Z
Zynep
Kullanıcı
Simyacı, daha önce tanıtılmıştı, ancak bu konu kitaptan derlemeler; İlginizi çekeceğini umduğum için farklı bir başlık açmayı uygun gördüm. Teşekkürler.
- Umutsuzluğa teslim olma, dedi Simyacı alabildiğine tuhaf, yumuşak bir sesle. Yoksa , yüreğinle konuşmana engel olur.
-Ama nasıl rüzgara dönüşebilirim bilmiyorum.
- Kendi Kişisel Menkibesi'ni yaşayan kisme neye ihtiyacı varsa hepsini bilir. Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: Başarısızlığa uğrama korkusu.
.....
_...evrenin ruhu'nu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ve daha kötü olmamıza göre daha iyi ya da daha kötü olacaktır.
.....
Evrenin Ruhu, bir düşü gerçekleştirmeden önce yol boyunca öğrenilen her şeye değer biçer. Bize karşı kötü duygular beslediği için böyle devranmamaktadır: Düşümüzü gerçekleştirmemizin yanısıra, ona doğru ilerlerken aldığımız dersleri de iyicie öğrenmemizi istemektedir. Ama insanların çoğunluğu işte bu anda vazgeçerler. Çölün dilinde biz bu durumu şöyle tanımlamaktayız: VAHA'nın palmiyeleri ufukta görünmüşken susuzluktan ölmek.
Araştırma her zaman acemi tahili ile başlar. Ve her zaman Fatih'in sınavı ile sona erer.
'EN KARANLIK AN, ŞAFAK SÖKMEDEN ÖNCEKİ AN'DIR.
.....
-Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
_ Çünkü onu susturmayı hiç bir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o hep oradadır, göğsündedir,hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü tekralayacaktır.
- Bir hain olsa da mı?
- İhanet senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen yüreğini tanıyacak olursan; sana baskın yapmayı hiç bir zaman başaramayacaktır. Çünkü ounn düşlerini ve arzularını tanıyacaksın, hesaba katacaksın. HİÇ KİMSE KENDİ YÜREĞİNDEN KAÇAMAZ. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.
.....
-Yüreğim acı cekmekten korkuyor, dedi bir gece Simyacıya, aysız gökyüzüne bakarlarken.
-Yüreğine acı korkusunun , acının kendisinden de kötü birşey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiç bir yürek kesinlikle acı çekmez. Çünkü araştırmanın her anı; TANRI ve SONSUZLUK ile karşılaşmadır.
.....
- İşte 'Evrenin Dili'ni kavrıyorum..dedi ve bu dünyada herşeyin bir anlamı var, atmacaların uçuşuna varana kadar...
.....
- Senin her zaman gerçekleştirmek istediğin şeydir. Hepimiz gençken Kişisel Menkıbe'mizin ne olduğun ubiliriz.
- Hayatın bu döneminde herşey açık ve seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan, hayatında gerçekleştirmek istediğin şeylerin olmasını istemekten korkmaz. Ama zaman geçtikçe gizemli bir güç, Kişisel Menkibe'nin gerçekleştirilmesinin olanaksız olduğunu kantılamaya başlar.
.....
Olumsuz gibi görünen güçlerdir bunlar, ama aslında sana Kişisel Menkibe'ni nasıl gerçekleştireceğini öğretirler. Zihnini ve iradeni bunlar hazırlar, çünkü dünyada bir büyük gerçek vardır. Kim olursan ol, ne yaparsan yap, BÜTÜN YÜREĞİNLE BİRŞEY İSTEDİĞİN ZAMAN, EVRENİN RUHU'NDA BU İSTEK OLUŞUR. BU SENİN YERYÜZÜNDEKİ GÖREVİNDİR.
.....
VE BİRŞEY İSTEDİĞİN ZAMAN BÜTÜN EVREN ARZUNUN GERÇEKLLEŞMESİ İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPAR.
- Umutsuzluğa teslim olma, dedi Simyacı alabildiğine tuhaf, yumuşak bir sesle. Yoksa , yüreğinle konuşmana engel olur.
-Ama nasıl rüzgara dönüşebilirim bilmiyorum.
- Kendi Kişisel Menkibesi'ni yaşayan kisme neye ihtiyacı varsa hepsini bilir. Bir düşün gerçekleşmesini bir tek şey olanaksız kılar: Başarısızlığa uğrama korkusu.
.....
_...evrenin ruhu'nu bizler besliyoruz ve üzerinde yaşadığımız dünya, bizim daha iyi ve daha kötü olmamıza göre daha iyi ya da daha kötü olacaktır.
.....
Evrenin Ruhu, bir düşü gerçekleştirmeden önce yol boyunca öğrenilen her şeye değer biçer. Bize karşı kötü duygular beslediği için böyle devranmamaktadır: Düşümüzü gerçekleştirmemizin yanısıra, ona doğru ilerlerken aldığımız dersleri de iyicie öğrenmemizi istemektedir. Ama insanların çoğunluğu işte bu anda vazgeçerler. Çölün dilinde biz bu durumu şöyle tanımlamaktayız: VAHA'nın palmiyeleri ufukta görünmüşken susuzluktan ölmek.
Araştırma her zaman acemi tahili ile başlar. Ve her zaman Fatih'in sınavı ile sona erer.
'EN KARANLIK AN, ŞAFAK SÖKMEDEN ÖNCEKİ AN'DIR.
.....
-Öyleyse neden yüreğimi dinlemek zorundayım?
_ Çünkü onu susturmayı hiç bir zaman başaramazsın. Hatta onu dinlemiyormuş gibi yapsan da o hep oradadır, göğsündedir,hayat ve dünya hakkında ne düşündüğünü tekralayacaktır.
- Bir hain olsa da mı?
- İhanet senin beklemediğin bir darbedir. Ama sen yüreğini tanıyacak olursan; sana baskın yapmayı hiç bir zaman başaramayacaktır. Çünkü ounn düşlerini ve arzularını tanıyacaksın, hesaba katacaksın. HİÇ KİMSE KENDİ YÜREĞİNDEN KAÇAMAZ. Bu nedenle en iyisi onun söylediklerini dinlemek. Böylece kendisinden beklemediğin bir darbe indirmeyecektir kesinlikle sana.
.....
-Yüreğim acı cekmekten korkuyor, dedi bir gece Simyacıya, aysız gökyüzüne bakarlarken.
-Yüreğine acı korkusunun , acının kendisinden de kötü birşey olduğunu söyle. Düşlerinin peşinde olduğu sürece hiç bir yürek kesinlikle acı çekmez. Çünkü araştırmanın her anı; TANRI ve SONSUZLUK ile karşılaşmadır.
.....
- İşte 'Evrenin Dili'ni kavrıyorum..dedi ve bu dünyada herşeyin bir anlamı var, atmacaların uçuşuna varana kadar...
.....
- Senin her zaman gerçekleştirmek istediğin şeydir. Hepimiz gençken Kişisel Menkıbe'mizin ne olduğun ubiliriz.
- Hayatın bu döneminde herşey açık ve seçiktir, her şey mümkündür ve hayal kurmaktan, hayatında gerçekleştirmek istediğin şeylerin olmasını istemekten korkmaz. Ama zaman geçtikçe gizemli bir güç, Kişisel Menkibe'nin gerçekleştirilmesinin olanaksız olduğunu kantılamaya başlar.
.....
Olumsuz gibi görünen güçlerdir bunlar, ama aslında sana Kişisel Menkibe'ni nasıl gerçekleştireceğini öğretirler. Zihnini ve iradeni bunlar hazırlar, çünkü dünyada bir büyük gerçek vardır. Kim olursan ol, ne yaparsan yap, BÜTÜN YÜREĞİNLE BİRŞEY İSTEDİĞİN ZAMAN, EVRENİN RUHU'NDA BU İSTEK OLUŞUR. BU SENİN YERYÜZÜNDEKİ GÖREVİNDİR.
.....
VE BİRŞEY İSTEDİĞİN ZAMAN BÜTÜN EVREN ARZUNUN GERÇEKLLEŞMESİ İÇİN İŞBİRLİĞİ YAPAR.