dışı hareketlerdir. Hareket ve ses tikleri olmak üzere ikiye ayrılır. Etrafımızdaki her 8 çocuktan birinde tik bulunuyor… Erkek çocuklarda kızlara oranla üç kat daha fazla tik görülür. Tikli çocuklar göz kırparlar, burun kıvırırlar, dudaklarını oynatırlar, kaşlarını kaldırırlar, yüz buruştururlar hatta aniden kafa atarlar. Omuz silkme, parmaklarla oynama, ayakları da gayri ihtiyari sallayabilirler. Bunların yanında sürekli burun çeken, sürekli öksüren, boğaz temizleyen, ıslık çalan ve kuş sesi çıkaran çocuklar da bu gruba girer. Ergenlik sonunda tiklerin büyük kısmı geçebilir; ancak bu çocukların yarıya yakını bu kez takıntı hastası olur.

Kleptomani olarak bilinen bu kişiler çalma dürtüsüne engel olamazlar. Soygun planı yapmaz. Kişi çalar; ama maddi değeri olduğu için ya da intikam almak için çalmaz. Hatta bazı çaldıklarını sonradan götürüp yerine koyar. Nitekim çoğu sonunda utanç, suçluluk ve vicdan azabı duyar.

Tan’a göre takıntının iki tür tedavisi var. İlaç ve psikoterapi tedavisi. Her iki yöntemi ayrı olarak deneyen hastaların yarıya yakınında belirgin bir düzelme görülüyor. Ancak her iki yöntemi birlikte uygulayan kişi yüzde doksan takıntısından kurtulabilir. Tedavisi yıllarca sürebilir ve çeşitli vesilelerle tekrar nüksedebilir. Psikoterapide bir takıntı hastasına söylenen tek şey “Sürekli takıntının üzerine git” uyarısıdır. Mesela yünlü bir beze dokunamayan bir kişinin bu takıntısından kaçmak yerine yavaş yavaş dokunmaya alışması gerekir.


--------------------------------------------------------------------------------
En sık görülen takıntı çeşitleriTemizlik takıntıları: Pislik, mikrop, idrar gibi maddelerin bulaşmasından korkma.
Şüphe takıntıları: Kapıyı kapattığından, fişi çektiğinden, namazı doğru kıldığından vs. emin olamama.
Hastalık takıntıları: Ölümcül hastalıklara yakalandığı hissinden kurtulamama.
Düzen ve simetri takıntıları: Eşyaların düzenli ve simetrik olmamasından aşırı rahatsızlık duyma. Eğrileri düzeltme, çizgileri eşitleme vs.
Saldırganlık takıntıları: “Çocuğumu camdan atar mıyım? Kadınlara saldırır mıyım?” gibi çevredekilere zarar vermekten korkma.
Cinsel takıntılar: Olmadık zamanlarda akla erotik görüntülerin gelmesi.
Dinî takıntılar: Allah’a küfretme, ‘Allah var mı, yok mu?’ sorusundan kurtulamama.
Metafizik takıntılar: ‘Ben ben miyim? Ruh nerede? İnsanlar hayal mi gerçek mi?’ gibi sorulardan kurtulamama.
Büyüsel takıntılar: Tehlikeden kaçınmak için tahtaya vurmak, kurşun döktürmek gibi.
Biriktirme takıntıları: Hiçbir eski eşyayı atamama, dışarıda ne bulursa değerli sayma ve eve alıp getirme. Bu kişilerin evleri adeta birer çöp ev olur.

Takıntıya akraba hastalıklar
Tikler, çirkinlik takıntısı, hastalık hastalığı, kıl koparma hastalığı, zayıflama hastalığı, kumarbazlık, hırsızlık hastalığı, kundakçılık hastalığı, alışveriş hastalığı, seks bağımlılığı.

DİLEK CİHAN
 
Düzen ve simetri takıntıları: Eşyaların düzenli ve simetrik olmamasından aşırı rahatsızlık duyma. Eğrileri düzeltme, çizgileri eşitleme vs.

İnsanların evlerinde tablo, çerçeve düzeltmek kadar çirkin bişey yok sanırım ama ne yapayım ki bende var bu takıntı.
Burada yer almayan farklı takıntılarımda var ne yazık ki.:(
Kendi kendimle konuşurum; "Şu çöpü şimdi inip atmazsam başıma şu şu gelsin... çok özlediğim biri beni aramasın... vs vs" tarzı olumsuz şeyler söylerim kendime.
Bazen işlerin yarım kalmaması açısından yararını görürüm ama o kadar abarttığım durumlar var ki, kendi kendimi baskı alıyorum farkındayım.
 
simetri...
temizlik...(ciddi bir takınıtı halinde)
pire için yorgan yakabilirim.. yere bir damla birşey dökülsün bütün evi temizlerim :)
ve bundan zevk alırım... :)
evden çıkarken terliklerimi mutlaka yerine koyarım aldığım haber ne haberi olursa olsun o terlikleri yerine koymadan çıkamıyorum....
 
crnkcclr' Alıntı:
simetri...
temizlik...(ciddi bir takınıtı halinde)
pire için yorgan yakabilirim.. yere bir damla birşey dökülsün bütün evi temizlerim :)
ve bundan zevk alırım... :)
evden çıkarken terliklerimi mutlaka yerine koyarım aldığım haber ne haberi olursa olsun o terlikleri yerine koymadan çıkamıyorum....

:):):)
Bu takıntı değil saplantı olmuştu bende ve sıkı dur Cerencim;
Bu nedenle tedavi gördüm!
 
gerçekten mi.. az kaldı o zaman benimde tedavi görmeme.. :)
arkadaşlarım bir daha ki doğum günümde bir oda dolusu temizlik malzemesi alacaklarmış bana...
onları bile makinaya atasım geliyor... ahahahaaha... :D :D
 
:D :D :D
Panik atak rahatsızlığından söz etmiştim, ve uzun süreli bir tedavi gördüğümden. O tedavi süreci içinde bu takıntım iyileştirildi işte Cerencim.:)
Şimdi çocuklarım gülüyorlar bana.:)
 
Zynep' Alıntı:
DileklerPerisi' Alıntı:
Her insanın vardır elbet böyle bazı takıntıları.
Yok mu? :-\
Benim var mesela. :(

crnkcclr' Alıntı:
benim.... de var...
birkaç tane ...

Neler mesela? :)

İlk başta temizlik geliyor galiba.
Ellerimi sürekli yıkarım.Heleki otobüsten inmişsem o ellerimi yıkamadan asla hiç bir yerime dokunmam.
Baskasının evinde havlu kullanamam.
Peçetelikteki en üstte duran peçeteyi kullanmam. :-\

Kapıyı kilitlediğimden emin olmak için bir kaç defa kontrol ederim.
Evden çıktıktan sonra da acaba balkon kapısı kilitli miydi?
Gaz kapalı mıydı vs. vs...

Hım simetriyi unutmamak lazım.

Veee daha bir çok şey.

Bazen çok sinir oluyorum kendime.
 
bende takıntım yok diyordum bilmiyorum bu takıntıdan sayılırmı sakız çiğnenmesine sinir oluyorum hatta boğasım geliyor yanımda çiğnendimi
birde parfüm alma takıntım var güzel bir koku buldummu mutlaka alacam almadan rahat edemiyorum işin kötü tarafı evde onca parfüm birikti ben kullanmayada kıyamıyorum
 
Ayşe arkadaşım teşekkür ediyorum sana..Benimle derimi paylaşan bir arkadaş gibi sohbet edercesine... Benim de bir-iki takıntım var ve çok zorlanıyorum açıkçası..Allaha kendi içimden küfür ediyorum ve aynı zamanda engellemeye çalışıyorum yani obsesif kompülsif bir durum..Bir de ailemden birilerinin öleceğini düşünürüm hep bunu düşünmekten kendimi alamıyorum bazen. Kendi halime çok üzülüyorum :'(
 
HER İNSANDA OLDUĞU GİBİ BENİMDE TAKINTILARIM MALESEF Kİ VAR...ANCAK BUNLARIN ÜSTESİNDEN NASIL GELİNECEK ..BUNLARLA İLGİLİ BİLGİSİ OLAN VARSA VE PAYLAŞINILIRSA ÇOK SEVİNİRİM... :(
 
Takıntılar çok ileri boyuttaysa ilaç tedavisi uygulanıyor.
ÇOk ileri olmayan durumlarda çoğunlukla kişi ilaç tedavisi görmeden hayatına devam edebiliyor.
Benim sevdiğim yöntem ise "Düşünceleri yazmak.
Oldukça etkili bir yöntem.
Kişi kendi takıntılarıyla kağıt üzerinde baş başa kalınca ne kadar gülünç olduklarını anlıyor. :)
Bunun tıpta geliştirilmiş haline "Bilişsel Terapi" diyorlar
 
longcoming' Alıntı:
Takıntılar çok ileri boyuttaysa ilaç tedavisi uygulanıyor.
ÇOk ileri olmayan durumlarda çoğunlukla kişi ilaç tedavisi görmeden hayatına devam edebiliyor.
Benim sevdiğim yöntem ise "Düşünceleri yazmak.
Oldukça etkili bir yöntem.
Kişi kendi takıntılarıyla kağıt üzerinde baş başa kalınca ne kadar gülünç olduklarını anlıyor. :)
Bunun tıpta geliştirilmiş haline "Bilişsel Terapi" diyorlar

Harika bir öneri ama takıntılar konusunda ne kadar yararı olabilir ki?
 
Temel sorun kişinin takıntısıyla yüzleşememesi olduğuna göre kişinin takıntısyla yüzleşmesini sağlar. İnsan bazı şeyleri kendine bile rahatlıkla itiraf edemez.Bu takıntıları kağıt üzerinde avlamak oldukça etkili bir yöntemdir.
Mesela:Günde elli kez elini yıkayan birinin kafasında muhtemelen şöyle bir düşünce vardır:
Şİmdi elimi yıkamazsam öleceğim.
Bu düşünceyi kağıt üzerinde somutlaştırınca ne kadar anlamsız olduğunun kişi farkına varır.Ve takıntısına gülüp geçmeye başlar ki bu da iyileşme yoluna girdiğinin ilk belirtileridir.
 
Bu açıklama her takıntı için geçerli olabilir mi?
Örneğin simetri konusu?
Bunu yenebilmek için kağıda ne yazmalıyım? Ne önerebilirsiniz?
 
Simetri konusunda nasıl bir takıntın var?
Mesala şunun gibi olabilir mi?
Herşey olabildiğica simetrik olmalıdır
 
Geri
Üst