Göremiyordu duyamıyordu ama o insanlıgın ışıgı oldu

  • Konbuyu başlatan alpagu
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kim, Neyi, Nasıl Başardı? kategorisinde alpagu tarafından oluşturulan Göremiyordu duyamıyordu ama o insanlıgın ışıgı oldu başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 3,485 kez görüntülenmiş, 6 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kim, Neyi, Nasıl Başardı?
Konu Başlığı Göremiyordu duyamıyordu ama o insanlıgın ışıgı oldu
Konbuyu başlatan alpagu
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan seca
A

alpagu

Kullanıcı
6 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
Aydın
www.besyohaber.com




Tüm insanlık için insan beyninin ne büyük mucizeler yarattığının canlı örneğiydi. Helen Keller 27 Haziran 1880 de dünyaya geldi. Ancak henüz 19 aylıkken geçirdiği birkaç gün süren yüksek ateşli bir hastalık sonucunda görme, işitme ve konuşma yeteneklerini kaybetti. İnsanı adeta bir kara kuyuya hapseden bu rahatsızlık dış dünyayla bağlantısını kopardı.

            Bir buçuk yaşını henüz doldurmuşken böyle bir güçlükle karşılaşan küçük kızın konuşmayı öğrenmesi elbette çok zordu. Birtakım hırıltılar çıkarıyordu sadece. Durup dururken öfke nöbetlerine giriyor, tabakları kırıp döküyor ve odada kendisiyle birlikte olanlara saldırmaya başlıyordu. Birkaç doktor kendisine zihinsel olarak hasta teşhisi koydu. Ömür boyu bir akıl hastanesinde kalması öneriliyordu Helen’in. Ailesi ise kızlarının zihinsel olarak hasta olduğunu hiçbir zaman kabul etmedi.

            Küçük kız beş yaşından sonra kendisinin diğer insanlardan farklı olduğunu anlamaya başladı.. Düşünebildiği, hissedebildiği halde görememek, duyamamak ve konuşamamak onu çileden çıkarıyor, kendisine dayanılmaz acılar veriyordu. Sağı solu tekmeliyor, çığlık atıyor, kendisine yaklaşanları ısırıyordu.

Öğretmeniyle yeniden doğdu..

            3 Mart 1887 de küçük kız yeniden doğdu adeta. Artık yedi yaşındaydı. Ailesi Helen’e özel öğretmenlik yapması için genç bir bayan eğitmen tuttu. Anne Sullivan. Anne Sullivan anne ve babasını kaybetmiş ve kimsesizler yurdunda büyümüştü. Beş yaşında görme yetisini büyük ölçüde yitirmişti; ancak daha sonra geçirdiği iki operasyon sonucu normal baskıda hazırlanmış bir kitabı okuyabilecek kadar görebiliyordu.

            Anne Sullivan Helen’le iletişim kurabilmek için ona parmaklarla yazmayı öğreterek başladı işe. Helen için bir oyuncak getirmişti yanında. Bu hediye oyuncağı işaret etmek için oyuncak anlamına gelen “doll” sözcüğünü Helen’in avucuna parmaklarıyla yazdı. Helen avuçlarının içinde öğretmeninin parmaklarını hissedebiliyor, parmaklarıyla yazdıklarını tekrar edebiliyor ama yazdıklarının ne anlama geldiğini anlayamıyordu henüz.

            Bir gün Helen’in elini akan musluğun altına tuttuğu bir anda öğretmeni Anne Sullivan da diğer eline “su” sözcüğünün harflerini yazdı. İşte bu andan sonra müthiş bir gelişme başladı. Helen bir elinde hissettiği serin suyla diğer elinde hissettiği parmakların yazdığı “su” sözcüğünü ilişkilendirebilmişti. Bundan sonra müthiş bir gelişme başladı. Ansızın ortaya çıkan bu kıvılcımla dünyanın kapıları küçük kıza ardına kadar açıldı. Hocasından eline geçirdiği her şeyi kendisine hecelemesini istiyordu. Artık sözcükleri ve yazılımlarını büyük bir hız ve hevesle öğrenebiliyordu.

            Helen Keller 1888’de Körler Enstitüsüne başvurdu. 1890’da konuşmayı öğrendi ve 1894 yılında New York’taki körler okuluna gitti. Redcliffe Kolejine başladığında Almanca ve Latince biliyordu. Daha sonra Fransızca ve Rusça öğrendi. Artık spor yapabiliyor, ata binebiliyor ve kağıt oyunlarını başarıyla oynuyordu.

            Pedagoji eğitimi aldı ve 1904 yılında 24 yaşına geldiğinde o artık üniversiteden mezun ilk sağır ve kör kişiydi. Mücadelesini “Her şey su ile Başladı” isimli kitabında anlattı.

Parmak uçlarıyla Tanıdığı Yaşamı Bizden Daha İyi Tanıdı

            H. Keller ışık ve sesten mahrum bir duyu hayatına sahipti; ama diğer algıları öyle güçlüydü ki karşısındaki insanın kişiliğini bile tartabilirdi. Kendisine gece ve gündüzü nasıl ayırt ettiği sorulduğunda şöyle cevap vermişti: gündüz hava ve kokular daha hafiftir.

            Mark Twain 19. yy. ın iki büyük kişisinden biri olarak tanımladığı Keller’in örnek yaşamı 1968’de sona erdi. Helen Keller hayatı parmak uçlarıyla tanımıştı; ama eminiz ki hayat hakkında bizden çok daha fazla şey biliyordu.
 
Z

Zynep

Kullanıcı
17 May 2006
En iyi cevaplar
0
0
İstanbul
Çok etkileyici.
Aklıma, çamaşır makinasının önünde oturup dönen çamaşırlara bakarken birden sarı bir çamaşırı görüp, üstümdeki sarı bluzu sıkıca tutan otistik öğrencim geldi...
Biz ise var olan dilimizi ne kadar hoyrat kullanıyoruz değil mi? Ve asıl görmemiz gerekenleri bir kenara bırakıp neler görmek için kullanıyoruz gözlerimizi?
Hiç kıymet bilmeden.
Ne yazık! :(

Çok teşekkürler alpagu.
 
A

alpagu

Kullanıcı
6 Eyl 2008
En iyi cevaplar
0
0
Aydın
www.besyohaber.com
Bu hikayeyi bana ark. anlatmıştı bende aradım buldum ve okudum gerçekten insanın hayata bakışını dogrudan degiştiren bir hikaye hayata daha anlamlı bakmamı sagladı şahsen yani insanın başına gelen tüm sıkıntıların dertlerin bize bir şey gösterme , bir şey kazandırma oldugunu anlamıştım  :) 
 
E

ebruliyn

Kullanıcı
29 Nis 2008
En iyi cevaplar
0
0
Bizde bu kadar duyu organı var,kıymetini bilmiyoruz,paylaşım için teşekkürler,güzeldi,
Kirpi gibi oldum,tüylerim diken diken ;D
 
S

seca

Kullanıcı
1 Haz 2007
En iyi cevaplar
0
0
mersin
emeğine sağlık alpagu...

defalarca okudum helen kellerin bu etkileyici yaşamını...ama bir defa daha okumak istedim...çok etkileyici hakiki bir ders veriyor insana...

değerlerimizin ne olduğunun farkına varabilmek için muhteşem bir hayat hikayesi :)
 
Üst