Okuduğumuz Kitaplardan En Beğendiğimiz bölümler...

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan emine38
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Belki beş yıl sonra bunları okuduğumda da "bugünkü ben" e güleceğim... En kötüsü nedir biliyor musunuz, olduğun yerde saymak. Korkarsam bundan korkarım... "

İclal Aydın
Gördüğüme Sevindim


Bu gün 5 yıl yada 3 yıl öncesine baktığımda,Ne kadarda yol katettiğimi gördükçe kendimle gururlanıyorum,bir 5 yıl sonrada aynı duygular içinde olursam:) sonraki yıllar için daha iyi yerlerde olacağıma inanıyor ve gülümsüyorum..Biliyorum ki içimdeki bu öğrenme isteği bitmeyen aç çoçuk oldukça,kendimi her sene yenileyebilmenin,etrafıma ışık tutabilmenin mutluluğu ile yaşamanın keyifini doyasıya çıkarabileceğim..

Bu arada bu başlığın talep bile etmeden sabit konu olarak yer değiştirdiğini görmek beni çok mutlu etti...Sitemizde böylesi kitap severlerle bir arada olmak dahada çok mutlu ettiğini söylemek ve  paylaşımlarınız için tekrar tekrar teşekkür etmek isterim.. :)
 
Sabit başlık olmayı haketmişti su perisi.
Ben teşekkür ederim, başlık için. Çok keyifli ve çok örnek bir başlık.
 
Belki beş yıl sonra bunları okuduğumda da "bugünkü ben" e güleceğim... En kötüsü nedir biliyor musunuz, olduğun yerde saymak. Korkarsam bundan korkarım... "

ablası perisi çok güzel bir alıntı yapmışsın benimde dikkatimi çeken ve daha önce düşündüğüm konulardan birisi bu...

genellikle küçükler için söylenir bu...hani gelişim çağındasınız ve 5 sene sonraki haliniz şimdikinden çok farklı olacak diye...ve günümüzde birçok yetişkin insan da bunu kabul etmezler...hani ben neysem oyum...10 yıl sonrada değişeceğimi sanmıyorum...bu söz bilinçaltına yerleşiyor ve beynin ksbulleneceği bilgi ve tecrübeleri sınırlıyor zamanla...

ve bakıyorsun hakikaten 10 yıl geçmiş ama o kişide bir değişiklik yok...yani kişilik olarak demiyorum fakat bilgi birikimi olarak kendini yeterli görme eğilimi yatkın oluyor ve bu da çok yanlış :)...

sadece çocuklukta değil hayatımızın her evresinde gelişime öğrenmeye yeni tecrübeler kazanmaya açık muhteşem bir beyne sahibiz biz...bunu sık sık kendimize hatırltmamız bile güzel bir başlangıc olacaktır...

sevgile kalın kocaman :)
 
Evlilik kötü bir şey;çünkü ömür boyu aynı insanın kahrını çekeceksin,varını yoğunu bir kişi ile paylaşacaksın ve onunla devam edeceksin yola...
Sorumlulukların artaca...hep hesap vereceğin birileri olacak hayatında...
Eskiden yoldan karşıya geçerkenbir sola,bir saga,solda bir daha sola bakıyordun,şimdi son soldan solsa bir daha sağa bakacaksın,sıkıntı...
Bekarken başın ağrıdığında bir ağrı kesici alıyordun,evli iken başın ağrıdığında,antibiyotik niyetine eşin "Dişim çok fena!" diyecek ve senin ağrını bastıracaktır...
Gecenin bir vakti diş kliniği aramak için yollara düşeceksin...
Bekarken parkta da tek başına yatsan olurdu;ama evlenince bu olmayacak...
Bekarken kafan esince alıp gidebiliyordun uzaklara,evlenince gidemeyeceksin...
Eşinin ailesinin yaşadığı proplemler senin problemin olacak...
Çoçuğun olmasa bir dert, olsa bir dert...
Onun mama,bez,hastane,okul masrafları olacak...
Amannnn evlilik sıkıntıdan başka bir şey degil işte...


Evlilik olaganüstü bir şey;Çünkü yükünü yarı yarıyla devam edecek biriyle devam edeceksin hayata...
Hesap vereceğin biri olacak ve kendine çeki düzen vereceksin...
Bekar akşamalrında olduğu gibi evde saf saf televizyon seyretmeyeceksin,seni en iyi anlayacak insanla sohbet edebilecek ve günün kritiğini yapabileceksin...
Bir şey alacağın zaman tek başına karar vermeyeceksin,ilgili şeyi en az senin kadar düşünen biriyle karar vereceksin;böylece daha az hata yapacaksın...
Bu harika oluşumların yanı sıra,bekarken sende asla olmayan,seni dünyanın hakimi olduğuna inandıracak bir de çoçugun olacak...
Böylece dünyada yaşanılabilecek en büyük mutluluk olduğuna oy birliği ile karar vermiş olan o muhteşemi de yaşamış olacaksın...




Bir de bu satırları çok hoşuma gitti...



   Mutlusun, acayip renklisin, kafan her boka çalışıyor,her zaman renğini belli ediyorsun;ama sevmeye gelince saklanıyorsun... Nereye saklanıyorsun?
Bir defa sevgi gösterilmez,sevgi taşar..."Gösterme"kelimesi saklama'nın karşıtıdır...
Sakladığın şeyi gösteremezsin,
"Ben sevğimi gösteremiyorum'" demek "Ben sevğimi saklıyorum!" demekte aynıdır...
Eğer bu kalıbada uymuyorsan geriye tek şeçenek kalıyor sen sevmediğin halde seviyormuş gibi yapan sağlam bir yalancısın...


Sen şimdi gidecen ya CEHENNEM'İN DİBİNE GİT...ben bağrıma taş basarım...Erdal DEMİRKIRAN...





 
Evlilik kötü bir şey;çünkü ömür boyu aynı insanın kahrını çekeceksin,varını yoğunu bir kişi ile paylaşacaksın ve onunla devam edeceksin yola...
Sorumlulukların artaca...hep hesap vereceğin birileri olacak hayatında...
Eskiden yoldan karşıya geçerkenbir sola,bir saga,solda bir daha sola bakıyordun,şimdi son soldan solsa bir daha sağa bakacaksın,sıkıntı...
Bekarken başın ağrıdığında bir ağrı kesici alıyordun,evli iken başın ağrıdığında,antibiyotik niyetine eşin "Dişim çok fena!" diyecek ve senin ağrını bastıracaktır...
Gecenin bir vakti diş kliniği aramak için yollara düşeceksin...
Bekarken parkta da tek başına yatsan olurdu;ama evlenince bu olmayacak...
Bekarken kafan esince alıp gidebiliyordun uzaklara,evlenince gidemeyeceksin...
Eşinin ailesinin yaşadığı proplemler senin problemin olacak...
Çoçuğun olmasa bir dert, olsa bir dert...
Onun mama,bez,hastane,okul masrafları olacak...
Amannnn evlilik sıkıntıdan başka bir şey degil işte...

;D ;D ;D
 
ölüdeniz' Alıntı:
Evlilik kötü bir şey;çünkü ömür boyu aynı insanın kahrını çekeceksin,varını yoğunu bir kişi ile paylaşacaksın ve onunla devam edeceksin yola...
Sorumlulukların artaca...hep hesap vereceğin birileri olacak hayatında...
Eskiden yoldan karşıya geçerkenbir sola,bir saga,solda bir daha sola bakıyordun,şimdi son soldan solsa bir daha sağa bakacaksın,sıkıntı...
Bekarken başın ağrıdığında bir ağrı kesici alıyordun,evli iken başın ağrıdığında,antibiyotik niyetine eşin "Dişim çok fena!" diyecek ve senin ağrını bastıracaktır...
Gecenin bir vakti diş kliniği aramak için yollara düşeceksin...
Bekarken parkta da tek başına yatsan olurdu;ama evlenince bu olmayacak...
Bekarken kafan esince alıp gidebiliyordun uzaklara,evlenince gidemeyeceksin...
Eşinin ailesinin yaşadığı proplemler senin problemin olacak...
Çoçuğun olmasa bir dert, olsa bir dert...
Onun mama,bez,hastane,okul masrafları olacak...
Amannnn evlilik sıkıntıdan başka bir şey degil işte...

;D ;D ;D

Gülersin demi:) gerçek payıda yok degil hani:) Ne demişler,"bekarlık sultanlık"  :)

Evlilik olaganüstü bir şey;Çünkü yükünü yarı yarıyla devam edecek biriyle devam edeceksin hayata...
Hesap vereceğin biri olacak ve kendine çeki düzen vereceksin...
Bekar akşamalrında olduğu gibi evde saf saf televizyon seyretmeyeceksin,seni en iyi anlayacak insanla sohbet edebilecek ve günün kritiğini yapabileceksin...
Bir şey alacağın zaman tek başına karar vermeyeceksin,ilgili şeyi en az senin kadar düşünen biriyle karar vereceksin;böylece daha az hata yapacaksın...
Bu harika oluşumların yanı sıra,bekarken sende asla olmayan,seni dünyanın hakimi olduğuna inandıracak bir de çoçugun olacak...
Böylece dünyada yaşanılabilecek en büyük mutluluk olduğuna oy birliği ile karar vermiş olan o muhteşemi de yaşamış olacaksın...



bende buna gülümserim... :) :)
 
Üzerinde kareler bulunan tahtayı ikisinin arasına çekti..."Bunu daha önce görmüş müydün?"

"Hayır efendim."

"Bizim eski oyunumuz...Kaybedersen şahreng,yani"hükümdarın acıcı" deniyor...Buna daha çok şah oyunu deniyor...Çünkü bir savaşı andırır"...Gülümsedi..Neşesi yerine gelmişti."Sana şimdi ŞAH oyunu 'nu öğreteceğim, dedi..."

Fil şeklinde taşlardan birini Rop'a uzattı...Rop bembeyaz ve çok iyi yontulduğu için üzerinde hiç pürüz olmayan file dokunmuş oldu böylece.Bir filin dişlerinden yapılmıştır. Görüyorsun ikimizde aynı şekilde diziyoruz.Hükümdar merkezde yer alır...Sadık arkadaşı,general,hemen yanındadır...Onların iki yanında filler bulunur...Hükümdar için tam bir felakettir...Fillerin yanında iki kale bulunur...Güçlü kuvvetli olanlar üzerine çıkmak ister kalelerin...Sonra atlar ve süvariler gelir...Her an şavaşa hazırdırlar...Savaş alanının her iki ucunda birer sıra ruk yada savaşçılar yer alır...Savaşçılar agızlarını avuçlarına götürüpdüşmanın kanını içen askerler gibidirler...Önde yaya askerler bulunur...Görevleri savaşta ötekilere yardımcı olmaktır...Bir yaya asker,savaş alanının öbür tarafına kadar ulaçabilirse,o kahraman kralın yanında bir general olarak yer alır...

Cesur general savaşta hükümdarlarından hiç bir zaman bir kareden fazla uzaklaşmaz...Güçlü filler üç kare arasından geçerek bütün savaş alanını görebilir...Deve o uzun ayakalrıyla homurdanarak üç kalenin arasından hareket edebilir...Atlarda üç karenin arasından atlayabilir...Atlar atlatılırken karelerden birine hiç dokunulmaz...İntikamcı ruklar her yöne saldırabilir ve bütün savaş alanını boydan boya geçebilirler...

Her taş kendi alanında hareket eder...Belirlenmiş hareketlerinden ne daha az ne de fazlasını yapabilirler...Taraflardan biri savaş alanında hükümdara yaklaşabilirse yüksek sesle 'yerini degiştir ŞAH'diye seslenir...Bu durumda şah'ın başka bir kareye aktarılması gerekir...Karşı ordunun hükümdarı,atı,ruku,generali,fili ve askerleri ile ön tarafına yaklaşmışsa,hükümdar kaşlarını çatarak dört tarafına göz gezdirir...Ordusunun yenilmiş olduğunu görürse,bir nehir yada bir hendek yolunu kesmişse,düşman solunu sağını kesmiş,önünü arkasını sarmışsa,yorgunluk ve susuzluktan ölür...Savaşta kaybedenin başına gelenler onunda başına gelir."

Kadehine tekrar şarap koydu...Kafasını dikip içtikten sonra Rop'adik dik bakarak"anladın mı?" diye sordu...

"Sanırım anladım,efendim."dedi Rop dikkatli bir şekilde...
"haydi başlayalım."



...İBNİ SİNA'NIN TALEBESİ HEKİM...NOAH GORDAN...
 
Noah GORDON'un bu kitabını okumanızı tavsiye ederim,İsteklerinize her şart ve koşulda ulaşabileceğinizi dair anlatan o güzel dili ve akıcılıgı ile anlatan bir roman..Elimdeki kitabım bitsin yazarımızın devamı niteliginde olan "Beyaz şaman" adlı romanını okuyacağım.. :)
 
Laszlo da Darian'ı bir kez daha öpüp merdivene yöneldi...

Dışardaki serin esintinin aksine,kabindeki hava sıcak ve bayattı...




"Kuralları olmayan erkekler bazen kendini aşmaya eğilimli olur..."


(...Olasılıksız'ın yazarı Adam FAWER'den...EMPATİ...
 
Kim peek bir mucizeydi..1951 yılında doğduğunda,doktarlar asla yürüyemeyeceğini ve öğrenemeyeceğini öğrendiklerinde onu bir kuruma yerleştirdiler...
Kim,hidrosefali(büyük kafa) ile doğmuş,kafasının içinde toplanan su,beyninin konuşma ve dil gibi önemli işlerden sorumlu beynin sol yarım küresini tahrip etmişti...
1988 yılında sinirbilimciler tarafından yapılan bir tarama,beynin iki yarım küresini birbirinden ayıran ince zar"corpus callosum"un Kim'inbeyninde bulunmadığını görülmüş...Yine de Kim,on altı aylıkken okumayı sökerek,14 yaşında lise müfredatını tamamlamış..
Kim geçen yıllar içinde,tarih ve tarihlerden,edebiyat,spor,coğrafya ve müzige kadar bir düzüneden fazla alanda geniş bilgi birikimine sahip olmuş...
Aynı anda,her iki gözüyle birer sayfa olmak üzere,bir kitabın iki sayfasını birden okuyabiliyor ve okuduklarını neredeyse mükemmel bir şekilde aklında tutabiliyor...Kim okuduğu 9 000' den fazla kitabın tamamının içeriğini ezbere biliyor...Ayrıca kendisi yetenekli bir takvim hesaplayıcısı..

Kim ve babası,1984 yılında,Teksas Arrlington'da "Association of retarded Citizen" (zeka geriliği gösteren yurttaşlar birliği)konfersında yapımcı Barry Morrow!le tanışmışlar...Sonuç,Rain Man" filmi olmuş...O günü Kimle geçiren Dustin Hoffman,onun yeteneklerinden çok fazla etkilenerek Fran'e e oğlunu tüm dünyayla paylaşması konusunda ısrarcı tavsiyelerde bulunmuş, Kimle yaptığı  bir sohbette;
-Farklı olmak nasıl bir duygu....
Kim'in cevabı ise aynen şöyle..
-"Farklı olmanız,yetersiz olduğunuz anlamına gelmez,çünkü zaten herkes farklıdır".



Mavi bir günde doğmuştu...( Otistik bir dahinin olağanüstü beyninn içindekiler)....DANIEL TAMMET...
 
Uyuma;Uyumak için önümüzde sonsuzluk var

Zamanın iki boyutu vardır:Biri  uzunluğu diğeri  genişliği.Uzunluğunu güneş belirler;genişliğini ise tutkularımız
               
                                                                                                      (...Ömer HAYYAM...Semerkant kitabından okunmadan yaptığım bir  alıntıdır...)
 
Önemli değil kaç kez yenildiğin,önemli olan kaç yenilgiden sonra doğrulabildiğin...
Bu paramparça ruhlardan,çelişik duygulardan,çatışmanın açtığı yaralardan mucizevi bir ahenk çıkıyor ortaya...
Ki olgunluk diyorlar adına...

CAN DÜNDAR-NEREYE?
 
Alice ve kedi, yaşam için dört satırlık bir ipucu

Alice: Bana hangi yoldan gitmem gerektiğini söyler misin?
Kedi: Bu, büyük oranda nereye gitmek istediğine bağlı.
Alice: Şey, nereye gideceğimi bilmiyorum.
Kedi: O zaman hangi yoldan gittiğin farketmez.

Alice Harikalar Diyarında (1865)
 
Alice Harikalar Diyarında  yı küçükken büyülenmiş gibi izlerdim,küçülüp farklı bir dünyaya yolculuk etmesini çok severdim,gözlerimi kapayıp bende küçülüp onun dünyasına gitmeyi isterdim:) ama hiç bir zaman rüyalarım gerçekleşmedi,zaten gerçekleşmesi içinde sebeb yoktu:)
 
Ancak birden mağaranın içinden bir ses yankılandı.''Şunu iyi bil!''diye kükredi ses.''Sadece bir kişi girebilir buraya:Değeri kendi derinliklerinde yatan biri...İşlenmemiş bir elmas gibi.''

Alaaddin ve Sihirli Lambası...
 
''Bu defa yapamayacagım'', dedi Darian yalvararak ..''Yemin ederim.''

Son sözcük ağzından çıkarken Lazslo onun başını ellerinin arasına aldı...Tenine dokunduğu anda kadının zihnini çevreleyen donuk hiçlik eriyiverdi...Darian'ın yolu üzerine koymaya çalıştığı minik elleri bir anda kenara savrulup,onun zihninin derinliklerine daldı...

O kadar çok şey vardı ki,hepsini algılamak olası değildi:Meydan okuyan bir direniş,suçluluk ve pişmanlık ve hepsinin altında , derinlerde gömülü cesur ve ödün vermez bir aşkla karışık azgın bir gurur.Laszlo ellerini ürpererek çekti....



(...Olasılıksızın yazarından...Adam FAWER' dan EMPATİ...)
 
Geri
Üst