Namussuzluğu Kanıksatmak..

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan crt
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi

crt

Kullanıcı
Katılım
11 Eyl 2009
Puanları
38
Konum
İstanbul
  Namussuzluğu Kanıksatmak, Namussuzluktur..!

NasilBirYasam-logo.jpg


İşyerinin, okulun, ev işlerinin kısacası günün yorgunluğunu gidermenin tek seçeneği olarak sunulmuştur televizyon bizlere...

Akşam ailece televizyon karşısına geçildiğinde diziler için saatler de beklenmeye başlanır. "Geçen bölümde ne olmuştu?", "bu bölümde ne olacaktı?" ... Kimimiz büyük bir merakla düşünürüz bunları. Hem de yaşadığımız sorunları unuturcasına.

Peki her akşam bize neler izlettiriyorlar? Her akşam merakla neyi bekliyoruz?

O çok övdükleri, "en çok izlenen" istatistikleri yayınladıkları, basında çarşaf çarşaf anlattıkları dizilerin bir kaçına bakalım. Ve görelim bize ailece her akşam neleri izlettirdiklerini!..

"Aşk-ı Memnu"da, evin yeğeni, hem amcasının eşiyle, hem amcasının kızıyla her türlü ahlaksızlığı yapıyor ve bu ahlaksızlıklar, her hafta ekranların dışında basında da çok doğal bir şey gibi yayınlanıyor.

"Yaprak Dökümü"nde hem cinsellik anlamında, hem de diğer konularda, herkes herkesi aldatıyor, yalan söylüyor...

"Aşk ve Ceza" adlı dizide, nişanlısı tarafından aldatılan biri, hiç tanımadığı biri ile nişanlısını aldatıyor...

Ve saire ve saire ve saire...

Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür. Hemen hepsinin konuları bilinçli olarak seçilmiştir. Öne çıkardıkları konular, aldatma, ihanet, yozluk ve pespaye bir cinselliktir.

Bu dizilerin hiç birinde adam gibi bir sevgi, adam gibi bir evlilik ilişkisi, düzgün yürüyen tek bir insan ilişkisi, yoktur. İhanet, aldatma, ahlaksızlık, sapkınlık, çıkarcılık, entrika vardır bu dizilerde.

İşte her akşam bizlere; eşimize, çocuklarımıza, kardeşlerimize, anne ve babalarımıza, akrabalarımıza, tanıdıklarımıza, komşularımıza her karesi ahlaksızlıkla dolu, ihanet ve aldatmanın normal olduğunu anlatan dizileri izlettiriyorlar.

Bütün senaryolarda olaylar aldatmalar ve aldatma ihtimalleri etrafında dönüyor. Her erkeğin peşinde nedense iki kadın, her kadının peşinde de mutlaka birden fazla erkek var. Ahlaksızlık bu tür "kurgu"lar içinde doğallaştırılıyor. Kimi eşini, kimi nişanlısını aldatıyor. Aldatmalar, dizilerdeki anneler, babalar, eşler ve nişanlılar tarafından da adeta doğal karşılanıyor. Aldatmalar, insanın doğal refleksi gibi sunuluyor.

İçinde sevginin, saygının, vefanın, doğru-düzgün bir insan ilişkisinin olmadığı, pislik dolu bu dizilerle beyinlerimizi dolduruyorlar.

Televizyon dizilerinin bir çoğu bugün halkın değerlerine açık saldırı özelliği taşımaktadır. Bu yozlaşmayı kanıksamayalım. Buna izin vermeyelim. İzlemiyelim, uyaralım çevremizi. Nasıl bir saldırıyla karşı karşıya olduğumuzu anlatalım herkese... Burjuvazinin ahlaksız ilişkilerini bize allayıp pullayarak satmalarına, kanıksatmalarına, halkın değerlerini ayaklar altına almalarına karşı çıkalım.

İnsanı bir "hayvan" haline getiren, namussuzluğu evlerimize taşıyan, namussuzluğu kanıksatan bu dizileri izlemeyelim. Hele çocuklarımızı, gençlerimizi sapıklıklarıyla, pespaye cinsellikleriyle zehirlemelerine izin vermemeliyiz.

(alıntı)
 
Emeğine sağlık crt,paylaşımın için teşekkürler :)
Beyendim bunu :)
 
Yine toplumsal afyonlanmaya parmak basmışsın. Kitlesel Hipnoz aracı haline dönüştürülen Tv.lere karşı uyanık olmamız gerek.
Sana katılıyorum ve teşekkür ediyorum.
 
Reyting ve rant uğruna hazırlanıp sunulan..Toplum değerlerinin yozlaşmasına neden olan bu denli seviyesiz programlara prim vermemek  kınamak gerekiyor diye düşünüyorum..
Konuyu paylaşırken aslında tereddüt etmiştim acaba tepki alırmıyım diye..
Hani bu saçmalıların  fanatik derecesinde hayranları büyük izleyici kitlesi ne yazıkki hala mevcut..
Destek vermenize gerçekten sevindim .
Ben de teşekkür ediyorum..
 
Size katılmakla beraber bu dizilerin hepsinin aşk ve ceza hariç ,eski yazarların eserlerinden alıntı yapılarak çekildiğini düşünürsek bu tip çarpık ilişkiler sadece günümüzde değil yıllarrrrrrr öncesinde bile mevcutmuş .Bence asıl eserlerin sahiplerini birazda eleştirmek lazım gibi geliyor bana .Şimdikiler romanı diziye uyarlıyorlar .
 
Teşekkürler güzel bir yazıydı,umarım bu tür dizilerin müdavimi olan insanlar okuyup bilinçlenirler.Aslında televizyonda bu tarz konuları işleyen filmler yaşamdan kesitler sunuyor,belki bizim gibi düşünen insanlar hala faunusun içinde.Ahlaksızlık,ihanet eskidende vardı şimdide var ne var ki şuanda herşey alenen yapılıyor,ayıpsız ve günahsız.Bu tür diziler mi toplumumuzu bozuyor yoksa bozulmuş toplumun aynası mı?Hangisinin yansıması tartışılır.(Tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan çıkar misali)Yaşanılanların normal sayılması için biraz daha toplum alıştırılıp,yol açılıyor
 
hayal73' Alıntı:
Güzel bir yorumdu ,,bencede bozuk olan toplumun aynası .. ;)

Teşekkür ederim. ;)
Yaşadıklarımızın nedenini arıyorsak önce kendimize/insanımıza/toplumuza ayna tutmalıyız.Bu dizilerde arz ve talebin sonucu reyting yapıyor demek ki temelde bir sorun var.Önce insanımız düzelmeli ki rağbet göremesin.Bu tür diziler bizi ileriye değil geriye götürür,aile kavramını yok eder,ahlaksız bir toplum yaratır,zaten  aklaksızlığın eşiğinde değiliz eşikten içeri girdik sayılır nedense batının iyi şeylerini değil kötü değerlerini örnek alıyoruz
 
Ahlaksızlık,ihanet eskidende vardı şimdide var ne var ki şuanda herşey alenen yapılıyor,ayıpsız ve günahsız.Bu tür diziler mi toplumumuzu bozuyor yoksa bozulmuş toplumun aynası mı?Hangisinin yansıması tartışılır.(
Ne güzel yorumlamışsın Ebru.

Önceden de vardı, şimdi de var. Tek fark önceden iletişim, olayların insanlara ulaştırılması daha zordu, şimdi çok daha kolaylaştı ve her şey ortaya çıktı.
 
evet çok üzücü bir durum.Ve bunlara dur demek lazım.Medeniyet diye diye bizi bu hale düşürdüler.Bizler çok şükür zaten medeniyiz bunun aksini ispat eden zamaninda dünyaya medeniyeti ögreten geçmisine baksin.
Medeni olmak aile hayatını,toplum hayatını ve fertlerini kemiren böyle ahlaksız dizileri yayınlamak ve insanların bilinç altlarına bunların normalmış gibi lanse ettirerek ülkemizi manevi anlamda derbeder etmek ise ben medeni olmak istemiyorum.
Herkesin görüşüne inanışına saygımız var  ve olmalıdırda  biri kapalı giyer biri açık giyer vs...Edepsizliğinde bu kadarına pess...
Mehmet Akifin bir sözü var;Medeniyet açmaksa bedeni o zaman hayvanlar sizden daha medeni...
 
Burjuva kendi varlığını devam ettirebilmek adına i
sosyal patlama tehlikesini görmeye başladıklarında, bu patlamayı iki kanaldan, iki yöntemle etkisizleştirmeye çalışırlar.
Bunlardan biri baskı ve terördür.
Diğeri ise, toplumu yozlaştırmaktır..
Dolayısıyla halk yoksulluk ve sefalet içerisine itilir..
Korkutulmuş, sindirilmiş bir halk isyan edemeyeceği gibi, yozlaştırılmış, ahlaken çürütülmüş, fuhuşun, uyuşturucunun, mafyacılığın bataklığına gömülmüş bir halk da isyan edemez..
İşte bunun için ..
En azında toplum değerlerinin yozlaşmasına neden olan bu denli seviyesizliklere  prim vermemek ..
Olayı arz talep haline getirmemek, daha duyarlı ve bilinçli hareket etmek gerekiyor ..(diye düşünüuorum)




 
Kadınlar, aileler ve sorumluluklar -

  Televizyon halkların yeni afyonlarından biri.
Kardeşi internet kadar yeni olmasa bile hala en az onun kadar popüler. Her uyuşturucu gibi yavaş yavaş sardı ve esir aldı insanlarımızı..
Ve tabi ki özellikle de kadınlarımızı.

İşinde, evinde bir koşuşturmacadır yaşayan kadınların belki de tek lüksü televizyon. Büyük kentlerin yükü altında ezilen ama o kentin bir köşeciğine sıkışıp yaşayanlar için dünyaya açılan belki de tek kapı... Ama nasıl bir dünyaya?
Nasıl bir dünya ilgini çekiyorsa öyle bir dünyaya! Gerçeklikle ilgisi olmayan ya da gerçek hayatın küçük bir karesini alıp gerçeküstülüğe uzanan bir dünya..
Dizilerle hayaller alemine gidiyorsunuz, hiçbir zaman yaşanamayacak hayatların büyüsüyle uyuşuyorsunuz, uyuştukça da kalitesi düşmüş ama dozu artmış yeni programlar silsilesi ile yaşayıp gidiyorsunuz. Artık uyuştuğunuz ve alıştığınız için bırakın toplumsal olayları, televizyonda gösterileni bile sorgulamaz hale geliyorsunuz..
Kadın programlarından tutun da, dizilere, haberlere ve siyaset programlarına kadar her çeşit program için aynı şeyi söylemek mümkün..
Ve aslında kadın erkek toplumun her kesimi için aynı şeyi geçerli. Bazıları televizyonda ne veriliyorsa yetiniyor. Bazıları olanakları ölçüsünde internet alemine ve tüm medyaya açılıyor.

Hal böyleyken televizyon dizilerinin savunulacak bir tarafı yok ama Kadın ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın “muhafazakar aile yapımızın, hem de değerler sistemimizin erezyona uğraması noktasında sıkıntı yaratan görüntüler”e takılması ve “Ebeveyn İzleme Kurulu” oluşturulması konusunda RTÜK başkanı ile bir araya gelecek olması bana karışık duygular yaşatıyor. Sinirlensem mi gülsem mi yoksa bu halimize ağlasam mı bilemiyorum.

Yukarıda da söylediğim gibi dizileri savunacak değilim. Hatta televizyonun şu andaki misyonuna savaş açılması gerektiğini düşünüyorum. Dizilerdeki Selma Hanım’ı rahatsız eden görüntüler, beni de rahatsız ediyor..
Ama muhafazakar aile yapımızı erezyona uğrattığı için falan değil. O çok beğendiği muhafazakar aile yapısının cenderesine kıstırılmış insanlarımıza çarpık bir cinsellik taşıdığı ve bu çarpıklığın gündelik hayata taşınmasında katalizör olduğu için rahatsız oluyorum. Ama sadece bu mudur? Selma Hanım’ın o titizlikle korumak istediği muhafazakar aile yapısı değil midir küçücük kızlarımızın aile içinde tecavüze uğradığı yerler?
Küçücük kız çocukları o muhafazakar ailelere gelin gitmiyorlar mı? Cinsellik yaşının düşmesinde dizelerdeki erotik sahnelerin etkili olabileceğini söylemişsiniz. Zorla evlendirilen kız çocuklarımızın da hayatı bu diziler nedeniyle mi karartılıyor?

Bu dizilerin insanlarımızı nasıl uyuşturduğu üzerine hiç düşündünüz mü ve bundan rahatsız oldunuz mu? Düşünmediyseniz bu acaba dizilerin de katkıda bulunduğu mevcut yaşam biçiminden nemalandığınız için mi?

Madem demeçler vermeye başladınız, 8 Mart’ın yaklaştığı şu günlerde bir yıla yaklaşan bakanlığınız döneminde “kadına yönelik icraatları”nızı da açıklayacak mısınız? Hani hala yoksullukla, açlıkla mücadele eden, töre cinayetine kurban giden, evde dayak yiyen, okuma yazma bilmeyen, çocuk doğururken ölen, kadın olduğu için işsiz kalan, karın tokluğuna çalıştırılan kadınlarımız ile ilgili icraatlarınızdan?

Yoksa bu konularda icraatlarınız yok mu?
Bu konular Aşk-ı Memnu kadar popüler değil mi yoksa?

(alıntı)
 
Yine çok güzel bi konuya değinmişsin Crt.
Teşekkürler.
crt' Alıntı:

Madem demeçler vermeye başladınız, 8 Mart’ın yaklaştığı şu günlerde bir yıla yaklaşan bakanlığınız döneminde “kadına yönelik icraatları”nızı da açıklayacak mısınız? Hani hala yoksullukla, açlıkla mücadele eden, töre cinayetine kurban giden, evde dayak yiyen, okuma yazma bilmeyen, çocuk doğururken ölen, kadın olduğu için işsiz kalan, karın tokluğuna çalıştırılan kadınlarımız ile ilgili icraatlarınızdan?

Yoksa bu konularda icraatlarınız yok mu?
Bu konular Aşk-ı Memnu kadar popüler değil mi yoksa?

 
Geri
Üst