Okuduğumuz Kitaplardan En Beğendiğimiz bölümler...

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan emine38
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Aynı dili konuşan değil aynı duyguları paylaşan anlaşabilir!.
                MEVLANA


      DOGAN CÜCELOGLU  KORKU KÜLTÜRÜ
 

"Sevebileceğin bir insan düşünebiliyor musun sen?"
"Dinle beni Doktor...Ben insanlardan nefret ediyorum...Biliyorum bunu...Swift de,Mark Twain de sevmezdi insanları...Ben iyi ellerdeyim...Ahmakları takdir etmek için ahmak,Sürüyü takdir etmek için sürünün içinde olmak gerekir...Ben ne olursam olayım yinede insanların zayıf yada sahte olduklarını idrak edebiliyorum...Sen de biliyorsun bunu...Aslında siz psikiyatrlar dünyanın en büyük sahtekarlarısınız..."

"Senin içinde yeterince sevgi olduğunu sanmıyorum,"dedim..."Bana sorarsan her şeyin anahtarı sevgidir,ama senin için nefretle dolu..."

Başını yavaşça bana doğru çevirdi ve "Sen savaşabilirsin,Rhinehart," dedi..."Ama oyun yok..."Dostunu tanımalı ve sevmeli ama düşmanını da tanımalı ve saldırmalısın..."

"Bu biraz güç ama,"dedim...
"Sadece gözlerini açmalısın...Görmek için gözleri olanı bırak görsün seni..."
"Ama sen düşmanalrını seveceksin..."
"Elbette,ama sende kötülüklerden enfret edeceksin,Doktor..."
"Kitapda der ki,"Yargılama ki,yargılanmayasın..."
Ciddi bir ifadeyle,"Çitin üzerinde oturanın kıçı acır," diye karşılık verdi...


Luke RHINEHART..Zar adam kitabından...
 
Dükkan,şirket,işyeri adlarını yabancı dilden koymak marifet değil,aşağılık duygusu ve hassasiyetsizlik belirtisidir.Bunu herkes bilsin,bilmeyeni ikaz etsin.
Gençlerin,üstünde ingilizce yazılı,hatta Amerikan bayraklı gömlekler giymesi tam bir kafaların sömürgeleşmesi işareti.Böyle malları kasten yapıp piyasaya çıkaran şirketlere karşı tedbir alınmalı,halkça tepki gösterilmeli,başörtü konusunda aslan kesilenler asıl bu ciddi şahsiyetsizlik,kim idüğü bilmezlik,onursuzluk karşısında hassaslaşmalıdırlar.

Türkçeye yapılan başka bir hainlik,imladan şapkaların kaldırılması,bütün basın yayında,yazışmalarda,okullarda şapkalar tekrar geri getirilmeli

Meğer meşhur sözün birinci kısmıda varmış,
Türk demek,Türkçe demektir;Ne mutlu Türküm Diyene!!

Türk kimdir?
Benim cevabım şöyle;
Türk herşeyden önce dili Türkçe olandır.Bir insanın dili nekadar Türkçe ise onu o kadar Türk saymalıyız.Yabancı bir ülkede dolaşırken rastladığınız birinin Türk olduğunu nereden anlıyorsunuz?Önce Türkçe konuşmasından(ama sonra bir de kendini Türk sayıp saymadığından ve hissiyatından)O halde matematiksel tabiriyle,Türk olmanın gerek şartı dilinin Türkçe olması

Oktay Sinanoğlu-Bye Bye Türkçe adlı kitabından
 
"Yürekli erkek,karısının derdine ortak olan,onun çilesini çilesi kabul eden ve bırakmadan çözüm arayan ve de hiçbir zaman seninle uğraşıyorum, diye eşine sitem etmeyendir."

EMİNE ŞENLİKOĞLU
SEVGİDE HİÇ VEFA YOK MU?
 
-Hayatımı paylaşmak istemez misin?
-Hayatını paylaşmak mı?Paylaşacak bir şey yok!
Cihan bu sözleri söylerken öfke belirtisi göstermeden bu sözleri söylemişti...
Bir gözlemde bulunuyordu ve sevgisini yitirmiş degilidi...
Ömer'in dehşede düşmüş yüzünü görünce,yalvarmaya başladı...

-Bu akşam ağlayacağımı biliyordum...Ama bu yüzden değil...Birbirimizden uzun süre,hatta sonsuza kadar ayrılacagımızı biliyordum ama bu sözler,bu bakışlarla değil...Yaşadığım en güzel aşktan bu bakışları,bir yabancıya aitmiş gibi olan bu bakışları götürmek istemiyorum belleğimde...
Bana son kez bak Ömer!Senin sevgilim oldugunu anımsa....Beni sevdin,ben seni sevdim...Beni tanıdın mı?
Hayyam sevgi ile kolunu beline doladı..İçini çekti:
-Keşke içimizi dökmeye,açıklama yapmaya zamanımız olsaydı...Bu budalaca kavga yok oluverirdi...Ama zaman çabuk geçiyor...Bu karmaşık saniyelerde,geleceğimiz ile oynamamamız için bizi zorluyor...
Ömer de bir damla gözyaşının döküldüğünü hissetti...Gözyaşlarını saklamaya çalışırken,Cihan onu durdurdu...Hızla kollarını boynuna doladı,yüzünü yüzüne dayadı:
-Yazılarını saklayabilirsin ama gözyaşlarını saklayamazsın...Onları görmek,onlara dokunmak,kendiminkilerine katmak,izlerini yanaklarımda hissetmek,tuzlu tadını dilimde tutmak istiyorum...

-Kavgamız yeni başlıyor!
Cihan,gözleri kapalı ona sarıldı:
-Gün dogana kadar beni uyutma!

Ertesi gün,Hayyam'ın elyazmasında iki yeni mısra yer alıyordu...El yazması titrek,çekingen ve bozukdu...

Hayyam,yalnızdın sevgilinin yanında!
Şimdi gitti,artık ona sığınabilirsin...


Amin MAALOUF...Semerkant
 
-Dinle genç dostum,yüce Tanrı sana,bir Ademoğlunun erişebileceği en değerli şeyi vermiş:zeka,belagat,sağlık,güzellik,öğrenme arzusu,hayattan zevk alma,erkeklerin takdiri ve sanırım kadınların hayranlığı...Seni bilgelikden yoksun bırakmadığını umarım...Çünkü dilini tutma bilgeligi olmazsa,bütün bu saydıklarıma ne hayranlık duyulabilir nede korunabilir...
-Düşündüğümü söylemek için yaşlanmayı beklemem mi gerek?
-Bütün düşündüklerini söyleyebileceğin gün,torunlarının torunları yaşlanacak zamanı bulur...Bizler,giz ve korku çağını yaşıyoruz...Senin iki yüzün olmalı,birini halka diğerinide kendine ve tanrıya göstermelisin...Gözlerine,kulaklarına,diline sahip olmak istiyorsan,gözlerin,kulakların,dilin olduğunu unut...
kadı sustu..

Amin MAALOUF...Semerkant
 
"Canın hariç, her şeyini alabilirler ve sen bunları, zamanla, yerine koyabilirsin. Ama senin zamanını çalan veya borç alan kişi bunu hiç bir zaman yerine koyamaz. Sen de koyamazsın. Zaman, gittiyse gider. O nedenle, zaman senin en kıymetli hazinen.
Bu yüzden de senin ilgini çekmeyen kişilerlekonuşmak , senin için sadece zaman kaybı. Seni bilmem, ama benim için öyle..."

" Bir ülkede, çocuğa "NİÇİN?" sorusunu sordurmayan veya sorusuna vermeyen büyük bir kesim varsa, çocuğun, büyüdüğünde karşısına dikilip "NEDEN OLMASIN?" önerisini getirmesini bekleyemezsin. "Niçin" bir sorudur ama, "neden olmasın?" bir öneridir."


                                                                                                  Çömez / Cüneyt E. Koryürek
 
"Ayakkabıcının ignesi köseleye nasıl girip çıkarsa,insanın yazgısı da bizim içimizden öyle geçer."
Bir başka yerde de şöyle diyor:"Korkunç geçişleri varlıgımızı etkileyen ve ona şekil veren yazgı..."

Kısacası"geçiş" yazgının bir işareti,acımasız,alaycı yada esirgeyici bir müdahale,olagan dışı bir yaşamın bir bölümüdür...Bu anlamda Lamia'nın günahı,Tanios'un hayatında ilk "geçiş" olmuştur...Tüm digerlerinide oluşturan geçiş..

Amin MAALOUF...Tanios Kayası...
 
Asırlar boyunca hep, kendi vizyonlarından başka hiçbir şeyle mücehhez olmadan yeni yollarda ilk adımları atan insanlar vardı. Amaçları aynı değildi, ama hepsinin ortak bir noktası vardı: Adımları ilkti, yolları yeniydi, vizyonları başkalarından menkul değildi ve nefretle karşılık gördüler. Büyük mucitler, düşünürler, sanatçılar bilim adamları, kaşifler, muasırlarına tek başlarına karşı koydular. Her yeni büyük düşünceye muhalefet edildi. Her yeni büyük keşif kınandı. İlk motorun aptalca olduğu düşünüldü. İlk uçağın imkansız olduğu düşünüldü. İlk mekanik dokuma tezgahının şerir olduğu düşünüldü. Anestezinin günah olduğu düşünüldü. Fakat vizyonları başkalarından menkul olmayan insanlar ilerlediler. Savaştılar, acı çektiler ve bedel ödediler. Fakat kazandılar.'

Ayn Rand - The Fountainhead adlı romanından.
 
Sizden bir ricam var..Lütfen,annemle beni yanlız bırakır mısınız biraz...Bir on beş dakika...on dakika..
Annemle yanlız kalmak istiyorum çık lütfen!
Aslı,yüzünde küskün bir ifadeyle çıkıyor...Kapıyı kapatıyorum arkasından...Odadaki yegane iskemleyi kapı tokmagının altına yerleştiriyorum,kapıyı kimse açmasın diye...Çizmelerimi çeketimi çıkarıyorum...Yorganı kaldırıp,annemin yanına sıgınıyorum yatakda...Yorganı başımın üstüne çekip sarılıyorum halen sıcak vucuduna....İgluculuk oynuyorum ben,buz evinde annesiyle baş başa yaşayan...Dizlerimi karnıma çekiyo,başımı gögsüne dayıyorum annemin,ağlıyorum...Gecenin sesleri bana Bozova'dan masallar anlatırken doya doya,kanak kana ağlıyorum,yıllardır çok ama çok özledigim annemin koynunda.... :-[

Gece sesleri..Ayşe KULİN...
 
Sabahları Hasta uyanmanı istiyorum. Hastaysan eğer yaşıyorsun demektir.

Ulaşılmazlıklar aslında öylesine güzeldir ki,
İşte budur isteği tutku yapan.(Burçak)

Sabaha değin oturup bekliyorum karanlıkta
Başına karanlık şeyler gelmesin diye (Mehmet Çerezcioğlu

Gecenin bu saatinde
Bir ben uyanığım
Bir o...
Ben seni bekliyorum
O
benim uyumamı (M:Çerezcioğlu)

Karışık bir odada yaşanmışlık vardır.
Ben düzeni severdim
Al işte..... (M.Çerezcioğlu) dağıtıcak,kirleticek sevilenler yoksa içeride ev tertemiz fakat bomboş.

Mavi Saçlı Kız
 
Kuantum Toerisi üzerine:
Bir kutuya bir kedi,siyanür gazı dolu bir şişe,bir atom reaktörü ve herhangi bir enerji algılamasında harekete geçip şişeyi kıracak olan bir çekiç koysan;ve kutuyu kapatsan.
Kutu kapalıyken ne olur?
Kutu kapalıyken ya çekiç bir enerji algılayıp şişeyi kıracak ve kedi ölecek,ya da enerji algılamayacak ve kedi yaşayacak.
Fakat kutu kapalıyken her ikisi de olasılık dahilindedir.
Kutuyu açıp kediyi gözlemlediğin zaman ise kedi ancak bir durumda olabilir.
                                                                                Olasılıksız(Adam Fawer)
 


Kafamın içi uğulduyordu...Gerginlikten başım çatlayacak gibiydi...Valleret ekledi:
_Eğer bir resmi atlamak isteseydim,onu öldürdüğünü söyleyebilirdim..Ölümün silahlarıyla..Ama o hiç bir şey unutmamış...Böcekleri bile...
_Böcekleri o mu yerleştirmiş?
_Onları enjekte etmiş,evet yaraların içine,derinin altına...Her evreye uyğun bir leş yiyici tür şeçmiş...Et yiyen sinekler,kurtlar,uyuz böcekleri,kınkanatlılar,kelebekler...Mükemmel bir kronolojiye göre sahne alan bütün ölüm mangaları...
_Bu, katilin bir böcek yetiştiricisi olduğunu mu gösteriyor?
_Bundan hiç şüphen olmasın...
Beynim uğulduyor,bütün uvuzlarım bedenimden kopuyordu sanki:bir kimyager,bir laboratuvar,bir böcek yetiştirme merkezi...Bu it herifi yakalamak için eldeki ipuçları...
_Bölgede,Avrupa'nın en iyi entomolojistlerinden biri var,bir böcek uzmanı...Otopsi esnasında bana yardımcı oldu...
Yeniden gözlerimi fotoğrafa çevirdim,biraz daha ayrıntı yakalamaya çalışıyordum...Gazla şişmiş etler,Sinek dolu,patlamış yaralar...Pempeleşmiş kasları emenbeyaz kurtlar...İçerinin soğuğuna rağmen boncuk boncuk terliyordum...
Katilin yöntemini bulmaya çalışıyordum...Türlerin vucuda dağılım biçiminden...Bir böcek bile eksik değil!Ölümden hemen sonra gelen Calliphoridae sinekleri,yağların fermantasyonyonu sırasında üşüşen Sarcophagidae'ler,Piophilidae sinekleri ve vucut sıvıları buharlaşırken,yani ölümden sekiz ay sonra çıkan Necrobia rupifes kınkanatlılar...Hepsi bir düzen içinde bir baş yapıt...


Jean-CHRISTOPHE GRANGE...Şeytan yemini...
 


Eski Ahid kadınlara ilişkin der ki;
kadının konuşması ateş gibidir,atasözleri de kadının,erkeğin değerli ruhuna eğemen olduğunu,en güçlüleri bile yıkıma uğratabileceğini söyler...
Eski Ahid bundan başka der ki;kadının ölümden daha acı olduğunu anladım;avcıların kırbacı gibidir o;yüreği bir ağ gibidir,elleri bağdır...


Bedenin güzelliği deriyle sınırlıdır...İnsanlar derinin altında  ne olduğunu görebilselerdi,Boeotialı vaşağın başına geldiği gibi,kadınları görünce tir tir titrerlerdi...Bütün bu güzellik, balgam,kan sıvı ve safradan oluşur...Burun deliklerinin ,boğazın,karnın içinde nelerin saklı olduğunu düşünürsen,pislikden başka bir şey bulamassın...Balgama  ya da gübreye parmak uçlarınla bile dokunmak insanı tiksindirirken,o gübreyle dolu çuvalı kucaklamayı nasıl isteyebilirdin?

Umberto ECO..Gülün Adı...
 
Su Perisi' Alıntı:
Albert Einstein'dan izafiyeti anlatması istendiğinde derki. "Kızgın bir sobanın üzerinde bir saniye bir saat gibi geçer,oysa güzel bir kadının yanında bir saat bir saniye gibidir,işte izafiyet budur!"

Şu hortumlu dünyada,fil yalnız bir hayvandır...Ahmet şerif İZGÖREN...

merhaba su perisi,Şu hortumlu dünyada,fil yalnız bir hayvandır...Ahmet şerif İZGÖREN başlığı adı altındaki kitabın içeriğindeki cümleler mi bunlar?bi an yanılgıya düştüm sanki aydınlanmak istedim.şimdiden teşekkür ederim.
 
mermaid' Alıntı:
Su Perisi' Alıntı:
Albert Einstein'dan izafiyeti anlatması istendiğinde derki. "Kızgın bir sobanın üzerinde bir saniye bir saat gibi geçer,oysa güzel bir kadının yanında bir saat bir saniye gibidir,işte izafiyet budur!"

Şu hortumlu dünyada,fil yalnız bir hayvandır...Ahmet şerif İZGÖREN...

merhaba su perisi,Şu hortumlu dünyada,fil yalnız bir hayvandır...Ahmet şerif İZGÖREN başlığı adı altındaki kitabın içeriğindeki cümleler mi bunlar?bi an yanılgıya düştüm sanki aydınlanmak istedim.şimdiden teşekkür ederim.

Elbette içindeki satırlar..İstersen hangi sayfa oldugunuda söyleyebilirim (:
 


Yaşamda sayı yapmak ve kendinizi iyi hissetmek istiyorsanız,hedefleriniz olması gerekir...Belirlediğiniz hedefler nerede olduğumuzu  ve daha neler yapacağımızı söyler bize...Bitiş çizgisini  görmek her zaman için rahatlatıcıdır,böylelikle ne kadar yol kattettiğimizi anlarız...

Unutmayın!eğer yaşamdan beklentiniz yoksa,hiç bir zaman  bir şeyler başaramazsınız...Oyun ister basketbol,ister yaşam olsun,oyunu oynamanın tek bir yolu vardır...

Bir hedef ve sayı yapmak!

Satılık köpek yavruları/ Dan CLARK...
 
"Sen İngilterede doğdun ve İngiliz soyundansın,tıpkı Gerorge ve ben gibi,"Dedim donuk bir sesle..."Ve ve ben de tıpkı senin gibi Fransız sarayında yetiştirildim...Neden sürekli farklıymış gibi davranmak zorundasın?"
"Çünkü herkes bir şeyler yapmak zorundadır..."
"Ne demek bu şimdi?"
"Her kadının kendini öne çıkaracak  şeyler yapmak zorundadır..."
"Her kadının kendini öne çıkaracak ,göze çarpacak,onu ilgi odağı yapacak bir şeyi olmalıdır...Ben de Fransız olacağım."
"Yani olmadığın bir şeymiş gibi rol yapacaksın," dedim onaylamayarak...

Bana dönüp gülümsedi ve siyah gözleri sadece onun becerebileceği bir edayla beni tarttı...
"Senden ne daha az,ne de daha fazla rol yapıyorum."

Boleyn Kızı /Phılıppa GREGORY..
 
Geri
Üst