hayal_12'nin Kaleminden

  • Konuyu Başlatan Konuyu Başlatan hayal_12
  • Başlangıç tarihi Başlangıç tarihi
Eski Bayramlar

Eskiye özlem vardır hep;
Bayramları anlatan şiirlerde…
Doğrudur,
Eski bayramlar;
Hep daha sıcaktır,
Daha güzeldir,
Daha bizimdir…
Şimdi öyle mi bilmiyorum;
Zira yarın bayram var,
Ve benim haberim yok…
Var da yok aslında…
Eminim ki
Daha birçok kimse,
Yarın bayram olduğundan habersizdir…
Bayramları unuttuk;
Unutturdu ‘kapitalist soyguncu’…
Eskiye özlem vardır,
Bayramlara dair şiirlerde…
Yine var
Bu şiirde de var,
Tıpkı bundan sonra,
Yazılacaklarda da olacağı gibi…
Eski bayramlar özeldir, güzeldir, sıcaktır…
Hatırlıyorum da
Nasıl heyecanlanırdık,
Yarın bayram var, diye…
Günlerce hazırlık yapardık,
Annem en güzel yemeklerini yapmak için didinirdi,
Yemekler güzel olmalıydı;
Zira onları yiyecek olanlar da ‘güzeldi’,
Şimdi ‘güzel’in sadece adı var…
Temizlik yapılırdı...
—her işten kaçtığımda azarı işitirdim-
Heyecanlanırdık biz ‘eski bayramlar’da;
Öyle ki
Bayram gecesi uyuyamazdık…
Hayır, hayır
Şeker için değildi elbet,
Bayram kelimesi büyülü bir havaya girmemize yetiyordu zaten…
Hele yeni alınan giysilerimiz,
Aman Allah’ım, o nasıl bir heyecandı!..
Bazen bir fanila,
Bazen her zamankinden değişik renkte bir ayakkabı,
O gece uykusuz kalmamız için yeterdi…
Ah eski bayramlar!
Ne güzeldiniz,
Şimdi öyle değilsiniz…
Çocuklar artık heyecanlanmıyor,
Harçlıklar ise
Ya oyun salonlarına, ya da ‘msn’ye gidiyor,
Para vermeyen amcanın eli öpülmüyor…
Koca koca adamlar bile,
En yakın akrabalarını görmekten aciz…
Velhasıl bayram ‘bayramlığını’ kaybetmiş…
Yarın bayram var;
Kimsenin haberi yok…
Adı var kendi yok…
Eskiye özlem vardır;
Bayramlara adanmış şiirlerde…
Bayram neşemiz,
Bayram mutluluğumuz,
Bayram sevincimiz,
Bayram ‘bizim’di…
Şimdi değil;
Şimdi bayramlar başkasının;
Oluk oluk para akıtılan ‘dev’ şirketlerin;
Bizim değil…
Şimdiki bayramlara para değdi,
Eski bayramlar biz’di, bizim’di,
Şimdikiler başkasının…
Zaman ruhsuz,
Zaman unutkan, eskiye dair…
İnsan kederli,
İnsan modern köle…
Yarın bayram var;
Heyecanım yok,
Haberim yok…
Sizin var mı yoksa?
Söyleyin nedir sırrı!
Bir tel çalın hele…


Bayram gecesi yazıldı.. Herkese saygılarımla…
 
Arkadaşlar bu günceyi yazmaya karar verdim.. Her nete girişimde yeni bir kısa hikayecik ekleyecek, bazen kendi yaşadıklarımı, bazen başkalarının yaşadıklarını, bazen çoğmuzun gözlerinden kaçanları, bazen sevinçleri, bazen üüntüleri, bazen sevgiyi, bazen aşkı, bazen de ayrılığı yazacağım.. Herkesin kendinden bir parça bulacağına inandığım bu günceyi umarım beğenirsiniz.. İlki geliyor.. Biraz kafa karşıklığı yapabilir ama bu benim şahsi halimdir.. Yani normaldir :)
 
"Varsın kızsın birileri" dedi, en son okuduklarının etkisinde kalarak.. "Herkesin bir kahve gözlü'sü vardır. Varsın herkes kendi kahve gözlü'sünü yazsın" dedi, yeni bir şey keşfetmişçesine ve içinde sevindirikçe'sine duygularla.. Sevindirik, zira en sevdiği şeyi yapacaktı; O'nu yazacaktı.. "Ahh" dedi, kahve gölüm, nazlım, yaren sözlüm, şimdi nerden çıktın sen? Dün yoktun, bugün olmasaydın yine ölü olmayacak mıydım ben? Geldin dirildim mi sanki! Olmadı, yetmedi be kahve gözlüm -bir eski yazar dostun dediği gibi- kesmedi! Bak bana kahve gözlü kız! İyi bak, bu beden var ya bu beden sensiz geçen saniyelerin yaşlandırdığı bedendir.. İyi bak! Belki içimdeki, sensiz kabul tutmuş yaralarımı bile görebilirsin, kim bilir.. Öyle kapı eşiğinden bakıp kaçmak da neyin nesi!?! Niye kaçtın, yoksa yerde yatanı tanımadın mı? Ben'im o ben.. Hani, ardında bir yaşamı seçen ama seni her gördüğünde dili tutulan problem var ya, o işte.. Tanımadın değil mi? Kesmedi seni yere düşüşüm, biliyorum, bilmez olaydım.. Tanımazsın sen.. tanımamalısın.. Ben eski ben değilim ki!.. Şimdi elimde bir kalem, savuruyorum ruhsuz zamanın böğrüne doğru.. Ah kahve gölüm, ellerimi farketmedin mi? Benden daha yaşlı olan ellerimi.. Ardında koştuğum zamanların, senden ateş aldığım anların, sensiz mavi bardaklarda zehir içtiğim saniyelerin tek tanığı yaşlı ellerimi.. Gitme! Dur! Bak yerdeyim, bak ellerim havada.. Tutacak bir çift el bekliyor.. Gitme n'olur! Ya da git istersen.. Git, git ki seni sensizlikte sevmiş olan ben; bir kez daha yeniden bir umutla peşine düşeyim.. Git, git en iyisi sen.. Ben sen'in olurken sen zaten başkasınındın.. Git, beklemesin seni.. Üzülmesin...
 
yüreğine sağlık hayal kaldığında üzüntü verenler,her gelişinde yeni bir umudun sonunda yine hüsranı üzüntüyü acıyı bırakıp gidenler varsın gitsinler... yaktıkları kalbin ateşi sönerken tekrar alevlendiripte  gideceklerse varsın hiç gelmesinler...
 
Evet haklısın 'yarence' varsın gelmesinler.. Varsın hiç olmasınlar.. Yeter ki içimizdeki 'biz', bizi biz olmaktan alıkoymasın.. Saygılarımla...
 
Elazığ Çocuk Islah Evi'ndeki küçük güzel kız'a sevgilerimle...

Neden boynun öyle bükük güzel kız? Söyle neden! Yoksa hiç kokusunu bilmediğin annen midir boynunu böyle bükük bırakan? Ya da her küçük kızın 'en iyisi' olan baba karakteri midir seni, bu şenlikte bile böyle hüzünlendiren? Biliyorum, biliyorum.. Yaşaman gereken çok şeyi sen hiç yaşamadın; ancak yaşamaman gereken o kadar çok şey yaşadın ve gördün ki, yaşlı gözlerinden okumak mümkün.. Şimdi boynun bükük.. Kimdi peki onlar? Yani seni bu 'sonsuz yalnızlık'a mahkum edenler.. Annen ve baban mı? Hayat mı? Ruhsuz zaman mı? Sistem mi? Kim? Belki de, sen olmaması gereken bir 'günah'ın taze meyvesiyken düştün buraya.. Belki de, sen doğdun diye acıdan ölen annenenin intkamını almak isteyen babandı seni buraya bırakan.. Ve belki de sen, gözleri nefis tarafından kör edilmiş bir 'ikili'nin karalık günahısın.. Bilmiyorum.. Belki her şeysin, belki hiçbir şeysin sen.. Bildiğim tek şey; şu an boynunun bükük olduğu ve misket karası gözlerinden iki yanmış damlanın döküldüğü.. Yaşını izliyorum, yanaklarından pembe dudaklarına süzülürken.. Sana acımasız görünen hayat; seni seyrederken eridiğimi fısıldasa kulaklarına inanır mısın?? Tuzlu değil mi yaşın? Tuzludur tuzludur.. Bilirim ben.. Ben de çok ağladım.. Her ağladığımda gözyaşımın tadı başka başka oldu.. Neyse, konu ben değilim; sensin, sana dönelim!.. Ağla! Ağla küçük yürekli büyük kız, ağla! Gözyaşı bitişik bir kelimedir.. Neden ayırasın ki onları? Göz ve yaş; gözün-yaşı, sal gitsin ruhsuz zamanın en diplerine.. Sana, 'kendin olduğun için' acımasızlıkla yoğrulmuş bir ömür biçenler belki gözyaşını görür de utanır.. Sanmam.. Utanmasını bile bilmez onlar.. Tıpkı işledikleri 'günah'tan utanmadıkları gibi.. Güzel gözlü güzel küçük kız.. Hadi koş 'umut' amcanın kucağına.. Öyle bir amcadır ki umut; seni sen olduğun için asla yargılamayacak.. Korkma! Sen yargılandıkça, seninle beraber insanlık da yargılanacak.. Ve inan bana kendi kendini yargılayan insanlık, en sonun da seni de anlayacaktır.. İnan bana...
 
yaaa süper paylaşım için tşkler 1 değil 2 si değil hepsi harika yüreğine sağlık gerçekten ....hepsini okadar beğendimki 1 bölümdeki konu içinde evet yarenceyede sanada katılıyorum ....
 
Sevgili 'kristal', 'okyanusya' ve 'kardelen_87', beğenmenize çok sevindim.. İyi birşeyler sunabiliyor ve bunlarla sizlerin de bir nebze olsun beğeninizi kazanabilmek benim için çok çok önemli.. Mutlulukla kalın.. Saygılarımla...
 
Üniversite kantininde sessizce ağlayan kız'a...

Niye ağlıyorsun 'üniversiteli' kız? Nedir seni böyle ağlatan? Yoksa, aşkı sevdayı bilmeyen bir vefasız yar mıdır, sana bu sabahın köründe kurşun gibi gözyaşı döktüren? Hep ağlatırlar değil mi!.. "Ah bu erkekler yok mu bu erkekler; hepsinin köküne kibrit çakmalı" diye düşünüyorsundur Allah bilir.. Belki de sinsice planlar kurup, en kısa zamanda sen de karşı taarruza geçersin, olabilir tabi meşru hakk(!)ın.. De benim aklıma takılan bir şey var: Neden, seven sadece sever de karşı tarafın her şeyini hoşgörür acaba? Sevmek taviz midir yoksa?-dikkat dikkat, tuzak bir sorudur-
Sen 'üniversiteli' adını bilmediğim kız!.. Seni ağlatan, şimdi şu masaların ucundan çıkıp sana kollarını açarak koşsa affeder misin? Yoksa yüzüne bile bakmadan, ağlamaya devam mı edersin? Merak işte ablası, kızma!.. Oysa böyle başlamamıştınız ki; hayalleriniz o kadar güzel ve 'özel' idi ki asla ağlamayacakmışsınız gibi geliyordu ikinize de.. Ne oldu da böyle oldunuz? Yoksa birbirini çok tanımak, her şeyiyle bilmek, aşkı sevdayı öldürüyor mu? Tanımak; gizli kalmışları, bilinmeyen 'o'nu tanımak.. İlk başlarda herkesin yapmaya çalıştığı şey; tanımak.. Tanıdıkça tiksinmek, korkmak ve kaçmak.. Ve sonunda da böyle hıçkıra hıçkıra ağlamak.. Ah siz zamane kızları; hem ateşin yaktığını bile bile elinizi uzatmaktan imtina etmezsiniz, hem de 'yakınca' da cıyak cıyak ağlarsınız.. Sözüm herkese değil tabi.. Çok, gerçekten çok 'farklı' olanlar da vardır elbet; 'zamane kızı' olmanın ötesine geçmiş.. Yerinde ağlayan, yerinde gülen, yerinde konuşan, yerinde yazan, yerinde sevinen, yerinde üzülen, yerinde 'kendi' olabilen.. Ah 'üniversiteli', siyah saçlı, kırmızı üstlü kız!.. Bilsen ki şu an seni yazıyorum bana kızmazdın di mi? Kızsan kaç yazar be ablası; sen zaten yanacağın kadar yanmış, ağlayacağın kadar ağlamış ve seveceğin kadar sevmişsin.. Üstüne bir de kızacağın kadar kızmış ve ağlıyorsun.. Bana kızamazsın ki; bütün kinini 'o'na sakladığını bal gibi biliyorum!.. Yaşlı gözlerinden anladım ben.. Ağla, ağla 'üniversiteli' kız!.. Belki seni sevdiğini her söylediğinde ağzının içine baktığın o kişi, sana geri döner de yaşını dindirir.. Gelse de bir şey değişmez ya; karışmayayım şimdi aranızdaki mesele o!.. Ey bütün ağlayanlar! Ey geride kalmış gözü yaşlılar! Ey sevmeyi bilmeyen sevilmeyi 'seven'ler! Ağlamalarınız boş hep.. İnanın bana 'onlar' ağladığınızı anlamak bile istemeyecek kadar kötüdürler.. Ve siz her ağladığınızda, yeniden yanarken kimbilir 'onlar' hangi denizlere yelken açtılar.. Kimbilir...


 
:-X  bu yazı üstüne harflerim kayboldu adeta yazacak söz bulamıyorum  teşekkürler  :-X
 
fıstık' Alıntı:
:-X  bu yazı üstüne harflerim kayboldu adeta yazacak söz bulamıyorum  teşekkürler  :-X

Aman kelimelerin kaybolmasın.. Yazan'ın silahıdır kelimeler; kılıçtan keskin, kıldan ince.. Kelimlerin hep var olsun sevgili 'fıstık'..  :)
 
kesinlikle katılıyorum hayal_12  sana bencede bi yazarın en büyük silahı fıstık benim gizli şairim artık :) paylaşım için tşk ler çok güzeldi....ya muhteşem bişi ama yaaa  :'(  :'( yüreğine sağlık
 
tek kelimeyle mükemmel bir yazı...gerçi bütün yazıların harika hayal_12..yüreğine ve kalemine sağlık...umarım bu kalbi iletiler hiç bitmez...
 
hayal_12' Alıntı:
fıstık' Alıntı:
:-X  bu yazı üstüne harflerim kayboldu adeta yazacak söz bulamıyorum  teşekkürler  :-X

Aman kelimelerin kaybolmasın.. Yazan'ın silahıdır kelimeler; kılıçtan keskin, kıldan ince.. Kelimlerin hep var olsun sevgili 'fıstık'..  :)
haklısın hayal_12 yazının silahıdır kelimeler... ve yazıyı var edenler... yazıyı okunası kılanlar... kelimelerim var olacak  :)
kardelen_87' Alıntı:
kesinlikle katılıyorum hayal_12  sana bencede bi yazarın en büyük silahı fıstık benim gizli şairim artık :) paylaşım için tşk ler çok güzeldi....ya muhteşem bişi ama yaaa  :'(  :'( yüreğine sağlık
teşekkür ederim kardelen sende benim ilham kaynaklarımdansın  :)
 
teşekkürler hayal gerçekten çok duygulandım.
ah keşke o gözyaşlarının kıymetini anlasak değmeyecek insanlar için asla akıtmazdık.ya zaten seni üzen,sevdiğini görmezden gelen biri için akıtmak....seven insan üzmez,ağlatmaz...içi yanar sevdiğinin o haline...ama bizler ağlarız üzülünce o yanımızda yok diye daha çok ağlarız.o sırada onun için değer mi değmez mi diye hiç düşünmeyiz sadece ağlarızzz.zaman geçtikten sonra anlarızki birtek damla gözyaşına bile değmez olduğunu.ama dediğim gibi zaman geçtikten sonra...
paylaşımlarının devamı dileğiyle teşekkürler hayal :)
 
Geri
Üst