Mutluluk ne zaman bizim olur?

  • Konbuyu başlatan su perisi
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Serbest Kürsü kategorisinde su perisi tarafından oluşturulan Mutluluk ne zaman bizim olur? başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 4,838 kez görüntülenmiş, 14 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Serbest Kürsü
Konu Başlığı Mutluluk ne zaman bizim olur?
Konbuyu başlatan su perisi
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan ASLIHAN
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0



Neden bazı insanlar diğerlerine göre günden güne daha mutlu, daha üretken, daha doyumludur? Farkı yaratan nedir? Eğer biz, daha iyi şeyler yapmayı gerçekten olmak istediğimiz gibi olmayı ve her gün yaşamın her alanında daha çok başarı ve mutluluğu samimi olarak istiyorsak, yolumuzda duran bu duvar nedir?

Belki de daha önce sorulması gereken soru: Mutluluk bizim için ne anlama geliyor? Mutlu olmak için neye ihtiyacımız var? ‘´Hayatımın aşkını bulduğum zaman( herkes bu haftaki burcunu okur ya sabırsızlıkla) çok para kazandığım zaman (peki para mutluluk getirmezse mutluluk para getirir mi?),düzenli bir ev yaşantım olduğu zaman, etrafımdaki şu

lüzumsuz insanlardan kurtulduğum zaman,´´ var ya şu okul bitsin, sınavları atlatayım.´´,birileri beni gerçekten anladığı zaman, bu şehirden kurtulduğum zaman, özgürlüğümü ilan ettiğim zaman, sevgilim olduğunu sandığım şeyden kurtulduğum zaman…

Babam, bu dünyada belki benim mutlu olmamı en çok isteyen insan, liseyi iyi bir notla bitirmemi istedi, daha sonra üniversiteyi kazanmayı, 4 yılda üniversiteyi bitirmemi(Bu arada hesapta olmayan bir şey oldu ben üniversiteyi 6 yılda bitirdim, Prof.´in biri taktı da… Nasıl mazeret ama…)sonra askere gitmem gerekiyordu… Evlenip çocuk yapmam(Babam torun sevecek, bir de oğlum olursa, doyma keyfine, aynı şehirde yaşayacağız ooo…)İşte biz o zaman mutlu olacağız… Yüzümüzün gülmesi, küçücük bir tebessümü, sıcacık bir sohbeti, sessiz bir dokunuşu, birlikte olabilmeyi, mutluluğumuzu o kadar çok şeye bağlamışız ki, gerçekten mutlu olmaya

fırsat kalmamış…

Bence daha da önemli bir şey var, o da toplum mutsuzluk hastalığına yakalandı. Mutsuzluk bulaşıcıdır, bulaşıcı bir hastalık gibidir. Hastalığın kavgacı, gürültücü, suç oranı yüksek, yardımlaşma, şefkat, hoşgörü oranı düşük bir toplum haline gelmemizin sebebi mutsuzluktur. Aşktan, dostluk ve arkadaşlıktan, sevgi, başarı, takdir ve iltifattan çok çelme takmayı, kazık atmayı, kıskançlık, düşmanlık, kin, nefret ve aşağılanmayı daha çok kullanmamızın nedeni de büyüyen toplumsal huzursuzluk ve mutsuzluktur…

Avustralya´da kurulan mutluluk enstitüsü uzmanlarına göre; mutluluğun sadece %15´i gelir durumunu ve diğer finansal faktörler belirliyor. Gerisi ise, hayata karşı belirlenen tavır, yaşamın kontrolünü elinde bulundurmak ve insan ilişkileriyle ilgili.

Kısacası Rutus Wainmight´in dediği gibi mutlu olmak için uğraş vermelisiniz. Mutluluğa iş, para ya da aşk ile ulaşılamaz. Mutluluk sizinle kendi aranızdaki meseledir.

Mutluluğun kendi içimizde olduğunu anlamak için biraz yalnız kalın ve kendinizi keşfedin. Kendinize ait zamanınız olsun. Sevdiğiniz bir mekâna gidip yalnız başınıza bir kahve içmekten çekinmeyin, size ‘´kaç kişi olacaksınız?´´diye soran garsonlara ‘´tek kişi´´ diye cevap verin. İçinizden ;´´ben çok güçlüyüm, kendime yeterim, kimseye ihtiyacım yok, burada bir kahve içeceğim ve kendimin sorunlarını önce dinleyip onu çözeceğim!´´ deyin. Son sözümü bildiğiniz, belki hatırlamakta zorlandığınız bir olayla, sizlere aktarmak istiyorum;

Eflatun´a iki soru sormuşlar: Birincisi´´İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nelerdir? Eflatun tek tek sıralamış:´´Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne var ki çocukluklarını özlerler. Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler. Ama sağlıklarını geri almak için para öderler… Yarından endişe ederken bu günü unuturlar. Dolayısıyla ne bu günü ne de yarını yaşarlar. Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler.´´Sıra gelmiş ikinci soruya;´´Peki sen ne öneriyorsun?´´Bilge yine sıralamış:´´Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Kendinizi, işinizi ve insanları sevin. Yapılması gereken tek şey sadece kendinizi sevilmeye bırakmaktır.´´

ÖNEMLI OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR.


 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Hmmm belki klasikleşmiş bir durum farklı bir şekilde anlatılmış.

Yalnız takıldığım bir durum var.
Hani şu söz ''ÖNEMLI OLAN; HAYATTA EN ÇOK ŞEYE SAHİP OLMAK DEĞİL, EN AZ ŞEYE İHTİYAÇ DUYMAKTIR.''

Yani düşünüyorumda,az şeye ihtiyac duyan biri,aynı zamanda çok şeye sahip olmuş olmuyormu ?
O anlamda çıkıyor gibi az şeye ihtiyac duyuyor olmam çok şeyi elde etmiş lmam anlamınada geliyorki''çelişk' seziyorum sözde.Üst kısımda her şeyi kişide olduguna inandıran ileri doğru iten cümleler,alt kısımda 'kanaatkarlık'
Neyse..

Genel itibarı ile konu iyi,bitiş cümleleri bana uymadı o kadar.
Teşekkürler konu için.
 
E

efsane_18

Kullanıcı
12 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
Giresun
Güzel bi yazı olmuş. Elindekiyle mutlu olmayı bilmeli insan şikayet etmeyi bırakmalı...

Bence mutsuzluk can sıkıntısı zaten :D :D
 
G

Günebakan

Kullanıcı
20 Eki 2008
En iyi cevaplar
0
0
İSTANBUL
  Biri Maldivlerde tatil yapar diğeri Antalya'da.Ama deniz aynı denizdir. Biri plastik tabakta ekmeğini yerken diğeri italyan porselenlerde yer.Ama ekmek aynı ekmektir.Ya da biri boğazın manzarasını,yalısının penceresinden izlerken; diğeri boğaz seferi için bindiği motordan izler.Boğaz aynı boğazdır. Eğer ben yediğim ekmeğin, seyrettiğim boğazın ya da girdiğim denizin tadına varacak o coşkuyu içimde bulamıyorsam bütün bunlar bana altın tepsilerde de sunulsa sen yine mutlu olamazsın. Zengin ile fakir arasındaki tek fark; hayatın sunuluş şekilleridir. Aynı ekmeği farklı tabaklarda yiyoruz sadece.Onlarınki biraz daha süslü. Ama özü aynı.

                      TEŞEKKÜRLER.... ;)
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
:´´Kimseye kendinizi sevdirmeye kalkmayın. Kendinizi, işinizi ve insanları sevin.
Buna inandığımı söyleyebilirim!
Ve tabiiki hayatın her evresinde geçmişi özlemen, geleceğe imrenmen.. Şundan kurtulamadık bir türlü..
 
M

manas

Kullanıcı
6 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
Gerçekten sevenler sevgiyi de hakediyorlar. Bütün mesele insanın kendi içinde kendiyle barışı.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Mutlu olmak için hiç kıstaslar koymadım, kimbilir belki de bunun için genellikle mutluyum.
Yaşam çok eğlenceli değil farkındayım ama "mutlu olmak için şu şu şu gerekli" diye düşünmeye başlarsam, nasıl mutlu olayım beklentilerim gerçekleşmedikçe?

Bence daha da önemli bir şey var, o da toplum mutsuzluk hastalığına yakalandı. Mutsuzluk bulaşıcıdır, bulaşıcı bir hastalık gibidir. Hastalığın kavgacı, gürültücü, suç oranı yüksek, yardımlaşma, şefkat, hoşgörü oranı düşük bir toplum haline gelmemizin sebebi mutsuzluktur. Aşktan, dostluk ve arkadaşlıktan, sevgi, başarı, takdir ve iltifattan çok çelme takmayı, kazık atmayı, kıskançlık, düşmanlık, kin, nefret ve aşağılanmayı daha çok kullanmamızın nedeni de büyüyen toplumsal huzursuzluk ve mutsuzluktur…
Buna katılıyorum. Karamsar, mutsuz insanların yaydığı negatif enerjiden nefret ediyorum gerçekten. Hem bir şey yapmazlar, hem de dillerinde sürekli bir karamsarlık türküsü!
"Eee yap bir şeyler, hareketlen o zaman!" dersiniz, bahaneleri hep hazırdır, koşullar elvermiyordur, fırsat tanınmıyordur!
Bu kadar olanaksızlık içinde ki insanın başarılı öykülerini okuyoruz, onlar nasıl başardı?
Tembel insan mutsuzdur, karamsardır bana göre.
Ve galiba biraz da korkak... :(

 
E

efsane_18

Kullanıcı
12 Ara 2007
En iyi cevaplar
0
0
Giresun
Zynep' Alıntı:
Mutlu olmak için hiç kıstaslar koymadım, kimbilir belki de bunun için genellikle mutluyum.
Yaşam çok eğlenceli değil farkındayım ama "mutlu olmak için şu şu şu gerekli" diye düşünmeye başlarsam, nasıl mutlu olayım beklentilerim gerçekleşmedikçe?

Bence daha da önemli bir şey var, o da toplum mutsuzluk hastalığına yakalandı. Mutsuzluk bulaşıcıdır, bulaşıcı bir hastalık gibidir. Hastalığın kavgacı, gürültücü, suç oranı yüksek, yardımlaşma, şefkat, hoşgörü oranı düşük bir toplum haline gelmemizin sebebi mutsuzluktur. Aşktan, dostluk ve arkadaşlıktan, sevgi, başarı, takdir ve iltifattan çok çelme takmayı, kazık atmayı, kıskançlık, düşmanlık, kin, nefret ve aşağılanmayı daha çok kullanmamızın nedeni de büyüyen toplumsal huzursuzluk ve mutsuzluktur…
Buna katılıyorum. Karamsar, mutsuz insanların yaydığı negatif enerjiden nefret ediyorum gerçekten. Hem bir şey yapmazlar, hem de dillerinde sürekli bir karamsarlık türküsü!
"Eee yap bir şeyler, hareketlen o zaman!" dersiniz, bahaneleri hep hazırdır, koşullar elvermiyordur, fırsat tanınmıyordur!
Bu kadar olanaksızlık içinde ki insanın başarılı öykülerini okuyoruz, onlar nasıl başardı?
Tembel insan mutsuzdur, karamsardır bana göre.
Ve galiba biraz da korkak... :(
Helal Zeynep çok hakveriyorum sana bu konuda...
 
K

korsan

Kullanıcı
18 Kas 2007
En iyi cevaplar
0
36
Gaziantep
Mutluluk hafiflemekse  bende var gibi. Ama o kadar basitde değildir heralde.
Mutluluk nerde arısan ordadır dicem, aranmayacak yerler var, ben denk geldimde.
Neredeyse artık aramıyorum ihtiyacım yok.
Mutlulugun nasıl yaşandıgına tanık olunca isteyesim arayasım bulasım vede yaşayasım kalmadı.
 
G

GewezeTosba

Kullanıcı
26 Mar 2009
En iyi cevaplar
0
0
mutlu olmak istediğinde..
 
Y

y@ğmur

Kullanıcı
27 Haz 2009
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bence mutlu olmak insanın kendi elinde insan önce kendini sonra hayatı  sevmeliki en ufak bişeyden bile mutlu olmayı başarabilsin.Hayattan tat almayan bir insan bana göre önüne ne sunulursa sunulsun..Mutlu olamaz.
 
F

Flamingo

Kullanıcı
31 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
0
İzmir
Mutluluk ne zaman bizim olur..?

Mutluluğun bir varış noktası değil, bir yol olduğunu anladığımız zaman... ;)
 
Üst