yaratici_idea
Kullanıcı
- Katılım
- 17 Ocak 2008
- Puanları
- 0
Gazetedeki işimden ayrılacak cesareti bulmak için savaştım ve kendimi kitap yazma serüveninin içine attım,üstelik benim ülkemde kimsenin yazarlıkla karnını doyuramayacağını bilerek. Bir yıl sonra,binlerce sayfadan fazla yazdıktan sonra pes ettim-yazdıklarım o kadar dahiceydi ki; ben bile okuyunca anlamıyordum.
Ben böyle her şeyle kavga ederken duydum ki diğer insanlar özgürlükten bahsediyorlar ve bu biricik haklarını savundukça ailelerinin isteklerine daha fazla boyun eğiyorlar, yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmeye söz verdikleri insanlarla evliliklerine,ekonomiye,yaptıkları dietlere,yarım kalmış projelere,'Hayır' ya da 'Bitti.' demeyi bir türlü beceremedikleri sevgililerine, hiç sevmedikleri insanlarla öğle yemeği yemeye mecbur oldukları haftasonlarına esir oluyorlar. Lükse,lüksün görüntüsüne, lüksün görüntüsünün görüntüsüne esir olanlar. Kendilerinin seçmedikleri ancak kendileri için en doğrusunun bu olduğuna inandırıldıkları bir yaşantının kölesi olanlar. Ve birbirinin aynı günler geceler geçirenler 'serüven' kelimesinin sadece kitaplarda geçen bir sözcük ya da daima açık duran televizyonda hayal olduğu günler ve geceler. Önlerine yeni bir kapı açılsa
'İlgilenmiyorum. Hiç halim yok.' diyenler.
Oysa hiç denemedikleri bir şey için hazır olup olmadıklarını nereden bilebilirler? Ancak bunu sormanın bir anlamı yok. Gerçek ise içinde büyüdükleri ve alışkın oldukları dünya düzeninin bozulmasından korkmalarıdır.
Komiser özgür olduğumu söylüyor. Şimdi özgürüm ve hapishanede de özgürdüm. Çünkü dünyada en fazla değer verdiğim şey özgürlüktü. Elbette sırf bu nedenle sevmediğim şarapları içtim, yapmak zorunda olmadığım ve bir daha asla yapmayacağım şeyleri yaptım. Bunlar bedenimde ve ruhumda izler bıraktı.
Bir başkasını benim yaşama duyduğum arzuya ve çılgın tutkuya eşlik etmeye zorlamanın dışında yapacak hiçbir şey olmadığını anladığım zaman beni bağışlamalarını istediğim halde, bu bazılarını incitmek anlamına geliyordu. Acı dolu günleri inkar etmiyorum,İzlerini madalya gibi taşıyorum içimde.
Özgürlüğün bedelinin çok yüksek olduğunu biliyorum, en az köleliğin bedeli kadar yüksek. Aradaki tek fark özgürlüğün bedelini keyif ve gözyaşlarıyla karışmış bile olsa bir tebessümle ödüyorsunuz.
Paulo Coelho- Zahir-
Çeviri:Cevat ÇAPAR
Ben böyle her şeyle kavga ederken duydum ki diğer insanlar özgürlükten bahsediyorlar ve bu biricik haklarını savundukça ailelerinin isteklerine daha fazla boyun eğiyorlar, yaşamlarının geri kalanını birlikte geçirmeye söz verdikleri insanlarla evliliklerine,ekonomiye,yaptıkları dietlere,yarım kalmış projelere,'Hayır' ya da 'Bitti.' demeyi bir türlü beceremedikleri sevgililerine, hiç sevmedikleri insanlarla öğle yemeği yemeye mecbur oldukları haftasonlarına esir oluyorlar. Lükse,lüksün görüntüsüne, lüksün görüntüsünün görüntüsüne esir olanlar. Kendilerinin seçmedikleri ancak kendileri için en doğrusunun bu olduğuna inandırıldıkları bir yaşantının kölesi olanlar. Ve birbirinin aynı günler geceler geçirenler 'serüven' kelimesinin sadece kitaplarda geçen bir sözcük ya da daima açık duran televizyonda hayal olduğu günler ve geceler. Önlerine yeni bir kapı açılsa
'İlgilenmiyorum. Hiç halim yok.' diyenler.
Oysa hiç denemedikleri bir şey için hazır olup olmadıklarını nereden bilebilirler? Ancak bunu sormanın bir anlamı yok. Gerçek ise içinde büyüdükleri ve alışkın oldukları dünya düzeninin bozulmasından korkmalarıdır.
Komiser özgür olduğumu söylüyor. Şimdi özgürüm ve hapishanede de özgürdüm. Çünkü dünyada en fazla değer verdiğim şey özgürlüktü. Elbette sırf bu nedenle sevmediğim şarapları içtim, yapmak zorunda olmadığım ve bir daha asla yapmayacağım şeyleri yaptım. Bunlar bedenimde ve ruhumda izler bıraktı.
Bir başkasını benim yaşama duyduğum arzuya ve çılgın tutkuya eşlik etmeye zorlamanın dışında yapacak hiçbir şey olmadığını anladığım zaman beni bağışlamalarını istediğim halde, bu bazılarını incitmek anlamına geliyordu. Acı dolu günleri inkar etmiyorum,İzlerini madalya gibi taşıyorum içimde.
Özgürlüğün bedelinin çok yüksek olduğunu biliyorum, en az köleliğin bedeli kadar yüksek. Aradaki tek fark özgürlüğün bedelini keyif ve gözyaşlarıyla karışmış bile olsa bir tebessümle ödüyorsunuz.
Paulo Coelho- Zahir-
Çeviri:Cevat ÇAPAR