Ben 17 yaşında başladım önce yerel bi tv de muhabirliği kendi kendime öğrenmeye başladım. Şimdi 22 yaşındayım. Ulusal bir ajansın bölge müdürlüğünde haber müdürüyüm. Bir çok kişi tanıdım, bir çok olaya şahit oldum. Acı, tatlı, şaşırtıcı, şüpheli ne ararsan. Yeri geldi başbakanla, yeri geldi bakanla, yeri geldi beş kuruşsuz, yardıma muhtaç insanla, yeri geldi mafyayla, yeri geldi çok zenginle, yeri geldi yabancıyla iletişim kurmaya çalışırken...
Hayat, her yönüyle sizi karşılıyor. Bu biraz da sizin selamlaşmanıza bağlı. Kimse bana şunu şöyle yapacaksın bunu böyle yapacaksın diye öğretmeye kalkmadı. Yeri geldi en iyi övgüleri yaşadım, yeri geldi en ağır fırçaları yediğim de oldu. Lütfen beni yanlış anlamayın sadece 6-7 yıldır bu yaşadıklarımı paylaşmak istedim.
Aslında muhabirlik, kameramanlık dışarıdan bakıldığında şaşalı on numara iş gibi gelebiliyor. Evet, bazen avantajları oluyor fakat dezavantajları da zaman zaman neredeyse eşit durumda oluyor. Hele ki ulusal servis yapan bir haber ajansın da çalışıyorsan, bu gecenin üçünde kaza yapan (ölen, yaralanan vesaire veya ilginç bir hikaye) bir adamın kahrını çekmek zorundasın. Üzerine saldıranı mı..
Bu devirde uzun uzadıya köşelerinde ahkam kesenler veya tutup da gazeteciliğin havasını atanlar bana hiç mi hiç samimi gelmiyor. Gazeteciler arasında usta isimlere her zaman saygım var. Lakin, benim her zaman benimsediğim bir olgu vardır. "Gazeteciler arasında kendine gazeteci diyemeyen muhabir bozuntusu.." Gazetecilikten ahkam kesenler senin kadar aktif rol almaz, kimsenin kahrını çekmez.
Çünkü gazetecilik geniş bir kavram. Bu yeri geliyor fotoğraf muhabiri, kameraman, sesçi, ışıkçı, hepsi sen olabiliyorsun... Bu bir nevi acil servislerde görev yapan pretisyen doktor olmaya benzer bir duygu bana göre. Çünkü hayatın her noktasında her yönünde aktif görev alabiliyorsun. İster gönüllü, isterse mecburi.
Gazetecilik, bana göre her yönüyle çok geniş çok farklı bir kavram. İyi bir gazeteciysen hukuku, siyaseti, medyayı, gündemi, sağlık alanını, eğitim alanını.. gibi sayamadığım bir çok alanda bilgi sahibi olmak zorundasın. Ben iyi bir gazeteciyim diyebiliyorsan, "bir araba tamircisinin işini dahi az çok bilmek zorundasın, yahut tahmin etmelisin." Şartlar bunu gerektiriyor, o tamircinin ilginç hayat hikayesi, hayat öyküsü size sunduğu haber imkanı sayesinde sizi bu yönüyle bilgilendirmek zorunda bırakıyor.
Gazetecilik, tıpkı teknoloji gibidir. Her geçen günü bırak her geçen saniye bile kendini yenilemek zorundasın. Devamlılığı sağlamak zorundasın. Bir de kıyıdan kenardan çakmaların çıkar Çin malı gibi. Senin gibi gazetecilik yapıyormuş gibi görünür fakat senin kadar kaliteli işlev göremez. Sadece hobidir onun kisi.. Çok da kaliteli olmak istemez.
Ben inanıyorum ki günümüzde gerçekten gazeteciliğe hevesli, bu işi gerçekten ciddiyetle yapabilecek ve mesleğin saygınlığını sürdürebilecek o kadar çok kişi var ki. Kendisine gazeteci diyebileceğimiz. Fakat hobi olsun diye yapan kişilerden kendilerine fırsat gelmiyor..
O bakımdan 6 yılda bile o kadar çok şey öğrendim ki. Bu beni karşılayan hayata nasıl selam vereceğimi bana öğretiyor. Gazeteci pretisyen hekimdir herşeyi tam bilemese de mutlaka mantıklı bir tahmin yürütmeli ve severek işini yapmalı kendini sürekli güncellemelidir...
Saygılarımla
Onur Altındağ - Zonguldak