ilginç bilgiler!

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan humyra
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Kutup ayılarının solak olduğunu, zürafaların yüzemediğini, sadece dişi sivrisineklerin ısırdığını, yataktan düşerek ölme olasılığının iki milyonda bir olduğunu, salatalığın yüzde 96’sının su olduğunu biliyor muydunuz?   
 
insanlar beyinlerinin sadece %10'unu kullanırlar.

benim bildiğim kadarıyla en fazla yüzde altısını kullanıyoruz einstain çalıştığı zamanlarda yüzde 8ini kullanabiliyordu :)
bide devekuşu yumurtasının olduğu yerde asla örümcekler ağ yapamazlar bu yüzden Osmanlı zamanında önemli yerlere -han vb. - duvardan aşağıya zincirelerle devekuşu yumurtası bağlanırmış böylece o bölgelerde örümcek ağı temizliği yapılmazmış ve bilim hala bunu açıklayamıyor
 
Nijeryalılara sırtınızı kremletmeyin. Onlara göre beyazların derisi yoktur.

Hehe Nijeryalı bulduk, "hadi sırtımı kremle" diye ricada bulunduk, o da, kendisine göre olmayan derimizi yüzer mazallah. :)

Panama'da çok güzelseniz size yüzde 20'ye varan indirim yaparlar.

Panamalı olmak varmışşş  ;) demiyorum, çünkü benim ülkemde herşey her an indirimde, hatta almayanı dövecekler nerdeyse, güzel çirkin bakmadan.:(

Avustralya'da yasiniz 65'in üzerindeyse geneleve girmek için sağlamdır raporu gerekir.

Avustralya'lı 70 yaşında bir vatandaş olsam da buna ihtiyacım yok! Şanslıyım yane... :D

Filler zıplayamayan tek memelidir.

Aman aman bir de zıplasalar hep birlikte... Büyük depremleri hep birlikte aynı anda zıplayan Çin'lilere mal eden zihniyeti düşünemiyorum bile. Bir fil 50 Çinli'ye bedeldir sanırım? :)

Yıllara göre ortalama alındığında , her sene eşekler tarafından öldürülen insan sayısı uçak kazalarında ölenlerin sayısından daha fazla.

İntikam mı alıyorlar acaba? Neyse derin konu bu...


Kusamam ama kustururum abi... :D

İngiltere'deki bütün kuğular kraliçenin malıdır.

Şanslılarmış.
Bir zamanlar Ankara...
Meşhur Kuğulu Park.
Her türlü duyguyu içinde barındıran park.
Şimdi artık kuğusuz.
Ördekler diyarıydı bi ara.
 
Az önce garip bir bilgi öğrendim paylaşayım faydası olsun. Amerikan filmlerinde telefon sahnelerinde, tüm numaralar 555 le başlıyormuş, ben dikkat etmedim ama bundan sonra ederim. Bunun nedeni ise Amerika da 555 le başlayan numara yokmuş. Birisinin numarasını kitle iletişim aracıyla duyurmak yasak olduğu için bu tercih edilmiş sonra da öyle devam etmiş.
 
Ebru' Alıntı:
Kelebekler ayaklarıyla tat alırlar.

Gözleri açık tutarak hapşırmak imkansızdır.

insanlar beyinlerinin sadece %10'unu kullanırlar.

Tom sawyer daktiloda yazılan ilk romandır.

Tom sawyer ilginç..

insanlar beyninin tamamını kullansa zaten bir beyin patlaması yaşanır..

güzel bilgiler teşekkürler..:]
 
Bir çoğu ilginç değil saçma..
Offff bilgiler bilgiler illlllllginç bilgiler. saçımı sakalımı ağarttınız ilginçlikten arının artıkın :d


 
1 Nisan şakasının kökeni nedir?

1564 yılında Fransa kralı IX Charles, yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önce
Avrupada yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zamanki iletişim şartlarında IX
Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine
devam ettiler.1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onları Nisan aptalları olarak
nitelendirdiler.1 Nisan'a bütün aptalların günü adını verdiler. Bu günde diğerlerine sürpriz
hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler. Yıllar
sonra Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin
parçası görerek devam ettirdiler. Oradan da bütün dünyaya yayıldı.

İnsanlar niçin içki kadehlerini tokuştururlar?

Bu konuda iki ayrı açıklama vardır. 1) İnsanların beş duyusunu tatmin
amacıyla şarap kadehini sofrada çın sesiye tokuşturmak. Şarabın rengi, görme; diliyle
tat alma; burunla koklama;eliyle dokurma,ve çın sesiyle işitme. Şarap bütün duyguları tatmin
eder anlamını taşır. 2)Antik çağlarda bir insanın düşmanını yemeğe davet edip,ona
zehirli içki sunması doğal sayılıyordu. Ev sahibi içkinin zehirsiz olduğunu kanıtlamak için
kendi içkisini havaya kaldırır ve misafirin içkisinden bir yudumun kendi kadehine dökülmesini isterdi.
Sonra aynı anda içkilerini içerlerdi. Misafir böyle durumda ev sahibine güvenini göstermek için
kadehini ev sahibinin yukarı kaldırdığı kadehe hafifçe vurur, çın sesiyle içkiyi denemeye gerek olmadığını gösterirdi.

Çinliler yiyeceklerini niçin çubukla yerler?

Çinlilerin yemek yeme alışkanlıklarının yiyeceklerini çok küçük parçalar halinde
yemelerinden çubuk kullandıkları anlaşılıyor.Çinde eskiden yalnızca zenginler masada otururlardı.
Halkın çoğunluğu tabakları ellerinde yemek yerlerdi. Bir elleriyle tabaklarını tutar, öteki
elleriyle çubuk kullanarak beslenirlerdi. Hızla artan nüfus yüzünden yiyecek sıkıntısı çeken
çinliler önlerindeki yiyeceği küçük parçalar halinde çoğaltarak yiyorlardı. O zamanlar ağaç
sıkıntısı nedeniyle de tahta kullanımı kısıtlıydı. Masa kullanımı bu yüzden çok zordu. Çubuklar
fildişinden ve kemikten yapılırdı.

Dünyanın en çok söylenen şarkısı hangisidir?

Bu şarkı"Happy birthday to you" dur. Şarkının asıl kaynağı Amerika'lı iki kız kardeşe aittir.
Orijinal adı " Good Morning to All" yani " hepinize günaydın"dır. Daha
sonra güftesi değiştirilerek bütün dünyaya yayılmıştır. Fakat telif hakkı kardeşlere
aittir, onlardan sonra da Warner/chappel müzik şirketine geçmiştir. Müzik ticari amaçlı kullanıldığı zaman şirkete ödeme yapma zorunluluğu vardır.

Yapıştırıcılar nasıl yapıştırıyor?

Yapıştırıcıların sağladığı yapışma olayı aslında kimyasal bir reaksiyondan başka bir şey değildir. Günümüzde imalatçılar yapıştırıcıları sentetik malzemeler kullanarak yaparlar. Yapışma olayında benzer
veya ayrı malzemeden iki madde, bir de yapışkan gerekir. Burada en önemli görev yapıştırıcıdadır.
Yapıştırıcının moleküllerinin diğer iki madde molekülleri ile birleşme eğilimi gösterir bir yapıda olması gerekmektedir.

Mezara niçin çiçek konulur?

İlk olarak Mısır Firavunu Tutamkamon'nun milattan önce 1346 da öldüğünde mezarının
çiçekten tacçlarla kaplandığı saptanmıştır. Kuzey Avrupada ise M.Ö 2000 yıllara kadar
mezara çiçek konduğu belirlenmiştir. O zamanlarda bu çiçeklerin amacı iyi ruhları çekme,
kötaü ruhları kovma amacıylaydı. Sonradan ise asıl amaç cesetler çürürken çıkan
kokuyu kamufle etme amacını taşır. Servi ağacı da bu nedenle mazarlıklarda kullanılır. Ağacın
yaprakları rüzgarı önler, kendine özgü ferah kokusu vardır. Cenaze törenherinde siyah
giyinmenin amacı da mezarlıklarda hayalletlerden sakınmak amacı taşımaktadır.

Satrançta şah niçin o kadar pasiftir?

Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden
bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri
geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin
Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından
oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.

İnsan korkunca niçin dişleri birbirine vurur?

Bir insan büyük bir tehlike veya korku verici olayla karşılaşınca vücudu otomatikman savunmaya geçer. Diğer canlılarda olduğu gibi dişler ve çene savunmanın ana mekanizmalarıdır.İşte bu nedenle ilk
insanlardan gelen kalıtımsal yapıdan dolayı önce çene ve dişler harekete geçer. Çenedeki
kaslar titrer, bu da sanki dişler birbirine vuruyormuş gibi görüntü verir.

Akıl ile zeka arasında fark nedir?

Akıl yalanla gerçeği, doğru ile yanlışı ayırabilme, bir konuda düşünce yürütebilme ve görüş bildirme yeteneğidir. İnsan olgunlaştıkça aklı gelişir. Zeka ise bir olayı önce anlama, ilişkileri kavrama, yargılama ve açıklayarak çözme yataneğidir. Genel olarak 12 yaşına kadar gelişir, 20 yaşına kadar sürer sonra sabit kalır. Zeka bir insanın her türlü olay karşısında aynı yeteneği gösterebileceği anlamına gelmez. Bir besteci müzik yapıtını aklıyla değil zekasıyla yaratır. Fakat en basit matematik problemini çözemeyebilir. Sonuç olarak zeka, ruhsal olaylara, algı ve hafıza yeteneğine, tutkulara, eğilimlere göre farlılıklar gösterir. Akıl somut olarak ölçülemez, zeka IQ denilen testle ölçülebilir.

Dolunay insan davranışlarınıetkiler mi?

İnsanlar arasında bu inanç oldukça yaygındır. Eskilerin Ay'ın dönemlerine bağladıkları boş bir inancın günümüze uzanan bir varsayımıdır. Bilim adamlarının yaptıkları bütün çalışmalar bu görüşün boş olduğunu kanıtlamıştır. Ay, dünyadaki okyanusların gel-git denilen suların alçalması ve yükselmesi olayı üzerinde doğrudan etkisi vardır. Vücudumuzdaki suyun oranı , okyanuslardaki su miktarıyla kıyaslanamaz. Yani Ay'ın çekim gücü insanı etkileseydi yalnız dolunayda değil her gün olması gerekirdi. Dolunayda ayın parlaklığı da pek önemli bir etken değildir. Çünkü gönderdiği ışık miktarı Güneş'in gönderdiğinin 600 binde biri kadardır.

Niçin gözyaşı dökeriz?

Dünyadaki canlılardan sadece insan ruhsal nedenlearle ağlar. İnsanı farklı kılan bu durum şüphesiz yaşam tarihindeki evrimin bir sonucudur. Aslında gözlerimize sürekli gözyaşı koruma amaçlı olarak salgılanmaktadır. Fakat ağlama ruhsal bir boşalmadır. Bu konuyu ilk inceleyer Darwin'dir. Daha sonra yapılan deneyler sonucu görüldü ki soğan doğrarken akan gözyaşlarının kimyasal yapıları farklıdır. Ruhsal gözyaşları daha çok protein içermektedir. Fakat henüz bu farkın nedeni açıklanamamıştır.

Üç yaşından daha önce olanları için hatırlamıyoruz?

Bilim adamları geçmiş deneyimlerimizi saklayan hafızamızın beynimizde anıveya öykü şeklinde organize olduğunu ileri sürüyorlar. Üç yaşından küçükler bu şekilde iletişim kurma yeteneğine sahip değiller.Öykü ve anılarını anlatamıyorlar. Yer ve karakter kavramlarını anlamıyorlar. Üç yaşından küçükler düzgün konuşabildikleri,anlayış, seziş ve hafıza yeteneklerine sahip oldukları halde tüm olanları bir bütün olarak şekillendiremiyor, öyküye dönüştüremiyorlar.Hafızamız ne yaptığını ne yapıldığını 3-4 yaşlarında kaydetmeye başlıyor.

Yumurtanın niçin bir tarafı yuvarlak, diğer tarafı sivridir?

Eğerköşeli olsalardı kenarları dayanıklılık bakımından çok zayıf olurdu. En dayanıklı geometrik şekil küredir ama bu şekildeki yumurta yuvarlanacak olursa nerede duracağı belli olmaz. Yumurta yuvarlanınca düz gitmez. İnce tarafı üstünde dairesel bir yol çizer. Başladığı yere yakın bir noktada durur. Yani düz bir yerde kaybolması olanaksızdır. Yumurta, tavuğun yumurta kanalında küre şeklindedir. İlerlemesi sırasında arkada kalan dairesel kasların büzüşerek hem yumurtayı ileri iterler hem de bu kısmına baskı yaparak konik biçimini sağlarlar. Yumurtanın şeklinin nedeni de budur. Sürüngenlerde bu düzenek olmadığından yumurtaları küresel biçimdedir.

Develerin hörgüçlerinde ne var?

Genelde hörgüçlerinde su olduğu ve uzun yolculuklarında bu suyu kullandıkları söylenir ama doğru değildir. Develerin hörgüçlerinde 30-35 kg kadar yağ bulunur. Yiyecek bulamadıkları zaman bu enerjiyle hareketlerini sağlarlar ayrıca yağ çöl sıcağına karşı koruma görevi de yapar. Develer suya az gereksinim duyarlar. Burun mukozaları insana göre 100 kat daha büyüktür. Soluk alırken havadaki nemin üçte ikisini kazanabilirler. Su kaybını da dokularından kaybederler, kandaki su etkilenmez.

Çinlilerin gözleri niçin çekiktir?

Yalnız çinlilerin değil, Orta ve Güneydoğu Asya'da yaşayanların, japonların hatta Eskimoların da gözleri çekiktir. Aslında göz yapısı bütün dünyada aynıdır. Farkı yaratan göz kapaklarıdır. Çekik gözlü diye nitelendirilen ırklarda gözün üzerindeki göz kapağının ikinci kıvrımı, gözün üstüne daha çok inmiştir. Bazı teorilere göre bu kıvrım insanların gözlerini yoğun kar tabakasının, göz kamaştıran ışığından korumak için bir çeşit kar gözlüğü gibi gelişmiştir. Çinde ve öteki bölgelerde her ne kadar yoğun kar yağmıyorsa da onların atalarının buzul çağında kuzeyde yaşadıkları daha sonra güneye indikleri kanıtlanmıştır. Yalnız gözleri değil, burunları da rüzgara karşı korunmak için küçülmüş, burun delikleri soğuğu engellemek için daralmıştır. Ciltleri de koruma amaçlı olarak yağlıdır. Göz kapakları da yağlıdır. Gözü ve iç tabakalarını kara ve buza karşı korur. Yani çekik gözlü değil, düşük göz kapaklı, demek daha doğrudur.

Ateş böceği nasıl ışık saçıyor?

Aslında bu böceğin verdiği ışığın ateşle de sıcaklıkla da bir ilgisi yoktur. Bilimsel adı "Soğuk Işık"tır. Bu ışık olayı, moleküler seviyede kimyasal bir işlemdir. Bazı moleküllerin ayrışarak daha yüksek enerjili hale geçebildikleri ve bu fazla enerjiyi ışığa dönüştürebildikleridir. Ateş böceğinin karın bölgesindeki ışık organında bulunan guddelerden ışık elde etmede rol alan iki ana kimyasal madde üretilmektedir. Fakat onlar da tam olarak ışık vermeye yetmediği için böceğinışık bölgesine yakın solunum organının ışık verme anında burayı oksijenle beslemesi gerekmektedir

Kumaşlar yıkandıktan sonra niçin çeker?

Aslında kumaş ıslanınca lifler şiştiğinden kumaşın az biraz uzaması gerekmektedir. Ama bükümlerin açılarındaki deformasyonun yarattığı çekme kuvveti daha fazla olduğundan sonuçta kumaş boydan kısalır. Kumaş yıkandıktan sonra kurutulduğunda şişmiş lifler eski durumlarına gelirler. Ama kumaş ilk ölçülerine dönemez. Su, yüksek ısı, çalkalama, sabun hepsi kumaşın çekmesini kolaylaştırır. Kumaş birkaç kez yıkandıktan sonra ölçüleri belli bir dengeye ulaşır ve ondan sonra yıkandığında çekmez.

İnsanlar saatlerini niçin sol kollarına takarlar?

Özel bir durum veya farklı olma düşüncesi yoksa insanların çoğu saatlerini sol kola takar. Çünkü çoğunluk sağ elini kullanmaktadır ve bu kolun daha hareketli olması nedeniyle saatin bir yerlere çarpıp zarar görme olasılığı yüksektir. Zaten saatin kurma düğmesi 3 rakamının yanındadır. İnsanlar saati kurmak istedikleri zaman onu bilekten çıkarmadan sağ elle uzattıkları sol kollarındaki saati kurabilirler.

Bir hafta niçin 7 gündür?

Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanıyorlardı. İlk çağlarda bilinen
beş gezegen ile güneş ve ayın sayısı nın 7 oluşu bu sayıyı gizemli ve uğurlu kılıyordu. Daha sonra dinlerde göğün 7 kat oluşu ve doğadaki ana renk sayısının 7 oluşu, müzik notalarının 7 oluşu sayının önemini daha çok belirtti. Daha sonra Fransa takvim yapısını değiştirerek hafta sayısını 10 yaptı ama kabul görmedi. Rusya 5 günlük hafta uygulamasına geçti, o da tutulmadı. Sonunda yine hafta 7 gün olarak kaldı.

Niçin otellerin kapıları döner kapıdır?

Döner kapıların tek amacı enerji tasarrufudur. Büyük binaların içerleri devamlı olarak ısıtılır. Açılan normal kapıdan içeri soğuk hava rahatlıkla girer. Eğer normal kapı kullanılırsa hava değişimi nedeniyle klimalar veya motorlar yeniden çalışacaktır. Özellikle çok kişinin girip çıktığı otel veya benzeri binalarda enerji tasarrufu için döner kapı kullanılır. Döner kanatlar sıcak havanın dışarı çıkmasına, soğuk havanın da içeri girmesini engeller.

İmdat çağrısı S.O.S 'in anlamı nedir?

Çok kişi "Save our Ship" gemimizi kurtar; "Save our Soul" ruhumuzu kurtar; "Stop Other Signals" diğer sinyalleri sözcüklerinin kısaltılmışı sanır. Oysa hiçbiri değildir. Tamamen telgraf zamanından kalma mors alfabesiyle ilgilidir. İmdat çağrısının çok kolay akılda tutulabilmesi için 1908 de üç çizgi, üç nokta, üç çizgi olan S.O.S seçildi.

Doktorlar niçin dizimize çekiçle vurur?

Bir sandalyeye rahatça oturup bacak bacak üstüne atarken doktor dizkapağının hemen altına, kası kemiğe bağlayan tedoma minik lastik bir çekiçle vurduğu zaman bacak ileri fırlar. Bu reflekste baldır kaslarındaki duyu sinirleri kasın genişlemesine tepki verir ve yeni sinir sinyalleri oluşturarak kaslara hafif bir basınç uygulandığını ve gerildiklerini omuriliğine iletirler. Omirilik ise bu basınca dayanabilmesi için kasların kasılması gerektiğini bildirir, bacak tekrar geri hareket eder. Refleks, beyin denetiminden geçmeksizin, yani beyin devrede olmadan doğrudan omuriliğin komutlarıyla gerçekleşmektedir. Diz kapağı refleksi omuriliğin işleyişi konusunda bilgi veren önemli bir tanı yöntemidir.

Tükenmez kalemin dolmakalemden farkı nedir?

Kalemin tarihi yazınınkinden de eskidir. İlk insanlar sivriltilmiş çakmak taşlarıyla duvar resimleri yapmıştır. Mürekkepli metal kalemler Romalılar tarafından biliniyordu. Tükenmez kalem adı ile bilinen bilye uçlu kalemin ilk modeli 1880 yılında yapılmıştır fakat rağbet görmemiştir. Uçakların gelişmesiyle gündeme tekrar gelir. Uçaklar 2-3bin metreye çıkınca hava basıncı oldukça azalır. Dolmakalem mürekkebi basınç nedeniyle dışarı akarak kağıdı ya da giysiyi lekeler. 2.Dünya Savaşı'nda askeri uçaklarda kullanılan tükenmez kalem sonradan yaygınlaşmıştır. Tükenmez kalemlerde mürekkep kağıda pirinç uçtaki yuvaya yerleştirilmiş minik bir bilye aracılığıyla aktarılır. Fakat dolmakalemin özelliği seçkin ve yazıyı kaliteli kılmasıdır.

Radyonun sesi açılınca pil daha çabuk mu biter?

Pille çalışan portatif radyolarda sesin yüksekliği pilin ömrünü etkiler. Radyo açık, sesi kapalı durumu ile sesin sonuna kadar açık durumu arasındaki fark pillerin ömürlerinin kısalmasına neden olur. Ses sonuna kadar açıldığında pillerden çekilen akım yüzde 30 artmaktadır. Bu durum, küçüğünden büyüğüne, pille çalışan ve ses yükselticisi olan bütün radyo, teyp, volkmen vb. için aynıdır.

Horozlar niçin sabahları erkenden öterler?

Sabah güneş doğarken ötmek yalnız horozlara özgü değildir. Kulağa en çok
horozun sesinin gelmesi, onun sesinin diğerlerinden daha güçlü olmasıdır. Kuşların büyük çoğunluğu
da aynı saatlerde ağaçlarda koro halinde öterler. Gün boyu hem horozlar hem kuşlar bu ötüşü sürdürürler
ama seslerinin en güçlü çıktığı zaman sabah saatleridir. Horoz ve kuşların sabah gün
doğarken ötmeleri biyolojik saatleriyle ayarlanmıştır

Evlerimizdeki sinekler kışın nereye gidiyor?

Sineklerin her türü kışın ortadan kaybolur. Havaların ısınmasıyla birlikte ansızın ortaya çıkarlar. Sinekler ısıya
karşı çok hassastır. Güneş bulutun arkasına girdiği zaman oluşan ısı düşmesinden etkilenirler. Kış günlerinde yaşama şansları yoktur. Ölmeden önce yumurtalarını toprağa veya kuytuya gömerler. Lavra ve yumurtalar soğuktan etkilenmez. Yaz sıcakları başlayınca yumurtalar çatlar ve yine sinekli günler başlar.

Termos nasıl sıcağı sıcak, soğuğu soğuk tutuyor?

Tek nedeni vardır, vakum.Yani boşluk.Bir termosta içiçe geçmiş iki kap vardır.Dıştaki metal bir kap olup içteki
genellikle bir cam şişedir.İkisinin arasındaki hava ise boşaltılmıştır.Tam olmasa da üreticiler tarafından elde edilebilen tama yakın bir boşluk vardır.Vakumlu bir ortamda hava molekülleri de ılmadığından ısı iletilemez.Cismin ısısı başlangıçta ne ise o halde kalır.İçerden dışarıya, dışardan içeriye ısı geçişi olmaz.Böylece termosa konan sıvı sıcaksa sıcak, soğuksa soğuk kalır.

Kuşlar nasıl konuşabiliyor?

Her insan ağzıyla konuşur ama konuşabilmeyi sağlayan asıl organ beyindir. Beyinde oluşan düşünceler dilimize ve dudaklarımıza aktarılır. Hayvanlar bu nedenle konuşamaz. Papağan ve benzeri kuşların yaptıkları konuşma değil, mükemmel bir ses tınısı ezberi ve tekrardır. Sesleri ezberler ve taklit ederler. Kuşların ses organları memeli hayvanlardan farklı olarak gırtlakta değil göğüs kafeslerinn dibinde, karın boşluğunun derinliklerindedir. Kuşların doğasında ses taklit yeteneği vardır. Doğayla içiçe yaşarken diğer kuşların seslerini
taklit ederek bir çeşit iletişim sağlarlar.

Kediler balık ve sütü niçin severler?

Kedilerin sudan hoşlanmadığı bilinir. Ama aslında kediler çok iyi yüzerler. Hava şartlarından dolayı ve de tembelliklerinden suya girmeyi sevmezler. Evkedisinin balık sevmesinin yanında kuşlara ve farelere olan düşkünlüğünün nedeni evcilleştirilmeden önce Mısır'da Nil vadisinde balık, kurbağa, küçük kuş ve fareleri avlayarak yaşamış olmasıdır. Zaten eski Mısırlılar kedilerifare avcıları olduğu için evcilleştirmişlerdir. Günümüzde kedinin kuzey Hindistan ve Güneydoğu Asya'da yaşayan türleri ırmakların kenarlarında balık avlayarak yaşamaktadır. Patileriile balıkları sudan dışarı atar, gerekirse suya tamamen girerler. Eski Mısır'da kedi bakıcıları onları ekmek ve sütle beslemişlerdir. Kedilerin süt zevkinin de Mısırlı bakıcılarının yarattığı beslenme alışkanlığından kaynaklanmaktadır.

Bardaktaki buzlar niçin birbirlerine yapışırlar?

Buzun erimesi için yalnızca sıcaklık değil basınç da önemlidir. Dağlardaki buzulların kayma nedeni de budur. Basınçla alt tabaka erir ve kayma oluşur. Bir kabın içinde ya da bir bardakta üstüste duran buzların herbiri altındakine değdiği noktada bir basınç oluşturur ve bu noktada çok küçük kısım erir.Buradan hareket eden su çok az yanda iki buz küpçüğünün birleştiği noktada tekrar donar. İki buz parçası kaynak yapılmışcasına birbirlerine yapışır ve orada bir daha erime olmaz.
 
dideM' Alıntı:
Niçin otellerin kapıları döner kapıdır?
Ya o kapılardan nefret ediyorum, korkumdan..:))

Ateş böceği nasıl ışık saçıyor?
Ben hiç ateş böceği görmedim. :)

Nasıl ya. Şimdi sen hiç ateş böceği gördün mü diyesim geldi (:

Aa şaşırdım. Ben çok yakaladım ya. Bir ara el feneri işine bile giriyodum az daha  ;D ;D

Bir ara yakalayalım senle hehhehe (:
 
Satrançta şah niçin o kadar pasiftir?

Çünkü şah koruma altındadır. Zaten satrançta amaç şahı almaktır. O yüzden
bütün taşlar onu korumakla görevlidir. Vezir ise başkumandan gibi şaha yardım eder. İleri
geri, çapraz her yöne gidebilir. Batıda vezire Kraliçe adı verilmiştir. Bununla Kraliçe'nin
Kralın en büyük desteği olduğunu işaret etmektir. Satranç 6. yüzyılda Hindular tarafından
oynanmaya başlanmış, oradan dünyaya yayılmıştır.



Her başarılı Şah'ın ardında,bir Vezir vardır  8)
Satrancı çok seviyorum,ama tek taşa kaldığımda şahla şah çekemememek kötü oluyor,bir gün onuda başaracağım  ::)

Bir çoğunu bildiğim ve bilmediklerim içinse teşekkürler Harun.. :)

 
-Neden kek ve ekmek bayatladığında sertleşir de bisküvi yumuşar?

Bununla ilgili yazılmış çok fazla kitap vardır.Ekmekle ilgili en temel cevap undaki nişasta kristallerinin pişme aşamasında su çekip yumuşamasıdır.Bu yumuşayan nişasta retrogradasyon adı verilen bir kaç günlük süre sonrasında tekrar kristalleşir ve bu da ekmeğin sertleşmesini sağlar.Bisküvilerdeki nişasta da bu aşamadan geçer fakat bisküvide var olan şeker bunu tersine çevirir ve havadan nem alarak bisküvinin yumuşamasını sağlar. Kek ise tarifine bağlı olarak hem sertleşir hem yumuşar.Eğer malzemeleri arasında şeker var ise yumuşaması muhtemeldir.

-Yıldırımdan elektrik akımı üretilebilir mi?

Bu pratik olmamasına rağmen mümkündür ama energy depolamak bir problem oluşturabilir.

-Müzikte matematik var mıdır?

Evet matematikle müzik arasında birçok bağ bulunmaktadır.

-Tavuklar neden uçamaz?

Yaban tavukları aslında uçabilir.Diğerleri ise binlerce yıldır boyutları için beslendiklerinden bir ağacın tepesinden atlayıp uçmaktan fazlası için çok ağırlardır.Kanatları daha fazlasını kaldıramayabilir.

-Evrendeki en soğuk yer neresidir?

Evrendeki en soğuk yer yeryüzünden 5000 ışıkyılı uzaklıktaki Boomerang Nebula'da bir toz ve gaz bulutudur. -272(-457.6bir ısısı vardır.

-Suya alerjimiz olabilir mi?

Hayır. Alerjiler, bağışıklık sistemindeki antikorların bu maddeye saldırması sonucu oluşur. Ama suya bağlı olan hiçbir antikor yoktur.

-Kurşun geçirmez cam nasıl yapılır?

Buna kurşuna dayanıklı cam demek daha doğru olur, çünkü bu camlar bir şeyin içine girmesine karşı dayanıklıdır. Ancak aynı yere bir dizi mermi fırlatılması bu camların da kırılmasına yol açacaktır. Bu camlar genelde cam tabakalar arasına deforme olabilen polikarbonat plastik tabakası koyarak yapılır. Merminin etkisiyle dıştaki cam katman kırılır; bu da enerjiyi daha geniş bir alana yayar; böylelikle plastik katman biraz esner ama kırılmaz.

-Tohumlar hangi yöne büyüyeceklerini nasıl bilirler?

Tüm bitkiler yerçekimsel alanın yönünü hisseder ve ona göre kendilerini ayarlarlar. Buna yerçekimine göre hareket etme denir.

-Sumo güreşçileri neden bu kadar şişmandır?

Newton'un ikinci hareket kuralı olan hız= güç/ hacim eşitliğine göre, ne kadar ağır olursanız rakibinizin sizi yerinizden oynatabilmesi için o kadar çok güç kullanması gerekir. En şişman Sumo güreşçisi 267 kiloydu.

-Neden yaşlı adamlar saçlarını kaybederken burun kılları çoğalmaya devam eder?

Erkeklerin kelleşmesinin sebebi DHT ya da dihydro testesteron hormonudur. Bunun vücuda çok fazla etkisi vardır ve bunlardan birinin de burun deliklerindeki kılların kaybedilmesini engellemek olduğu düşünülüyor.

-Evren neden yapılmıştır?

Bu 21. yüzyılda bilimin karşı karşıya olduğu en büyük sırlardan biridir. Büyük Patlamadan kalan ısı ile ilgili son yapılan araştırmalar atomlardan oluşan maddelerin Evren'deki tüm maddenin sadece yüzde bir veya ikisini oluşturduğunu gösterdi.

-Neden içimize saf oksijen çekersek ölürüz?

Kanımız nefesimizle içimize çektiğimiz oksijeni yakalayıp hemoglobin denen moleküle bağlayarak taşınmasını sağlar. Eğer normal oksijen yoğunluğu daha fazla olan havayı içinize çekerseniz, ciğerlerinizdeki oksijen kanınızın taşıyabileceği miktarın üstüne çıkar. Sonuç olarak açıkta kalan bu oksijen ciğerlerdeki proteinlere yapışır ve merkezi sinir sisteminin çalışmasını önler hatta retinaya saldırır.

-Hapşırırken gözlerimizi kapamazsak gözlerimiz yerinden fırlar mı?

Hayır, birçok nedenden dolayı böyle bir şey olmaz. Öncelikle hapşırmayla ilgili olan burun ve boğazdaki hava deliklerinin hiçbiri gözlerin arkasında bulunan hiçbir şeyle doğrudan bağlantılı değildir. Bunun anlamı da, hapşırma sonucu ortaya çıkan hava basıncı gözlerinizin dışarı fırlamasına neden olmaz.

-Sarı arılar bal yapar mı?

Hayır. Yetişkin sarı arılar çiçeklerden balözü alırlar ama bunları bala dönüştürmezler. Bunları yavrularını beslemede kullanırlar.

-Neden kafamızı çarptıktan sonra yıldız görürüz?

Aslında gördüğünüz yıldızlar, aynı anda çalışan beynin görme bölümündeki nöronlardır. Bu, ayağa çok hızlı kalktığınız zaman ya da beyninize bir darbe aldığınız zaman oksijen seviyesinin hızlıca değişmesinden dolayı meydana gelir. Kılcal damarlara en yakın nöronlar ilk olarak etkilenir, ancak eğer bu çok hızlı olursa çevre nöronlar da bundan etkilenebilir. Bunun sonucunda beyninizin yıldız olarak algıladığı sinyaller oluşur.

-Soğan neden ağlatır?

Kesilen soğanın dokusu alinaz enzimi salgılar. Bu enzim sülfoksitleri sülfenik aside çevirir. Bu asitler kendiliğinden yeniden şekillenir ve gözyaşlarının oluşmasını sağlayan sin-propanetiyal-S-oksit meydana gelir. Bu, yaklaşık otuz saniye sürer ve kimyasal etkisini beş dakika içinde kaybeder.

Gözün ön tabakasında yer alan kornea, dışarıdan gelecek fiziksel ve kimyasal etkilere karşı gözü korur. Bu amaçla kornea üzerinde yüksek duyarlılıkta sinirler bulunur. Korneada ayrıca, gözyaşı bezlerini harekete geçirecek algılayıcılar da vardır. Serbest sinir uçları sin-propanetiyal-S-oksiti algıladıklarında, sinir sistemi harekete geçer ve gözyaşı bezinden salgılanan sıvı ile zararlı madde korneadan temizlenir. Soğanın bu etkisini ortadan kaldırmak için, soymadan önce soğanı ısıtabilir ve enzim aktivitesini bozarak gözlerimizin yaşarmasını engelleyebiliriz.

-Sabunun dış kısmı daima temiz midir?

Kesinlikle hayır. Kullanıldıktan sonra sabunun dış yüzeyinde su,köpük ve kir kalır.Su ve köpük kurur ama kir ordadır.

-Vücudumuzdaki hücrelere öldüğünde ne olur?

Vücudumuzun yüzeyindeki ya da organlarımızın dışındaki hücreler deri yoluyla ve boşaltımla vücuttan atılır.

Vücudun içinde kalan ölü hücrelerin bazıları fagositler tarafından temizlenir.Ölü hücrelerden edinilen enerji diğer beyaz hücrelerin üretiminde kullanılır.Bazı ölü hücreler özellikle bırakılır, çünkü bunların vücuttaki görevleri hala bitmemiştir. Örneğin, gözün lensi, deri, tırnak gibi dokular da ölü hücrelerden oluşur ama bunlar beden için gerekli olduğu için yok edilmezler.

-Solak insanlar daha etraflıca mı düşünür?

Hayır, sağ el ya da sol elini kullananlar arasında böyle bir yetenek farklılığı olduğunu öne süren bir çalışma yoktur.

-Renk körlüğü düzeltilebilir mi?

Hayır.Renk körlüğünün nedeni, kalıtım yoluyla aktarılan, gözdeki renk duyarlı protein kodunu sağlayan gendeki kusurdur.

-Kafanızın büyüklüğü IQ'nuzu etkiler mi?

Hayır. 1998'de yapılan bir çalışma kafanın büyüklüğüyle beynin büyüklüğü arasından bir bağlantı olduğu sonucunu ortaya çıkarmıştır fakat, IQ'nun boyutla bir ilgisi yoktur en azından genç ve sağlıklı yetişkinlerde.

-GPS sağlayıcılı bir cep telefonunuz varsa hükümet sizi takip edebilir mi?

Evet, eger cep telefonunuzun GPS'i varsa bulunduğunuz yer operatöre bildirilir fakat telefonunuzun açık olması koşulu ile.

-Kuşların kanatları nasıl su geçirmez olabilir?

Kuşun karnındaki tüylerle, kanat ve kuyruk tüyleri birbirinin aynı değildir.Kuyruk tüylerinin altında salgı bezleri bulunur. Çoğunun salgı bezleri yağ içerir. Kuyruk tüylerinin altında gizli olan yağ sıradan bir madde değildir. Aksine bu salgı son derece gelişmiş bir dezenfektandır. Bu dezenfektan kuşun tüylerinde bakteri ve mantar üremesini engeller. Ancak etkili olabilmesi için bu yağın tüm tüylere yayılması gerekir. İşte kuşlar da her fırsatta titiz bir çalışmayla tüm tüylerini yağlar. Yalnızca yağlamakla kalmazlar, tüylerinin bakımı için dikkatli bir temizlik ve düzenleme de yaparlar. Yaşamaları için gerekli olan bu çalışmayı gagalarıyla yaparlar. Gagaları ile aldıkları yağı, tüylerinin temizliğinde kullanan kuşlar, bu sayede tüylerinin esnekliğini de korur ve su geçirmesini engeller.

-Örümcekler kendi ağlarına neden yakalanmaz?

Örümcekler, kendi ağlarına kolay kolay yakalanmaz, bunu iki şekilde başarır. Birincisi, avı için ördüğü ağda ayrıca sadece kendisinin üzerinde hareket edebileceği yapışkan olmayan özel ulaşım iplikleri vardır, örümcek bunları tanır. İkincisi, ağız kısmındaki bir salgı bezinde ürettiği salgı ile sürekli ayaklarını yağlı tutar ve böylece yanlışlıkla tuzak ağına düştüğünde kendisini kurtarabilir. Fakat ürkütüldüğünde nadiren kendi ağına takılıp diğer örümceklere de yem olabilir

-Burnunuzu çarptığınızda neden gözleriniz yaşarır?

Burun yumuşak ve hassastır ve geniz yolu gözlere gözyaşı kanalı ile bağlıdır.Normalde bu lakrimal sıvı(gözyaşı) burun yoluyla drenaj sağlar. Ama burunda toplanan bu sıvı yeterli olduğunda burunun akışı normal boşaltma yolunu engelleyebilir gidecek hiçbir yeri olmadağı için gözyaşları akar.
 
Geri
Üst