Zynep'in Kaleminden

  • Konbuyu başlatan Zynep
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Özgün Kalemler kategorisinde Zynep tarafından oluşturulan Zynep'in Kaleminden başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 111,885 kez görüntülenmiş, 638 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Özgün Kalemler
Konu Başlığı Zynep'in Kaleminden
Konbuyu başlatan Zynep
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan günışığı
Y

yigitce

Kullanıcı
23 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
yigitce2007.spaces.live.com
ansızın yüreğime misafir oluşunu sevdim
ve çok sevdim yeniden heyecanla çarpan yüreğimi
ve hatta seninle
sonumuzun ne olacağı meçhul
bu harika yolculuğun
iki yolcusundan biri olabilme şansımı çok sevdim


aski hisseden yürek bilirki sanslidir...
geriside maalesef yine sanstir...
hayat sana en güzel sanslari versin...
cok keyif aldim okurken...
tesekkürler zynep...

 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul

kısacık geç kalmış olabilirim
belki beş dakika kadar
ya da
bir ömür kadar


kısacık işte...

bilmeceler vardır hani
bir türlü çözülmeyen
o harf aklındadır sözcüğü tamamlayan
ama yazamazsın ya bir türlü
ve bazen
bir bulmacadır yaşam
tek harfi hep eksik kalan

kısacık...

kısacık cümlelerdir bazen
aklını alan
seni seviyorum
kısacık bir cümledir
senden nefret ediyorum gibi!


kısacık bir görüntüdür bazen yaşam
ya birileri bir yerlerde doğuyordur
ya da ölüyordur
birinin kollarında
ya da birileri gülümsüyordur
gelene
ya da ağlıyordur gidene
ve
birileri kazanıyor
birileri kaybediyordur
dileniyordur birileri
dilenci umarsızlığının şımarıklığında


Dilencilik bile onurludur bazen
neyi dilendiğine
nasıl dilendiğine
neyi nasıl dilendiğine bağımlı

ve ben onurlu dilenmeye
kısacık geç kalmış olabilirim

anahtarı paspas altına bırakarak...

Zynep






 
Y

yigitce

Kullanıcı
23 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
yigitce2007.spaces.live.com
ve ben onurlu dilenmeye
kısacık geç kalmış olabilirim

anahtarı paspas altına bırakarak...


cok derindi...cok hosuma gitti...
tesekkürler dost...
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
"Benim Gözümden" Evlilik...

Aslında çok uzun zamandır bu konuları ele almak, yazmak istiyorum ancak bizim toplum yapımız, ne kadar modernleşmiş olsada son noktaya gelindiğinde ataerkil kafa yapısı moduna dönüştüğünden tepki toplamamak adına bunu yapmıyorum.
Ama bu gece bir cesaret... "Yaz Zeynep", dedim kendime

Kendi evliliğimi örnek göstererek sonuçlara ulaşmak falan filan gibi bir niyetim yok elbette. Hemen her konuda son derece objektif yaklaşımım olduğu gerçeğinden hareketle;
Evlilik yaşamı monotonlaştıran bir kurum diyebilirim pek çok evliliği gözlemlemiş bir kişi olarak.
Başlangıçta herşey güzeldir, zaten bunun böyle olduğu evrensel atalarımız tarafındanda müşahade(!) edildiğinden dolayıdır ki, bu ilk zamanlara "cicim ayları" adı uygun görülmüştür. Dikkatinizi çekerim "aylar"... söz konusu olay "yıllar" bile değil!
Bu ilk aylarda herşey tozpembedir. Öyle ki, yıllardır saçları sarı olan bir genç kız sadece eşi istedi diye mutlu mesut bir şekilde saçını simsiyah yapabilir, ya da çok sevdiği askılı bluzlarını giymekten vazgeçebilir, eşinin hoşlanmadığı arkadaşlarını görmemek çok fazla bir kayıp değildir,vs vs..., ve tüm bunlardan asla şikayetçi değildir çünkü bunlar eşine olan sonsuz sevgisinin kanıtıdır! Erkek tarafı zaten üstün nitelikli kişi olarak kabul gördüğü için alışkanlıklarını çok fazla değiştirmesi gerekmez ilk başlarda. Komedi burada aslında; çok evlilikte yıllar sonra roller değişir, kadın baskın taraf olur ve erkek, artık karısına daha bağımlı yaşayan edilgen taraf!Öyle ki, bir ev gezmesine bile giderken, eşinin takması uygun olan kravatı bile artık kadın seçmeye başlar, keza giymesi gereken çorapların hangisi olduğunuda kadının karar vermesi artık kaçınılmazdır.
Evlilikler genellikle ilk yıllarda doğurulan bir çocukla şenlendirilir. Dünyanın en tatlı varlığı anne babayı birbirinden ister istemez biraz uzaklaştırsada, gerçekten aileye katılan bu minicik misafir, ki bu aslında bir erkek ve bir kadını birbirine sonsuza dek bağımlı kılan dünyanın en temiz bağıdır, eşlerin birbirinden uzaklamasını farkettirmez birbirlerine.
Dünyadan bihaber bu minik, tam babası annesine sarılacakken yaygarıyı kopardığında.. baba az biraz ufuldanır ama dünyanın en fedakar yaratığı "anne" eşini çoktan yatakta yalnız bırakmıştır bile!
Ya sabır... nasıl olsa büyüyecek!:)


Ve çocukların büyümesi aileye çok daha farklı sorumluluklar yükler, baba daha çok çalışmalı, anne artık gezmeleri tozmaları bir yana bırakıp okul toplantılarına, çocuklarının aktivitelerini izlemeye, onlar için en uygun hobi alanlarını bulmaya yönelir eğer çalışmıyorsa.
Ve yaşam rutine bağlanır farkında olmadan...
Ve bu rutin içinde, artık öğleden sonra kaçamakları yokolur, mutfakta salata yapan eşine arkadan sarılıvermek yerine tv izleme yeğlenir, eşi banyo yaparken yanında oturup onu izlemek ve arada sulu şakalar (!) yapmak çoktan "bir zamanlar biz..." diye başlayan anılar defterinde, diğer unutulan, yaşamı zevkli kılan küçük ama kıymetli anıların arasında yerini alır! Ve öyle ki bir zaman gelir, "biz bunları yapardık bir tarihte..." diye başlayan karikatürlere bakınca gülünür ama içinin cız etmesi kaçınılmaz olur!
İç çamaşırı satan mağazaların seksi çamaşırlar satan bölümünde orta yaşlı evli hanımlara rastlamanız mucize gibi bir şeydir. Hatta varsa eğer böyle bir kadın, satıcıların birbirine göz kırparak bıyık altından gülüşmeleri engellenemez!:)
Ne hazin!
Ve bu tip çamaşırları alıp giymek isteyen hiç bir kadın yoktur, cesurca; "kendime alıyorum!" diyen, bu çamaşırlar ya yeğene, ya bir arkadaşa muzip bir hediye adı altında alınır eğer alınacaksa!

Erkekleri elde tutmanın yolları maddeler halinde sürekli çıkar yazılı basında!:)
Ve bu yazıları bütün kadınlar ilgiyle okur, okur okumasına ama... öyle maddeler vardır ki, hani kadın bunları iyiniyetle uygulamaya kalksa; kocası tarafından "hayırdır hanım?" gibi bir soruyla karşılaşması ihtimali bile maddelerin atlanması için yeterli bir nedendir! Eh bir de yıllar içinde vücut artık eski taş gibi halinden ufalanan kaya parçalarına dönüşme halindedir ki... buyrun bir cesaret kırıcı durum daha!
Ve her nedense sadece kadının deformasyonu önemlidir, erkekte yaşlarla oluşan değişiklik asla sorun değildir!

Evet... ne yazık ne kadar modern bir toplum olduğumuz iddia etsekte, evlilik insanlara yüklediği sorumluluklarla,bir zaman sonra monoton bir düzen olarak yaşamını sürdürür.

Evlilik karşıtı değilim, sadece rutin düzen karşıtıyım!
Evliliği canlandıramayacak kadının, erkeğin karşısındayım!

Kaldı ki, kendisini mutlu eden bir kadının artık eskisi gibi taş olmayan vücuduna aldırmaz aslında pek çok erkek! Güzele bakar elbette, çünkü herkes bakar.:) Arzu edebilir, bu doğasında vardır, hatta fantaziler kurabilir, hayallere bile dalabilir...
Ve işte daldığı bu harika hayallerden, karısının gömleğinin düğmeleri arasından çıplak teninde dolaşan eli yerine, "maşallah maşallah, azdın sen!" gibi suçlayıcı bir cazgır, ya da alınmış, küsmüş bir sesle uyandırılırsa...
Yuvayı dişi kuşun yaptığı gerçeğine inanırım, yuvayı bozan çok aşırı rahatsızlık veren, düzeltilemeyecek durumlar dışında.
Ama kuş dişiliğini unutmazsa!

Aynı evi paylaşmayan, birbirlerini her gün görmeyen, ama gün içinde mutlaka birbirlerinden haberdar olan çiftler tanıyorum. Sadece ceplerinde evlilik cüzdanları yok bağlayıcı. Birbirlerine sorumlular ama özgürler, kendi dünyaları var yaşamı paylaştığı kişiden bağımsız, ve hesap vermeler yok.
Özlem var, ve bu özlemden dolayı birlikte geçirilen her anın tadına varmak, arada kaçamak öpüşmeler, asla birbirinden ayrı koltuklarda oturmamak, uyurken bile ertesi gün ayrı olacağının bilinciyle sarmaş dolaş uyumalar, ayrılırken kapı arkasında öpüşerek vedalaşmalar... "akşam gelirken markete uğrar mısın?" sorusu yerine, "unutma beni..." sözcükleri.

Ben evliliği güvence olarak gören her insanın karşısındayım aslında!
Gidin sağlık sigortası yaptırın, hiç farkı yok, hastalandığınızda size farklı hemşireler hizmet eder, belki daha heyecanlı bile olabilir... :)

Çocuklar... diyeceksiniz biliyorum.
Eğer rutinleşmediyse evlilik yaşamınız, onlar bu güzelliğin birer parçası olacaklardır elbette, ama lütfen boşanmamak için onları bahane etmeyin.

Zynep
 
G

gtremrah

Kullanıcı
18 Kas 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
Sanki fedakarlık yapanlar hep kadınlarmış gibi anlatmışsın...Erkeğinde arada fedakarlık yaptığı oluyor...:)

Ataerkil bir toplumda yaşıyoruz diyede feministliğe gerek yok şimdi:)


 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Hiç feminist olmadım... :)
Hatta bu tip hareketlere çok karşıyımdır.

Yuvayı dişi kuşun yaptığı gerçeğine inanırım, yuvayı bozan çok aşırı rahatsızlık veren, düzeltilemeyecek durumlar dışında.
Ama kuş dişiliğini unutmazsa!
Feminist ifadesi mi? :)
 
T

tugba 44

Kullanıcı
26 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
16
evlilige olan bakis acim degisti diyebilirim  ???
 
G

gtremrah

Kullanıcı
18 Kas 2008
En iyi cevaplar
0
0
Ankara
Zynep' Alıntı:
Hiç feminist olmadım... :)
Hatta bu tip hareketlere çok karşıyımdır.

Yuvayı dişi kuşun yaptığı gerçeğine inanırım, yuvayı bozan çok aşırı rahatsızlık veren, düzeltilemeyecek durumlar dışında.
Ama kuş dişiliğini unutmazsa!
Feminist ifadesi mi? :)
Hayır kesinlikle değil...(ne dönek adamım yaa)... Yinede biraz olsun erkeklerin fedakarlıklarındanda bahsetseydin...
Sen bahset deme bilmiyorum çünkü..Bahsetsemde geyik olur kimse ciddiye almaz zaten. :)

Sanki fedakarlık yapanlar tek kadınlarmış gibi anlatmışsın..Erkeğinde arada fedakarlık yaptığı oluyor...Derken erkeğin kadınlar kadar fedakar bir varlık olmadığını söylemek istemiştim..Aslında aynı şeyi söylemiştim...Yuvayı dişi kuş yapar...
Hoş bir yazı.Anlaşılır bir türkçe akıcı bir anlatım.Benim gibi değil yani..  .
Evlenmiş kadar oldum :)
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Hemen yazarım ki... :)

Erkeğin Kaleminden Evlilik;

"Süper bişi abi! Annem sanki beni daha mı çok seviyor ne? Hayatımın iki kadını arasındayım ve ikiside beni mutlu etmek için yarışıyorlar! Ne mutlu bana... ama her ikiside bana patlıyor yav? Ufff..."

Bu ilki... :)

"Annemin yeri başka eşimin yeri başka. Aralarındayım ve mutlulukları bana bağlı... Ufff..."

"Eşim daha deneyimsiz, annem ise çok şeyi aşmış! Az biraz taraf olabilirim... ama? Ya ilerde eşim de annem gibi evin tek hakimi olacaksa? Ufff..."

Ve, benim gözümden ideal erkek; :)

"Artık evliyim, severek ve isteyerek evlendim. Ailemide seviyorum, benim üstüme titrediler yıllarca, ama onları ben seçmedim. Eşimi ben seçtim!
Ailemin de beni seçme şansı yoktu aslında, biz denk geldik.
Ve sevdik birbirimizi elbette.
Şimdi bu, kader  birlikteliğine katılan "seçilmiş" kişiye saygı duymak, saygı duyurtmak gerekmez mi? Bir köprü kurmalı; ve o köprü ben olmalıyım!"

Yazabilirim... :)
Ama benim ele aldığım konular bunlar değil ki? :)

Tartışmaya açmak istediğim konu biraz farklı. Evliliğin her iki taraf tarından bir "güvence" olarak görülmesi.
 
E

efsane_18

Kullanıcı
12 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
Giresun
Bu bence evlilikle alakalı degıl kadın erkek ilişkisine bağlı..Bende baskıcı evlılıge karsıyım bir kişiyi sevmek demek onun herdedını yapmak  onun istediği gibi olmak değildir. İnsan yaşamı boyunca uyanık olmalı ozamn hayatı hiç rutin olmaz..

Herşeyi ve herkesi sevin kendinizide unutmadan....
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
efsane_18' Alıntı:
Bu bence evlilikle alakalı degıl kadın erkek ilişkisine bağlı..Bende baskıcı evlılıge karsıyım bir kişiyi sevmek demek onun herdedını yapmak  onun istediği gibi olmak değildir. İnsan yaşamı boyunca uyanık olmalı ozamn hayatı hiç rutin olmaz..

Herşeyi ve herkesi sevin kendinizide unutmadan....
Zaten bir karşılaştırmaydı. :)
Rutinleştirmemek adına yazdığına katılıyorum, her ilişki için aslında.
Teşekkürler efsane.
 
S

sessiz_lik25

Kullanıcı
28 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
0
Zynep' Alıntı:
Ben evlilik karşıtı ama sonsuz beraberlik yanındayım, yani özgürce, baskısız.
Ama sorumlulukları unutarak değil asla.
Zynep' Alıntı:
Evlilik karşıtı değilim, sadece rutin düzen karşıtıyım!
Evliliği canlandıramayacak kadının, erkeğin karşısındayım!
???
 
T

tugba 44

Kullanıcı
26 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
16
Artık evliyim, severek ve isteyerek evlendim. Ailemide seviyorum, benim üstüme titrediler yıllarca, ama onları ben seçmedim. Eşimi ben seçtim!
Ailemin de beni seçme şansı yoktu aslında, biz denk geldik.
Ve sevdik birbirimizi elbette.
Şimdi bu, kader  birlikteliğine katılan "seçilmiş" kişiye saygı duymak, saygı duyurtmak gerekmez mi? Bir köprü kurmalı; ve o köprü ben olmalıyım
bunu yapmayi basarabilen erkekler cok azdır herhalde  :-\
 
H

h_m_z

Kullanıcı
23 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
manisa
Zynep' Alıntı:
denizlerde olmak vardı şimdi
tam ortasında bildiğin bilinmezliğin
kendi bilincinin sınırlarını kaparatak her bildiğine
bilinmez oluvermek bilinmez bir denizin bulunmaz bir noktasında
dalgalarla oynaşmak
ay'la cilveleşmek
göz kırpıvermek seni bulması her an olası bir balığa
dudakların isimsiz kalmalı
ve düşüncende hiç bir iz hiç bir anı olmamalı
bütün kelepçeleri geride barakarak
ve bütün yaşanmışlıkları silerek
yeniden başlama umudu hep yüreğinde
ne kadar yorgun ne kadar yorulmuş olsanda
ve ne kadar yormuş olsalar da seni
ve sen unutarak yorduğun kişileri
rotan özgürlük olmalı
yok
bunun adı kaçmak değil
bunun adı yeniden aslında
ya seversin mücadeleyi
ya hiç çıkamazsın yola
ama sen ne kadar sevsen de sevdiğini
anladığın an artık sevilmediğini
göze alabilmesin yeniden'i
yeniden sevemezsin belki
ya da sevmelerin o sevmek olmayabilir elbette
sevilebilirsin yeniden
bir kuş
bir dalga
bir bulut
bir yakamoz
ve bir gün
bir ölüm
sevebilir seni
kaybolabilirsen denizlerin bilinmezliğinde

Zynep
Zynep' Alıntı:
denizlerde olmak vardı şimdi
tam ortasında bildiğin bilinmezliğin
kendi bilincinin sınırlarını kaparatak her bildiğine
bilinmez oluvermek bilinmez bir denizin bulunmaz bir noktasında
dalgalarla oynaşmak
ay'la cilveleşmek
göz kırpıvermek seni bulması her an olası bir balığa
dudakların isimsiz kalmalı
ve düşüncende hiç bir iz hiç bir anı olmamalı
bütün kelepçeleri geride barakarak
ve bütün yaşanmışlıkları silerek
yeniden başlama umudu hep yüreğinde
ne kadar yorgun ne kadar yorulmuş olsanda
ve ne kadar yormuş olsalar da seni
ve sen unutarak yorduğun kişileri
rotan özgürlük olmalı
yok
bunun adı kaçmak değil
bunun adı yeniden aslında
ya seversin mücadeleyi
ya hiç çıkamazsın yola
ama sen ne kadar sevsen de sevdiğini
anladığın an artık sevilmediğini
göze alabilmesin yeniden'i
yeniden sevemezsin belki
ya da sevmelerin o sevmek olmayabilir elbette
sevilebilirsin yeniden
bir kuş
bir dalga
bir bulut
bir yakamoz
ve bir gün
bir ölüm
sevebilir seni
kaybolabilirsen denizlerin bilinmezliğinde

Zynep
 
Üst