Kariyer kadını olumsuz etkiliyor

  • Konbuyu başlatan Codex
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde İş Dünyası Yazıları kategorisinde Codex tarafından oluşturulan Kariyer kadını olumsuz etkiliyor başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 6,016 kez görüntülenmiş, 15 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı İş Dünyası Yazıları
Konu Başlığı Kariyer kadını olumsuz etkiliyor
Konbuyu başlatan Codex
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan yaratici_idea
Codex

Codex

Özgür Şahin
Site Kurucusu
14 May 2006
En iyi cevaplar
0
48
Çanakkale
www.kendinigelistir.com
İş dünyasında parlak ve başarılı bir kariyeri olanlara ’canavar gibi’ yakıştırması yapılır. Zira tuttuğunu koparmak bu dünyanın en önemli meziyetidir. Ama yeni bir bilimsel araştırma böylesine zorlu ve rekabetçi ortamlarda çalışan kadınların erkek rakiplerini sollayacak kadar çok para ve yüksek pozisyonlar kazanırken, öte yandan kadınlıklarından çok büyük bir şeyi kaybetme riski taşıdıklarını ortaya koydu: Doğurganlıklarını!
Utah Üniversitesi’nden antropolog Prof. Elizabeth Cashdan’in yaptığı yeni bir bilimsel araştırma ’çocuk da yaparım kariyer de’ mantığının pek de doğru olmadığını söylüyor. Çünkü araştırma erkek doğasının en belirgin özelliklerinden olan rekabet etme ve kazanmak için savaşma dürtüsüyle yoğrulan iş dünyasında başarı ve kariyer peşinde koşan kadınların, kadınlık hormonlarının giderek zayıfladığını ortaya koyuyor.
Prof. Cashdan’ın Current Anthropology dergisinde yayınlanan araştırmasına göre iş hayatında aktif olarak çalışan, yoğun iş temposu, stres ve acımasız rekabete maruz kalan kadınların hormon dengelerinin değişmesiyle klasik kadınsı vücut tipi de elden gidiyor. Binlerce yıldır doğurganlıkla özdeşleştirilen kıvrımlı ve yuvarlak hatlı kadın bedeni kariyer odaklı modern yaşamda kıvrımlarını kaybederek bir bakıma erkeksileşiyor. Dahası hormonların değişime uğramasıyla bu kadınlar çocuk sahibi olmak istediklerinde de ciddi sorunlarla, hatta kısırlıkla karşı karşıya kalabiliyor!

KIVRIMLI KADIN DAHA DOĞURGAN
Prof. Cashdan iş dünyasında top koşturan kadınlarda meydana gelen değişimi şöyle açıklıyor: ’İş stresi ve başarma arzusu kadınların hormon dengesinde değişimlere sebep oluyor. Çünkü kadınlık hormonu olan östrojen, yerini acımasız iş ortamında güç, dayanıklılık ve rekabet etme özellikleriyle bağlantılı olan ve içinde erkeklik hormonu testosteronu da barındıran androjen hormonlara bırakıyor.’ Cashdan’a göre bu hormon değişiminin göstergesi de kadınların vücut tipinde, özellikle de bel ve kalça genişliğinde yaşanan değişim. Araştırmada kullanılan ve bel çevresinin kalça çevresine bölünmesiyle elde edilen WHR adlı ölçü, değişimi rakamlarla gösteriyor. Zira pek çok tıbbi araştırma dolgun göğüslü, ince belli, geniş kalçalı; yani 90-60-90 olarak nitelendirilen kum saati görünümlü kadınların diğerlerine nazaran daha doğurgan olduğunu söylüyor. Hatta 2004 tarihli bir araştırma kum saati görünümündeki kadınların kadın üreme hormonu olan estradiol’ü diğer tiplerdeki kadınlardan yüzde 30 daha fazla salgıladığını ve böylece hamile kalma ihtimalinin diğerlerinden üç kat fazla olduğunu ortaya koyuyor. En doğurgan kadın vücudu için verilen WHR oranı ise 0,7. Yani belin çevresinin kalçanın çevresinin yüzde 70’i oranında olması. Buna örnek olarak Marilyn Monroe’yu düşünebilirsiniz.
İşte bu noktada kariyer peşinde koşan kadınların sorunu da gün ışığına çıkıyor. Zira 37 farklı kültür ve toplumdan kadınları analiz eden Prof. Cashdan, iş dünyasının rekabetçi ortamında ter döken kadınların vücut şeklindeki değişimi, kıvrımları nasıl yitirip gittikçe düzleştiklerini de açıkça ortaya koyuyor. ’Son yıllarda kadınlarda göğüs ve kalçadan çok, belde bir kalınlaşma olduğunu görüyoruz. Özellikle de iş kadınlarında. Çalışan kadınlarda WHR oranı ortalaması 0,8’den bile fazla. Yani Sophia Loren’in veya Jessica Alba’nın görüntüsünden çok çok uzak. Şu anda iş dünyasındaki kadınlar daha çok ince ve düz görünümlü Keira Knightley’e benziyorlar’ diyen Cashdan ekliyor: ’Aşırı yoğun tempoda ve aşırı stres altında çalışan bu kadınlar salgılamaya başladıkları androjenik hormonlar sebebiyle yağı kalçalara değil bel bölgesine biriktiriyorlar. Bel bölgesi ne kadar yağlı ve kalın olursa kadının östrojen gibi kadınlık hormonları salgılama ve doğurgan olma oranı da o denli azalıyor.’

STRES HORMONU YUMURTLAMAYA ENGEL
ABD’deki Emroy Üniversitesi’nde jinekoloji bölümünden Prof. Sarah Berga iş kadınlarının doğurganlığının tehlikede olduğu uyarısını destekliyor. Zira araştırmasına göre, yoğun tempoda çalışan ve fazla stres altında olan kadınların beyninde salgılanan stres hormonu kortizol, kadınların yumurtlamasına olumsuz etki ediyor.
Tüm bu bilgiler yetmezmiş gibi Prof. Cashdan, iş kadınlarına son bir kötü haber daha vermeden edemiyor: ’Erkeklerin doğasında yuvarlak hatlı, göğüs-bel-kalça kıvrımları belirgin kadınları çekici bulma dürtüsü vardır’ diyor Cashdan; ’İçgüdüsel olarak doğurgan olana yönelirler. Bugünün iş kadınları başarı ve para kazanma peşinde koşarken yaşadıkları hormonal ve fiziksel değişimlerle erkekler açısından çekiciliklerini kaybetme riskiyle de karşı karşıyalar.’

KUM SAATİNDEN SOPAYA
* Kuzey Carolina Üniversitesi’nin yaptığı 6 bin kadını kapsayan bir araştırmaya göre 1950’lerin ünlü film yıldızlarının popülerleştirdiği kum saati şeklindeki vücut tipi bugün neredeyse kaybolmuş durumda. Araştırmaya göre günümüz kadınlarının yüzde 8’i kum saati tipinde.

* 2007’de University College London (UCL)’da toplam 9 bin kadın ve erkek incelenerek yapılan bir araştırma da belin kalınlaştığını gösteriyor. Araştırmaya göre 1951 yılından bu yana ortalama göğüs ve kalça genişliği en az 5 cm arttı. 1951’den bugüne bel çevresindeki genişleme ise en az 17 cm.

* UCL’de 2004’te yapılan bir başka araştırma ise günümüz kadınlarının yüzde 20’sinin armut tipli (kalça, vücudun üst bölgesine göre daha geniş), yüzde 46’sının ise sopa tipli (hiç kıvrımsız dümdüz inen) olduğunu söylüyor.
* Teksas Üniversitesi’nden Dr. Devendra Singh’in geçen yıl yaptığı istatistiksel bir araştırmaysa erkeklerin ince belli kadınları daha çekici bulma eğiliminin yüz yıllardır hiç değişmediğini gösteriyor.

Yazan : Mine AKVERDİ
Kaynak : Akşam
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Ya niye bu kadar kadının iş hayatına takmış durumdalar anlamadım. İlla evde oturup tüketici olarak ve erkeğe hizmet ederek, hiç bir kaynağı olmadığı için adam yerine konulmayan kadınlar mı istiyorlar!
Neyse..
 
S

spiritualsigns

bu sanırım 3 çocuk doğurun'a destek amacıyla yazılmış... birde kadınları sindirme çabası... kadın egemen toplum korkusu taşıyan bilim adamlarının araştırmaları.... 

Burada tek birşey diyeceğim geliyor...

Belim ince, Aklım bol...
Hayata atarım sağlam bir gol..
kimse senden iş kadını birde anne olmaz demesin..
Çocukta yaparım kariyerinde alasını  :p

uymadı ama uysada yazdım uymasada  8)
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
bu sanırım 3 çocuk doğurun'a destek amacıyla yazılmış... birde kadınları sindirme çabası... kadın egemen toplum korkusu taşıyan bilim adamlarının araştırmaları....
E yani.. Ne diyelim başka!
 
H

Harun

Kullanıcı
29 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
36
İstanbul
leftinthedark.wordpress.com
spiritualsigns' Alıntı:
bu sanırım 3 çocuk doğurun'a destek amacıyla yazılmış... birde kadınları sindirme çabası... kadın egemen toplum korkusu taşıyan bilim adamlarının araştırmaları.... 

Burada tek birşey diyeceğim geliyor...

Belim ince, Aklım bol...
Hayata atarım sağlam bir gol..
kimse senden iş kadını birde anne olmaz demesin..
Çocukta yaparım kariyerinde alasını  :p

uymadı ama uysada yazdım uymasada  8)
Bence kadınların kariyer yapması erkekleri daha çok etkiliyor. ;D

 
U

UNKAPANI

Kullanıcı
3 Şub 2008
En iyi cevaplar
0
0
Yazının içeriğine katılmıyorum.Bi bakıma kıyaslama yapılmış,yükselmek iyi yerlere gelmek,bırakın olumsuzluğu tam tersine mutluluk verir insanın motivasyonunu yükseltir bu da kişinin kendisini ve çevresini olumlu yönde etkiler.Bu sadece bayanlara mahsus birşey değildir herkes için geçerlidir. Konum ne olursa olsun kişinin işinde başarı sağlaması,parlak bir geleceğe sahip olması bence çok güzel bir durumdur.  :)
 
F

Flamingo

Kullanıcı
31 Ağu 2008
En iyi cevaplar
0
0
İzmir
Bu yazıya ben de katılmıyorum maalesef.
Başarılı insan, kariyer sahibi insan çoğu yönden kendini geliştirmiştir zaten.
Tutup da bu konularda eksik kalmaz zannımca.

Şu son cümle de ayrıca dikkatimi çekti.
Başarılı ve erkeklerin dikkatini çekmeyen bir kadın olmak,
Başarısız ve dikkati çeken bir kadın olmaktan iyidir!

Sözlerime Cenap Şahabettin'in sözlerini de eklemek istiyorum,
Kadın olsun , kitap olsun cildine aldanmayıp içindekilere bakılmalıdır.
 
Y

yaratici_idea

Kullanıcı
17 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Acı gelebilir, ama gerçek...
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
yaratici_idea' Alıntı:
Acı gelebilir, ama gerçek...
Hayat paylaşıldığı, tüm yükler bir kişinin omzuna verilmediği sürece hiç bir şey olumsuz etkilemez kimseyi.

Teşekkürler.
 
Y

yaratici_idea

Kullanıcı
17 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
dideM' Alıntı:
yaratici_idea' Alıntı:
Acı gelebilir, ama gerçek...
Hayat paylaşıldığı, tüm yükler bir kişinin omzuna verilmediği sürece hiç bir şey olumsuz etkilemez kimseyi.

Teşekkürler.
Ben sosyal açıdan söylemedim. Biyolojik açıdan söylenenler çok doğru.
Sosyal ve psikolojik açıdan İNSANIN çalışmaya, işe yaramaya ihtiyacı vardır. (Kadın veya erkek olarak ayırmıyorum.)
Ama bana göre çalışmak birçok yerde yanlış bir döngü içinde ilerliyor.
Hümanist felsefe ile yönetilen sistemleri savunuyorum ki bu da insanların varoluşlarını destekler.
Bilmiyorum belki ben yanlış düşünüyorum ama çocuğumun en az ilk 2 yaşta benim verdiğim eğitimi almasını isterim.
Bu sistemde çocuklar annelerine hasret..
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Bilmiyorum belki ben yanlış düşünüyorum ama çocuğumun en az ilk 2 yaşta benim verdiğim eğitimi almasını isterim.
Bu sistemde çocuklar annelerine hasret..
Bu açıdan bakarsak ben de senin gibi düşünüyorum. Belli bir yaşa kadar anne çocukla kalmalı. Fakat şunu anlamadım; kariyerle kadının doğurganlığını kıaybetmesinin ne alakası var! Daha fazla çalışmak istiyor olabilir, kendini daha iyi yerlerde görmek istiyor olabilir fakat doğurganlık hissini hiç bir kadın kaybetmez. Her kadın çocuğu olsun ister, tabii yaşa bağlı olarak. Ben şu anda istemiyorum o ayrı, ilerde isticem:))
 
Y

yaratici_idea

Kullanıcı
17 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
dideM' Alıntı:
Bilmiyorum belki ben yanlış düşünüyorum ama çocuğumun en az ilk 2 yaşta benim verdiğim eğitimi almasını isterim.
Bu sistemde çocuklar annelerine hasret..
Bu açıdan bakarsak ben de senin gibi düşünüyorum. Belli bir yaşa kadar anne çocukla kalmalı. Fakat şunu anlamadım; kariyerle kadının doğurganlığını kıaybetmesinin ne alakası var! Daha fazla çalışmak istiyor olabilir, kendini daha iyi yerlerde görmek istiyor olabilir fakat doğurganlık hissini hiç bir kadın kaybetmez. Her kadın çocuğu olsun ister, tabii yaşa bağlı olarak. Ben şu anda istemiyorum o ayrı, ilerde isticem:))
Kadının doğasıyla çelişen tarafı da burası; İstemek ayrı, yapabilmek ayrı.
Şöyle söyleyeyim. Kısır bir bayanın çocuk sahibi olma arzusu oldukça fazladır.
Ama bu hormonal bir durum olduğundan çocuk sahibi olamaz.
Stres durumunda farkında olmadığımız savunma mekanizmalarımız vardır.
Stres bugün çok sözünü etmemize ve yaşamamıza rağmen olağan dışı bir durumdur
ve vücuda şunu söyler 'Tehdit altındasın. Güvende değilsin. Çocuk yapılacak zaman değil. '


 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Stres durumunda farkında olmadığımız savunma mekanizmalarımız vardır.
Stres bugün çok sözünü etmemize ve yaşamamıza rağmen olağan dışı bir durumdur
ve vücuda şunu söyler 'Tehdit altındasın. Güvende değilsin. Çocuk yapılacak zaman değil. '
Peki bunu neden sadece kadınlar üzerinde düşünüyoruz? Erkeklerin çocuk sahibi olmalarını etkileyen stres, sigara, alkol,..vs. bir çok durum söz konusu. Bilmiyorum demek istediğimi anlatabildim mi ama erkekler üzerinden neden konuşmuyoruz, her ikisi de aynı durum bence. Stres kadının doğurganlığında ne kadar etkili ise erkekte de o kadar etkili değil mi..
 
Y

yaratici_idea

Kullanıcı
17 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
dideM' Alıntı:
Stres durumunda farkında olmadığımız savunma mekanizmalarımız vardır.
Stres bugün çok sözünü etmemize ve yaşamamıza rağmen olağan dışı bir durumdur
ve vücuda şunu söyler 'Tehdit altındasın. Güvende değilsin. Çocuk yapılacak zaman değil. '
Peki bunu neden sadece kadınlar üzerinde düşünüyoruz? Erkeklerin çocuk sahibi olmalarını etkileyen stres, sigara, alkol,..vs. bir çok durum söz konusu. Bilmiyorum demek istediğimi anlatabildim mi ama erkekler üzerinden neden konuşmuyoruz, her ikisi de aynı durum bence. Stres kadının doğurganlığında ne kadar etkili ise erkekte de o kadar etkili değil mi..
Erkekleri de etkiler elbette.  Ama kadınların ve erkeklerin sahip olduğu hormonlar farklıdır ve farklı işlevleri vardır.
Yazıda şöyle söylüyor 'Prof. Cashdan iş dünyasında top koşturan kadınlarda meydana gelen değişimi şöyle açıklıyor: ’İş stresi ve başarma arzusu kadınların hormon dengesinde değişimlere sebep oluyor. Çünkü kadınlık hormonu olan östrojen, yerini acımasız iş ortamında güç, dayanıklılık ve rekabet etme özellikleriyle bağlantılı olan ve içinde erkeklik hormonu testosteronu da barındıran androjen hormonlara bırakıyor.’

Kadınlarda eser miktarda erkeklik, erkeklerde de eser miktarda kadınlık hormonu bulunur.
Yaşanılan stres durumu kadında kendini koruma, saldırganlık.. vs. gibi özellikleri artıran androjen hormonların üretimini tetiklerken, bunlar zaten erkekte olan şeylerdir. Ve olağandışı bir durum da olsa belki düzeyinde değişim olabilir ama salgılanmaya devam eder.
 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
İşte maalesef sürekli kadınların çalışmasını, tek başına ayakta durmasını eleştiren yazılar çıkıyor belli şeyleri savunarak. Bence bu yazılar sadece belli bir amaca yönelik. Güçlü, bilinçli, kendine güvenen bir kadının çocuğunu çok daha iyi yetiştirecefğini düşünüyorum. Çok daha iyi eğitim vereceğini, duygularını çok daha iyi göstereceğini düşünüyorum..
Bu yazılanlar bazı şeyler için bahane!
 
Y

yaratici_idea

Kullanıcı
17 Ocak 2008
En iyi cevaplar
0
0
Kadını eve kapatmaya yönelik olan her şeye karşıyım. Ama okuduklarımı bilgi üzerinden değerlendirmeyi tercih ediyorum.
 
Üst