H
HASAN DAVUTOĞLU
Kullanıcı
Kişiden kişiye sahip olduğu kelime haznesi farklılık gösteriyor. Bu farklılık, kişinin aldığı eğitime, kendisini geliştirme çabasına ve dış etkenlere bağlı olarak belirleniyor.
Kişinin günlük yaşantısında kullandığı kelimeler vardır. Onlar, olağan kelimelerdir. Bir de özel kelimeler vardır. Kişinin sevdiklerine, kalbindeki sesi anlatan: Seni seviyorum, aşkım, canım, bir tanem gibi...
Kimileri, özel kelimeleri de günlük yaşantısında kullanmayı tercih eder. Onlar için her kelime sıradandır. Özel kelimelerin önemi yoktur!
Kalbinin sesini dile getirecek özel kelimeleri olmayan kişinin sevgisi ne kadar samimi olabilir ki?
2 genç adam sohbet ediyor. Konu, malum: Futbol!
“Duydun mu?”
“Neyi?”
“Bizim takım, dünyanın en ünlü 3. futbolcusunu transfer ediyormuş.”
“Hadi, ya. Yemin et!”
“İnanmıyor musun?”
“Olur mu, öyle şey? Bir an şaşırdım. Yoksa sana inanmadığımdan değil.”
“CANIM, benim!”
Erkek arkadaşına, “CANIM, benim!” diyen genç adam, bir süre sonra kız arkadaşıyla çay bahçesine gidiyor:
“Bugün, neler yaptın?”
“Ne olsun? Monoton bir hayat! Evdeydim, yine. Ev işlerinde anneme yardım etmekten, onun dırdırlarını dinlemekten bıktım, usandım, artık!”
“CANIM, benim. Az kaldı! En kısa zamanda seni, ailenden isteteceğim.
Bana inan!”
Kimileri; kardeş, arkadaş gibi hayatındaki özel kişileri tanımlayan kelimeleri, gelişigüzel kullanmayı tercih ediyor. O özel kelimelerin önemini dikkate almadan!..
Genç adam, her zamanki gibi evden biraz geç çıktı. İşe geç kalmanın stresini yaşıyordu. Aracıyla yolda ilerliyordu. Trafik yoğundu. Genç adam sürekli saatini kontrol ediyordu. Trafik ışıklarındaki bekleyiş, ona, her zamankinden daha uzun geldi. Dayanamadı. Başını camdan dışarı uzattı. Öndeki araç sürücüsüne bağırıp çağırmaya başlar:
“Ya KARDEŞİM, ilerlesene! Yeşil ışık yandı. Daha ne bekliyorsun?”
Kimileri, kalbinin sesini sevdiklerine seslendirmekten kaçar. İlk adımı karşısındakinin atmasını bekler. Kimileri de karşısındakinin attığı adımlara rağmen kalbinin sesini seslendirmeyi başaramaz.
Yanlış anlaşılma düşüncesini yenmeli, insan. Sevdiğini kaybetme korkusunu da! Kalbinin sesini seslendirmek kadar saf bir davranış olabilir mi?
Sizin sevdiklerinize özgü kullandığınız kelimeler hangileridir? Kalbinizdeki özel kelimeler arasında size özgü olanları var mı? Peki ya kalbinizin sesini her zaman sevdiklerinize seslendirebilir misiniz? HASAN DAVUTOĞLU
Kişinin günlük yaşantısında kullandığı kelimeler vardır. Onlar, olağan kelimelerdir. Bir de özel kelimeler vardır. Kişinin sevdiklerine, kalbindeki sesi anlatan: Seni seviyorum, aşkım, canım, bir tanem gibi...
Kimileri, özel kelimeleri de günlük yaşantısında kullanmayı tercih eder. Onlar için her kelime sıradandır. Özel kelimelerin önemi yoktur!
Kalbinin sesini dile getirecek özel kelimeleri olmayan kişinin sevgisi ne kadar samimi olabilir ki?
2 genç adam sohbet ediyor. Konu, malum: Futbol!
“Duydun mu?”
“Neyi?”
“Bizim takım, dünyanın en ünlü 3. futbolcusunu transfer ediyormuş.”
“Hadi, ya. Yemin et!”
“İnanmıyor musun?”
“Olur mu, öyle şey? Bir an şaşırdım. Yoksa sana inanmadığımdan değil.”
“CANIM, benim!”
Erkek arkadaşına, “CANIM, benim!” diyen genç adam, bir süre sonra kız arkadaşıyla çay bahçesine gidiyor:
“Bugün, neler yaptın?”
“Ne olsun? Monoton bir hayat! Evdeydim, yine. Ev işlerinde anneme yardım etmekten, onun dırdırlarını dinlemekten bıktım, usandım, artık!”
“CANIM, benim. Az kaldı! En kısa zamanda seni, ailenden isteteceğim.
Bana inan!”
Kimileri; kardeş, arkadaş gibi hayatındaki özel kişileri tanımlayan kelimeleri, gelişigüzel kullanmayı tercih ediyor. O özel kelimelerin önemini dikkate almadan!..
Genç adam, her zamanki gibi evden biraz geç çıktı. İşe geç kalmanın stresini yaşıyordu. Aracıyla yolda ilerliyordu. Trafik yoğundu. Genç adam sürekli saatini kontrol ediyordu. Trafik ışıklarındaki bekleyiş, ona, her zamankinden daha uzun geldi. Dayanamadı. Başını camdan dışarı uzattı. Öndeki araç sürücüsüne bağırıp çağırmaya başlar:
“Ya KARDEŞİM, ilerlesene! Yeşil ışık yandı. Daha ne bekliyorsun?”
Kimileri, kalbinin sesini sevdiklerine seslendirmekten kaçar. İlk adımı karşısındakinin atmasını bekler. Kimileri de karşısındakinin attığı adımlara rağmen kalbinin sesini seslendirmeyi başaramaz.
Yanlış anlaşılma düşüncesini yenmeli, insan. Sevdiğini kaybetme korkusunu da! Kalbinin sesini seslendirmek kadar saf bir davranış olabilir mi?
Sizin sevdiklerinize özgü kullandığınız kelimeler hangileridir? Kalbinizdeki özel kelimeler arasında size özgü olanları var mı? Peki ya kalbinizin sesini her zaman sevdiklerinize seslendirebilir misiniz? HASAN DAVUTOĞLU