S
su perisi
Kullanıcı
- 4 Ocak 2007
- En iyi cevaplar
- 0
- 0
Neden bazı insanlar diğerlerine göre günden güne daha mutlu, daha üretken, daha doyumludur? Farkı yaratan nedir? Eğer biz, daha iyi şeyler yapmayı gerçekten olmak istediğimiz gibi olmayı ve her gün yaşamın her alanında daha çok başarı ve mutluluğu samimi olarak istiyorsak, yolumuzda duran bu duvar nedir?
Belki de daha önce sorulması gereken soru: Mutluluk bizim için ne anlama geliyor? Mutlu olmak için neye ihtiyacımız var? ‘´Hayatımın aşkını bulduğum zaman( herkes bu haftaki burcunu okur ya sabırsızlıkla) çok para kazandığım zaman (peki para mutluluk getirmezse mutluluk para getirir mi?),düzenli bir ev yaşantım olduğu zaman, etrafımdaki şu
lüzumsuz insanlardan kurtulduğum zaman,´´ var ya şu okul bitsin, sınavları atlatayım.´´,birileri beni gerçekten anladığı zaman, bu şehirden kurtulduğum zaman, özgürlüğümü ilan ettiğim zaman, sevgilim olduğunu sandığım şeyden kurtulduğum zaman…
Babam, bu dünyada belki benim mutlu olmamı en çok isteyen insan, liseyi iyi bir notla bitirmemi istedi, daha sonra üniversiteyi kazanmayı, 4 yılda üniversiteyi bitirmemi(Bu arada hesapta olmayan bir şey oldu ben üniversiteyi 6 yılda bitirdim, Prof.´in biri taktı da… Nasıl mazeret ama…)sonra askere gitmem gerekiyordu… Evlenip çocuk yapmam(Babam torun sevecek, bir de oğlum olursa, doyma keyfine, aynı şehirde yaşayacağız ooo…)İşte biz o zaman mutlu olacağız… Yüzümüzün gülmesi, küçücük bir tebessümü, sıcacık bir sohbeti, sessiz bir dokunuşu, birlikte olabilmeyi, mutluluğumuzu o kadar çok şeye bağlamışız ki, gerçekten mutlu olmaya
fırsat kalmamış…
Bence daha da önemli bir şey var, o da toplum mutsuzluk hastalığına yakalandı. Mutsuzluk bulaşıcıdır, bulaşıcı bir hastalık gibidir. Hastalığın kavgacı, gürültücü, suç oranı yüksek, yardımlaşma, şefkat, hoşgörü oranı düşük bir toplum haline gelmemizin sebebi mutsuzluktur. Aşktan, dostluk ve arkadaşlıktan, sevgi, başarı, takdir ve iltifattan çok çelme takmayı, kazık atmayı, kıskançlık, düşmanlık, kin, nefret ve aşağılanmayı daha çok kullanmamızın nedeni de büyüyen toplumsal huzursuzluk ve mutsuzluktur…
Avustralya´da kurulan mutluluk enstitüsü uzmanlarına göre; mutluluğun sadece %15´i gelir durumunu ve diğer finansal faktörler belirliyor. Gerisi ise, hayata karşı belirlenen tavır, yaşamın kontrolünü elinde bulundurmak ve insan ilişkileriyle ilgili.
Kısacası Rutus Wainmight´in dediği gibi mutlu olmak için uğraş vermelisiniz. Mutluluğa iş, para ya da aşk ile ulaşılamaz. Mutluluk sizinle kendi aranızdaki meseledir.
Mutluluğun kendi içimizde olduğunu anlamak için biraz yalnız kalın ve kendinizi keşfedin. Kendinize ait zamanınız olsun. Sevdiğiniz bir mekâna gidip yalnız başınıza bir kahve içmekten çekinmeyin, size ‘´kaç kişi olacaksınız?´´diye soran garsonlara ‘´tek kişi´´ diye cevap verin. İçinizden ;´´ben çok güçlüyüm, kendime yeterim, kimseye ihtiyacım yok, burada bir kahve içeceğim ve kendimin sorunlarını önce dinleyip onu çözeceğim!´´ deyin. Son sözümü bildiğiniz, belki hatırlamakta zorlandığınız bir olayla, sizlere aktarmak istiyorum;
Eflatun´a iki soru sormuşlar: Birincisi´´İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir? Eflatun tek tek sıralamış:´´Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler… Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.´´Sıra gelmiş ikinci soruya;´´Peki sen ne öneriyorsun?´´Bilge yine sıralamış:´´Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Kendinizi, işinizi ve insanları sevin. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.´´
ÖNEMLI OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR.