AL SANA MUSTAFA!!!

  • Konbuyu başlatan su perisi
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde su perisi tarafından oluşturulan AL SANA MUSTAFA!!! başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 7,678 kez görüntülenmiş, 31 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı AL SANA MUSTAFA!!!
Konbuyu başlatan su perisi
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan korsanhayat
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Alıntı yaptığım konumu tekzip ediyor ve silerek Can DÜNDAR' dan özür diliyorum..Ve nedenini sonuna açıklıyorum...
 
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
İzledim.
Tekrar okuyunca bir daha irdeledim.

Mustafa filminin başından sonuna kadar yanlı olduğunu düşünenlerdenim. Bizler "dahi insanları" eleştirmeyi beceremiyoruz. Çünkü çok fazla dahimiz olmadı. Batıda böyle değil. Mustafa'nın ne yönleri var ki "yer yönüyle başlı başına film!" olsun. Bu zamanda bu şekilde bir Mustafa çekilirse, bunun arkasında Can Dündar bile olsa başka bir şey ararım.

Teşekkürler.
 
S

Sarhoş Tosbağ

Kullanıcı
6 Kas 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Webkartalları'ndan sayın Burak Ozan'ın herkesin okuması gereken bir yazısı..
Ondan izin almadan buraya taşıyorum..
Ama eminimki bunu hoşgörü ile karşılayacaktır..
Paylaşmak istedim.
Nam-ı değer toldo+


-------------------------

Öncelikle 15 yıla yakın bir süredir filmcilik denen mesleğin içinden biri olarak yapımı değerlendirmek istiyorum…

Sayın Can Dündar’ın kullandığı kaynakça filmin sonunda aktı gözlerime inanamadım, kendisine her şeyden önce verdiği emek için teşekkür ediyorum.

Filmde eldeki görsel belgelere göre çekilmiş reel çekimler çok üst düzeyde başarılı. Teknoloji bu anlamda çok iyi kullanılmış. (Tablonun içinde yürüyen çocuk) Ayrıca yapım dizaynı da bu anlamda çok iyi kurgulanmış (Ata’yı karşılayanların zeybek oynadığı sahne)

Montaj mantığı fena değil bazı yerlerde sert alakasız görsellere geçişler olmuş gibi tabi bir kere seyretmek ve aslen eldeki malzemenin tümünü görmeden yorum yapmak zor, ancak kurgunun çok iyi bir elden geçtiği açık..

Dolmabahçe’de son zamanlarındaki Mustafa’nın renkleri olmamış.. Hayalimizdekine uygun renklendirilmediği için beklide yadırgıyor insan mesela bir ara da Pembe bir bina vardı onun pembesi de Zeybek oynayanların üzerindeki kırmızı da bu tür bir yapım için fazla renkliydi halbuki soluk ton eldeki gerçek görsellerle daha uyumlu neden arada bu kadar renklendirilmiş anlamadım.. Şimdi düşününüz ki çocukluğunu anlatan sahnelerdeki renklilik insana garip gelmez çünkü siz de renkli hayal edersiniz kendi çocukluğunuzdan al yapıştır yaparak ama Türk’seniz, yeni nesildenseniz Dolmabahçedeki renkler soluktur senelerce size hüznü çağırıştıran sesler ve şarkılarla görsellerle beyninize kazınmıştır.. Orada renk değişikliği yapmak sinema dili açısından bence yanlış olmuş…

Ses kuşağı tek kelime ile mükemmel. Dublaj zaten işin piri tarafından yapıldığı için kusursuz.

Müzik çok başarılı. Yalnız bir iki yerde Jaws’ın plaja yaklaştığı sahnede çalan temalara benzeyen seslerin altı görselde boş kalmış insan oralarda o temaların sonunda bir olağanüstülük bir patlama bekliyor (Mustafa’nın kardeşinin mezarına çakallar üşüşmüşken düşen yıldırım gibi mesela) ama altı boş kalmış ki bunlar bir belgesel için çok önemsiz detaylar.

İş yapım yönetim kolları açısından çok başarılı..

Şimdi asıl meseleye Mustafa’ya gelecek olursak..

Bu bir memleket kurma, kahraman insan hikayesi değil..

Bunu algılamak işin içinden olmayan bir vatandaş için tabiî ki oldukça zor..

Çünkü 5. dakikada kullanılan dilden görsele Müzikten montaj mantığına kadar işin içinden olmayan birinin ne filmi seyrediyorum diye seyrettiğini kodlaması ve ona göre doğru gözlüğü takarak seyretmesi zor..


Bu film bir “Hayat Çizgisi” filmidir..

Yıkık bir ülke diyor ya.. Yıkıntılarla başlamış zor bir hayat..

Ve bir kişilik özelliği; isyankar boyun eğmeyen çanatayı alıp yola çıkacak en zor anda gemileri yakabilecek bir karakter..

Seçilen meslek ve memleketin durumuna bağlı olarak 11 yılı cephede savaş içinde ayağından çizme çıkmadan huzurlu bir uyku görmeden yitip gitmiş bir gençlik.. (15 aylık askerliklerimizi yapmayalım diye yaptığımız maymunlukları unutmayalım)

Rakı masasında Fransızca aşk mektubu yazabilen ve o kadının elini bile tutamayan modern hayat aşığı bir genç asker.

Tüm bu beklentiler ve geçen zaman sonunda hayatın kendisine; 14 aylık sorunlu bir evlilik ve intihar etmiş bir kadının ömrü billah peşini bırakmayacak hayaletini hediye ettiği bir aşık..

Çıktığı yolda hilafeti kurtaracağım diye arkasına aldığı halkı, İslami ritüellerle törenlerle açtığı meclisi daha sonrasında hilafet ve saltanatı kaldırma kararı alacak bir merci olarak kullanan bir taktisyen..

Komünistlerin güçlü olma hedeflerini kullanan, altın ve silah alan ve sonucunda ülkeyi komünizme de götürmeyen bir lider..

Tüm kendi hedefleri için kelle koltukta en üst düzeyde yetkili olduğu anda askeri üniformayı çıkarıp bir kenara koyan cesur bir yürek..

Karanlıktan korkan

Bedeni aklının çok gerisinde kaldığı için içine kapanmış ve son zamanlarında kendisine suikast düzenlemekle suçlayıp hapse gönderdiği dostlarını yanına çağıran bir

İNSAN

Şimdi aynaya bakınız

Ben bakıyorum

Ve diyorum ki ben insanım

Türkiye’de insanlar korkak ve ikiyüzlü

Kimse demek ki aynada kendi yüzüne bakamıyor..

Demek insanlarımız insan olmaktan utanıyorlar..

Demek insan, insan olduğunu unuttukça yüce..

Nasıl bir yalanın içinde yol alıyoruz Allah’ım!!! Yoksa sen de bizden utanıyor musun?

Ya da…


Dün akşam birlikte izlediğimiz dostlarıma naçizane bir tavsiyem olacak

Ne seyrediyorsanız seyrediniz

Asla perde karardığı an koltklarınızdan kalkıp salonu terk etmeyiniz. Sette çay taşımış çocuğun da adını kara perdede akan yazılarda okuyunuz..

O insanlar ne emekler veriyorlar o işler için unutmayınız..

Dün akşamın en tatlı sürprizini filmin son karelerine koyan Sayın Can Dündar’a tekrar teşekkür etmek istiyorum..

Kaçıranlara da ne kaçıdıklarını söylemek istemiyorum..

Bitirecek olursak;

Ben dün akşam Atatürk’e dokundum onun sesini duydum rengini hissettim

O artık benim için okulun bahçesindeki kara yeşil bir büst değil..

Ve onunla her zamankinden daha çok gurur duyuyorum

Bu leş kargalarına bu akbabalara bu memleketin tek bir karış toprağını teslim etmememiz gerektiğine daha çok kani oldum..

Bize adadığı “hayatı” için

ONA MİNETTARIZ!!!

BİZLER DE YİTİRDİKLERİMİZ YA DA HİÇ ULAŞAMADIKLARIMIZ İÇİN AĞLIYORUZ ATAM..

BİZLER DE KARANLIKTAN, YENİLMEKTEN VE ÖLÜMDEN KORKUYORUZ..

HEPİMİZ MUSTAFA’YIZ!!!

Mustafa Toldo


-------------------------


Saygıyla..
 
S

Sarhoş Tosbağ

Kullanıcı
6 Kas 2008
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bir detay daha..

-------------------

Milos Forman, Andy Kaufmann'ın hayatını konu alan Man on the moon'u çekmiş ve Andy hayranları ona Kaufmann'ın hayatını eksik gösterdiği için çok kızmışlardır.

Milos, ben Andy'nin hayatını çekmedim, "sadece bir film çektim" demekle yetinmiştir..

Siz iki saat içerisinde Atatürk'e dair ne anlatılabileceğini düşünüyorsunuz ki..

Ayrıca bu film için "yaş sınırı" değil "yaşanmışlık sınırı" koymak gerekir..

insan hayatı bu..

boru değil..

toldo


-------------------

Saygıyla..
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bu film hakkında çok tartıştık, sanalda reelde.
Hakkında çıkan tüm yazılanları okudum.
"Gidip görmeden konuşma" tarzı yaklaşımlara vereceğim tek yanıt, benim için Can Dündar'ın yanlış zamanda, yanlış yaklaşımla çektiği ve Atatürk hakkında saçmasapan spekülasyonlara, polemiklere neden olan bu filmine asla katkım olmayacağıdır. 15 YTL bile olsa! Korsan bir indirmeyle bedava izlenmeyi haketmiştir ve öyle yapacağım!

Ve okuduğum onca yazı arasında en son okuduğum Uluç Gürkan'ın film hakkında ki yazısını paylaşmak isterim ben de sizlerle, madem bu kadar alıntı yapılmış.
Lütfen okuyun 2 dakika ayırıp, bunlar önemli çünkü;

Mustafa Kemal Atatürk

Uluç Gürkan, Boş Duvar, 2008-11-10


Diyorlar ki, Can Dündar Atatürk hakkında resmi söylemin dışına çıkmama paradigmasını yıktı, çok hayırlı bir iş yaptı. Doğru mu bu? Türkiye'de gerçekten Atatürk hakkında resmi söylemin dışına çıkmama paradigması mı vardı?

Can Dündar piyasaya sürdüğü "Mustafa" filmiyle bunu mu yıktı ?
Can Dündar'ın havasının da bu olduğu anlaşılıyor. "Mustafa" filmini niçin yaptığını anlatılırken, "Benim okuduğum Atatürk, bana anlatılan adama uymuyor. Benim oğluma anlatılan da benim bildiğim adam değil" diyor ve filmi bu durumu değiştirmek için yaptığını söylüyor. İyi hoş ama Can Dündar "benim bildiğim adam" dediği Atatürk'ü hangi kitaplardan, hangi kaynaklardan okumuş? Nerede öğrenmiş? Yeraltındaki gizli toplantılarda yasak kitaplardan, karartılmış belgelerden mi? Can Dündar'ın belgesel diye biraraya getirdiği Atatürk'ü hedef alan imaların ve iddialarının hiç biri yeni değil. Hepsi yıllardır belli çevreler tarafından yazılıyor, çiziliyor, konuşuluyor. Kitap olarak basılıp piyasada da satılıyor. Bu durumda Can Dündar bir paradigmayı yıkmı değildir. Tam aksine, nerede ve nasıl edindiğini bilemediğimiz önyargılarını kendince belgelendirmeyi çalışmıştır. Bakmayın siz,
Can Dündar'ı savunmaya soyunan kimilerinin "Mustafa" filminin bir belgesel olmadığına sığınmalarına. Onlar Can Dündar'a dahi yaranamıyorlar. Can Dündar her fırsatta, "Mustafa belgelere dayalı bir film, dolayısıyla bir belgesel" diye konuşuyor. Ancak Can Dündar'ın oldukça keyfi bir belgesel anlayışı var. "Hayattaki her şey gibi, belgeseller de sübjektif" diyebiliyor. "Mustafa" filmindeki sübjektifliğini ise şöyle açıklıyor:
"Önünde 500 belge vardır, sen sana yakın olan 5'ini seçersin, ben bana yakın olan 5'ini. Aynı belgelere bakarak Bekir Coşkun farklı bir belgesel çekerdi, Yılmaz Özdil farklı çekerdi. Bu, benim Atatürk'üm, bana ait bir Atatürk yorumu. Bunun "gerçek Atatürk'e daha yakın biri olduğunu belgelerle kanıtlamaya çalışıyorum." 
Belgeseller kimsenin işine gelenleri kullanıp, işine gelmeyenleri görmezden gelerek yapılmaz. Yapılırsa, özellikle de bu iş olumsuzluklara odaklanmak, bulunabilen insani zaafları abartmak kastıyla olursa, gerçekte bir belgeselden söz edilemez. Çünkü yapılan iş gerçek Atatürk'e yakınlaşmak değildir. Ondan uzaklaşmak, en hafif deyimiyle Atatürk'ü ve yaptıklarını saptırmaktır, çarpıtmaktır. Madem Can Dündar 500 belgeden 5 belge seçmekten söz ediyor, biz de filmdeki onlarca saptırma ve carpıtmadan 5 örneğin altını çizelim.

1. Vahdettin ile ilişkiler Filmde Vahdettin'in Atatürk'ü Samsun'a "devleti kurtarmak" için gönderdiği iddia ediliyor. Bunu yabancı bir gazeteciye anlatan Atatürk'ün kendisidir. Ancak bu röportajda, Vahdettin'in kurtarılacak devlet anlayışı ile kendisinin uğruna savaşacağı devlet anlayışının farkını da vurgular. Can Dündar'ın bunu atlaması olaya ister istemez farklı bir anlam yüklenmesi sonucunu yaratmıştır. Ötesinde, Vahdettin ile ilişkiler bu noktada bitmez. Vahdettin,  Atatürk Samsun'a çıktıktan hepsi hepsi 21 gün sonra Atatürk'ü İstanbul'a geri çağırır. Dönmeyince önce Şeyhülislam Fetvası ile sonra gıyabi Divan-ı Harp kararıyla Atatürk'ün idamına hükmeder. Bir belgeselde bunlar görmezden gelinir, Vahdettin olayı sadece Atatürk'ü Anadolu'ya vatanı kurtarma için görevli gönderdi denilirse, tarihe saygılı olunduğu, gerçeklere bağlı kalındığı söylenebilir mi?

2. Can Dündar Atatürk'ün 1930'da halkın arasına çıktığını, gördüğü yoksulluk nedeniyle "biz bu işi başaramadık" diyerek bunalıma düştüğünü aktarıyor. 1930'lu yılları kapsayan sonrası için de akşam oturduğu rakı sofrasından ancak sabah olunca kalkan ve yatıp akşam rakı vaktine kadar uyuyan bir adam portresi çiziyor. Atatürk'ün 1930'da tanık olduğu yoksulluktan etkilendiği, moralinin bozulduğu doğrudur. Ancak bu olay bir belgeselde anlatılırken, 1930'un 1929 dünya ekonomik buhranı ortamı olduğunun, Atatürk'ün bu buhranın Türkiye'deki yansımalarını bizzat gözlemlemek istediğinin yansıtılması gerçeğe saygının gereğidir. Ötesinde, Atatürk'ün direktifini vermenin ötesinde tartışmalarına bizzat katılıp sonuçlarını adım adım takip ettiği 5 yıllık sanayi planı da dünya ekonomik buhranının olumsuz etkilerini gidermek için başlatılan bir çalışmadır. Cumhuriyetin ilk
yıllarındaki kapitalist kalkınma arayışından, devletçilik ilkesinin kabulüyle  karma ekonomi modeline geçiştir.
"Mustafa" filmine göre Atatürk rakı sofrası ya da yataktayken herhalde gıyabında okuduğu, satır altlarını çizdiği ve sayfalarına eliyle tartışma notları yazdığı 4.150 kitabın bu döneme ait olanları da çoğunlukla ekonomi üzerinedir. Atatürk gördüğü yoksulluk nedeniyle yılmamıştır,> > havlu atmamıştır. Yeni bir sanayi hamlesiyle hala satıp satıp bitiremediğimiz kamu iktisadi teşebbüslerinin kurulup üretime geçmesi sürecinin bu dönemde başında ve içinde olmuştur.
Bu dönemi sadece rakı ve yatak muhabbetiyle geçiren sözde canlandırma belgeleriyle geçiren bir filme ne denir? Böyle bir film inandırıcı olabilir mi?  Ayrıca unutmamak gerekir ki, 1933'de yazılıp okunan Nutuk dahi, 1930 sonrasında Can Dündar'ın çizdiği bunalımdaki Atatürk portresinin tarihi gerçeklerle hiç uyuşmadığını kanıtlamaktadır.

3. Filmde ikide bir, İzmir suikastı davasına atıf  yapılarak, Atatürk'ün gözünü kırpmadan arkadaşlarını darağacına gönderdiği dillendiriliyor. Peki, kimdir bunlar? Kazım Karabekir mi, Ali Fuat Cebesoy mu, Rauf Orbay mı, Refet Bele mi? Atatürk'ün bu arkadaşlarıyla yolları ayrılmıştır ama hiç biri idam edilmemiştir. İdam edilenlerden Atatürk'ün arkadaşıydı denilebilecek bir tek "Ayıcı" Arif vardır. Bir devrim sürecinde yol ayrılmasını darağacı edebiyatına dönüştürmenin anlamı ne olabilir?

4. Filimde Atatürk'ün adeta Kürtlere özerklik  verilmesini, eyalet sistemi istediği gibi bir izlenim zorlanıyor. Oysa burada Atatürk 1921 Anayasa'sının yerel yönetim modeline atıf yapmaktadır. Bu model de, sadece Kürt kökenli Türkiye Cumhuriyeti yurttaşları için değil bütün ülke için geçerli bir yönetim modelidir.

5. Kurtuluş gerçekleşmiş, kuruluş sürmektedir. Cumhuriyet ilan edilmiş, Hilafet kaldırılmış, Latin harflerine geçilmiş, Miladi takvim kabul edilmiştir. Bunları anlatan Can Dündar, medreselerin de kaldırıldığını söyler ve müstehzileşen bir ses tonuyla ekler: "Böylece medresede Kaymak Hafız'dan yediği dayağın intikamını almış oldu..."

Can Dündar bu konudaki eleştiriler karşısında, "Ben bunu filme gayet masumane koydum. Keşke koymasaydım, pişman olduğum cümlelerden biri... Amacını aşan bir cümle. Diyerek bir tür özeleştiri yapsa da bu benim acımı dindirmedi. Can Dündar'ın "Mustafa" filmini bilemem ama Türk devrim tarihi Kaymak Hafız'ın iki tokadı kadar ucuz değildir.

 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Sarhoş Tosbağ' Alıntı:
Bir detay daha..

-------------------

Milos Forman, Andy Kaufmann'ın hayatını konu alan Man on the moon'u çekmiş ve Andy hayranları ona Kaufmann'ın hayatını eksik gösterdiği için çok kızmışlardır.

Milos, ben Andy'nin hayatını çekmedim, "sadece bir film çektim" demekle yetinmiştir..

Siz iki saat içerisinde Atatürk'e dair ne anlatılabileceğini düşünüyorsunuz ki..

Ayrıca bu film için "yaş sınırı" değil "yaşanmışlık sınırı" koymak gerekir..

insan hayatı bu..

boru değil..

toldo


-------------------

Saygıyla..
O insanı biz özel yaşamıyla değil, bize bıraktıklarıyla analım isterseniz!
Kimsenin özel yaşamı beni ilgilendirmez, kaldı ki bu yaşam işine gelenin "harika yaşam", işine gelmeyenin "rezil yaşam" diye göreceli olarak lanse ettiği yaşamdır.
Film yorumları altına yazmıştım, 1000 kere yazarım;
Atatürk Devrimleri en somut belgelerdir!
Gerisi ise seçmecedir, ordan burdan işine gelenin alınmasıdır.
Film gösterime girmeden, önce sponsor olan ancak izledikren sonra sponsorluğu geri çeken Türkcell'e hak vermemek olanaksız!
 
C

ContaQ

Kullanıcı
18 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
www.turkcemiz.net
Can Dündar memleketini atasını kötüledi alkolik, diktatör yaptı ya en iyi yabancı oscar ını alır. Ondan sonrada gazetelerimiz televizyonlarımız bir diğer nobelli şahıs gibi göklere cıkarırlar olan milletin, devletin saygınlığına olur.
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
ContaQ' Alıntı:
Can Dündar memleketini atasını kötüledi alkolik, diktatör yaptı ya en iyi yabancı oscar ını alır. Ondan sonrada gazetelerimiz televizyonlarımız bir diğer nobelli şahıs gibi göklere cıkarırlar olan milletin, devletin saygınlığına olur.
Çok güzel bir yorum ContaQ! Yorum demeyeyim de önizleme daha mı doğru bilemedim şimdi! Ama yazdığın doğru onu biliyorum:)
 
C

ContaQ

Kullanıcı
18 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
www.turkcemiz.net
Bu konuyla ilgili akşam 2002 yılında yazılmış bir kitaptan alıntı yapacağım bence çok önemli bir konu şu anda işyerinde olduğumdan yapamıyorum.
 
C

crnkcclr

Kullanıcı
25 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
Beni anlatan bir film yapmışsın .
Kızgınım, utanç içindeyim.
Sana değildir kızgınlığım.
Filmdeki Mustafa'dan da utanmış değilim.
Başaramamışım, bundandır utancım.
Komutam altında, bu vatan için kanını akıtan
Türk askerlerinden utandım.
"Özgürlük" demiştim,benim karakterimdir..
"Bilim" demiştim, tek yol göstericidir.
Sen, "Karanlıktan korkardı" demişsin benim için.
Korkardım evet.
Bu ulusu boğmak isteyen karanlıklardan çok korktum.
Ama insaf be çocuk, korkup da kaçmadım ya.
Söküp atmadım mı o karanlığı bu ülkenin üzerinden?
Diktatör demişsin bir de.
Hiç okumadın mı çocuk?
Nerde benim nesilleri emanet ettiğim öğretmenler?
Anlatmadılar mı sana?
Başkomutan olarak cepheden cepheye koşarken,
Ve bütün kararları tek başıma alabilecekken
Neden bir meclis kurdum ben çocuk?
Böyle diktatör olur mu?
Ah be çocuğum.
Neden, nasıl düşman ettiler seni bana?
Baktım aşktan, sevgiden, aileden bahseden güzel şeyler yazmışsın bugüne kadar.
Belli ki, Çalışkansın, zekisin.
Kara cüppeleri ile milletin ümüğüne çökmüş olan yobazları çok iyi anlarım da çocuk,
Seni anlayamıyorum.
Onlar zaten hiç sevmedi beni.
Yüzyıllardır süren iktidarlarını çekip almıştım ellerinden.
Sevmeyecekler beni elbette..
Peki sen çocuk, sen neden kol kola girdin bu kara kalplilerle?
Dedim ya, sana değil kızgınlığım.
Başaramamışım.
Anlatamamışım demek ki özgürlüğün kıymetini, bağımsız bir ulusun,
onurlu özgür bireyi olmanın ne büyük bir nimet olduğunu.
Yazık olmuş, onca vatan evladının kanına, onca ananın göz yaşına.
Veremem ki şimdi hesabı, ne o gencecik bedenlere,
Ne de o gözü yaşlı analara.
"Bu muydu uğruna bizi ölüme gönderdiğin vatan?" derlerse,
"Bu nesiller miydi, ölen evlatlarımızın kanıyla kurduğun ülkeyi emanet ettiğin?"
Diye sorarlarsa ne derim ben onlara be çocuk?
Olmadı be çocuk... olmadı.

Anonim
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Ceren ben bu şiiri son söz olarak kabul ediyorum!
Kim ne yazarsa, çizerse çizsin, yine Atam'ın ağzından, olası cümlelerle çok iyi anlatılmış durum!
Durumun özeti budur.
Çok teşekkürler.
 
C

ContaQ

Kullanıcı
18 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
www.turkcemiz.net
Zynep' Alıntı:
Ceren ben bu şiiri son söz olarak kabul ediyorum!
Kim ne yazarsa, çizerse çizsin, yine Atam'ın ağzından, olası cümlelerle çok iyi anlatılmış durum!
Durumun özeti budur.
Çok teşekkürler.
imzamı atıyorum altına
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Zynep'in de dediği gibi son sözdür!

Teşekkürler Ceren
 
E

ebruliyn

Kullanıcı
29 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Teşekkürler paylaşım için superisi...
Filmi izlemediğim için şahsım adına herhangi bir yorum getiremiyorum,umarım izlerkende okuduklarım ve duyduklarımdan dolayı önyargılı davranmam.Geçen Tv de;
Can Dündar'ı üniversite öğrencilerinin film hakkında yaptıkları yorumları ve soruları karşısında zayıf buldum diyebilirim.Atatürk'ün bilinmeyen yönlerini,tarihimizi çok iyi öğrenmemiz gerekir,milli eğitimin müfredatı öğrenciler için  yeterli değil,hep kalıplaşmış bilgilerden ibaret
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Offf offf...
Bir insani yorum da ben getireyim, Zynep'in Gözünden olsun bari;

Bu pilav çok su kaldırır, amaç pilav yemek değil gibi. Tam matriks durumları. Binbirsurat mandrake gibi yanar-döner.
 
B

bişileryapmaklazım

Kullanıcı
14 Kas 2008
En iyi cevaplar
0
0
İzmir
Filmi gösterime girdiği ilk gün izledim fakat hiç beklediğim, benim bildiğim Mustafa'yı anlatmıyordu bana garip gelmişti ama film sonunda herkes alkışladı acaba bende mi bi problem var diye düşündüm o gün. Daha sonra filmle ilgili yapılan eleştrileri duyduğumda yanlış düşünmediğimi anladım, şimdi birisi bazı düşüncelerini bizlere empoze etmek amacıyla Mustafa isimli bir film yapıyor 29 ekimde gösterime sokuyor ki milli duyguların doruk noktasında olduğu bir dönem çok iyi zamanlama yani benim garibime giden şey ise; belki yapılan emeğe saygı anlamında film alkışlandı ama benim orada aldığım ders izlediğimiz şey hakkında düşünmüyoruz neden eleştri yapmadan izleyip sırf Mustafa adına ilk defa film yapılmış hadi alkışlayalım düşüncesi, neden yüzeysel bakıyoruz olaylara. Tarihi değiştiren hertürlü saygı ve övgüyü hakeden insan bukadar basite indirgenmemeli bence   
 
B

bişileryapmaklazım

Kullanıcı
14 Kas 2008
En iyi cevaplar
0
0
İzmir
TARİHİNİZE İYİ ÇALIŞIN ÇAĞRISI

Özakman son sözlerinde Türk halkına seslendi;  “Ne olur tarihinize iyi çalışın, kulaktan dolma sözlere inanmayın. O zaman devletimizin milletimizin büyüklüğünü anlayacaksınız.”

İnternethaber
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Su Perisi aynı mesajı 2 kere tekrarlamanın anlamı yoktur.
Bu nedenle mesaj tarafımdan silinmiştir!
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Zynep' Alıntı:
Su Perisi aynı mesajı 2 kere tekrarlamanın anlamı yoktur.
Bu nedenle mesaj tarafımdan silinmiştir!
Tamam da,silmemin sebebini orda açıkladıgımı burdaki üyelermiz nerden bilecek..
O zaman link vereyim

http://www.kendinigelistir.com/forum/index.php/topic,7893.100.html
 
Üst