L
lostcontrol
Kullanıcı
Takvimler 1890 yılının kışını gösterdiğinde, Kızılderili halkının acı hatıralarla dolu tarihinde en dramatik olay, YARALI DİZ (WOUNDED KNEE) katliamı ile karşılaşmaktayız. 1890'da Kızılderililer arasında "Hayalet Dansı" olarak adlandırılan ve kendilerini beyaz adamın esaretinden kurtaracak bir kahramanın geleceğini temsil eden bir dans yaygınlaşır. ABD hükümeti bu dansın, Kızılderili halkı arasındaki özgürlük duygusunu tekrar alevlendirmesinden çekinir ve dansın icrasını yasaklar.
Teton Siouxlarının reisi büyük savaşçı ve önder "Oturan Boğa (Sitting Bull/Tatanka İyotanka)"nın öldürülmesinin ve Hayalet Dansının Kızılderililer arasında meydana getirdiği heyecan, son özgür Kızılderili kabilesi olan Minneconjoi Siouxlarının, Koca Ayak (Big Foot)'ın önderliğinde, kendilerine ABD hükümeti tarafından zorunlu iskanları için tahsis edilen Pine Ridge kampından ayrılmalarına yol açar.
Wounded Knee Deresinde, Big Foot önderliğindeki 400' üaşkın Kızılderili, beyaz askerler tarafından sıkıştırılır. Askerler tarafından kuşatılan Kızılderililer Hayalet dansını icra etmeye başlarlar.
Askerler, Kızılderilileri dans etmemeleri ve ellerindeki silahları teslim etmeleri yönünde uyarırlar. Beyaz askerler ile görüşmeyi talep eden Big Foot kan dökülmemesini ister ve kampa beyaz bayrak çektirir. Görüşme talebini red eden hükümet ordusu, hücum emri verir ve tek suçu geleneksel danslarını icra etmeyi ve ataları gibi geniş ovalarda yaşamayı istemek olan 300'den fazla, yaşlı, çocuk, ve kadın Kızılderiliyi katleder. Big Foot da katliamda ölenler arasındadır.
Wounded Knee Katliamı , bugün Kızılderili halkı için çok acı bir hatıradır. Özgürlüklerinin, milli şuurlarının bayraklaşmış bir abidesidir. Zira, Wounded Knee Katliamı, beyaz adama karşı Kızılderili direnişinin beyaz adamın kanla yazdığı tarihlerindeki en son halkasını oluşturmaktadır.
Wounded Knee katliamı ile ilgili olarak, katliamı yaşayan bir Kızılderilinin (Kara Geyik) sözlerine kulak verelim.
"O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları, hala o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o kanlı çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada. Güzel bir düştü evet... Sonra, bir ulusun umudu kırıldı paramparça oldu. Artık yeryüzünün merkezi yok, ölüp gitti kutsal ağaç."
Bugün Wounded Knee Deresi Vadisinde Bir Anıt Mezarlık bulunmaktadır. Kızılderililer ömürlerinde en azından bir defa burayı ziyaret etmektedirler. Mezarlıklara ve ağaçlara renkli çaput ve iplikler bağlarlar.
Teton Siouxlarının reisi büyük savaşçı ve önder "Oturan Boğa (Sitting Bull/Tatanka İyotanka)"nın öldürülmesinin ve Hayalet Dansının Kızılderililer arasında meydana getirdiği heyecan, son özgür Kızılderili kabilesi olan Minneconjoi Siouxlarının, Koca Ayak (Big Foot)'ın önderliğinde, kendilerine ABD hükümeti tarafından zorunlu iskanları için tahsis edilen Pine Ridge kampından ayrılmalarına yol açar.
Wounded Knee Deresinde, Big Foot önderliğindeki 400' üaşkın Kızılderili, beyaz askerler tarafından sıkıştırılır. Askerler tarafından kuşatılan Kızılderililer Hayalet dansını icra etmeye başlarlar.
Askerler, Kızılderilileri dans etmemeleri ve ellerindeki silahları teslim etmeleri yönünde uyarırlar. Beyaz askerler ile görüşmeyi talep eden Big Foot kan dökülmemesini ister ve kampa beyaz bayrak çektirir. Görüşme talebini red eden hükümet ordusu, hücum emri verir ve tek suçu geleneksel danslarını icra etmeyi ve ataları gibi geniş ovalarda yaşamayı istemek olan 300'den fazla, yaşlı, çocuk, ve kadın Kızılderiliyi katleder. Big Foot da katliamda ölenler arasındadır.
Wounded Knee Katliamı , bugün Kızılderili halkı için çok acı bir hatıradır. Özgürlüklerinin, milli şuurlarının bayraklaşmış bir abidesidir. Zira, Wounded Knee Katliamı, beyaz adama karşı Kızılderili direnişinin beyaz adamın kanla yazdığı tarihlerindeki en son halkasını oluşturmaktadır.
Wounded Knee katliamı ile ilgili olarak, katliamı yaşayan bir Kızılderilinin (Kara Geyik) sözlerine kulak verelim.
"O zaman kaç kişinin öldüğünü anlayamamıştım. Şimdi kocamışlığımın şu yüksek tepesinden gerilere baktığımda yerde birbirleri üzerinde yığılı duran boğazlanmış kadınları ve çocukları, hala o genç gözlerimle görebiliyorum. Ve orada, o kanlı çamurun içinde bir şeyin daha öldüğünü görebiliyorum. Evet, bir halkın düşü öldü orada. Güzel bir düştü evet... Sonra, bir ulusun umudu kırıldı paramparça oldu. Artık yeryüzünün merkezi yok, ölüp gitti kutsal ağaç."
Bugün Wounded Knee Deresi Vadisinde Bir Anıt Mezarlık bulunmaktadır. Kızılderililer ömürlerinde en azından bir defa burayı ziyaret etmektedirler. Mezarlıklara ve ağaçlara renkli çaput ve iplikler bağlarlar.