Aslında tüm buraya kadar yazdıklarımı toparlamam gerekirse; cinayet işlendiğinde sorarım; Ölen mi suçlu, öldüren mi? diye. Yani cinayet işleme nedeni çoğunlukla, töre vs dışında, tahrik sonucunda işlenmektedir. İnsanlar öldürme içgüdüs ile doğmuyorlar herhalde. Şartların olumsuzluğu, tahrikler karşısında kayıtsız kalamama, öfkeyi kontrol edememe gibi durumlarda cinayet işlenmekte.
Şiddet eğer bu nedenlerle uygulanıyorsa, sadece hafifletici neden olarak kullanılabilir bence. Ama affı olmaz/olmamalı!
Beynimiz var, doğruyu yanlışı gören, bir insanı dövmekle ne onu terbiye edebiliriz, ne de alışkanlılarını değiştirebiliriz. Yukarda demiştim, aksine hınçla doldururuz içini.
Bu durumlara düşen ailelerde durum artık geri dönülmez noktadadır.
Ancak ben sizi anladım tutankhamon.
Çok tutulamaz bir noktada zaafa yenik düşüp tek bir tokattan sözediyorsunuz sanırım siz?
Elbette bu durumda tası tarağı toplayıp gitmek doğru mudur?
Bugün en sıkı dostlar birbirleriyle tartışıyorlar, birbirlerine karşıt düştükleride oluyor ama konuşarak ve çok doğal olarak birlikte geçmişlerini düşünerek bazı durumları affedebiliyorlar.
Evliliğin öncelikle dostluk üzerine kurulması gerektiğini düşündüğüm için, tek bir tokatın tartışmasının yapılabileceğini savunurum ama alışkanlık haline gelen şiddeti affedemem.