S
SUNFLOWERS
Beynin davetsiz misafiri: Takıntı
İnsan zihninin düşman başına özelliklerinden biridir 'takıntı.' Aklımıza bir düşünce veya hayal gelir, oturur, bir türlü kalkmaz oradan. Ne yaparsak yapalım, oradadır o düşünce veya hayal. Kafa bozuk plak gibi takılır kalır aynı yerde.
Frenkler takıntıya OBSESYON derler. 'Saplantı' kelimesiyle de Türkçe'ye çevrilebilir. Net bir tarif yaparsak, obsesyon veya saplantı veya takıntı:
İstenmeden gelen,
Sıkıntı verici,
Tekrarlayıcı ve sürekli
düşünce, dürtü veya hayallerdir.
Yukarıda takıntı hastalarına örnekler verdik. Kimine kirlendiği hissi gelir, mutlaka gidip temizlenmek ihtiyacı duyar. Kiminin kafasına, çocuğuna zarar vereceği endişesi saplanır. Kimi günah şeyler düşünme veya günah sözler söyleme arzusunu aklından çıkaramaz. Örnekler çoğaltılabilir. Dikkat ederseniz bu düşünce, dürtü ve hayaller daima istenmeden gelir, sıkıntı vericidir, tekrarlayıcıdır.
Kişinin takıntısı doğrultusunda yaptığı ve kendini alıkoyamadığı eylemlere ise KOMPÜLSİYON deriz. Kompülsiyon, 'zorlantı' kelimesiyle Türkçeleştirilirse de, anadili Türkçe olan insanlara bu zorlantı kelimesi de herhalde pek mana ifade etmez. Yine de daha iyisi türetilene kadar kompülsiyon veya zorlantı kelimelerinden birini kullanmak dışında çaremiz yok.
O halde, mesela insanın aklına kirlendiği düşüncesinin gelmesi takıntı, gidip ellerini yıkaması kompülsiyondur. Allah'a küfür etme arzusuna mani olamamak takıntı, tövbe etmek kompülsiyondur. Çocuğunu kaldırıp camdan atacağını düşünmek takıntı, cam kenarlarından uzak durmak kompülsiyondur.
Özetle kompülsiyon (zorlantı) öyle davranışlardır (veya dua etmek vs. türünden zihinsel eylemlerdir) ki:
Takıntıya cevap olarak gerçekleştirilir,
Kişi bu davranışları yapmaktan KENDİSİNİ ALIKOYAMAZ,
TEKRARLAYICIDIR (mesela defalarca el yıkanır, sürekli zemin veya priz kontrol edilir, yedi veya yedinin katları kadar estağfurullah denir)
Genellikle katı biçimde, hatta MERASİM katılığıyla uygulanır (mesela belli şekilde belli sayıda el yıkanır, belli sayıda tövbe edilir, priz kontrol edilerek deftere tarih ve saat düşülerek not alınır).
Yukarıdaki örneklere baktığınızda gayet iyi biliyorum ki pek çoğunuz 'Aa, bende de bu takıntı var,' dediniz. Evet, insanların büyük bölümünde irili ufaklı pek çok takıntı vardır. Ama bir kişinin 'takıntı hastası' olduğunu söyleyebilmek için, takıntıların rahatsız edici boyutta olması gereklidir. Hepimizin çevresinde her şeyden pek çabuk iğrenen, sık el yıkayan bir anne, ağabey, komşu, arkadaş mutlaka bulunur. Bu kişilerin hepsi hasta mıdır? Elbette değildir. Ama verdiğim örneklerde görüldüğü gibi takıntı kişiye acı veriyorsa veya işine, gücüne, okul başarısına, insan ilişkilerine zarar veriyorsa o zaman ortada 'takıntı hastalığı' var demektir. Bilim dilinde takıntı hastalığına OBSESİF KOMPÜLSİF BOZUKLUK denir.
İnsan zihninin düşman başına özelliklerinden biridir 'takıntı.' Aklımıza bir düşünce veya hayal gelir, oturur, bir türlü kalkmaz oradan. Ne yaparsak yapalım, oradadır o düşünce veya hayal. Kafa bozuk plak gibi takılır kalır aynı yerde.
Frenkler takıntıya OBSESYON derler. 'Saplantı' kelimesiyle de Türkçe'ye çevrilebilir. Net bir tarif yaparsak, obsesyon veya saplantı veya takıntı:
İstenmeden gelen,
Sıkıntı verici,
Tekrarlayıcı ve sürekli
düşünce, dürtü veya hayallerdir.
Yukarıda takıntı hastalarına örnekler verdik. Kimine kirlendiği hissi gelir, mutlaka gidip temizlenmek ihtiyacı duyar. Kiminin kafasına, çocuğuna zarar vereceği endişesi saplanır. Kimi günah şeyler düşünme veya günah sözler söyleme arzusunu aklından çıkaramaz. Örnekler çoğaltılabilir. Dikkat ederseniz bu düşünce, dürtü ve hayaller daima istenmeden gelir, sıkıntı vericidir, tekrarlayıcıdır.
Kişinin takıntısı doğrultusunda yaptığı ve kendini alıkoyamadığı eylemlere ise KOMPÜLSİYON deriz. Kompülsiyon, 'zorlantı' kelimesiyle Türkçeleştirilirse de, anadili Türkçe olan insanlara bu zorlantı kelimesi de herhalde pek mana ifade etmez. Yine de daha iyisi türetilene kadar kompülsiyon veya zorlantı kelimelerinden birini kullanmak dışında çaremiz yok.
O halde, mesela insanın aklına kirlendiği düşüncesinin gelmesi takıntı, gidip ellerini yıkaması kompülsiyondur. Allah'a küfür etme arzusuna mani olamamak takıntı, tövbe etmek kompülsiyondur. Çocuğunu kaldırıp camdan atacağını düşünmek takıntı, cam kenarlarından uzak durmak kompülsiyondur.
Özetle kompülsiyon (zorlantı) öyle davranışlardır (veya dua etmek vs. türünden zihinsel eylemlerdir) ki:
Takıntıya cevap olarak gerçekleştirilir,
Kişi bu davranışları yapmaktan KENDİSİNİ ALIKOYAMAZ,
TEKRARLAYICIDIR (mesela defalarca el yıkanır, sürekli zemin veya priz kontrol edilir, yedi veya yedinin katları kadar estağfurullah denir)
Genellikle katı biçimde, hatta MERASİM katılığıyla uygulanır (mesela belli şekilde belli sayıda el yıkanır, belli sayıda tövbe edilir, priz kontrol edilerek deftere tarih ve saat düşülerek not alınır).
Yukarıdaki örneklere baktığınızda gayet iyi biliyorum ki pek çoğunuz 'Aa, bende de bu takıntı var,' dediniz. Evet, insanların büyük bölümünde irili ufaklı pek çok takıntı vardır. Ama bir kişinin 'takıntı hastası' olduğunu söyleyebilmek için, takıntıların rahatsız edici boyutta olması gereklidir. Hepimizin çevresinde her şeyden pek çabuk iğrenen, sık el yıkayan bir anne, ağabey, komşu, arkadaş mutlaka bulunur. Bu kişilerin hepsi hasta mıdır? Elbette değildir. Ama verdiğim örneklerde görüldüğü gibi takıntı kişiye acı veriyorsa veya işine, gücüne, okul başarısına, insan ilişkilerine zarar veriyorsa o zaman ortada 'takıntı hastalığı' var demektir. Bilim dilinde takıntı hastalığına OBSESİF KOMPÜLSİF BOZUKLUK denir.