KIzILdeRiLiLer--HayALet Dansı

lostcontrol

Kullanıcı
Katılım
24 Ocak 2008
Puanları
0
Konum
Mersin
Takvimler 1890 yılının kışını gösterdiğinde, Kızılderili halkının acı hatıralarla dolu tarihinde en dramatik olay, YARALI DİZ (WOUNDED KNEE) katliamı ile karşılaşmaktayız. 1890'da Kızılderililer arasında "Hayalet Dansı" olarak adlandırılan ve kendilerini beyaz adamın esaretinden kurtaracak bir kahramanın geleceğini temsil eden bir dans yaygınlaşır. ABD hükümeti bu dansın, Kızılderili halkı arasındaki özgürlük duygusunu tekrar alevlendirmesinden çekinir ve dansın icrasını yasaklar.

Teton Siouxlarının reisi büyük savaşçı ve önder "Oturan Boğa (Sitting Bull/Tatanka İyotanka)"nın öldürülmesinin ve Hayalet Dansının Kızılderililer arasında meydana getirdiği heyecan, son özgür Kızılderili kabilesi olan Minneconjoi Siouxlarının, Koca Ayak (Big Foot)'ın önderliğinde, kendilerine ABD hükümeti tarafından zorunlu iskanları için tahsis edilen Pine Ridge kampından ayrılmalarına yol açar. 

Wounded Knee Deresinde, Big Foot önderliğindeki 400' üaşkın Kızılderili, beyaz askerler tarafından sıkıştırılır. Askerler tarafından kuşatılan Kızılderililer Hayalet dansını icra etmeye başlarlar.

Askerler, Kızılderilileri dans etmemeleri ve ellerindeki silahları teslim etmeleri yönünde uyarırlar. Beyaz askerler ile görüşmeyi talep eden Big Foot kan dökülmemesini ister ve kampa beyaz bayrak çektirir. Görüşme talebini red eden hükümet ordusu, hücum emri verir ve tek suçu geleneksel danslarını icra etmeyi ve ataları gibi geniş ovalarda yaşamayı istemek olan 300'den fazla, yaşlı, çocuk, ve kadın Kızılderiliyi katleder. Big Foot da katliamda ölenler arasındadır.

Wounded Knee Katliamı , bugün Kızılderili halkı için çok acı bir hatıradır. Özgürlüklerinin, milli şuurlarının bayraklaşmış bir abidesidir. Zira, Wounded Knee Katliamı, beyaz adama karşı Kızılderili direnişinin beyaz adamın kanla yazdığı tarihlerindeki en son halkasını oluşturmaktadır.

Wounded Knee katliamı ile ilgili olarak, katliamı yaşayan bir Kızılderilinin (Kara Geyik) sözlerine kulak verelim.
"O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları, hala o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o kanlı çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada. Güzel bir düştü evet... Sonra, bir ulusun umudu kırıldı paramparça oldu. Artık yeryüzünün merkezi yok, ölüp gitti kutsal ağaç."

Bugün Wounded Knee Deresi Vadisinde Bir Anıt Mezarlık bulunmaktadır. Kızılderililer ömürlerinde en azından bir defa burayı ziyaret etmektedirler. Mezarlıklara ve ağaçlara renkli çaput ve iplikler bağlarlar. 
 
Bizler aslen Kızılderili olmasak da Kızılderili kültüründe insanlığın özünü buluyoruz. Tüm insanlığın paylaşımı öncelikle üzerinde yaşadığımız topraklarla vede soluduğumuz hava ile başlar. Ancak bunların çok ötesine uzanır. Bizi "Bir" yapan tohumumuzdur, paylaştığımız özgürlüğümüzdür. Ve de yüreklerimizdeki hislerdir...

 
kızılderililerin hayatı her zaman ilginç gelmiştir bana şöyle ki kendi vatanlarında azınlık ve ucube muhamalesi gören bir ırk aynı zamanda hem onurlu harekterleriyle dimdik bir duruş sergiliyorlar hemde kendi geleneklerini ne olursa olsun bozulan tüm değerlere reğmen korumaya devam ediyorlar çinliler gibiler yani paylaşım için sağol lostcontrol  ;)
 
Kızılderililer ve Türkler

2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan “Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”na katılan Onayda Kızılderili kabilesi reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı. Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti. Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca “Y” kromozomunun sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu söyledi. Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.
Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır.
 
lostcontrol' Alıntı:
Kızılderililer ve Türkler

2-4 Temmuz 1999 tarihleri arasında Denizli’de yapılan “Yedinci Türk Dünyası Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayı”na katılan Onayda Kızılderili kabilesi reisi ve Amerika Yerlileri Sosyal İşler Daire Başkanı M. Franklin Keel’in konuşması kurultaya katılan delegeler üzerinde derin tesirler bıraktı. Kızılderililer hakkında geniş bilgi veren Keel, Kızılderililerin (atalarının) Baykal Gölü ve Yenisey-Tuva bölgelerinden Amerika kıtasına, Alaska üzerinden göç ettiklerini ifade etti. Kızılderililer ile Türklerin DNA testlerinin aynı olduğunu ve ayrıca “Y” kromozomunun sadece yeryüzünde Türkler ile Kızılderililerde bulunduğunu söyledi. Kızılderililerin konuştukları dillerdeki kelime benzerlikleri gibi, halı, kilim ve el işlerindeki desenlerin aynı olduğunu, örf, âdet ve geleneklerde de çok büyük benzerlik olduğunu ifade etmiştir.
Kızılderililerin aslının nereden geldiğine dair 40 yıl araştırma yapan Ethel Steawert, belgelerle Kızılderililerin Türk soyundan geldiğini ispatlamıştır.
hımmm hiç bilmiyordum bunu onurlu millet dedim ya işte varmış bir bağlantımız  ;)
 
Western filmlerde izlediğim hayat felsefeleri çok etkilemişti beni.
Kendi kültürümüze yakın bulmuştum.
teşekkürler paylaşım için.. :)
 
Evet bu araştırmaları bir aralar takip etiştim. Kızılderililer gibi biz de birçok değerimize sahip çıkıyoruz. Yalnız bizi onlardan ayıran ve hatta belki bizleri onlardan biraz da olsun uzaklaştıran Amerikan sevdamızdır diye düşünüyorum. Beyaz adamlara ne kadar da özeniriz aslında değil mi?
Biz başlı başına yeteriz tüm dünyaya aslında ama globelleşen dünyada çıkar ilişkilerinin yoğun olduğu bu zamanlarda dostluk kurmak zorunda mı bırakılıyoruz?
Cevabının alınması gereken o kadar çok soru var ki ama bir çoğu yanıtsız kalıyor, bir sonuca erişmiyor. Ne yazık...

Teşekkürler lostcontrol bu güzel paylaşım için...
 
Türklerin soykırım yaptığını düşünen ve bu konuda yasa çıkarmak için durmadan çalışan insanlara, asıl soykırımın nerede ve nasıl yapıldığını göstermek lazım...
Aynı DNA yı taşıyıp taşımadığımızı bilmiyorum ama inş sonumuz onlara benzemez....şimdiki yaşadıklarımız silahla olmasada beyin gücüyle yapılan saldırılardır...
 
Geri
Üst