OPTİMİS
Kullanıcı
GELİN KAYNANA TERÖRÜ
Ekonomik alt yapısı sağlam temellere dayanmayan, tahsili eğitimli tarifine uymayan. Birey olma becerisini tamamen unutmuş, kendi ebeveynlerinin örnek olduğu ast-üst aile bireyliği dışındaki aile örneklerini kınayan(yadırgayan)bir hanım için erkek çocuk, kendisinin maluliyetinde kanadının altına gireceği, o yaşa getirene kadar sarf ettiği emeğin-sevginin karşılığını alacağı sigorta telidir.
Bizim toplumumuzda her şeyin Tanrıdan gelip ona döndüğü öğretisi hâkimse de kaynana yeryüzündeki geliniyle, gelin kaynanası ile ilişkilerinde bunu pek gözetmez.
İyilik yap denize at, balik bilmezse haluk bilir hayat dersleriyle iyiliğin karşılığını tanrının vereceği, kul hakkı ile tanrı huzuruna çıkanın en büyük ceza ile cezalandırılacağı vaadine rağmen Kayınvalide olup oğluna eş kendisine gelin edindiğinde bu temenniler ve tehditler dilde kalır.
O güne kadar evin içinde mecburi hizmet görevi gören, yapması gerekenleri yaparken sanatsal zevk almayan, yaptıklarının kendisini geliştirmediğine inana, Huzuru evin diğer fertlerinin iki dudağı arasıyla, kaşlarının kemanlığına bağlı olan, keşfetmek yerine rutinin dayatılmasından bezse de sesini çıkaramayan, evli olmasına rağmen evde kalma güvencesi bulunmayan, beğenilmezse kapı önüne kona bileceği-el âleme maskara olabileceği içgüdüsünü tanrı gibi bağrında gizleyen Gelin-Eş ve Anne olarak sürekli bilenen kadın, şefkat/merhamet/sevgi zirvesi, herşeyi görmüş geçirmiş bir bilen olur çıkar.
Kendi sevgisinden daha üstün sevgi olmamalı, acınacaksa ancak kendi acımalı, şefkatin ne zaman gösterileceğine o karar vermeli.
Yapılacaklar, başa çıkılacaklarla ilgili sadece o karar vermeli.
Yapanlar yaptıklarını çok iyi bilseler de eksik bulmalı.
Kendisinin talimat ve yönlendirmeleri olmadan sofra adabı ile sofradakilerin imal i bile yetersiz kalmalı.
Saygınlığına gölge düşürecek kaş göz hareketleriyle, sesin tonundan bile çıkardığı anlamların muhatabı hemen cezalandırılmalı.
O gelinken kendisine dün yapılanlardan hep şikayet edip ezginliğini kocasının kendisini yeterince savunamadığına, sevmediğine bağlamış olsa bile oğlu gelinini katiyen haklı çıkaracak çalımlar atmamalı.
Yıllarca eziyet olarak gördüğü gelin olma belasına katlanırken, kadınların kötü yazgısına lanet okuyup kendilerinin canavar kaynana olmayacağına söz verseler de, biriktirdikleri onca itiraz-maharet-bilgi ve görgüyü heba etmemek uğruna bu sözlerinden fedakârlık ederler.
Hemen yanında, yanı başında oğlunu ikamete mecbur edebilirse, hatta talihi yüzüne gülerde aynı evde oturtmayı başarırsa ne mutlu ona.
Annesi hep silik kalmış, babasının itip kakmasına boyun eğmiş, hırsını ve hızını çocuklarını anlamayarak çıkarmış, kendisi hiç bir zaman yaramazlık edememiş, büluğ çağında eve sığamamış, Ailenin işlerinde angaryalar ve rutin ödevler dışında sorumluluk paylaşmamış Geline ne demeli?
Annesi gibi ailenin büyüklerinin kaprisine sonuna kadar katlanmayacağına, Babasının yaptığını ilerde hayatını birleştireceği kocasına yaptırmayacağına yeminler etmiş, evi yapan dişi kuş olarak ailenin bu gününe ve yarınına yatırımı cesurca kendisinin yapacağına söz vermiş, yıkılmaz direnç oluşturmuş genç kızımız evinin dişi kuşu, eşinin tek ilgi odağı, o güne kadar tadamadığı sınırsız sevilmenin tek merkezi olmasına gölge olacak kaynanaya nasıl tahammül etmeli?
Artık kendisi sevilmek ve sayılmak isterken, sütünü hakketmemekle eşini tehdit eden, yaptığına burun kıvıracağı kesin olan, biricik erinin sevgisini bölüşen bu gölgeye nasıl teslim olsun?
Annesinin babasının biricik kızları değimli dir? Niçin evliliği için başka bir kadınla yarışmak zorundadır?Çok canı yanarsa,bezerse,bunalırsa baba ocağına dönemez mi?
Oğlunu baş göz eden Anne ile Yuvasını kuran genç kızın evlilik öncesi olmaları gereken konumları ile ilgili oluşturdukları şartlanma, memnunuyetsizlik geçimsizlik ve aradığını bulamamanın hayal kırıklığından kaynaklanan hırçınlığa sebebiyet verir.
Birisi oğlunun diğeri eşinin tol ere manevralarından rahatsız olur, kendi istedikleri yönde tavır almadığı için ona da öfkelenir ve rakip olarak içten içe daha da saldırgan stadrejiler oluştururlar.
Yeni kurulan yuvaların Erkeğin ve kızın ailelerinin gölgesinin düşmeyeceği bir orta nokta uzaklığında olması, eşlerin bir birlerini özgürce tanımalarına, anlaşmazlıkları çatışmaya dönüşmeden çözmelerine, birlikte olgunlaşmalarına fırsat tanır.
Evladının mutluluğunu düşünen her iki tarafın ebeveynleri yukarıda örneklenen rekabete düşüncede dahi yer vermezler.
Hayattan, geçmişten yaşadıklarından öç alma fırsatı olarak evliliği zemin haline getiren gelin ve kaynanadan geri adım atmasını beklemek saf dillilik olur.
Uzlaşma ve hoş görü kültürünün lafı dahi edilemeyecek böyle çekişmelerde taraflardan en az birinin durup amaçlarını, ortak çıkarlarını, inadın neye mal olabileceğini ciddi ciddi düşünmesi gerek.
Üstünlük yarışını hedefe varmak için her şey mubahtır anlayışına dayandırıp, küçük büyük yalanlara-iftiralara taşıyan tarafları barındıran evlilikler yıkımların-felaketlerin yaşandığı dramlara sahne olur.
Anneler oğullarınızı ve kızlarınızı evliliğe hazırlayacak eğitimlerden uzak tutmayın.
Ve tabiî ki sizde yeni kurulacak yuvayı sizin savaş alanınız haline dönüştürmemek için uzmanlardan gerekli yardımı alın!
Genç kızlarımız, genç erkeklerimiz evlenmek ciddi bir karardır. O güne kadar baba ve Annenizin sergilediği olumsuzlukları yapmama kararı alarak yürütülmez.
Yarınınızı zindanlara, zindan gibi evliliklere mahkûm etmemek için mutlaka bu konuyla ilgili kurslara katılın.
Ekonomik alt yapısı sağlam temellere dayanmayan, tahsili eğitimli tarifine uymayan. Birey olma becerisini tamamen unutmuş, kendi ebeveynlerinin örnek olduğu ast-üst aile bireyliği dışındaki aile örneklerini kınayan(yadırgayan)bir hanım için erkek çocuk, kendisinin maluliyetinde kanadının altına gireceği, o yaşa getirene kadar sarf ettiği emeğin-sevginin karşılığını alacağı sigorta telidir.
Bizim toplumumuzda her şeyin Tanrıdan gelip ona döndüğü öğretisi hâkimse de kaynana yeryüzündeki geliniyle, gelin kaynanası ile ilişkilerinde bunu pek gözetmez.
İyilik yap denize at, balik bilmezse haluk bilir hayat dersleriyle iyiliğin karşılığını tanrının vereceği, kul hakkı ile tanrı huzuruna çıkanın en büyük ceza ile cezalandırılacağı vaadine rağmen Kayınvalide olup oğluna eş kendisine gelin edindiğinde bu temenniler ve tehditler dilde kalır.
O güne kadar evin içinde mecburi hizmet görevi gören, yapması gerekenleri yaparken sanatsal zevk almayan, yaptıklarının kendisini geliştirmediğine inana, Huzuru evin diğer fertlerinin iki dudağı arasıyla, kaşlarının kemanlığına bağlı olan, keşfetmek yerine rutinin dayatılmasından bezse de sesini çıkaramayan, evli olmasına rağmen evde kalma güvencesi bulunmayan, beğenilmezse kapı önüne kona bileceği-el âleme maskara olabileceği içgüdüsünü tanrı gibi bağrında gizleyen Gelin-Eş ve Anne olarak sürekli bilenen kadın, şefkat/merhamet/sevgi zirvesi, herşeyi görmüş geçirmiş bir bilen olur çıkar.
Kendi sevgisinden daha üstün sevgi olmamalı, acınacaksa ancak kendi acımalı, şefkatin ne zaman gösterileceğine o karar vermeli.
Yapılacaklar, başa çıkılacaklarla ilgili sadece o karar vermeli.
Yapanlar yaptıklarını çok iyi bilseler de eksik bulmalı.
Kendisinin talimat ve yönlendirmeleri olmadan sofra adabı ile sofradakilerin imal i bile yetersiz kalmalı.
Saygınlığına gölge düşürecek kaş göz hareketleriyle, sesin tonundan bile çıkardığı anlamların muhatabı hemen cezalandırılmalı.
O gelinken kendisine dün yapılanlardan hep şikayet edip ezginliğini kocasının kendisini yeterince savunamadığına, sevmediğine bağlamış olsa bile oğlu gelinini katiyen haklı çıkaracak çalımlar atmamalı.
Yıllarca eziyet olarak gördüğü gelin olma belasına katlanırken, kadınların kötü yazgısına lanet okuyup kendilerinin canavar kaynana olmayacağına söz verseler de, biriktirdikleri onca itiraz-maharet-bilgi ve görgüyü heba etmemek uğruna bu sözlerinden fedakârlık ederler.
Hemen yanında, yanı başında oğlunu ikamete mecbur edebilirse, hatta talihi yüzüne gülerde aynı evde oturtmayı başarırsa ne mutlu ona.
Annesi hep silik kalmış, babasının itip kakmasına boyun eğmiş, hırsını ve hızını çocuklarını anlamayarak çıkarmış, kendisi hiç bir zaman yaramazlık edememiş, büluğ çağında eve sığamamış, Ailenin işlerinde angaryalar ve rutin ödevler dışında sorumluluk paylaşmamış Geline ne demeli?
Annesi gibi ailenin büyüklerinin kaprisine sonuna kadar katlanmayacağına, Babasının yaptığını ilerde hayatını birleştireceği kocasına yaptırmayacağına yeminler etmiş, evi yapan dişi kuş olarak ailenin bu gününe ve yarınına yatırımı cesurca kendisinin yapacağına söz vermiş, yıkılmaz direnç oluşturmuş genç kızımız evinin dişi kuşu, eşinin tek ilgi odağı, o güne kadar tadamadığı sınırsız sevilmenin tek merkezi olmasına gölge olacak kaynanaya nasıl tahammül etmeli?
Artık kendisi sevilmek ve sayılmak isterken, sütünü hakketmemekle eşini tehdit eden, yaptığına burun kıvıracağı kesin olan, biricik erinin sevgisini bölüşen bu gölgeye nasıl teslim olsun?
Annesinin babasının biricik kızları değimli dir? Niçin evliliği için başka bir kadınla yarışmak zorundadır?Çok canı yanarsa,bezerse,bunalırsa baba ocağına dönemez mi?
Oğlunu baş göz eden Anne ile Yuvasını kuran genç kızın evlilik öncesi olmaları gereken konumları ile ilgili oluşturdukları şartlanma, memnunuyetsizlik geçimsizlik ve aradığını bulamamanın hayal kırıklığından kaynaklanan hırçınlığa sebebiyet verir.
Birisi oğlunun diğeri eşinin tol ere manevralarından rahatsız olur, kendi istedikleri yönde tavır almadığı için ona da öfkelenir ve rakip olarak içten içe daha da saldırgan stadrejiler oluştururlar.
Yeni kurulan yuvaların Erkeğin ve kızın ailelerinin gölgesinin düşmeyeceği bir orta nokta uzaklığında olması, eşlerin bir birlerini özgürce tanımalarına, anlaşmazlıkları çatışmaya dönüşmeden çözmelerine, birlikte olgunlaşmalarına fırsat tanır.
Evladının mutluluğunu düşünen her iki tarafın ebeveynleri yukarıda örneklenen rekabete düşüncede dahi yer vermezler.
Hayattan, geçmişten yaşadıklarından öç alma fırsatı olarak evliliği zemin haline getiren gelin ve kaynanadan geri adım atmasını beklemek saf dillilik olur.
Uzlaşma ve hoş görü kültürünün lafı dahi edilemeyecek böyle çekişmelerde taraflardan en az birinin durup amaçlarını, ortak çıkarlarını, inadın neye mal olabileceğini ciddi ciddi düşünmesi gerek.
Üstünlük yarışını hedefe varmak için her şey mubahtır anlayışına dayandırıp, küçük büyük yalanlara-iftiralara taşıyan tarafları barındıran evlilikler yıkımların-felaketlerin yaşandığı dramlara sahne olur.
Anneler oğullarınızı ve kızlarınızı evliliğe hazırlayacak eğitimlerden uzak tutmayın.
Ve tabiî ki sizde yeni kurulacak yuvayı sizin savaş alanınız haline dönüştürmemek için uzmanlardan gerekli yardımı alın!
Genç kızlarımız, genç erkeklerimiz evlenmek ciddi bir karardır. O güne kadar baba ve Annenizin sergilediği olumsuzlukları yapmama kararı alarak yürütülmez.
Yarınınızı zindanlara, zindan gibi evliliklere mahkûm etmemek için mutlaka bu konuyla ilgili kurslara katılın.