O
orel
Kullanıcı
- 14 Eyl 2006
- En iyi cevaplar
- 0
- 0
Bir TÜRK gencinin ATA'ya hitabesi..(Atatürkçü geçinen sahtekarlar zahmet etmesin bile!)
Gerçek Atatürkçülerin okuyacağını biliyorum ve size yolluyorum.
Okuyun ibret alın ve okutun bunu bulan yada yazan kişiyede ayrıca teşşekkür ediyorum. Saygılar...
BİR TÜRK GENCİNİN ATA'YA HİTABESİ
Sevgili Atam !
Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş, gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş, temel eğitimini tamamlamış, ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan, Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum. Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.
İlkokul bir'dim.
Miniciktim.
Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
Bakışların keskindi. ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin ; Gazi Mustafa Kemal'din.
Çocuktum...
Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık...
Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık. (Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23 Nisan'lara yanarım.)
Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
Özgür geleceklere açılan pencereydin. Sözün özü benim sevgili atam;
Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
Beni milli bir şekilde eğitenler, failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini, Yes, it is a pencil demesini, Deli İbrahim'in küpesini, Bir bir kafama yerleştirdiler de; Bana senin insan yönünü anlatmadılar.
Sigara tiryakisi olduğunu, Raki içtiğini, Aşık olduğunu,
Evlendiğini, Boşandığını, Kim bilir kaç geceler Savaş meydanlarında cesetlere bakıp, Için için ağladığını,
Özlemlerini, hasretlerini,
Geleceği kazanmaya dair fikirlerini, Anlatmadılar.
Bana, bize, tüm dünya gençlerine Bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı.Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
Biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.)
Bir yandan; Heykellerini diktik, Dağa-taşa silüetlerini çizdik, Her kitaba, her yazıya mutlaka senden alıntılar yerleştirdik.
Bir yandan ; Her işin kolayına kaçtık,
Ticarette kazık attık, Üretim yerine kopyaladık, Bilimadamlarını sindirdik,
Aydınları yargıladık, Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.
Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. eğitimi, siyasete kurban verdik, ekonomiyi siyasete kurban verdik,
Aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
Benim biricik Atam ; Biz Demokles'in kılıcını sapından değil, Keskin yanından tutmayı marifet bildik.
Sözün özü sevgili Atam ; Senin ruhunu gıdım gıdım içtik, Tükettik...
Tükettik...
Dedemden babama, babamdan bana politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek enkaz bile bulamayacağız...
Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli ;
Birinci vazifemiz ; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, ülkümüz ; yükselmek, ileri gitmekti...
Uzun bir yoldu...
Yorucu ve yıpratıcıydı...
Adidas'larımız eskidi, McDonalds'ta mola verdik. Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini Biz "Her Türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
Verdiğin en önemli görev : Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem ,
"Türk İstiklalini ve Cumhuriyetini İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir," bilirim.
Muhtaç olduğum kudretin, Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir,
Ellerinden hasretle öperim...
Baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler, sizler gerçek bir Atatürkçüsünüz
LÜTFEN AŞAĞIDAKİ YAZIYIDA OKUYUN ;
YER : TÜRKİYE YIL: 1938 SAAT: 09.05 ATATÜRK ÖLÜYOR
ARADAN ONLARCA YIL GEÇİYOR - ATATÜRK TEKRAR DÜNYAYA GELİYOR.
YIL: 2006 - ATATÜRK TEKRAR DÜNYAYA GELİYOR... DOĞRU MECLİSE GİDİYOR, MEMLEKET NASIL YÖNETİLİYOR GÖRMEK İÇİN, MECLİS KAPISINDA CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, DEVLET BAKANLARI KARŞILIYORLAR. SALONDA EN ÖNE OTURTUYORLAR VE O GÜNKÜ ÜLKE SORUNLARI TARTIŞILIYOR...
OTURUM BİTİYOR, ATATÜRK 'Ü MECLİS LOKANTASINA GÖTÜRÜYORLAR, YEMEKTEN SONRA OTELE GÖÜRÜP , YATIRIYORLAR.... ERTESİ SABAH OTELDEN ALMAYA GİDİYORLAR, ATATÜRK' ÜN ODASI BOMBOŞ..!! VE MASANIN ÜZERİNDE BİR KAĞIDA YAZILMIŞ ,
ŞU SÖZLER VAR : "EFENDİLER... BEN İSTANBULA GİDİYORUM,
ORDAN BİR VAPURA BİNİP , TEKRAR SAMSUNA ÇIKACAĞIM........
ÇÜNKÜ, BU ÜLKENİN BİR KURTULUŞ SAVAŞINA DAHA İHTİYACI VAR...
" BU KADAR ANLAMLI BİRŞEY DAHA YOKTUR SANIRIM, ÜLKEMİZİN İÇİN"...
Şimdi, diğer saçma salak mailler yerine , bu tür yazı ve mailleri forwardlamak , daha önemli değil mi ?
Bu yazıyı birilerine forwardlamazsan ,kimse sana kızmayacak, kimse seni arayıp küfretmeyecek, bir dileğin gerçekleşmeyecek yada msn iconu maviye dönüşmeyecek, sadece gerçekleri, içinde bulunduğumuz durumu öğreneceksin... Ve Ülkemizin ne tür bir durum içinde olduğunu... Bu yazıyı kimin yazdığını bilmiyorum ama söylediği şeyler çok doğru her saçma postayı ileteceğinize bunu iletin de kendimize gelelim, artık...
Yazarı Bilinmiyor
Gerçek Atatürkçülerin okuyacağını biliyorum ve size yolluyorum.
Okuyun ibret alın ve okutun bunu bulan yada yazan kişiyede ayrıca teşşekkür ediyorum. Saygılar...
BİR TÜRK GENCİNİN ATA'YA HİTABESİ
Sevgili Atam !
Sana bu hitabeyi 33 yaşına girmiş, gelecek güzel günlerden çoktan umut kesmiş, temel eğitimini tamamlamış, ve ancak şimdilerde seni tanıyabilmeye başlayan, Türk istikbalinin evlatlarından biri olarak yazıyorum. Seni ilk gördüğüm günü dün gibi hatırlarım.
İlkokul bir'dim.
Miniciktim.
Elimde beslenme çantam, önlüğümün cebinde annemin sevgisi, sınıfımda bilim öğrenecektim.
Karatahtanın dört parmak üzerine ortalanmış çerçevenin içinden bana bakıyordun.
Bakışların keskindi. ABC'den sonra ilk öğrendiğimdin ; Gazi Mustafa Kemal'din.
Çocuktum...
Bana, bize, tüm dünya çocuklarına bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı, kaçımız bayılmıştık...
Biz bayramlarda ağlayan çocuklardık. (Ne zaman salıncakta sallanan fotografını görsem, geçen 23 Nisan'lara yanarım.)
Ortaokul ve lisede hep seni anlattılar bana...
Dünyaya ancak yüz yılda bir gelen dahiydin...
Şahin bakışların vardı, hürriyete aşıktın...
En azılı düşmanlarına karşı bile merhametliydin, ama savaş meydanlarında karşında kimse duramazdı.
Aslandın, kaplandın, kartaldın, panterdin...
Özgür geleceklere açılan pencereydin. Sözün özü benim sevgili atam;
Kodumu oturtan milli eğiticiler böyle anlatmışlardı.
Beni milli bir şekilde eğitenler, failatün, failatün, failatün, failün ölçü sistemini, Niagara Şelalesi'nin yükseklik ve debisini, Yes, it is a pencil demesini, Deli İbrahim'in küpesini, Bir bir kafama yerleştirdiler de; Bana senin insan yönünü anlatmadılar.
Sigara tiryakisi olduğunu, Raki içtiğini, Aşık olduğunu,
Evlendiğini, Boşandığını, Kim bilir kaç geceler Savaş meydanlarında cesetlere bakıp, Için için ağladığını,
Özlemlerini, hasretlerini,
Geleceği kazanmaya dair fikirlerini, Anlatmadılar.
Bana, bize, tüm dünya gençlerine Bayram armağan etmiştin.
Armağanını, uygun adım sol-sağ-sol sol-sağ-sol Kutladık...
Kaçımızın ayağı su toplamıştı.Kaçımız kıçına yediği sopa yüzünden altına işemişti.
Biz bayramlarda bunalan gençlerdik. ( Ne zaman baloda smokinli fotoğrafını görsem, geçen 19 Mayıs'lara yanarım.)
Bir yandan; Heykellerini diktik, Dağa-taşa silüetlerini çizdik, Her kitaba, her yazıya mutlaka senden alıntılar yerleştirdik.
Bir yandan ; Her işin kolayına kaçtık,
Ticarette kazık attık, Üretim yerine kopyaladık, Bilimadamlarını sindirdik,
Aydınları yargıladık, Yoktan yere nice vatan hainleri ürettik, çoktan yere nice amaçsız gençler yetiştirdik.
Zeki, çevik ve aynı zamanda düzenciydik. eğitimi, siyasete kurban verdik, ekonomiyi siyasete kurban verdik,
Aydınlık olması gereken gelecekleri siyasete kurban verdik.
Varlığımız siyasi emellere armağan oldu...
Benim biricik Atam ; Biz Demokles'in kılıcını sapından değil, Keskin yanından tutmayı marifet bildik.
Sözün özü sevgili Atam ; Senin ruhunu gıdım gıdım içtik, Tükettik...
Tükettik...
Dedemden babama, babamdan bana politikacı tabiriyle "enkaz devralmış" bulunmaktayız.
Bu gidişle biz, çocuklarımıza devredecek enkaz bile bulamayacağız...
Türk'tük, doğruyduk, çalışkanlığımız şüpheli ;
Birinci vazifemiz ; Türk istiklalini ve Türk Cumhuriyeti'ni Ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek, ülkümüz ; yükselmek, ileri gitmekti...
Uzun bir yoldu...
Yorucu ve yıpratıcıydı...
Adidas'larımız eskidi, McDonalds'ta mola verdik. Belki de "Bir Türk dünyaya bedeldir" deyişini Biz "Her Türk dünyaya bedeldir" anladığımız için emanetini, 1 milyon beş yüz seksen bin kat küçültmeyi becerdik...
Verdiğin en önemli görev : Bu ahval ve şeriat içinde dahi vazifem ,
"Türk İstiklalini ve Cumhuriyetini İlelebet muhafaza ve müdafaa etmektir," bilirim.
Muhtaç olduğum kudretin, Sana güvenimde mevcut olduğunu belirtir,
Ellerinden hasretle öperim...
Baştan sonuna kadar okuyanlara teşekkürler, sizler gerçek bir Atatürkçüsünüz
LÜTFEN AŞAĞIDAKİ YAZIYIDA OKUYUN ;
YER : TÜRKİYE YIL: 1938 SAAT: 09.05 ATATÜRK ÖLÜYOR
ARADAN ONLARCA YIL GEÇİYOR - ATATÜRK TEKRAR DÜNYAYA GELİYOR.
YIL: 2006 - ATATÜRK TEKRAR DÜNYAYA GELİYOR... DOĞRU MECLİSE GİDİYOR, MEMLEKET NASIL YÖNETİLİYOR GÖRMEK İÇİN, MECLİS KAPISINDA CUMHURBAŞKANI, BAŞBAKAN, DEVLET BAKANLARI KARŞILIYORLAR. SALONDA EN ÖNE OTURTUYORLAR VE O GÜNKÜ ÜLKE SORUNLARI TARTIŞILIYOR...
OTURUM BİTİYOR, ATATÜRK 'Ü MECLİS LOKANTASINA GÖTÜRÜYORLAR, YEMEKTEN SONRA OTELE GÖÜRÜP , YATIRIYORLAR.... ERTESİ SABAH OTELDEN ALMAYA GİDİYORLAR, ATATÜRK' ÜN ODASI BOMBOŞ..!! VE MASANIN ÜZERİNDE BİR KAĞIDA YAZILMIŞ ,
ŞU SÖZLER VAR : "EFENDİLER... BEN İSTANBULA GİDİYORUM,
ORDAN BİR VAPURA BİNİP , TEKRAR SAMSUNA ÇIKACAĞIM........
ÇÜNKÜ, BU ÜLKENİN BİR KURTULUŞ SAVAŞINA DAHA İHTİYACI VAR...
" BU KADAR ANLAMLI BİRŞEY DAHA YOKTUR SANIRIM, ÜLKEMİZİN İÇİN"...
Şimdi, diğer saçma salak mailler yerine , bu tür yazı ve mailleri forwardlamak , daha önemli değil mi ?
Bu yazıyı birilerine forwardlamazsan ,kimse sana kızmayacak, kimse seni arayıp küfretmeyecek, bir dileğin gerçekleşmeyecek yada msn iconu maviye dönüşmeyecek, sadece gerçekleri, içinde bulunduğumuz durumu öğreneceksin... Ve Ülkemizin ne tür bir durum içinde olduğunu... Bu yazıyı kimin yazdığını bilmiyorum ama söylediği şeyler çok doğru her saçma postayı ileteceğinize bunu iletin de kendimize gelelim, artık...
Yazarı Bilinmiyor