H
HASAN DAVUTOĞLU
Kullanıcı
Bir varmış, bir yokmuş. Ada ülkelerinden birinde yaşayan genç bir adam varmış. Adı, Güzellikler Savunucusu'ymuş. Adı gibi sadece güzellikleri savunuyormuş. Sevgi adına çok çaba sarfediyormuş.
Genç adam 6 ayda bir İstanbul'a gidiyormuş. Hemolitik anemi hastası olduğu için sağlık kontrollerini düzenli yapıyormuş.
İstanbul'a son gidişinde kişiliğine yakılaş, örnek bir davranışda bulunmuş. Doktoruna organ bağışında bulunmak istediğini söylemiş. Doktoru önce şaşırmış, sonra “süpersin!” demiş. Hastanede organ bağışı işlemini gerçekleştiren görevli hemşireye ulaşmış. Hastasının talebini aktarmış. Çok geçmeden Tülay Hemşire, Güzellikler Savunucusu'nun yanına gelmiş. Hemşire, karşısında genç bir adamı görünce şaşkınlığını gizleyememiş, “Gençlerin organ bağışına duyarlı olması ne kadar güzel!” demiş. Organ bağışıyla ilgili genç adamı bilgilendirmiş.
Tülay Hemşire, Güzellikler Savunucusu'ndan etkilenmiş. Onun hayata bakış açısına, güzellikler adına verdiği mücadeleye hayran kalmış. Genç adamla kız arkadaşının benzer kişiliğe ve geçmişe sahip olduklarını farketmiş. Bir ara fırsatını bularak genç adamın yanından ayrılmış. Kısa süre sonra geri dönerken beraberinde kız arkadaşını da getirmiş.
Güzellikler Savunucusu'yla genç bayan birbirlerini gördükleri an donakalmışlar. İkisinin de kalbi hızla çarpmaya başlamış. Terliyorlarmış.
“Sizi tanıştırayım. En iyi arkadaşım, Güzellikler Dileği. Beyefendi de organ bağışında bulunan Güzellikler Savunucusu.” diyen Tülay Hemşire'nin sözleriyle kendilerine gelebilmişler. Genç adam, Güzellikler Dileği'nin elini öpmüş. İkisi de ilk görüşte aşık olmuşlar. Kalplerinin sesini dinlemişler. Her iki kalp de sahiplerine, “Aradığın doğru kişi, o!” demiş.
İki genç görüşmeye, sevgilerini paylaşmaya başlamışlar. Güzellikler Savunucusu sık sık İstanbul'a gidiyor, genç bayanla birlikte oluyormuş.
Günlerden bir gün genç adam yine İstanbul'a gitmiş. Bir farkla! Bu kez Güzellikler Dileği'ne haber vermeden... Ona sürpriz yapmış. Sevgilisini, elinde kırmızı güllerle işyerinde ziyaret etmiş. Mesai bitiminde onu, Kız Kulesi'ne, akşam yemeğine götürmüş.
Güzellikler Savunucusu, romantik bir ortamda sevdiğinin önünde diz çökmüş. Elinde eşine daha önce rastlanmamış elmas yüzükle Güzellikler Dileği'ne seslenmiş: “Kalbimi, aylardır, sana verdim. O, ilk karşılaştığımız andan itibaren senin oldu. Seni, eksiğimi tamamlayan parçam olarak görüyorum. Geleceğimin ortağı, doğmasını arzuladığım çocuklarımın annesi... Kalbim gibi gerekirse damarlarımdaki kanı da son damlasına kadar sana helâl ederim. Son nefesime kadar sana ve doğmasını arzuladığım çocuklarımıza sadece güzellikleri yaşatmaya, Hasan Davutoğlu sözü veririm. Benimle evlenir misin?”
Güzellikler Dileği, hep o anı bekliyormuş. Ama bu kadar özel olacağını beklemiyormuş. “Evet!” demiş.
Genç sevgililer, görkemli bir törenle Kız Kulesi'nde evlenmişler. Ortak geleceklerinin çatısını, ada ülkelerinden Kıbrıs'da, 100 nüfuslü küçük bir köyde kurmuşlar. Masal gibi gerçek hayatta da mutlu olmuşlar. Yüce Yaradan da onlara 2 çocuk bağışlamış. Kızlarına Özlem, oğlularına da Can adını vermişler. HASAN DAVUTOĞLU
Genç adam 6 ayda bir İstanbul'a gidiyormuş. Hemolitik anemi hastası olduğu için sağlık kontrollerini düzenli yapıyormuş.
İstanbul'a son gidişinde kişiliğine yakılaş, örnek bir davranışda bulunmuş. Doktoruna organ bağışında bulunmak istediğini söylemiş. Doktoru önce şaşırmış, sonra “süpersin!” demiş. Hastanede organ bağışı işlemini gerçekleştiren görevli hemşireye ulaşmış. Hastasının talebini aktarmış. Çok geçmeden Tülay Hemşire, Güzellikler Savunucusu'nun yanına gelmiş. Hemşire, karşısında genç bir adamı görünce şaşkınlığını gizleyememiş, “Gençlerin organ bağışına duyarlı olması ne kadar güzel!” demiş. Organ bağışıyla ilgili genç adamı bilgilendirmiş.
Tülay Hemşire, Güzellikler Savunucusu'ndan etkilenmiş. Onun hayata bakış açısına, güzellikler adına verdiği mücadeleye hayran kalmış. Genç adamla kız arkadaşının benzer kişiliğe ve geçmişe sahip olduklarını farketmiş. Bir ara fırsatını bularak genç adamın yanından ayrılmış. Kısa süre sonra geri dönerken beraberinde kız arkadaşını da getirmiş.
Güzellikler Savunucusu'yla genç bayan birbirlerini gördükleri an donakalmışlar. İkisinin de kalbi hızla çarpmaya başlamış. Terliyorlarmış.
“Sizi tanıştırayım. En iyi arkadaşım, Güzellikler Dileği. Beyefendi de organ bağışında bulunan Güzellikler Savunucusu.” diyen Tülay Hemşire'nin sözleriyle kendilerine gelebilmişler. Genç adam, Güzellikler Dileği'nin elini öpmüş. İkisi de ilk görüşte aşık olmuşlar. Kalplerinin sesini dinlemişler. Her iki kalp de sahiplerine, “Aradığın doğru kişi, o!” demiş.
İki genç görüşmeye, sevgilerini paylaşmaya başlamışlar. Güzellikler Savunucusu sık sık İstanbul'a gidiyor, genç bayanla birlikte oluyormuş.
Günlerden bir gün genç adam yine İstanbul'a gitmiş. Bir farkla! Bu kez Güzellikler Dileği'ne haber vermeden... Ona sürpriz yapmış. Sevgilisini, elinde kırmızı güllerle işyerinde ziyaret etmiş. Mesai bitiminde onu, Kız Kulesi'ne, akşam yemeğine götürmüş.
Güzellikler Savunucusu, romantik bir ortamda sevdiğinin önünde diz çökmüş. Elinde eşine daha önce rastlanmamış elmas yüzükle Güzellikler Dileği'ne seslenmiş: “Kalbimi, aylardır, sana verdim. O, ilk karşılaştığımız andan itibaren senin oldu. Seni, eksiğimi tamamlayan parçam olarak görüyorum. Geleceğimin ortağı, doğmasını arzuladığım çocuklarımın annesi... Kalbim gibi gerekirse damarlarımdaki kanı da son damlasına kadar sana helâl ederim. Son nefesime kadar sana ve doğmasını arzuladığım çocuklarımıza sadece güzellikleri yaşatmaya, Hasan Davutoğlu sözü veririm. Benimle evlenir misin?”
Güzellikler Dileği, hep o anı bekliyormuş. Ama bu kadar özel olacağını beklemiyormuş. “Evet!” demiş.
Genç sevgililer, görkemli bir törenle Kız Kulesi'nde evlenmişler. Ortak geleceklerinin çatısını, ada ülkelerinden Kıbrıs'da, 100 nüfuslü küçük bir köyde kurmuşlar. Masal gibi gerçek hayatta da mutlu olmuşlar. Yüce Yaradan da onlara 2 çocuk bağışlamış. Kızlarına Özlem, oğlularına da Can adını vermişler. HASAN DAVUTOĞLU