Dan Brown .."Kayıp Sembol"..

  • Konbuyu başlatan crt
  • Başlangıç tarihi

Konu hakkında bilgilendirme

Konu Hakkında Merhaba, tarihinde Kitap Önerileri kategorisinde crt tarafından oluşturulan Dan Brown ..\"Kayıp Sembol\".. başlıklı konuyu okuyorsunuz. Bu konu şimdiye dek 22,648 kez görüntülenmiş, 52 yorum ve 0 tepki puanı almıştır...
Kategori Adı Kitap Önerileri
Konu Başlığı Dan Brown ..\"Kayıp Sembol\"..
Konbuyu başlatan crt
Başlangıç tarihi
Cevaplar
Görüntüleme
İlk mesaj tepki puanı
Son Mesaj Yazan doğa
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Yok artık işaretlemiyorum  ..
Çünkü motivasyon bozukluğu yaşıyorum kitap okuma hevesim kalmadı.
(Malum nota durumları )
Tamam kitabı okuduğun zaman düşüncelerini paylaşırsın ama arayı uzatma bari..
Ben kitabın korsanı çıkana kadar bekleyeceğim bakarsın filmide çekir (anladın?): ((
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Öylesi heyecanlı bir romanı 2 saate şıkıştırmaya çalışmak kitabın ruhunu alıp bedenini bırakmakla eş o yüzden filmi çekilmesin mümkünse çekilirsede izlemeye kesinlikle giderim :)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Superisi : ) Bak şayet film çekilirde benden önce izlemeye gidersen kesin küserim haberin olsun : (
Ne olur  biraz hızlandırsan biriki günde bitirsen yani  Fazla bi'şey istemiyorum ki?Bu kitabıda benim için ukuyacaksın.
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Şundan emin ol,kitabı bitirmeden filmi kesinlikle izlemem  ;) Ayrıca şu an başladığım kitap cumaya biter ve hafta sonu uzun soluklu bir romana asla başlayamam o yüzden gününden önce okuyamam..
Belli olmaz sen bu gidişle bendne önce okuyabilir okumayanlar için fikirlerini paylaşmış olabilirdin neden olmasın asla asla deme :)
 
M

MAVİMSİ1

Kullanıcı
18 Kas 2009
En iyi cevaplar
0
0
İSTANBUL
KONUNUN DIŞINDA AMA MERAK ETTİM. BU KİTAPLARIN BİRDE CEP BOYU YAYINLANIYOR. NORMALE GÖRE DAHA UCUZ FİYATI . KİTABIN TAMAMIMI YOKSA ÖZETİ FALANMI ANLAMADIM. ALSAMMI ACABA :( :(
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Cep boyutu hiç almadım ama aldığım başka bir cep boyutu kitapta aynı içerikli idi,değişen bir şey yok alabilirsin ama yazıları küçük olacagından dolayı ve kalın bir kitap olduğundan okumakta zorlanabilirsin,biraz daha bekle derim,yahut ctr nin  beklediği gibi karaborsaya düşmesini bekle :)

Bu arada bu hafta sonu başlayacağım işleri bitirdim kitabımda az kaldı ctrcim :)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Su Perisi' Alıntı:
Cep boyutu hiç almadım ama aldığım başka bir cep boyutu kitapta aynı içerikli idi,değişen bir şey yok alabilirsin ama yazıları küçük olacagından dolayı ve kalın bir kitap olduğundan okumakta zorlanabilirsin,biraz daha bekle derim,yahut ctr nin  beklediği gibi karaborsaya düşmesini bekle :)

Bu arada bu hafta sonu başlayacağım işleri bitirdim kitabımda az kaldı ctrcim :)
Tamam canım okumanı bekliyorum.
Ama ne yalan söleyim kitabın dış görünüşü bile muhteşemdi ..İndirimde yapmışlar ama ..
İnatlaştım bir defa almadım nasıl olsa karaborsaya düşcek korsanı çıkacak.Bakarsın bu arada filmide çekilir..
Hem izler hem okurum : (
Ayy kitabın ne kadar çok reklamını yaptım .
Aslında Dan Brown bana bu kitabın  kar payından yüzde verse yeridir: (
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
OOOO öyle reklamını yapanlara kar payı verseler,ben köşeyi dönmüşler :D
Özellikle sinema söktörüne yaptıgım katkılardan dolayı  ;D
Geçen gün"Avatar" adlı filmin tanıtımını yaparken tuhank.. benim film şirketiyle ortak oldugumu bile düşündü :D

Aslında ayda 2,3 kere sinema izlemek için gittiğim sinema sahibi yakınım olur ve bana ortaklık teklif etti geçen yaz ben kabul etmedim işim oldugu dolayısıyle ahh ahhh, ne de çok isterdim oysa sevdigim sektörün içinde bulunmakİstanbula gidip film bağlantılarını yapıp film getirmek ahh ahhh,
Nerden deştin yaramı :(
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Su Perisi: ) gel senle reklam işine bi'elatalım.Piyasa altüst ederiz..
Nasıl olsa sponsorumuzda  hazır kendinigeliştir.com  : (
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
Onu bilmem de konu dışına çıkarsak bizi site dışına atacakları kesin :D

O yüzden kitabı bitirene kadar bir daha yorum yapmayacağım-beni zor durumda bırakma ctr,kitap deyince dayanamıyorum-  ::)
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Bende herkes okusun diye bekliyorum : (
Belki ilerki bir tarihte olabilir ..
 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
İstemeyerekte olsa dün itibariyle bitirdim ve şunu belirtmek isterim...Roman bildik Dan Brown gizem örgüsüyle başlıyor ve sıkça gizemleri, sembolleri, sırları kullanan yazar yine aynı tarzda ve üslupta devam ediyor. Artık çözüm yollarını ve gidişatını biliyor ve "sıktımı nedir" diye düşünmeye başladığınız an temposu bir anda yükseliyor ve sürükleyicilik açısından da negatif etkisi kayboluyor..
İlk satırından yavaş son satırlarına doğru  tansiyonu yüksek tutan bir tempoda ve Davinciyi okuyanlar varsa bilirler kesinlikle ondan daha fazla şifre, daha fazla entrika var...

Ve ek olarak tüm çağların mistik öğretileri ile insanın içindeki ben(e) ulaşmaya çalışmaları ve görünmez sandıkları gerçeklerin aslında ne kadar görünür olduklarını vurguluyor..

Kitap 12 saatlik bir dilimde geçtiği için geri sayım hızı giderek hızlanıyor ayrıca 300den sonraki sayfalardan birinde yön değiştirip sorgulama teknikleri içinde bu güne kadar hiç duymadığım duyusal yoksunluk tankları  içinde insanın ölüm anında nelerden vazgeçebileceği ve ana rahmine dönüş misal öldüğünü zannederek asılı kaldığında şok olmuştum London nasıl ölür diye:)
Film izler gibi okumak ve hissetmek böyle bir şey olsa gerek o an sizde o tankın içerisinde mücadele veriyorsunuz..

Kitap bitiyor ama aklınızda halen cevaplanmamış sorular kalıyor Noetik bilimle ilgili-insan zihninin kullanılmayan potansiyeli-araştırmalara merak uyanıyor ve mistik güçlerin enerji akışına daha çok inanıp kendi potansiyalinizin sınırlarını zorlayıp elinize aldığınız metal bir kaşıgı düşünce gücü ve akışı ile değiştirmeye çalışıyorsunuz:)

Yazarımızın böylesi her kitabı hit satmasının sebeblerinden biride okuduğu ilk kitabın "komblo" adında bir kitap oluşu ve büyürken ailesi içinde bir şeye ulaşmak istediğinde şifreler koyup eylenceli hale getiren ailesinin katkısıda büyük-eskiden bende yapardım,bir yerden başka bir yere yönlendirmek-:)

Kitapta Türkiye'yle ilgili tek şey, oldukça zengin bir babanın rüşvet karşılığı oğlunu Soğanlık F Tipi Cezaevi'nden azıcık aklı başına gelsin diye kurtarmaması sonucu oğlunun ceza evinde bir mahkum ve cezaevi müdürünün işbirliğiyle dövülerek öldürülmesi
Burasına değinmeden geçemeyeceğim,İstanbula gelip kitap için tanıtımını yapıp onca severi olduğu halde,Türkiye'nin içinde bulunduğu F tipi ceza evinde geçen diyaloğlar Türk okuyucularının tepkisini aldı..
Paranın açamayacağı kapılardan biride devlet içinde yapılan işler ve para için satılan kişiler ve kişiliklerdir..

Ben mi kaçırdım yoksa bu kitabı okuyup F tipi cezaevinde Peter'in oğlunu Malak'ın öldürdüğü sandığı ama asıl kişinin Peter'in kendi oğlu olduğu gerçeğini tek benmi gördüm ?Vega,sende okudun kitabı ama seninde yazdığın şekil orda ölen kişi Peterin oğlu olmadığı Malak'ın cezaevi müdürü ile anlaşıp başka bir tutukluyu öldürüp babasının istediği ve oğluna ders vermek için cezaevi müdürünün para ile halloacak işi reddetmesi ve oğluna 18 yaşına geldiği zaman aile payından düşen mirası verirken" bilgelik mi? zenginlik mi?  sorusuyla o an reddettiği ve "zenlinliği" tercih edip babasının ordan kurtarmadan hayattaki bütün sorunların parayla hallolacagı gerçeğini reddedip orda bırakması ve o an aldıgı kararla Zachary'nin "zenginliği bilgelik" ile yer değiştirip aslında ölmediğini,başka birini öldürtüp kendisi gibi gösterildiğini nasıl kaçırırsınız?

 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0
9 yıldır çevirmenlik yapan Petek Demir, `Masonlar`ın büyük bir sırrının çözülmesiyle` ilgili heyecan dolu romanda Türkiye`den bahsedilen bölümü şöyle özetledi: `Kitapta masonların arasına sızan ve büyük sırrın peşinde koşan kötü karakter, masonların üstadının oğluna tuzak kurarak uyuşturucuyla yakalanmasını sağlıyor ve Kartal F Tipi Cezaevi`ne atılmasını sağlıyor. Cezaevi müdürünün de yardımıyla, mason üstadının oğlu öldürülüyor


Soruyorum,9 yıldır çevirmenlik yapıp cezaevinde Zachary'nin aslında ölmediği,orda babasının ter edişi ile zaten öldüğünü ve bir karar alıp kendi hayatındaki değişen yönü nasıl kaçırır ve bu yorumu ilk okuyucular içinde olup sonraki okuyucularında beynini nasıl karıştırabilir halen anlamış değilim,anlayan biri varsa-okuyanlar arasında- banada anlatırsa memnun kalırım..
 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Su Perisi : )
Kitap hakkındaki düşüncelerini paylaştığın ce samimiyetin için kendi adıma  teşekkür ediyorum..
Yazarı ve romanını  ülkecek okadar çok övgü ile dillendirmiş olmamıza karşın..
F tipi cezavi konusuna girmek istemiyorum ancak..
Kitabın içeriği ile  bu konun bağlantısını pek anlamlı bulmadım..!
(225.sayfa ile 242-243-244.sayfalarda olaylar "Kartal Soğanlık F tipi cezaevinde" geçiyor ve tasvir edilen olaylar eğer biraz hayal gücünüzü zorlarsanız, hemen hemen "Geceyarısı Expresi" filminin o tanıdık; karanlık ve hücrede geçen , pis gömlekli terli ve sakallı gardiyan sahnesi ile aynı!)

Kitabı okumayı (şimdilik)düşünmüyorum ama  yine de hakkında baya bir yazı okudum.. 
Şimdi sizlerle bir makale paylaşmak istiyorum. Yorumu sizlere ait olsun..

Dan Brown’a karşı bütünüyle kuşkudayız!
Oylum Yılmaz


Kayıp ruhlarımızın şifresi, hangi kayıp sembolde gizli? İçimizdeki o koskocaman manevi boşluğu dolduracak, o çok ihtiyaç duyduğumuz bilgi, hangi kayıp inanca götürür bizi? Bizden öncekileri hayata ve içinde yaşadığı topluma bağlayan ritüellerden yoksun, aklın almadığı noktada kendini sonsuz bir inanca bırakan ve ruhu huzura kavuşturan inançtan azade kaldığımız ve nihayetinde tüm bu yoksunluklarımızın temelinde yatan bilimsel düşünceden de hafif hafif şüphelenmeye başladığımız bu dönemde, el yordamıyla bir şeyler arayan, ne aradığını da aslında bilemeyen bir çağın yazarı Dan Brown, bizim zamanlarımızın şamanı... Yok artık, o kadar değil diyenler olacaktır elbette bu tespitime, Brown’un edebi lezzetten yoksun diline, aynı kurguyu temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze sürmesine, yaratıcılıktan nasibini almamış tüm karton kahramanlarına, rağmen mi çağımızın yazarı, diye soracaklardır. Yanıtım ne yazık ki evet. Günümüz insanın kendine yönelttiği en temel soruyu kurcalayıp, bundan aslında olmayan bir hikaye çıkarıp ve nihayetinde hiçbir soruya cevap vermediği için, evet. –Mış gibi yapmayı en popüler şekilde gerçekleştirebildiği için, evet. Yaptığı işi en iyi şekilde pazarladığı, romanlarının içine bile reklam aldığı, onları filme çekilsin diye yazdığı, çok konuşulmayı ve çok para kazanmayı hedeflediği ve bütün bunları herkes fark ettiği halde, hala okunduğu için, evet...

Hikayemiz aslında aynı; “Da Vinci Şifresi” ile “Melekler ve Şeytanlar”ı alın, aralarına karbon kağıdı koyup isimleri ve mekanları değiştirerek yeni bir roman yazın, işte size Kayıp Sembol! Harward’ın var olmayan Simgebilim bölümünde profesörlük yapan malum kahramanı Robert Langton’un yolu bu defa Washington D.C.’ye düşüyor. Üst düzey bir mason olan Peter Solomon’dan aldığı bir konferans davetiye başkente gelen kahramanımız kısa süre içinde çok sevdiği dostunun başının dertte olduğunu konferans vermesi gereken yerde onun kesik sağ elini bularak anlıyor. Langton, kendine Mal’akh adını veren, yaşamını gizli öğretilerin karanlık yüzüne adamış bir deli keşişin kurduğu oyunun içindedir artık. Dostu Peter ile onun Naotik Bilim uzmanı kızkardeşi Katherine’nin hayatını kurtarmak için masonların efsanevi piramidinin şifresini çözmesi gereklidir.

Langton’ın etrafı bir anda kimin dost kimin düşman olduğu belli olmayan üst düzey masonlar, CIA ajanlarıyla çevrilir. Efsanevi şifreye giden bir gecelik yolda, Amerika’nın masonlukla iç içe geçen yazılmamış gizli tarihi, Noetik adı verilen yeni çağın biliminin ilk ayak izleri ve etrafta çözülmeyi bekleyen onlarca bulmaca vardır. Langton’ın çözdüğü her şifre onu yeni bir şifreye, açtığı her kapı yeni bir kapıya götürür; tekrar tekrar, biteviye...

Aslına bakarsanız, Dan Brown’ın çalışmalarını, içine tarih, komplo teorisi ve birkaç bulmaca serpiştirilmiş bir tür polisiye-macera romanları olarak değerlendirmek de mümkün. Ama satış rakamları, romanların üzerinde kopan fırtınalar, bizim onlara karşı kendi kişisel komplo teorilerimizi oluşturmamıza yol açar nitelikte. Dan Brown’a karşı bütünüyle kuşkudayız! Kayıp Sembol’ün hikayesi içinde yürümeye devam edelim. Farmasonlarla bağlantılı yeni ve gizemli bir Amerikan tarihine dair göndermeler içeriyor kitap. Daha doğrusu Amerikalıların en büyük yaralarına, tarihsizlik hissine, tuz basıyor, diyebilirim. Bizim de bir tarihimiz var diyor Brown, hem de ne tarih! Bu söz konusu tarihin içini doldurmakta da hiç güçlük çekmiyor. Avrupa kilisesinin baskılarından kurtulmak isteyen aydınların, dindarların kurdukları büyük, yeni medeniyet, tek dünya devleti hedefinin ilk adımı olarak büyük Amerika hayali... Bu hayali canlandırıp gerçekleştirmeye devam etmek için de sadece geçmişe değil, geleceğe de yani bilime de bakmak gerekiyor tabii. Söz konusu yeni bilim, insanlığı inançtan ayıran o körü körüne akılcı eski bilim anlayışı değil, ezoterik bilgelikle uyum içinde olan, insanı bir kez daha tanrılaştıracak yeni bilim, yani Noetik. Dinle bağlantılı, bizi antik çağların inançlarına yönlendiren bu türden bilimsel göndermeler Brown için yeni değil, özellikle Melekler ve Şeytanlar romanını bu düşünce üzerine kurduğunu hatırlatayım. Cern’deki fizikçiler, yaptıkları ileri araştırmalarda büyük yaratıcıyı bilimin içinde yeniden buluyorlardı... Kimileri Brown’u Hıristiyanlığın en büyük düşmanı olarak suçluyor. Kanımca son derece haksız bir suçlama bu. O, olsa olsa kilisenin bugünkü işleyişine muhalif bir yazar, ve hiç şüphesiz okurlarını gelecekteki büyük Batılı-Teknolojik-Hıristiyan tek dünya anlayışına hazırlıyor. Bu anlamda da Hıristiyanlığın en büyük dostu! İçlerinde Dan Brown’un da yer aldığı birileri, belli ki bu dini kaybetmemek için ona yeni anlamlar yükleyerek daha güçlü yaşatmanın yollarını harıl harıl aramaktalar...

Bütün bunlar bir yana polisiye-macera türünün içinde geçen klişe aşk motiflerine alışık bünyelerimize bir parça da olsa gönül eğlencesi vermemekte direnen bir yazar Dan Brown. Kahramanımız Robert Langton’un her macerasında ona eşlik eden zeki, kültürlü, güzel ve yardıma muhtaç kadınlar oluyor elbette, ama yazar bir adım ötesini göstermiyor kimseye. Pek çok eleştirmenin hemfikir olduğu gibi Dan Brown aşka ve cinselliğe dair yazmayı hiç mi hiç beceremiyor. 

Gelelim romanın Türkiye’de geçen bölümüne..

Herkes üzerinden şöyle bir yazıp geçiyor ama açık açık söylemek gerekirse bu bölümler (bölüm de denemez ya topu topu birkaç cümle) Geceyarısı Ekspresi’nin kısaltılmış bir yeni versiyonu gibi. Brown’ın Türkiye’ye bakış açısı gayet belli. Herhangi bir az gelişmiş Ortadoğu ülkesi... Kitapta geçen Kartal Soğanlık F Tipi Cezaevi, insan hayatına değer verilmeyen berbat bir hapishane. Hapishanenin müdürü para için ruhunu satmaya hazır, can sıkıcı bir şark kurnazı, işte bu kadar. Bu, bize yabancı gelen, olmayacak bir şey değil tabii, elbette olabilir. Ama romanın içine sinmiş, o sözde tüm kültürleri, tüm dinleri kapsayan hoşgörülü “tek dünya devleti” hayalinin içinin nasıl da estetize edilip daha da idealleştirilmiş Hıristiyan-Batı hakimiyetine dayandığının bir küçük izini görüyoruz burada. Dan Brown’un batılı gözü, biz doğuluları, bakışlarıyla bir kez daha eziyor. 
     

Peki, kayıp sembol bulunuyor mu? Brown’un diğer kitaplarından içerik olarak daha zayıf bir sona sahip Kayıp Sembol. Ve üstelik ne yazık ki daha uzun bir sona... Açıkça söylemek gerekirse, macera bittikten sonra roman bir türlü bitmiyor. Brown hikayenin sonunun zayıf olduğunu, okura bir şeyler söylemekte yetersiz kaldığını anladıkça daha çok yazmış, yazmış sanki. Kayıp Sembol’ün sonu, tekrarlarla, aynı düşüncelerin, okuyucuyu bir nevi aptal yerine koyarak, daha ayrıntılı açıklamalarıyla doldurulmuş bir hali.

Brown’u hedefi belli ki çok satmanın, çok okunmanı yanı sıra modern zamanlara seslenen yeni mitler yaratmak. Seslendiği boşluğu bazı anlamlarda tam onikiden vurduğu da belli. Fakat, edebi yaratımını her şeyin ötesinde tutmayı beceremeyen tüm yazarlar gibi, unutulmaya mahkum. Tıpkı onun romanlarını okuyanların, ertesi gün okuduklarına dair herhangi anlamlı bir şey anımsamamaları gibi...


 
S

su perisi

Kullanıcı
4 Ocak 2007
En iyi cevaplar
0
0

Reklamında bizimde çok katkımız olduğu kesin:) pastadan bir dilim hakettik mi dersin  ::)

Öncelikle şunu belirteyim,Dan Brown büyük bir proje ve  pazarlama harikası bizimde çok katkımız oldu Ctr kabul et:)
Ve eklemek istediğim Kitabın ilk sayfaları beni hayal kırıklığına uğrattı,yine aynı içerik,yine aynı kişi simyabilimci,Davincinin kopyası gibi diye düşünürken bütün dinleri kıstaslayarak kendi dinlerinin-Hiristiyanlık-çok güzel propagandasını yapmış olsada,okuduğunu süzmezsen,karşı fikirlere de kaptırırsın kendini -ki ben bu ayrımı gördüm kendimi kaptırmadan kendi her ne kadar en büyük dinin ve insanın kendini keşfetip içindeki ben(e) ulaşma gayesi değil midir?Bütün öğretilerdeki mesaj açıktır ve nerden bakarsan ordan görürsün- yazarın istediği yöne rahatlıkla savrulursun..


"Geceyarısı expresi"adlı kitabı okumadım filmini de izlemedim o yüzden bu konuda pek bir yorumda bulunamayacağım,bilgim doğrultusunda "Antalya'da 13 Yaşındaki İngiliz Charlotte M.'yi taciz ettiği gerekcesiyle tutuksuz yargılanan Marco W., taciz olayını ve Türkye'de tutuklu kaldığı 8 ayı konu alan kitabının tanıtımını yaptı. Cezaevinde kaldığı günleri 'Gece yarısı ekspresi' filmini andıran biçimde değerlendi" okumuştum haber kaynaklarından...



Kayıp ruhlarımızın şifresi, hangi kayıp sembolde gizli? İçimizdeki o koskocaman manevi boşluğu dolduracak, o çok ihtiyaç duyduğumuz bilgi, hangi kayıp inanca götürür bizi? Bizden öncekileri hayata ve içinde yaşadığı topluma bağlayan ritüellerden yoksun, aklın almadığı noktada kendini sonsuz bir inanca bırakan ve ruhu huzura kavuşturan inançtan azade kaldığımız ve nihayetinde tüm bu yoksunluklarımızın temelinde yatan bilimsel düşünceden de hafif hafif şüphelenmeye başladığımız bu dönemde, el yordamıyla bir şeyler arayan, ne aradığını da aslında bilemeyen bir çağın yazarı Dan Brown, bizim zamanlarımızın şamanı... Yok artık, o kadar değil diyenler olacaktır elbette bu tespitime, Brown’un edebi lezzetten yoksun diline, aynı kurguyu temcit pilavı gibi ısıtıp ısıtıp önümüze sürmesine, yaratıcılıktan nasibini almamış tüm karton kahramanlarına, rağmen mi çağımızın yazarı, diye soracaklardır

Yok artık daha neler:) Zamanımızın şamanı olarak göremeyiz özellikle kitabında altını çizerek vermiş olduğu mesajlarla hiç çekemez..Bizim dinimiz en güzel dindir,edebi lezzetten elbet yoksun kıyaslanamaz bile ama sürükleyici film tadında romanlar yazdığınıda itiraf etmeli...Bazı kitaplar vardır içimize işler aklımızın bir köşesinde kalır iz bırakır,bazı kitaplar vardır bırakıp ve aradan zaman geçtikce unutulur yerini yenisi alır durum  bundan ibaret ve edebi lezzeti tatmamış birilerinin damağında şerbet tadıp bal lezzeti aldıkları etkisinde bırakacaktır orası tartışmaya bile  gerektirmez,bırakalım bal yerine şerbet tatsınlar bal tattıklarını sansınlar:)
İyi bir okuyucu da önüne sürülmüş soğuk ve sıcak yemeği fark edecek ustalıktadır..

Aslına bakarsanız, Dan Brown’ın çalışmalarını, içine tarih, komplo teorisi ve birkaç bulmaca serpiştirilmiş bir tür polisiye-macera romanları olarak değerlendirmek de mümkün
11 Eylülden sonra komplo teorileri ve bu yönde yazarlara ışık tuttuğu kesin kitapta masonların gizli sırlarının tüm dünyaya vermekle tehtid eden Malak gibi ve bu uğurda verilen mücadele ile sahte-din adı altında çıkacak kaosun önlenmesindeki verilen ve şu an diğer dinlerde de-bizim dinimizde içinde- dini duygular kullanılarak yönetilen beyinlerin bu sırla birlikte çıkacak kargasayı önleme planları ve kurgusu ile güzeldi...



 
crt

crt

Kullanıcı
11 Eyl 2009
En iyi cevaplar
0
38
İstanbul
Su Perisi' Alıntı:
Reklamında bizimde çok katkımız olduğu kesin:) pastadan bir dilim hakettik mi dersin  ::)

Öncelikle şunu belirteyim,Dan Brown büyük bir proje ve  pazarlama harikası bizimde çok katkımız oldu Ctr kabul et:)

 
Evet canım bu konuda oldukça başarılı olduğumuza kesinlikle inanıyorum..(reklam işi teklifim hala geçerli inan büyük işlere imsa atcaz sen ve ben): ((
Böyle getirisi olmayan işlerle ilgilenmeyi oldum olası severim.
Şu ana kadar maddi bir yarar sağlayamamış olsamda ..
Bu sayede şansım kesinlikle açılacaktır  diye bir kehanette bulunmak istiyorum: (
Anlayacağın bu kitap bende okumadığım halde derinnnnnn bir iz bıraktı..
Karar verir birde okursam off off  yer yoynayacaktır: (
 
Üst