Gelin-kaynana terörü

OPTİMİS

Kullanıcı
Katılım
9 Ara 2007
Puanları
0
Konum
Beykoz/İstanbul
                                                GELİN KAYNANA TERÖRÜ


Ekonomik alt yapısı sağlam temellere dayanmayan, tahsili eğitimli tarifine uymayan. Birey olma becerisini tamamen unutmuş, kendi ebeveynlerinin örnek olduğu ast-üst aile bireyliği dışındaki aile örneklerini kınayan(yadırgayan)bir hanım için erkek çocuk, kendisinin maluliyetinde kanadının altına gireceği, o yaşa getirene kadar sarf ettiği emeğin-sevginin karşılığını alacağı sigorta telidir.
Bizim toplumumuzda her şeyin Tanrıdan gelip ona döndüğü öğretisi hâkimse de kaynana yeryüzündeki geliniyle, gelin kaynanası ile ilişkilerinde bunu pek gözetmez.
İyilik yap denize at, balik bilmezse haluk bilir hayat dersleriyle iyiliğin karşılığını tanrının vereceği, kul hakkı ile tanrı huzuruna çıkanın en büyük ceza ile cezalandırılacağı vaadine rağmen Kayınvalide olup oğluna eş kendisine gelin edindiğinde bu temenniler ve tehditler dilde kalır.
O güne kadar evin içinde mecburi hizmet görevi gören, yapması gerekenleri yaparken sanatsal zevk almayan, yaptıklarının kendisini geliştirmediğine inana, Huzuru evin diğer fertlerinin iki dudağı arasıyla, kaşlarının kemanlığına bağlı olan, keşfetmek yerine rutinin dayatılmasından bezse de sesini çıkaramayan, evli olmasına rağmen evde kalma güvencesi bulunmayan, beğenilmezse kapı önüne kona bileceği-el âleme maskara olabileceği içgüdüsünü tanrı gibi bağrında gizleyen Gelin-Eş ve Anne olarak sürekli bilenen kadın, şefkat/merhamet/sevgi zirvesi, herşeyi görmüş geçirmiş bir bilen olur çıkar.
Kendi sevgisinden daha üstün sevgi olmamalı, acınacaksa ancak kendi acımalı, şefkatin ne zaman gösterileceğine o karar vermeli.
Yapılacaklar, başa çıkılacaklarla ilgili sadece o karar vermeli.
Yapanlar yaptıklarını çok iyi bilseler de eksik bulmalı.
Kendisinin talimat ve yönlendirmeleri olmadan sofra adabı ile sofradakilerin imal i bile yetersiz kalmalı.
Saygınlığına gölge düşürecek kaş göz hareketleriyle, sesin tonundan bile çıkardığı anlamların muhatabı hemen cezalandırılmalı.
O gelinken kendisine dün yapılanlardan hep şikayet edip ezginliğini kocasının kendisini yeterince savunamadığına, sevmediğine bağlamış olsa bile oğlu gelinini katiyen haklı çıkaracak çalımlar atmamalı.
Yıllarca eziyet olarak gördüğü gelin olma belasına katlanırken, kadınların kötü yazgısına lanet okuyup kendilerinin canavar kaynana olmayacağına söz verseler de, biriktirdikleri onca itiraz-maharet-bilgi ve görgüyü heba etmemek uğruna bu sözlerinden fedakârlık ederler.
Hemen yanında, yanı başında oğlunu ikamete mecbur edebilirse, hatta talihi yüzüne gülerde aynı evde oturtmayı başarırsa ne mutlu ona.
Annesi hep silik kalmış, babasının itip kakmasına boyun eğmiş, hırsını ve hızını çocuklarını anlamayarak çıkarmış, kendisi hiç bir zaman  yaramazlık edememiş, büluğ çağında eve sığamamış, Ailenin işlerinde angaryalar ve rutin ödevler dışında sorumluluk paylaşmamış Geline ne demeli?
Annesi gibi ailenin büyüklerinin kaprisine sonuna kadar katlanmayacağına, Babasının yaptığını ilerde hayatını birleştireceği kocasına yaptırmayacağına yeminler etmiş, evi yapan dişi kuş olarak ailenin bu gününe ve yarınına yatırımı cesurca kendisinin yapacağına söz vermiş, yıkılmaz direnç oluşturmuş genç kızımız evinin dişi kuşu, eşinin tek ilgi odağı, o güne kadar tadamadığı sınırsız sevilmenin tek merkezi olmasına gölge olacak kaynanaya nasıl tahammül etmeli? 
Artık kendisi sevilmek ve sayılmak isterken, sütünü hakketmemekle eşini tehdit eden, yaptığına burun kıvıracağı kesin olan, biricik erinin sevgisini bölüşen bu gölgeye nasıl teslim olsun?
Annesinin babasının biricik kızları değimli dir? Niçin evliliği için başka bir kadınla yarışmak zorundadır?Çok canı yanarsa,bezerse,bunalırsa baba ocağına dönemez mi?
Oğlunu baş göz eden Anne ile Yuvasını kuran genç kızın evlilik öncesi olmaları gereken konumları ile ilgili oluşturdukları şartlanma, memnunuyetsizlik geçimsizlik ve aradığını bulamamanın hayal kırıklığından kaynaklanan hırçınlığa sebebiyet verir.
Birisi oğlunun diğeri eşinin tol ere manevralarından rahatsız olur, kendi istedikleri yönde tavır almadığı için ona da öfkelenir ve rakip olarak içten içe daha da saldırgan stadrejiler  oluştururlar.
Yeni kurulan yuvaların Erkeğin ve kızın ailelerinin gölgesinin düşmeyeceği bir orta nokta uzaklığında olması, eşlerin bir birlerini özgürce tanımalarına, anlaşmazlıkları çatışmaya dönüşmeden çözmelerine, birlikte olgunlaşmalarına fırsat tanır.
Evladının mutluluğunu düşünen her iki tarafın ebeveynleri yukarıda örneklenen rekabete düşüncede dahi yer vermezler.
Hayattan, geçmişten yaşadıklarından öç alma fırsatı olarak evliliği zemin haline getiren gelin ve kaynanadan geri adım atmasını beklemek saf dillilik olur.
Uzlaşma ve hoş görü kültürünün lafı dahi edilemeyecek böyle çekişmelerde taraflardan en az birinin durup amaçlarını, ortak çıkarlarını, inadın neye mal olabileceğini ciddi ciddi düşünmesi gerek.
Üstünlük yarışını hedefe varmak için her şey mubahtır anlayışına dayandırıp, küçük büyük yalanlara-iftiralara taşıyan tarafları  barındıran evlilikler yıkımların-felaketlerin yaşandığı dramlara sahne olur.
Anneler oğullarınızı ve kızlarınızı evliliğe hazırlayacak eğitimlerden uzak tutmayın.
Ve tabiî ki sizde yeni kurulacak yuvayı sizin savaş alanınız haline dönüştürmemek için uzmanlardan gerekli yardımı alın!
Genç kızlarımız, genç erkeklerimiz evlenmek ciddi bir karardır. O güne kadar baba ve Annenizin sergilediği olumsuzlukları yapmama kararı alarak yürütülmez.
Yarınınızı zindanlara, zindan gibi evliliklere mahkûm etmemek için mutlaka  bu konuyla ilgili kurslara katılın.
 
OPTİMİS ..
Yazı size mi ait alındı mıdır bilemiyorum ?
Ama çok önemli bir konuya değimişsiniz ve mükemmel işlenmiş bir konu .
Özellikle teşekkürler .
  Gelin -kaynana ilişkileri nedense okadar  çok kanıksanmıştır ki pek önemsenmez.
Oysa bu toplumun kanayan yarası önemli bir sorunudur.(özellikle de kırsal alanlarda)
Sanki kadının bitmeyen çilesi otomotiğe bağlanmış gibi sürekli el değiştirmektedir.(bu kader değil cehalettir.)
"İyilik yap denize at, balik bilmezse haluk bilir"[/b] sözünü (kayınvalidemden)o kadar çok dinlemiştimki bu söze karşı müthiş antipatim varken yazında bu sözü okuduğumda "pes" dedim.
Yani ben (birileri bilecek yada bilmeyacek) neden sipariş üzerine iyilik yapmak durumunda kalayım?
İyiliğin ölçüsü nedir ?
İyiliğin kendi irademiz dışında zorlama ile yapılamayacağını ..
Samimi gönülden olması gerektiğini düşünüyorum.
Sanki yazıda bizlerin yaşam hikayesi anlatılıyor gibi
(yazıda kendi yaşamımdan kesitler hissettim desem abartmış olmam)
Sağlıksız evlilikler ,anlayışsız ortamlarda nicelerinin yaşamını zindan etmiştir  ve hala devam ediyorda..!
Erkek egemen toplum yasaların geçerli olduğu bu ortamda yine erkeklerin dayattığı baskıları tamamlayan unsurlar arasında kaynana baskısı,çevre baskısı vb.derken uzayıp giden sorunlar ve bu sorunlar arasında büyüyen umutları körelmiş yeni nesiller..!
Devamında ise sadece  şiirlere konu olan mutluluk masalları..
Beyaz atlı prensin sunacağı aşk şarabının hayali ile yaşanılan ve boşu boşuna  geçip giden bir ömür...
 
OPTİMİS' Alıntı:
Evet yazı bana ait ve sabırlı okurluğun,onore eden övgülerin için minnettarım
Hiç sıkılmadan, tek bir cümleyi bile es geçmeden okudum, çoğu kısmına da katılıyorum. Bir cümle de ben eklemek istiyordum ama uygun olmayacak sanırım. Kadınlar anlayacak, erkekler karşı çıkacak. Polemik yaratmayayım. :)
Neyse.. Eline sağlık. Gerek içeriği, gerek akıcılığı çok güzeldi.
 
Güzel bir yazıydı
Bir erkek evlat olarak;gelin ve kaynana rolünü üstlenen biz bayanlara yönelik güzel bir paylaşımda bulunmuşun,teşekkürler...
Bir çok kişinin tepkisini çekebilir ama konuyla ilişkili güzel bir atasözümüz var
Erkek evlat evlenene kadar,kız evlat ölene kadar seninledir diye
Aslında işin temelinde annenin oğlu için vermiş olduğu emeğin başkaları tarafından(gelin)tabiri caizse sahiplenilmesi
Şöyle demek istiyorum yıllarca  yetiştirmiş olduğunuz ağacınızın meyvelerinin başkaları tarafından yenilmesi,burada ağaç erkek evlat,ağacı yetiştiren anne ve  meyveleri yiyen gelin oluyor :)
Sanırım işin özünde paylaşamama durumu var ;)
 
Gelin-kaynana işişkilerinde evet "paylaşamama duygusu" etkilidir..
Ancak kültür ve eğitim eksikliği varsa her ikide aşırı derecede çirkefleşebiliyorki..
Toplum içerisinde bu örneklerden binlerce var.
"Kaynanayı ne yapmalı kaynar kazana atmalı"
diyen bir gelin ve
"Senin dillerin uzun             
      Deyi deyi dinlersın               
      Senin gibi gelini                   
    Allah ıslah eylesin"
 
diye gelen yanıtlar.. ve sürüp giden kavgalar..
 
Gelin-Kaynana ekseninin sağdece bir yüzünü anlatan makaleden PAYLAŞAMAMA ana fikri çıktıysa çok üzülürüm.Bu makale kadının birey olamaması ve çevresindeki enstürümanları kullanmada ustalamayışı ekseninde kaleme alınmıştı.
Eşler'in evlilik öncesi yaşam biçimleriyle birinci derece aile bağları evlilik sonrası PAYLAŞIM talanına uğrayacak sebil olarak ortaya konmamalı.
 
Paylaşamama duygusu,yazmış olduğun makaleden kaynaklanan bir anafikir değil,sadece yıllardan beri süregelen  geçimsizliğin nedenlerinden biri
Kısacası yapmış olduğumuz yorumlar yazıya bağlı kalmadan paylaşılan düşüncelerdir
 
Gelin-kaynana ilişkisi genellikle bozuktur.
Burada yapılacak tek şey,gereksiz önyargıları birtarafa bırakıp egolerı bastırmaktırki..
İki tarafta önce saygılı olmayı öğrenecek.
Aksi takdirde
1_80.jpg
yaşam karşılıklı zından olur .
Eş ve çocuklar yani aile perişan olur..!
 
merhaba,
Öncelikle bu siteye neden üye oldum hemen kısaca söyleyim; Gelin-Kaynana anlaşmazlığı yüzünden ve ben oğul-eş olarak arada kalmaktan ve nasıl yapsamda arada kalmaktan ve çocuğumun olumsuz etkilenmesinden kurtulabilirim arayışı ile bu foruma üye oldum. Nasıl bir strateji belirlemeliyim ki kavgaları bitsin yıldım usandım off :(
 
Sevgili Justbek..
Anladığım kadarıyla annen ve eşin arasında anlaşmazlıklar birde çocuğun var..
Belliki yolunda gitmiyor ilişkiler..
Bu aslında bizim toplumumuzun genel bir sorunu..Farklı kültür farklı aileden gelen insanların birarada yaşayabilmesi gerçekten zor..Bunu sağlamanın en iyi çözümü..İki tarafta haddini bilecek ve bir birine karşı saygılı olacak...İnatçılığı ve ben merkeziyetçi olmadan birbirinin hal ve davranışlarına fazla müdehale etmeyecek ..Empati kurabilmeti ve hoşgörülü olmayı öğrenecek..
Nedense anlaşamıyor gelin-kayınvalide..Birde buna görümce-elti vs. tetikleyici unsurlar  giriyorki..işler hepten karışıyor..
İlişkileri vıcık vıcık hale getirmemek için resmi olmayı ve mümkünse ayrı evlerde oturmayı öneriyorum...
Yine birbirinize gelip gidecek,yardımlaşacaksınız..Ama bu diyet ödemeye dönüşmeyecek...
Eğer bunu saylayabilirsen daha az üzülürsünüz diye düşünüyorum...

 
Teşekkür ederim. Aynen dediğiniz gibi bir çözüm buldum demekki doğru yoldayım.
 
Geri
Üst