John Forbes Nash ( Batı Virginia'lı gizemli Dahi)

  • Konbuyu başlatan Arshimet
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kim, Neyi, Nasıl Başardı? kategorisinde Arshimet tarafından oluşturulan John Forbes Nash ( Batı Virginia'lı gizemli Dahi) başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 8,060 kez görüntülenmiş, 3 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kim, Neyi, Nasıl Başardı?
Konu Başlığı John Forbes Nash ( Batı Virginia'lı gizemli Dahi)
Konbuyu başlatan Arshimet
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan med_cezir_azra
A

Arshimet

Kullanıcı
3 Haz 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bursa
John Forbes Nash, 13 Haziran 1928’de Batı Virginia, Amerika’da dünyaya geldi. Oğluyla aynı adı taşıyan baba John Nash, Teksas A&M Üniversitesi mezunu bir elektrik mühendisi, annesi Margaret Virginia Martin ise bir Latince ve İngilizce öğretmeniydi, Batı Virginia Üniversitesi mezunuydu. 16 Kasım 1930’da kız kardeşi Martha doğdu. İlkokuldan önce anaokuluna kaydolan Nash, henüz çocukken Compton’s Picture Encyclopedia adlı resimli ansiklopediyi okuyor ve birçok şey öğreniyordu. Time Dergisi de ilgisini çekiyordu. Mutlu bir çocukluk geçirdi.
12 yaşındayken evde kendi kendine deneyler yapmaya başladı. O zamanlarda da insanlarla çalışmayı değil, kendi kendine olmayı sevdiği belliydi. Kız kardeşi normal bir çocuktu ancak Nash diğer çocuklardan çok farklıydı, onların oyunları, şakaları Nash’e garip geliyordu, kısa sürede kendini herkesden soyutlamıştı. Annesi ve babası, Nash’in kitap merakını gördükleri için ona bir yetişkin gibi davranmaya, eğitimini teşvik etmeye başladılar.

Nash’in matematik sevdasını ortaya çıkaran eser, lise yıllarında okuduğu, E.T. Bell’in “Men of Mathematics” adlı kitabı oldu. Lisede okuduğu sırada Bluefield College adlı üniversiteden dersler almaya başladı. Liseyi bitirdikten sonra Westinghouse bursuyla Carnegie Institute of Technology adlı üniversiteye kaydoldu, bölümü ise kimya mühendisliğiydi. Ancak Nash bu bölümden ayrılarak kimya bölümüne, daha sonra da matematiğe geçti. 1948 yılında hem lisans, hem de master derecesini aldı. Mezun olduktan sonra bir donanma projesi üzerinde çalışmaya başladı.

Nash bir süre sonra “Denkleştirme Kuramı” üzerine çalışmak amacıyla Princeton Üniversitesi’ne gitti. Hem Princeton’dan hem de Harvard Üniversitesi’nden teklif gelmişti ancak ailesinin yaşadığı yer olan Bluefield’a yakınlığı ve akademisyenlerinin Nash’e gösterdiği ilgi sayesinde, Princeton’a gitmeyi tercih etti. 1950 yılında doktorasını buradan aldı. Doktora tezi, daha sonra “Nash Dengesi” adını taşıyacak olan, “Oyun Teorisi”nin en önemli parçalarından olan bir çalışmaydı. Bu çalışması 3 makaleyi beraberinde getirdi; “Equilibrium Points in N-person Games” (1950), “The Bargaining Problem” (1950) ve “Two-person Cooperative Games” (1953). Ayrıca cebirsel geometri alanında önemli çalışmalar yaptı. 1951’de Massachusetts Institute of Technology’de (MIT) öğretmenlik yapmaya başladı. 1959’da bu görevinden istifa etti.

1998 tarihli John Nash biyografisi “A Beautiful Mind”, Nash’in homoseksüel ilişkilerinden bahsediyordu. Üniversite yıllarından itibaren bunu saklamamıştı ve çevresi tarafından hor görülmemişti. Kitabın yazarı, Nash’in üniversitedeki erkek arkadaşlarıyla toplantı odasında öpüştüklerini ve bu tip davranışlardan çekinmediğini anlatıyordu. Ancak üniversite sonrası devlet işlerinde çalışırken bu durumu kabul görmemişti, hatta “uygunsuz davranış” nedeniyle tutuklanmış ve işinden kovulmuştu. Eşi Alicia’yla yapılan bir röportajda Alicia, Nash’in homoseksüel ya da biseksüel olmadığını söylemişti ancak Nash bunu hiçbir zaman açık bir şekilde reddetmedi.

Nash, 1958 yılında şizorfeni belirtileri göstermeye başladı. Ancak Princeton’da geçirdiği 4 yıl boyunca (1945 – 1949) kayıtlarda yalnız yaşadığı görünse de, bir oda arkadaşının olduğunu düşünüyordu. 1959 yılında yatırıldığı hastanede kendine güvensizlik, depresyon ve paranoyak şizofreni tanıları kondu. Paris ve Cenevre’de bir süre yaşadıktan sonra 1960’ta Princeton’a geri döndü, 1970’e kadar birçok kez hastaneye yattı. Bu yıllarda ilaç tedavisini kesmeye karar verdi. Biyografisinin yazarı Sylvia Nasar’a göre yavaş yavaş iyileşmeye başladı, bu süreçte eşi de ona büyük destek verdi.

Nash, çalışmalarının karşılığını almaya 1978 yılında başladı. Bu yıl “John Von Neumann Teori Ödülü”nü, 1994’te ekonomi dalında Nobel Ödülü’nü, 1999’da “Leroy P. Steele Ödülü”nü aldı.

2001 yapımı “A Beautiful Mind” (Akıl Oyunları) adlı film, John Nash’in hayatından esinlenilerek yapıldı ve film 4 Akademi Ödülü kazandı. Senaryo, aynı adlı biyografi üzerine yazılmıştı. Ancak bu biyografi ve Nash’in gerçek hayatı arasında örtüşmezlikler vardı.

Massachusetts Institute of Technology’de, El Salvador’lu bir fizik öğrencisi olan Alicia Lopez-Harrison de Lardé ile tanıştı. İkili Şubat 1957’de evlendi. 1959 yılında eşi Nash’i şizofreni tedavisi için akıl hastanesine yatırdı. Bu olaydan hemen sonra oğulları John Charles Martin dünyaya geldi ancak 1 yıl kadar ismi konulmadı çünkü Alicia, eşinin de bu konuda bir fikir vermesini istemişti. John Martin de babası gibi bir matematikçi oldu ve sonraları ona da şizofreni teşhisi kondu. Nash, Eleanor Stier’den 19 Haziran 1953 doğumlu bir çocuğa daha sahipti ancak ne annesiyle ne de çocuğuyla yakın ilgisi oldu.

Alicia Lopez- John Nash çifti 1963’te boşandı ve 1970’te tekrar biraraya geldi. Bu tarihten itibaren darılıp barışan çift, kendileri hakkında “aynı çatı altındaki iki yabancı” benzetmesini yapmıştı. Nash 1994’te Nobel Ödülü’nü kazandıktan sonra aralarını düzelttiler ve 1 Haziran 2001’de tekrar evlendiler.

Nash, 1945 ve 1996 yılları arasında 23 bilimsel çalışma yayınladı, ayrıca “Essays on Game Theory” (1996) ve “The Essential John Nash” isimli kitapları yazdı. Aynı zamanda “Hex” ve “So Long Sucker” adlı 2 popüler oyunun yaratıcıları arasında. Şu anda Princeton’da matematik üzerine çalışmalar yapmakta.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Kendi anlatımından;

"E.T. Bell tarafından yazılmış ‘’Men of Mathematics’’ kitabını okudum ve de sınıfta şu herkesin bildiği klasik ‘’Fermat’’ teoremini ispat etmeyi başardım. Aynı dönemde elektrik ve kimya deneyleri de yapıyordum. Babam gibi elektrik mühendisi olmayı düşünsemde daha sonra Pitsburgh daki Carnegie Teknik Üniversitesinin Kimya Mühendisliği bölümüne yazıldım. Carnegie Üniversitesi’ nde ki çalışmalarım (Şimdi ki adı Carnegie Melon U.) için tam burs almış olmam benim için çok iyi bir şanstı. (George Westinghouse Bursu). Fakat kimya mühendisliği bölümünde bir dönem sonra mekanik çizim gibi bazı derslere karşı reaksiyon gösterdim ve kimya bölümüne geçtim.

Bu seferde ‘’Quantitative Analysis’’ konusunda zorluklarla karşılaştım. Miktarlar analizi denilen bu dersteönemli olan bir insanın ne kadar iyi düşündüğü, anladığı ve gerçekleri ne kadar iyi öğrenebildiği değil de laboratuarda bir pipeti ne kadar iyi tutabildiği ve ne kada başarılı bir titration yapabildiği idi. Bu arada matematik bölümü beni kendi bölümlerinde öğrenci olmam için davet ediyordu. Dolayısıyla matematik bölümüne geçiş yaptım. Sonunda o kadar başarılı oldum ki bana lisans diploması yerine yüksek lisans diploması verildi. Mezun olduğumda Harvard ve Princeton dan doktora çalışmaları yapmak üzere burslar teklif edildi.
...........
...........

Daha sonraki dönemlerde beş ile sekiz aylık devreler halinde New Jersey deki hastahanelerde kaldım. Hastahanelere girişim hep isteğim dışında olmuştur ve de her zaman oralardan çıkabilmek için kanuni bir gerekçe ileri sürmüşümdür. Yeterince uzun bir süre hastanede kaldıktan sonra hayali hipotezlerimi terk ederek sıradan kişiliğime geri döndüm ve matematik alanında ki çalışmalarıma devam ettim. Fakat 60’ ların sonuna doğru rüya benzeri yanılsamalı hipotezlerim tekrar etti. Bu yanılsamalardan etkilenen bir düşünce yapısına sahip birisi haline dönüşmüştüm, fakat diğerlerine göre oldukça ılımlı davranıyordum bu yüzden hastaneye yatırılmak ve doğrudan psikiyatristlerin dikkati altında tutulmaktan kurtulabildim.

Bu şekilde uzunca bir dönem geçti. Sonraları yavaş yavaş yanılsamalardan etkilenen düşünce yapımı entellektüel (aklmı kullanarak) anlamda reddetmeye başladım. Bu durum, aksi bir düşünce şeklinin akıl gücünün ümitsizce ziyan israfı olacağının kabulüyle gerçekleşti. Böylece şu anda tekrar bir bilim adamı gibi rasyonel düşünmeye başladım. Yine de bu fiziksel özürlülüğü olan birinin fiziksel sağlığına kavuşması gibi bir haz meselesi değil. Diğer bir bakış açısı ile bunun sebebi (bu haz almayışın sebebi) düşüncelerdeki rasyonelliğin kişinin evrenle/kosmos la olan ilişkisi kavramına bir kısıtlama getiriyor olmasıdır. Örneğin Zerdüşti (Zoroastrian) olmayan biri Zerdüştiliği kendisini safça takipeden kişileri dinsel anlamda ateşten bir tanrıya tapmaya zorlayan deli bir adamın felsefesi olarak düşünecektir.

Oysa deliliği dışında Zerdüşt’ te milyonlarca ya da milyarlarca insanlar gibi yaşamış ve unutulmuş birisidir. İstatistiksel olarak 66 yaşına gelmiş bir matematikçinin ya da bilim adamının önceki çalışmalarına ilave olacak çalışmalar için çaba göstermesi pek mümkün görünmese de ben hala çaba sarf etmekteyim. Belki de benim durumumun alşılmılın dışında olması 25 yıllık bir zaman aralığında çeşitli dönemlerde yanılsamalı düşüncelerimin sağladığı izin/tatil süreleri olabilir. Bundan dolayı son dönem çalışmalarımdan dolayı ya da ileride gelecek olan yeni fikirler ile bir değer edinme ümidi besliyorum."

Gerçekten gerek özel yaşamı, gerek çalışmaları ve başarılarıyla çok ilginç bir kişi Nash.
Teşekkürler bilgiler için.



 
D

dideM

Kullanıcı
5 Eyl 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Çok farklı bir kişilik. Hem özel yaşamında fark yaratmış hem iş yaşamında mı diyeyim..

Çalışkan insanları seviyorum :)

Ayrı ayrı ikinize de teşekkürler Zynep ve Arshimet, emeğinize sağlık.
 
Üst