K
kewser01
Kullanıcı
Yüzyıllar önce Hindistan’da kralın baş danışmanlığı yapan ve karşılaştığı her olay karşısında,”Bu iyi oldu, çok iyi oldu,” demesiyle nam salan bir bilge yaşarmış.
Günlerden bir gün, ava çıkan kral ormanda dolu dizgin giderken atından düşmüş ve ayağından feci bir şekilde yaralanmış. Doktorlar kralın ayak parmaklarından birinin kesilmesi gerektiğini tartışırlarken, baş danışman her zamanki gibi, ”İyi oldu,” demekle yetinmiş.
Kral, bunu duyunca çileden çıkmış. ”Nasıl böyle bir şey söylersin ki?...” diye bağırmış, ”Seni görevinden alıyorum. Yıkıl karşımdan!” Öteki ısrarla, ”Bu da iyi oldu,” diyerek saraydan ayrılmış. Aradan aylar geçmiş. Bir parmağı eksik ayağı tamamen iyileşen kral, yeni bir av partisi düzenlemiş. Bu sefer ava kendini iyice kaptırıp eşine nadir rastlanan türden bir kaplanın peşine takılmış ve gurubundan ayrılmış. Yağmur çamur, dağ bayır demeden hayvanın izini sürerken, ülke sırları dışına çıktığı ancak vahşi bir kabilenin tuzağına düştüğünde dehşetle fark etmiş. Bu kabilenin tuhaf bir geleneği varmış. Yılın belli aylarında aldıkları esirleri, inandıkları tanrılara kurban ederlermiş. Yine öyle bir kurban dönemine denk geldiğinden, bizim biçareyi bir güzel yıkayıp muhtelif renklere boyadıktan sonra törenle sunağa yatırmışlar. Başına gelenlere inanamayan kral, yaprak gibi titrerken, kabilenin büyücüsü bir elinde çıngırak, diğer elinde palasıyla etrafında dans ediyormuş. Bir ara, kralın ayağına gözü takılınca çıngırağı yere atarak müziği durdurmuş. Kabile reisine dönerek, ”Bu adam hasarlı,” demiş, ”Parmağı eksik bir kurbanı tanrıya sunamayız!” Büyücü iplerini kesince, kral can havliyle koşmaya başlamış. Sarayına dönüp yaşadığı şoku atlattıktan sonra, eski baş danışmanı yanına çağırmış. ”Yine haklıydın,” demiş mahçup bir sesle, ”Parmağımın kesilmesi iyi bir şeymiş meğerse. Yoksa canımdan olacaktım. Peki, seni azlettiğimde bunun iyi olduğunu neden söyledin?” ”Her kötü olayda mutlaka iyi bir şeyler vardır,” diye cevap vermiş bilge, ”Beni kovmasaydız, tuzağa düştüğünüz gün büyük bir ihtimalle yanızda olacaktım. Dolayısıyla da, kurban edilecektim.” ”Doğru söyledin, sevgili dostum. Bundan böyle daima yanımda kalacak, bilgeliğinle bana yol göstereceksin,” demiş kral. Ve bu da iyi olmuş...
Günlerden bir gün, ava çıkan kral ormanda dolu dizgin giderken atından düşmüş ve ayağından feci bir şekilde yaralanmış. Doktorlar kralın ayak parmaklarından birinin kesilmesi gerektiğini tartışırlarken, baş danışman her zamanki gibi, ”İyi oldu,” demekle yetinmiş.
Kral, bunu duyunca çileden çıkmış. ”Nasıl böyle bir şey söylersin ki?...” diye bağırmış, ”Seni görevinden alıyorum. Yıkıl karşımdan!” Öteki ısrarla, ”Bu da iyi oldu,” diyerek saraydan ayrılmış. Aradan aylar geçmiş. Bir parmağı eksik ayağı tamamen iyileşen kral, yeni bir av partisi düzenlemiş. Bu sefer ava kendini iyice kaptırıp eşine nadir rastlanan türden bir kaplanın peşine takılmış ve gurubundan ayrılmış. Yağmur çamur, dağ bayır demeden hayvanın izini sürerken, ülke sırları dışına çıktığı ancak vahşi bir kabilenin tuzağına düştüğünde dehşetle fark etmiş. Bu kabilenin tuhaf bir geleneği varmış. Yılın belli aylarında aldıkları esirleri, inandıkları tanrılara kurban ederlermiş. Yine öyle bir kurban dönemine denk geldiğinden, bizim biçareyi bir güzel yıkayıp muhtelif renklere boyadıktan sonra törenle sunağa yatırmışlar. Başına gelenlere inanamayan kral, yaprak gibi titrerken, kabilenin büyücüsü bir elinde çıngırak, diğer elinde palasıyla etrafında dans ediyormuş. Bir ara, kralın ayağına gözü takılınca çıngırağı yere atarak müziği durdurmuş. Kabile reisine dönerek, ”Bu adam hasarlı,” demiş, ”Parmağı eksik bir kurbanı tanrıya sunamayız!” Büyücü iplerini kesince, kral can havliyle koşmaya başlamış. Sarayına dönüp yaşadığı şoku atlattıktan sonra, eski baş danışmanı yanına çağırmış. ”Yine haklıydın,” demiş mahçup bir sesle, ”Parmağımın kesilmesi iyi bir şeymiş meğerse. Yoksa canımdan olacaktım. Peki, seni azlettiğimde bunun iyi olduğunu neden söyledin?” ”Her kötü olayda mutlaka iyi bir şeyler vardır,” diye cevap vermiş bilge, ”Beni kovmasaydız, tuzağa düştüğünüz gün büyük bir ihtimalle yanızda olacaktım. Dolayısıyla da, kurban edilecektim.” ”Doğru söyledin, sevgili dostum. Bundan böyle daima yanımda kalacak, bilgeliğinle bana yol göstereceksin,” demiş kral. Ve bu da iyi olmuş...