Sıkıntı

darkness3

Kullanıcı
Katılım
23 Ocak 2010
Puanları
0
Konum
İstanbul
Sıkıntı

Bazen boşluğa düştüğünüz zamanlarda hayat ne kadar da sıradan gelir öyle değil mi? Yaptığınız ya da yapmak zorunda olduklarınızdan tiksinme duymaya başlarsınız. Ya bu sizin hayatınız değildir ya da rolünüz kişiliğinize göre belirlenmemiştir. Ama oynamıyorum diye kaçma şansınız gerçekten var mı?
Sıkılsanız da oyunu sonuna kadar devam ettirmek zorundasınız. Ruhunuzun sizden alınmasını bilerek yaşamaya da alışmalısınız. İsterseniz siz ben farklısını yapacağım diyebilirsiniz. Beklide gerçekten yapabilirsiniz. Kimin umurunda, sizden başka.
Saatler, günler, haftalar, aylar, yıllar bunları tüketince ne olduğunu düşündünüz mü hiç? Koskoca bir pişmanlık. Keşkeler ve iç çekmeler. Tüm bunları şimdiden tahmin edipte hiçbir şey yapmamak daha acı vericimi geliyor size de. Belki korkuyorsunuzdur kendinizden ama haberiniz olmadan. Kimseye söylemeden, bilmeden.
Çocuk sorar hocasına yaprakları sallanan ağaca bakarak “yapraklar kendiliğinden mi sallanır yoksa onları sallayan rüzgar mıdır?”. Hocası cevap vermez hikayenin sonunda kendi öğrenmesi için. En acı tarafı da bazı şeyleri kendimizin öğrenmesi değil midir?
 
bazen gereksız yere sıkıntı çöker;istedıgım yer, yasamak ıstedıgım hayat bu mu dıye kendımı sorgulasam da aldıgım cevap karsısında elımdekılerı degıstırecek bı olanagım yok.bız mı hayatı yönlendırıyoruz,hayat mı bızı bı yerlere getırıyor bılmıyorum
 
Birey her şeyi değiştirebilir. Bunu da ancak kararlar alarak başarabilir. Eğer biz kendi kararlarımızı vermezsek hayatın bizim için verdiği kararları kabul etmiş oluruz ve sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırız. Ya hayatın içinde hedefi olmayan bir gemi gibi sürüklenip duracağız ya da kendi rotamızda her ne pahasına olursa olsun ilerleyeceğiz.
 
darkness3' Alıntı:
Birey her şeyi değiştirebilir. Bunu da ancak kararlar alarak başarabilir. Eğer biz kendi kararlarımızı vermezsek hayatın bizim için verdiği kararları kabul etmiş oluruz ve sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırız. Ya hayatın içinde hedefi olmayan bir gemi gibi sürüklenip duracağız ya da kendi rotamızda her ne pahasına olursa olsun ilerleyeceğiz.

Yorumunuza katılıyorum

Ve;
En büyük zaman hırsızı kararsızlıktır ama belli bir yaşa gelmiş insan olarak alacağım kararlara dikkat etmek zorunda kalıyorum çünkü emekle kazanmış olduklarımı kaybetme riskine girmek istemiyorum,herşeyin getirilerini ve götürülerini analiz ediyorum.İnsanlar tepenin aşağısındayken kaybedecek birşeyleri olmuyor ama yukarıya çıktıkça elindekilerini kaybetme ve aşağılara düşme kaygısı taşıyor...
Beni hayatta en çok boşluğa düşüren şeyse ölüm
Yakınlarımın,tanıdığım insanların ölümü derinden etkiliyor ve hayatın anlamsız oluşuna sevkediyor
Teşekkürler...
 
Bazen gerçekten,sonunda kafayı yemekten korktuğum sıkıntılar içine düşüyorum.. Ve bu genelde somut yalnızlığım sonucu gerçekleşiyor..  işte o zaman kendimi dışarı atıyorum.. kalabalık şehrin insanlarına karışıyorum..

işte o zaman anlıyorum ki sıkılmak bile bir kısır döngü.. yalnızlık sıkıntıya,sıkıntı dışarı çıkma ihtiyacına bağlıyor.. insanları gördükçe özüme dönüyor,özüme döndükçe yalnızlığa sürükleniyorum..
 
Ben artık şöyle diyorum:

Bizi biz yapan şeylerin hiçbirini biz seçmiyoruz aslında.
Adın soyadın,genetik yapın,hormonların,ailen,çevren vs.
Yani en önemli konular hakkında hayat insana hiçbir söz hakkı tanımış değil.

Bence,insan kendisine verilenle kendisi için en iyisini yapmalı.
Bundan öteye herşey hikaye gibi geliyor artık.

Bizlere anlatılan seçim özgürlüğü safsatası ise çocuklara anlatılan masallardan farksız.

Bizi biz yapan hiçbirşeyi seçmiyoruz sonuçta.
 
Geri
Üst