Kendi görüşlerimizden başka görüşlerin de olabileceğini kabul ederek yaşama daha farklı pencerelerden bakabilmekten
Evreni anlamaya ,tanımaya çalışmaktan
Düşünme yateneğini sonuna kadar kullanabilmek neden bu korkar haldeyiz ve devamlı birilerini yargılıyor ,sığınacak bir liman arıyoruz?
Gizemlerle dolu bir evren ve sonumuzun ne olacağını bile bilemeden yaşadığımız tuhaf bir dünya.
Kendime ve düşünmeye engel olamadığım kafamı karıştıran o kadar çok (felsefi)konu varki ..
Eğer bunları sormaya ulu orta kalksam alacağım yanıtların genel itibarıyla " çaçmalamayı bıra git işine " olacağını az da olsa tahmin edebiliyorum : (neyse...
Haklısın Crt ve elbette sorgulama hakkına da sahipspn.
Yalnız,şunu belirtmekte fayda görüyorum:
Gizemlerle dolu bir evrende yaşadığımız çok doğru ve ömrümüzün aydınlatmaya yetmiyeceği o kadar çok felsefi konu var ki,sayısını kimse bilemez herhalde.
Bunlara daldıkça kişi yaşamayı unutacaktır,sadece düşünecek,sorgulayacak ve çevresindeki herşeye hatta kendisine bile yabancılaşacaktır.
İngilizcede "Overthinking" şeklinde anlatılan bu durum,gereğinden fazla aşırı düşünmedir.
Kişinin zamanını,enerjisini çalar.
Felsefede tavşan deliğinin sonu yoktur.
Derine indikçe inersin,ve ne kadar derine inersen,yukarı çıkması o kadar zor ve zaman alıcıdır.
Konu başlığında "Sorun nedir" diye sorulmuş.
Kimseyi incitmek istememekle beraber,sorunun samimiyetinden şüpheliyim.
Burada sorunun ne olduğunu sormak yerine,(Ki çoktan ne olduğunu biliyor)sorunun kendisiyle yüzleşmeyi seçmelidir.
Ancak ondan sonra sorun ortadan kalkacak ve kişi berrak bir görüşe sahip olabilecektir.(Savunma mekanizmaları kullanmak yerine sorunla yüzleşmek)
Felsefe uçsuz bucaksız bir okyanus gibidir.
Kafana takılan sorulara cevap aramaya devam etmekle beraber yaşamaya da devam etmelisin.
Çünkü tarih,tehlikeli sularda boğulan pek çok filozofla doludur.(Friedrich Nietsche)